3. Hukuk Dairesi 2018/7850 E. , 2019/5778 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 25.06.2019 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; temyiz eden davacı vekili Av. ... geldi. Karşı taraf davalı vekili Av. ... geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; taraflar arasında, 25.01.2013 tarihli rödövans sözleşmesi ile 21.01.2013 tarihli maden ruhsatı devir sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşmenin 2.maddesinde belirlenen 200.000 USD ön satış ödemesinin 30.01.2013 ve 07.02.2013 tarihinde yapıldığını, sözleşme uyarınca maden ocağının işletilmesi bakımından, müvekkilinin üzerine düşen her türlü sorumluluğu yerine getirdiği halde davalı tarafından başvurusu yapılan orman izninin sözleşmenin 11. maddesinde belirtilen 90 gün içinde alınamaması nedeniyle sözleşmenin davalı tarafından tek taraflı olarak feshedildiğini, 90 günlük işletmeye başlama süresi içinde gerekli izinlerin çıkmamış olmasının kendilerine yüklenebilecek bir kusur olmadığını kendi faaliyetleri için gerekli hazırlıkları tamamladığını, davalı tarafından yapılan orman izni başvurusunu süreci hızlandırmak için takip ettiğini, sözleşmenin haklı bir nedene dayanmaksızın kötü niyetli olarak feshedildiğini belirterek feshedilen sözleşme sebebi ile sözleşmenin diğer maddelerinde belirlenen tazminatlara ve cezai şartlara ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydıyla, 21.01.2013 tarihli devir sözleşmesi gereğince davalıya ödenmiş olan 200.000 USD"nin dava tarihindeki karşılığı 388.260 TL"nin ödeme tarihinden itibaren işletilecek ticari faizi ile birlikte tahsilini istemiştir.
Davalı; sözleşmenin 4. maddesinde ocağın işletmeye açılması için izin dahil gerekli işlemlerin tümünün alıcı davacıya ait olduğunun belirtildiğini, bahsi geçen işlemleri yapmak için 30.01.2013 tarihinde vekaletname verildiğini, bu şekilde üzerine düşen edimi yerine getirdiğini, 20.04.2013 tarihine kadar ocağın işletmeye açılması gerektiğinin davacı tarafından kabul edildiği, davacının sözleşme şartları ile bağlı olduğunu, iznin 20.04.2013 tarihine kadar çıkmamasında kendilerine yüklenecek bir kusur bulunmadığını, davacının sözleşmede bilerek ve isteyerek süre ile kendisini sınırlandırdığını belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 2017/375 Esas – 2017/4548 Karar sayılı ve 04.04.2017 tarihli kararı ile; "Ocağın işletmeye başlayabilmesi gerekli orman izninin, sözleşmenin feshedildiği tarihte henüz alınmadığı tarafların kabulündedir. Ancak, söz konusu izin başvurusunun ne zaman yapıldığı, fesih tarihine kadar alınamamasının hangi sebepten kaynaklandığını, bu hususta davacı veya davalının bir kusuru veya ihmali olup olmadığı yönünden herhangi bir değerlendirme yapılmadan, bu konuda gerekli belgeler getirtilmeden ve ilgili kurumdan sorulmadan karar verildiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle Mahkemece, izin başvurusu ile ilgili tüm belgeler getirtilerek ve sözleşme hükümleri ile birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş," gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozma kararına uyulmuş ve kusur yönünden herhangi bir bilgi edinilemediği ve sözleşmeye göre sözleşmenin feshinin haklı olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay"ın bozma kararına gerek iradi, gerekse kanuni şekilde uymuş olan yerel mahkeme, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm kurmak zorundadır. Mahkeme, uyma kararını kaldırarak, direnme kararı veremeyeceği gibi; hükmün bozma kararı kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan bölümleri hakkında da yeni bir hüküm kuramaz. Bozmaya uyulmakla, bozma lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak doğar.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda ve Hukuk Muhakemeleri Kanununda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır.
Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).
Bu ilke, kamu düzeni ile ilgili olup; Yargıtay"ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz. (Aynı yönde ...nun 26.2.1986 gün ve 1986/1-50 E.-174 K.; 11.5.1994 gün ve 1994/8-252 E.-314 K.; 1.12.1999 gün ve 1999/18-1041 E.-1006 K.; 11.5.2005 gün ve 2005/2-315 E.-333 K.; 27.09.2006 gün ve 2006/19-635 E.-573 K. sayılı ilamları).
Bu ilkeler ışığında somut olayda; yerel mahkeme bozma kararına uymakla birlikte bozma gereğini yerine getirmemiştir. Zira; bozma ilamında, orman izninin geç verilmesinin kimin kusurdan kaynaklandığının tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği belirtildiği halde, mahkemece; bu konuda yeterli inceleme ve değerlendirme yapılmadan davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemece ilgili orman işletme müdürlüklerine yazılan müzekkerelere "ormancılık çalışması ve mevzuatı açısından bu bilgilerin arşiv ve kayıtlarında bulunmadığı" şeklinde cevap verilmesine rağmen ilgili başvuru/izin dosyasının getirtilmediği görülmektedir. Bu nedenle; Mahkemece, orman izninin verilmesi için gerekli, bilgi, belge, rapor ve harç yatırılması gibi işlemlerde davacının kusurlu davranışlarıyla iznin geç verilmesine neden olup olmadığının tespiti için izni verecek kurumlara bu hususların ayrıntılı müzekkere yazılarak ve varsa izin/başvuru dosyasının ilgili kurumdan getirtilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı ...ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3. madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428. maddesi uyarınca hükmün davacı lehine BOZULMASINA, 2.037 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.06.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.