Abaküs Yazılım
6. Daire
Esas No: 2021/6515
Karar No: 2022/2789
Karar Tarihi: 08.03.2022

Danıştay 6. Daire 2021/6515 Esas 2022/2789 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2021/6515 E.  ,  2022/2789 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ALTINCI DAİRE
    Esas No : 2021/6515
    Karar No : 2022/2789

    TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...İlim Eğitim ve Kültür Hizmetlerine Yardım Derneği
    VEKİLİ : Av. ...

    KARŞI TARAF (DAVALI) : ...Genel Müdürlüğü - ...
    VEKİLİ : Av. ...

    İSTEMİN KONUSU : ...İdare Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ:
    Dava konusu istem: Edirne İli, Merkez İlçesi, ...Mahallesi, ...ada, ...parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan yapının taşkın sahasında kaldığından bahisle 05/01/2016 tarihine kadar rızaen kaldırılması gerektiği, aksi halde idareden izinsiz olarak yapılmış olduğundan ...sayılı Taşkın Sulara ve Su Baskınlarına Karşı Korunma Kanunu'nun 3. maddesine göre yıktırılması için işlem başlatılacağına ilişkin Devlet Su İşleri 11. Bölge Müdürlüğünün ...günlü, ...sayılı işleminin iptali istenilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Davanın incelenmeksizin reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 06/05/2019 tarih ve E:2019/2787, K:2019/3626 sayılı kararıyla bozulması üzerine, bozma kararına uyularak verilen temyize konu kararda; dava dosyasındaki fotoğraflar, bilgi ve belgeler ile mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, davacının maliki olduğu uyuşmazlık konusu taşınmazın bulunduğu alanın 4373 sayılı Taşkın Sulara ve Su Baskınlarına Karşı Korunma Kanunu uyarınca Bakanlar Kurulu Kararı ile 1958 yılında taşkın sahası kapsamına alındığı ve anılan taşınmaza yapı yapılırken Su İşleri Müdürü veya Nafıa Müdüründen fenni mahzur olmadığına ilişkin bir rapor alınmadığı görülmekte olup, ilgili mevzuat uyarınca taşkın sahası olarak ilan edilen alanlarda yapı yapılmasına ilişkin faaliyetler için anılan kurumlardan izin alınması gerektiğinden; dava konusu taşınmaz üzerinde yer alan binanın 5 Ocak 2016 tarihine kadar yıkılarak/yıktırılarak taşkın sahasından kaldırılması, aksi takdirde 4373 sayılı Kanun'un 3. maddesi hükmü uyarınca valinin kararıyla yıktırılacağına veya kaldırılacağının bildirilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
    Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Uyuşmazlık konusu yapının 1974 yılında inşa edildiği ve halen öğrenci yurdu olarak kullanıldığı; anılan yapı hakkında Edirne Belediye Başkanlığınca ... tarihli,... cilt, ... sahife numaralı yapı kullanma izin belgesinin düzenlendiği; öte yandan, uyuşmazlık konusu yapı hakkında 3194 sayılı İmar Kanunu'nun geçici 16. maddesi uyarınca yapı kayıt belgesi düzenlendiği ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

    DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ ...DÜŞÜNCESİ : Anayasa’nın 35. maddesinde; "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz." kuralına yer verilmiş, temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasını düzenleyen 13. maddesinde ise, temel hak ve hürriyetlerin, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği, bu sınırlamaların, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı belirtilmiştir.
    Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Ek 1 Nolu Protokolünün "Mülkiyetin korunması" başlıklı 1. maddesinde: "Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Herhangi bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez." hükmüne yer verilmiştir.
    Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, ... İnşaat Şti / Türkiye davasında (Başvuru No:29825/03), "...başvurana Devletin bir başka makamı olan İstanbul Valiliği İl Sağlık Müdürlüğü tarafından verilen izne aykırı olarak ve bu bağlamda kendisine tazminat ödenmeksizin, başvuranın şantiyesini yıktığını saptamaktadır. Başvuran, bu resmi iznin taşıdığı "hukuki güvenceden" hiçbir aşamada yararlanamadığını..." belirterek, başvuranın mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.
