22. Hukuk Dairesi 2017/23698 E. , 2019/16378 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
ASIL VE BİRLEŞEN .../... ESAS SAYILI DOSYA YÖNÜNDEN
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen karar, süresi içinde duruşmalı olarak davalı vekili tarafından temyiz edilmiş ise de; duruşma gününün taraflara tebliği için tebligat gideri verilmediğinden duruşma isteğinin reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten sonra Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davalı şirketin işyerini kapatacağını, ilan ettiği işçileri işten çıkartacağını ve hazırladıkları ibranameleri imzalamaları şartıyla işçilerin alacaklarının ödeneceğini bildirdiğini, davalı şirket tarafından işçilerin alacaklarının eksik olarak hesaplanarak bankaya yatırıldığını iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatları ile ödenmediğini iddia ettiği bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının iş sözleşmesini zorlayıcı sebep nedeniyle İş Kanunun 24.maddesinin III. bendi uyarınca feshettiğini, kendisine kıdem tazminatı ödemesi yapıldığını, dava konusu ettiği alacaklarının bulunmadığını beyanla davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece; yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında kıdem tazminatı haricindeki hüküm altına alınan alacak kalemlerine yürütülen faizlerin başlangıç tarihleri açısından taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut olayda; davacı vekili davasını fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak kısmi dava olarak açmış, bilirkişi raporundan sonra Mahkemenin 2016/42 esas sayılı dosyası üzerinden bakiye alacakların tahsilini talep etmiş; açılan ek dava tensiple eldeki dava ile birleştirilmiştir. Bu itibarla, davacının açtığı ilk davanın kısmi dava, ikinci davanın bakiye alacakların tahsiline yönelik ek dava olduğu dikkate alınarak, kıdem tazminatı dışında hüküm altına alınan alacaklar bakımından, bu alacakların kısmi dava ile istenen kısmı yönünden kısmi dava; ek dava ile istenen kısmı yönünden de ek dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken, infazda tereddütlere neden olacak şekilde iki dava olduğu halde dava tarihi belirtilmeden sadece "dava tarihinden" itibaren yazılmak sureti ile faize karar verilmesi doğru olmamıştır.
3-Davacının fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil ücret alacaklarının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı hususu taraflar arasındaki diğer bir uyuşmazlık konusudur.
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve alacağın dava edilebilme özelliğini ortadan kaldırır.
Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir.
Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı sebeplerle geleceğe bırakılması anlamına gelir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ilkeye göre, kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmez, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesilir.
Somut olayda, davalı tarafça asıl ve ek davaya karşı yasal sürede zamanaşımı def"inde bulunulduğu halde, mahkemece ek dava tarihi itibariyle zamanaşımı def"i değerlendirilmeksizin hüküm kurulduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle, hüküm altına alınan fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil ücret alacakları yönünden zamanaşımı savunmasının dikkate alınması gerekmektedir.
4-Davacı vekili ücret cinsinden alacaklarının yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiş; mahkemece fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil çalışma ücretleri yasal faizi ile birlikte hüküm altına alınmıştır. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 34 üncü maddesine göre ücret cinsinden alacakların gününde ödenmemesi halinde en yüksek banka mevduat faizine karar verilmesi gerekir. Ancak davacının talebi ile bağlı kalınması HMK’nın 26. maddesi hükmü gereği olup kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücretlerine en yüksek banka mevduat faizini aşmamak üzere yasal faiz işletilmesi gerekirken doğrudan yasal faize karar verilmesi doğru olmamıştır.
5-Davalı vekili temyiz aşamasında arşiv araştırmaları sonucunda temin edildiğini belirterek davacıya 7.680.355 TL net kıdem tazminatı ödemesi yapıldığına ilişkin 1993 yılı Aralık ayı hizmet erbabı bordrosu ile 27 günlük yıllık ücreti olarak 1.849,873 TL ödendiğine dair 1993 yılı Aralık ayına ilişkin hizmet erbabı bordrosu sunmuştur. Ödeme savunması hakkı ortadan kaldıran itiraz niteliğinde olup mahkemece yargılamanın her aşamasında re"sen dikkate alınması gerektiği gibi, temyiz aşamasında dahi nazara alınması gerekir. Bu itibarla, temyiz dilekçesine ekli olarak sunulan ödeme belgelerindeki tutarların ödeme tarihlerinden fesih tarihine kadar işlemiş yasal faizleri ile birlikte hesaplanan kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarından mahsubu gerektiğinden kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 16.09.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.