10. Hukuk Dairesi Esas No: 2019/2589 Karar No: 2020/1945 Karar Tarihi: 04.03.2020
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2019/2589 Esas 2020/1945 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2019/2589 E. , 2020/1945 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, ödeme emri iptali ilişkindir. Mahkemece, uyulan bozma ilamı sonrası davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 1-Mahkemece uyulan bozma ilamımızda, “davacılardan ...’ın temsil ve ilzama yetkili olduğu dönemler net olarak belirlenip bu dönemlerde dava dışı şirket ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu gözetilmeli, yine ... (temsil ve ilzam yetkisinin bulunmadığı sadece ortak olduğu dönemler) ile diğer davalıların limited şirketteki ortaklık dönemleri ve hisseleri hiçbir tereddüte mahal bırakmayacak şekilde belirlendikten sonra ödeme emirlerindeki dönemler karşılaştırılmak suretiyle, 6183 sayılı Yasanın 35. maddesi kapsamında sorumlulukları belirlenip sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.” hususları belirtilmiş olup, bozma sonrası yapılan araştırmaya dayalı olarak, davacıların ortak oldukları dönem gözetilmek kaydıyla hisseleri oranında sorumlu oldukları ile davacı ...’ın ayrıca 19.07.2005-19.07.2008 tarihleri arasında yetkili temsilci olduğu belirtilerek bu dönemin tamamından sorumlu olduğu kabulüyle hüküm kurulduğu anlaşılmış ise de; 19.07.2005 tarihi öncesi ve 19.07.2008 dönemi sonrası dava dışı limited şirketi kimin temsil ettiği belirlenmiş değildir. 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 540. maddesi, limited şirketlerde “aksi kararlaştırılmış olmadıkça, ortaklar hep birlikte müdür sıfatıyla şirket işlerini idareye ve şirketi temsile mezun ve mecburdurlar. Şirket mukavelesi veya umumi heyet kararı ile şirketin idare ve temsili ortaklardan bir veya birkaçına bırakılabilir.” hükmüne amir olup 19.07.2005 tarihi öncesi ve 19.07.2008 dönemi sonrası dava dışı şirkette kimin yetkili temsilci olduğuna dair dosyada herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığından, mahkemece bu yönde araştırma yapılarak davacıların kanunu temsilcilik sıfatı tartışılıp sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. 2- Kabule göre de; davanın yasal dayanağı olan 6183 sayılı Kanunun 58. maddesinde, itirazında tamamen veya kısmen haksız çıkan borçludan, hakkındaki itirazın reddolunduğu miktardaki kamu alacağının %10 zamla tahsil edileceği öngörüldüğünden, davacıların ödeme emrine yönelik itirazında kısmen haksız çıktığı belirgin bulunmakla, davalı Kurum yararına reddedilen miktar yönünden haksız çıkma tazminatına hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi isabetsiz bulunmuştur. Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmeksizin, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O hâlde, davalı vekilinin bu yönlerini amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 04.03.2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.