    Dava konusu işlemin dayanağı ... tarih ve ... sayılı İcra Vekilleri Heyeti kararının tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan 4373 sayılı Taşkın Sulara ve Su Baskınlarına Karşı Korunma Kanunu'nun 1. maddesinde, "Yüksek seviye gösteren umumi ve hususi, kapalı veya akarsuların taşmasiyle su altında kalan veya su baskınlarına uğrayabilecek olan sahaların sınırları Nafia Vekaletinin teklifi üzerine İcra Vekilleri Heyetinin kararı ile tesbit ve ilan edilir." hükmüne; aynı Kanun'un 3. maddesinde ise, "Birinci madde hükümleri dairesinde tesbit ve ilan edilmiş olan sınırlar içinde tesisat, inşaat veya tadilat yapmak, fidan veya ağaç dikmek yasaktır. Müsaade verilmesi, Su İşleri Müdürünün, bulunmıyan yerlerde Nafıa Müdürünün fenni mahzur olmadığı hakkında rapor vermiş olmasına bağlıdır. Birinci fıkra hükmüne muhalif olarak izin istihsal edilmeden yapılan ve suyun akmasına veya su seviyesinin yükselmesine tesiri olan tesisat, inşaat veya tadilat, dikilen fidan veya ağaçlar mahalli Su İşleri Müdürünün, yoksa Nafıa Müdürünün teklifi üzerine valinin karariyle yıktırılır veya kaldırılır ve bu hususta yapılan masraflar sahiplerinden alınır." hükmüne yer verilmiştir.
    Uyuşmazlıkta; Edirne İli, Merkez İlçesi, ... Mahallesi, ... ada, ... parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan yapının, 26 Aralık 1958 gün ve 10093 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan ... tarih ve ... sayılı İcra Vekilleri Heyeti kararı ile tespit ve ilan edilen taşkın sahasında kaldığı ve idareden izinsiz olarak yapıldığından bahisle, 05/01/2016 tarihine kadar rızaen kaldırılması gerektiği, aksi halde 4373 sayılı Taşkın Sulara ve Su Baskınlarına Karşı Korunma Kanunu'nun 3. maddesine göre yıktırılması için işlem başlatılacağının bildirilmesine ilişkin Devlet Su İşleri 11. Bölge Müdürlüğünün ...günlü, ...sayılı işleminin iptali istemiyle görülmekte olan davanın açıldığı görülmektedir. Davacı tarafından, uyuşmazlık konusu taşınmaz hakkında Edirne Belediye Başkanlığınca verilmiş ... tarih ve ... cilt, ... sahife numaralı yapı kullanma izin belgesinin bulunduğu ileri sürülmekte olup; davalı idare tarafından, anılan yapının ... sayılı, ... sayılı İcra Vekilleri Heyeti Kararı uyarınca 4373 sayılı Kanun'un 1. maddesi uyarınca su altında kalan veya su baskınlarına uğrayabilecek saha olarak tespit ve ilan edilen alan içinde kaldığını açık ve tereddüte mahal bırakmayacak biçimde gösteren bir bilgi ve belgenin dava dosyasına sunulamadığı görülmektedir.
    Bu durumda; öncelikle taşınmazın, ... sayılı, ... sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ilişik listesi ve krokisinde gösterilen ve taşkın sahası ilan edilen alan içerisinde kalıp kalmadığı hususunun, keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle açıklığa kavuşturulması ve anılan taşınmazın, taşkın sahası ilan edilen alanda kalmadığının tespit edilmesi halinde, söz konusu işlemin dayanağı olarak gösterilen Bakanlar Kurulu Kararı ile taşkın sahası ilan edilen alanda kalmadığı tespit edilen taşınmazın, 4373 sayılı Kanun'un 3. maddesi uyarınca yıkımına ilişin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptaline karar verilmesi gerektiği; söz konusu taşınmazın taşkın sahası ilan edilen alanda kaldığının anlaşılması ve yıkım kararına konu yapının, hakkında yapı kullanma izin belgesi verilen yapı olduğunun tespit edilmesi durumunda ise, yıkım kararına konu yapı hakkında Edirne Belediye Başkanlığınca düzenlenen ... tarihli, ...cilt, ... sahife numaralı yapı kullanma izin belgesinin "idarenin bütünlüğü ilkesi" gereğince anılan idare tarafından kaldırılmasından sonra, 4373 sayılı Kanun'un 3. maddesi uyarınca DSİ tarafından işlem tesis edilebileceği, ayrıca, yıkım işlemi tesis edilmeden önce yapı kullanma izin belgesi verilmesinde dava dışı Edirne Belediye Başkanlığının kusurlu davranışı nedeniyle yapı sahibi olan kişilere taşınmaz bedelinin ödenmesi gerektiği, dolayısıyla söz konusu yapının bedelinin ödenmesinden sonra yapı kullanma izin belgesinin kaldırılabileceği, bu doğrultuda, söz konusu yapı kullanma izin belgesi dava dışı Edirne Belediye Başkanlığınca kaldırılmadan ve davacıya taşınmaz bedeli anılan idare tarafından ödenmeden tesis edilen yıkıma yönelik dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesi ile işlemin iptaline karar verilmesi gerektiği sonucuna varıldığından; eksik incelemeye dayalı olarak davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE:
    MADDİ OLAY :
    26 Aralık 1958 gün ve 10093 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan ... tarih ve ... sayılı İcra Vekilleri Heyeti kararı ile Meriç Nehri, Tunca Nehri, Ergene Nehri, İpsala Deşarj Kanalı civarında bulunan, Devlet Su İşleri Umum Müdürlüğü 1. Bölge Müdürlüğü mıntıkasında kalan ve kararname eki ilişik liste ile krokide gösterilen yerlerin, 4373 sayılı Taşkın Sulara ve Su Baskınlarına Karşı Korunma Kanunu'nun 1. maddesine göre suların taşmasıyla su altında kalan veya su baskınlarına uğrayabilecek olan saha olarak tespit ve ilanına karar verilmiştir.
    Edirne Valiliği İl İdare Kurulu Müdürlüğünce Edirne DSİ 11. Bölge Müdürlüğüne hitaben yazılan ...tarih ve ...sayılı yazıda, yukarıda belirtilen Bakanlar Kurulu Kararı gereğince Meriç ve Tunca Nehirlerinin taşmasıyla su altında kalan veya su baskınlarına uğrayabilecek olan sahaların 4373 sayılı Kanun'un 1. maddesi uyarınca tespit edildiği, aynı Kanun'un 3. maddesi uyarınca söz konusu sahalarda tesisat, inşaat veya tadilat yapmanın, fidan veya ağaç dikmenin yasak olduğu, Meriç ve Tunca Nehirleri kenarında bulunan seddeler ile nehirler arasında kalan yaklaşık 9311 dönüm alan içerisinde yer alan bölgelerde Su İşleri Müdürü, yoksa Nafia Müdürü tarafından fenni mahzur olmadığına dair rapor verilmiş olması durumunda müsaade verilebileceği, bu doğrultuda izin istihsal edilmeden yapılan ve suyun akmasına veya su seviyesinin yükselmesine tesisi olan tesisat, inşaat veya tadilatın, Su İşleri Müdürünün, yoksa Nafia Müdürünün teklifi üzerin vali kararıyla yıktırılacağı veya kaldırılacağı ve buna ilişkin yapılan masrafların yapı sahibinden tahsil edileceğine yönelik yasal düzenleme uyarınca, DSİ 11. Bölge Müdürlüğünce Edirne Valiliğine herhangi bir teklifte bulunulmadığının tespit edildiği, bu nedenle konu üzerinde hassasiyetle durularak gerekli işlemlerin yapılması gerektiği bildirilmiştir.
    Edirne Valiliği İl İdare Kurulu Müdürlüğünce Edirne DSİ 11. Bölge Müdürlüğüne hitaben yazılan ...tarih ve ...sayılı yazıda, Mülkiye Müfettişleri tarafından düzenlenen ...tarih ve ...sayılı inceleme raporunda, 9311 dönümlük alan üzerinde toplam 198 adet yapının mevcut olduğu, bu yapılardan 31 adetinin 1/1000 ölçekli uygulama imar planının geçerli olduğu alanda bulunduğu, 8 adetinin inşaat ruhsatının bulunduğu, 23 adetinin inşaat ruhsatının olmadığı, imar planı olmayan kısımlardaki inşaatı ruhsatı bulunan 12 yapının bulunduğu, imar planı olan bölge dışındaki ruhsatı olmayan tarımsal amaçlı yapıların 67 adet olduğu, ruhsatsız ticari ve tarımsal yapı niteliği taşımayan 31 yapı bulunduğu belirtilmiş ve söz konusu yapıların ada, parsel ve mülkiyet bilgilerinin tablo halinde tespit edildiği, 4373 sayılı Kanun hükümleri uyarınca söz konusu yapılar hakkında gereğinin yapılması gerektiği bildirilmiştir.
    Bunun üzerine, Edirne İli, Merkez İlçesi, ... Mahallesi, ... ada, ... parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan yapının, 26 Aralık 1958 gün ve 10093 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan ... tarih ve ... sayılı İcra Vekilleri Heyeti kararı ile tespit ve ilan edilen taşkın sahasında kaldığı ve idareden izinsiz olarak yapıldığından bahisle, 05/01/2016 tarihine kadar rızaen kaldırılması gerektiği, aksi halde ...sayılı Taşkın Sulara ve Su Baskınlarına Karşı Korunma Kanunu'nun 3. maddesine göre yıktırılması için işlem başlatılacağının bildirilmesine ilişkin Devlet Su İşleri 11. Bölge Müdürlüğünün ...günlü, ...sayılı işlemi tesis edilmiştir.

    İLGİLİ MEVZUAT:
    Dava konusu işlemin dayanağı ... tarih ve ... sayılı İcra Vekilleri Heyeti kararının tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan 4373 sayılı Taşkın Sulara ve Su Baskınlarına Karşı Korunma Kanunu'nun 1. maddesinde, "Yüksek seviye gösteren umumi ve hususi, kapalı veya akarsuların taşmasiyle su altında kalan veya su baskınlarına uğrayabilecek olan sahaların sınırları Nafia Vekaletinin teklifi üzerine İcra Vekilleri Heyetinin kararı ile tesbit ve ilan edilir." hükmüne; 3. maddesinde ise, "Birinci madde hükümleri dairesinde tesbit ve ilan edilmiş olan sınırlar içinde tesisat, inşaat veya tadilat yapmak, fidan veya ağaç dikmek yasaktır. Müsaade verilmesi, Su İşleri Müdürünün, bulunmıyan yerlerde Nafıa Müdürünün fenni mahzur olmadığı hakkında rapor vermiş olmasına bağlıdır. Birinci fıkra hükmüne muhalif olarak izin istihsal edilmeden yapılan ve suyun akmasına veya su seviyesinin yükselmesine tesiri olan tesisat, inşaat veya tadilat, dikilen fidan veya ağaçlar mahalli Su İşleri Müdürünün, yoksa Nafıa Müdürünün teklifi üzerine valinin karariyle yıktırılır veya kaldırılır ve bu hususta yapılan masraflar sahiplerinden alınır." hükmüne yer verilmiştir.
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Dosyaların İncelenmesi" başlılklı 10. maddesinin birinci fıkrasında "Danıştay, bölge idare mahkemeleri ile idare ve vergi mahkemeleri, bakmakta oldukları davalara ait her türlü incelemeyi kendiliğinden yapar. Mahkemeler belirlenen süre içinde lüzum gördükleri evrakın gönderilmesini ve her türlü bilgilerin verilmesini taraflardan ve ilgili diğer yerlerden isteyebilirler. Bu husustaki kararların, ilgililerce, süresi içinde yerine getirilmesi mecburidir. Haklı sebeplerin bulunması halinde bu süre, bir defaya mahsus olmak üzere uzatılabilir." hükmüne yer verilmiş; aynı Kanun'un "Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile Vergi Usul Kanununun uygulanacağı haller" başlıklı 31. maddesinin yollamada bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 266. maddesinde ise, "Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz." hükmü yer almıştır.

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin değerlendirilmesinden; yüksek seviye gösteren umumi ve hususi, kapalı veya akarsuların taşmasıyla su altında kalan veya su baskınlarına uğrayabilecek olan sahaların Bakanlar Kurulu Kararı ile tespit ve ilan edileceği, bu doğrultuda Bakanlar Kurulu Kararı ile tespit ve ilan edilen sınırlar içerisinde bulunan tesisat, inşaat veya tadilat, fidan veya ağaç dikiminin ancak Su İşleri Müdürü, Su İşleri Müdürünün olmadığı yerlerde ise Nafia Müdürü tarafından fenni mahzur olmadığına ilişkin rapor verilmiş olması durumunda izin verilmiş kabul edileceği; belirtilen biçimde izin alınmadan yapılan ve suyun akmasına veya su seviyesinin yükselmesine tesiri olan tesisat, inşaat veya tadilat, dikilen fidan veya ağaçların mahalli Su İşleri Müdürününün, Su İşleri Müdürünün olmadığı yerlerde ise Nafia Müdürünün teklifi üzerine valinin kararıyla yıktırılacağı veya kaldırılacağı ve yıkım ve kaldırmaya ilişkin masrafların söz konusu yapı, fidan veya ağaç sahiplerinden tahsil edileceği anlaşılmaktadır.
    İdari yargıda re'sen araştırma ilkesi esas olup, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 20. maddesinde, Danıştay, idare ve vergi mahkemelerinin bakmakta oldukları davalara ait her çeşit incelemeleri kendiliklerinden yapmaları gerektiği hükme bağlanarak, hakimin bakmakta olduğu davanın çözümü için gerekli bütün delillere kendiliğinden başvurma yetkisine sahip olduğu açıklanmıştır.
    Öte yandan; Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru üzerine verdiği ve 20/10/2021 tarih ve 31634 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 15/09/2021 tarih ve Başvuru No: 2018/18975 sayılı kararında, "...Derece mahkemelerinin tarafların her türlü iddialarını karşılama yükümlülüklerinin bulunmadığı kabul edilmelidir. Ancak uyuşmazlığın esasının karara bağlanmasında etkili olabilecek iddiaların ilgili ve yeterli bir gerekçeyle cevaplanmaması, idarenin tezlerinin peşinen doğru kabul edilmesi yargı yoluna başvurulmasını anlamsız hâle getirebilir...Öte yandan yargı mercilerinin maddi olayın tespitinde aksi ispat edilemeyecek ve savunma yapmayı değersiz kılacak varsayımlara dayanmaları başvuruculara tanınan usul güvencelerini anlamsız hâle getirebilir. Kuşkusuz Anayasa, mahkemelerin maddi ve hukuki karinelerden hareketle çıkarımlar yapmasını yasaklamamaktadır. Ancak mahkemeler bu tür çıkarımlarda bulunurken muhatabı, kendisini savunmasını anlamsız kılacak ölçüde dezavantajlı konuma düşürmemeye özen göstermelidir. Bu bağlamda idari organlarca tesis edilen işlemlere karşı açılan davalarda idarece yapılan tespitlerin peşinen doğru kabul edilmesi başvurucuların savunma hakkını önemli ölçüde kısıtlar. İdari işlemler hukuka uygunluk karinesinden yararlansa da bu karine idari işlemin hukukiliğini inceleyen yargı mercii yönünden geçerli kabul edilemez. Aksi takdirde idari organlara görece üstün bir statü tanınmış olur ki bu durum söz konusu işleme karşı dava açılmasını beyhude bir çabaya dönüştürür..." değerlendirmelerine yer verilmiştir.
    Dosyanın ve Dairemizin E:2021/7727 sayılı dosyasının birlikte incelenmesinden; Devlet Su İşleri 11. Bölge Müdürlüğünün dava konusu ...günlü, ...sayılı işlemi ile Edirne İli, Merkez İlçesi, ... Mahallesi, ... ada, ... parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan yapının taşkın sahasında kaldığından bahisle 05/01/2016 tarihine kadar rızaen kaldırılması gerektiği, aksi halde idareden izinsiz olarak yapılmış olduğundan 4373 sayılı Taşkın Sulara ve Su Baskınlarına Karşı Korunma Kanunu'nun 3. maddesine göre yıktırılması için işlem başlatılacağı bildirilmiş; söz konusu işlem tesis edilmeden önce Edirne Valiliği İl İdare Kurulu Müdürlüğünce Edirne DSİ 11. Bölge Müdürlüğüne hitaben yazılan ...tarih ve ...sayılı yazıda, Mülkiye Müfettişleri tarafından ...tarih ve ...sayılı inceleme raporunun düzenlendiği belirtilmiş, anılan raporda ise, ...dönümlük alan üzerinde toplam 198 adet yapının mevcut olduğunun tespit edildiği bilgisine yer verilmiştir. Dairemizin E:2021/7727 sayılı dosyasında 21/10/2021 tarihli ara kararı ile davalı idareden, ... sayılı, ... sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca 4373 sayılı Kanun'un 1. maddesi uyarınca su altında kalan veya su baskınlarına uğrayabilecek saha olarak tespit ve ilan edilen alan içinde kaldığı tespit edilen yapıları gösteren bilgi ve belgeler ile yukarıda bahsedilen Mülkiye Müfettişi raporunun istenilmesine karar verilmiş; "Edirne Belediyesi hudutları dahilinde bulunan Meriç ve Tunca Nehirleri ile kenarlarında bulunan seddeler arasında kalan yaklaşık 9311 dönümlük alan üzerinde yetkili kurum ve kurulaşların mevzuatla belirlenen görev, yetki ve sorumlulukları bağlamında yapılması gereken iş ve işlemlerin" tespit edilmesi amacıyla Mülkiye Müfettişlerince düzenlenen ...tarih ve ......sayılı inceleme raporunun incelenmesi sonucu Edirne Belediyesi hudutları dahilindeki Meriç ve Tunca Nehirleri kenarında bulunan seddeler arasında kalan alanlarda ...parsel üzerinde bulunan toplam 198 adet yapıya ilişkin ada, parsel, yüzölçümü, ruhsat, mülkiyet ve kullanım bilgllerinin tablo halinde detaylı olarak tespit edildiği ve uyuşmazlık konusu yapının anılan tabloda yer aldığı ve dava dosyasında yer alan bilgi ve belgeler arasında uyuşmazlık konusu yapının Şubat 2015'te gerçekleşen taşkında su altında kaldığını gösteren fotoğraflara ve taşkın sahasını gösteren haritaya yer verildiği görülmekte ise de; anılan yapının ... sayılı, ... sayılı İcra Vekilleri Heyeti Kararı uyarınca 4373 sayılı Kanun'un 1. maddesi uyarınca su altında kalan veya su baskınlarına uğrayabilecek saha olarak tespit ve ilan edilen alan içinde kaldığını açık ve tereddüte mahal bırakmayacak biçimde gösteren bir bilgi ve belgenin bulunmadığı görülmektedir.
    Bu durumda; 26 Aralık 1958 gün ve 10093 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan ... tarih ve ... sayılı İcra Vekilleri Heyeti Kararı ile tespit ve ilan edilen taşkın sahasında kalan alanlardaki yapıları (141 parça taşınmaz üzerindeki toplam 198 yapı) tespit eden ve Mülkiye Müfettişlerince düzenlenen ...tarih ve ...sayılı inceleme raporunda uyuşmazlık konusu taşınmazın ada ve parsel bilgileri yer almakla birlikte; anılan yapının ... sayılı, ... sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca 4373 sayılı Kanun'un 1. maddesi uyarınca su altında kalan veya su baskınlarına uğrayabilecek saha olarak tespit ve ilan edilen alan içinde kaldığını açık ve tereddüte mahal bırakmayacak biçimde gösteren bir bilgi ve belgenin bulunmadığı hususu dikkate alındığında; tespite konu Edirne İli, Merkez İlçesi, ... Mahallesi, ... ada, ... parsel sayılı taşınmazın, ... sayılı, ... sayılı İcra Vekiller Heyeti Kararı eki ilişik liste ve krokisinde gösterilen ve taşkın sahası ilan edilen alan içerisinde kalıp kalmadığı hususunun, keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle açıklığa kavuşturulması ve bunun sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,
    2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin temyize konu ...İdare Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının BOZULMASINA,
    3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
    4. 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 08/03/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY (X):

    Dava konusu işlemin dayanağı ... tarih ve ... sayılı İcra Vekilleri Heyeti kararının tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan 4373 sayılı Taşkın Sulara ve Su Baskınlarına Karşı Korunma Kanunu'nun 1. maddesinde, "Yüksek seviye gösteren umumi ve hususi, kapalı veya akarsuların taşmasiyle su altında kalan veya su baskınlarına uğrayabilecek olan sahaların sınırları Nafia Vekaletinin teklifi üzerine İcra Vekilleri Heyetinin kararı ile tesbit ve ilan edilir." hükmüne; aynı Kanun'un 3. maddesinde ise, "Birinci madde hükümleri dairesinde tesbit ve ilan edilmiş olan sınırlar içinde tesisat, inşaat veya tadilat yapmak, fidan veya ağaç dikmek yasaktır. Müsaade verilmesi, Su İşleri Müdürünün, bulunmıyan yerlerde Nafıa Müdürünün fenni mahzur olmadığı hakkında rapor vermiş olmasına bağlıdır. Birinci fıkra hükmüne muhalif olarak izin istihsal edilmeden yapılan ve suyun akmasına veya su seviyesinin yükselmesine tesiri olan tesisat, inşaat veya tadilat, dikilen fidan veya ağaçlar mahalli Su İşleri Müdürünün, yoksa Nafıa Müdürünün teklifi üzerine valinin karariyle yıktırılır veya kaldırılır ve bu hususta yapılan masraflar sahiplerinden alınır." hükmüne yer verilmiştir.
    Dosyanın ve Dairemizin E:2021/7727 sayılı dosyasının birlikte incelenmesinden; Edirne İli, Merkez İlçesi, ... Mahallesi, ... ada, ... parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan yapının taşkın sahasında kaldığından bahisle 05/01/2016 tarihine kadar rızaen kaldırılması gerektiği, aksi halde idareden izinsiz olarak yapılmış olduğundan 4373 sayılı Taşkın Sulara ve Su Baskınlarına Karşı Korunma Kanunu'nun 3. maddesine göre yıktırılması için işlem başlatılacağına ilişkin Devlet Su İşleri 11. Bölge Müdürlüğünün ...günlü, ...sayılı işleminin iptali istemiyle görülmekte olan davanın açıldığı; dava konusu işlem tesis edilmeden önce Mülkiye Müfettişleri tarafından düzenlenen ...tarih ve ...sayılı inceleme raporunda 9311 dönümlük alan üzerinde toplam 198 adet yapının anılan İcra Vekilleri Heyeti Kararı ile ilan edilen taşkın sahasında kaldığı tespit edilmiş ve söz konusu raporda bulunan tabloda da dava konusu taşınmazın ada - parsel ve malik bilgilerinin bulunduğu; öte yandan; uyuşmazlık konusu taşınmaz hakkında dava dışı Edirne Belediye Başkanlığı tarafından ... tarihli, ... cilt, ...sahife numaralı yapı kullanma izin belgesinin düzenlendiği görülmektedir.
    Bu durumda; davacının maliki olduğu uyuşmazlık konusu taşınmazın bulunduğu alanın ...sayılı Taşkın Sulara ve Su Baskınlarına Karşı Korunma Kanunu uyarınca Bakanlar Kurulu Kararı ile 1958 yılında taşkın sahası kapsamına alındığı ve anılan taşınmaza yapı yapılırken Su İşleri Müdürü veya Nafıa Müdüründen fenni mahzur olmadığına ilişkin bir rapor alınmadığı görülmekte olup, ilgili mevzuat uyarınca taşkın sahası olarak ilan edilen alanlarda yapı yapılmasına ilişkin faaliyetler için anılan kurumlardan izin alınması gerektiğinden; dava konusu taşınmaz üzerinde yer alan binanın 5 Ocak 2016 tarihine kadar yıkılarak/yıktırılarak taşkın sahasından kaldırılması, aksi takdirde 4373 sayılı Kanun'un 3. maddesi hükmü uyarınca valinin kararıyla yıktırılacağına veya kaldırılacağının bildirilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.
    Öte yandan; taşkın sahası ilan edilen alanda bulunan yapı hakkında hukuka aykırı biçimde yapı kullanma izin belgesi verilmesinin davacıya kazanılmış hak sağlamayacağı; bununla birlikte, söz konusu taşınmazın 4373 sayılı Kanun'un 3. maddesi hükmü uyarınca yıkılması durumunda, taşkın sahası ilan edilen alandaki yapı hakkında yapı kullanma izin belgesi düzenlenmesinde hizmet kusuru bulunduğundan bahisle, uğranıldığı ileri sürülen zararın tazmini isteminin, Edirne Belediye Başkanlığına karşı tam yargı davasına konu edilebilmesinin mümkün olduğu değerlendirilmektedir.
    Bu itibarla; davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararının yukarıda belirtilen gerekçenin de eklenmesi suretiyle onanması gerektiği düşüncesiyle, aksi yöndeki Dairemiz kararına katılmıyoruz.



    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi