20. Hukuk Dairesi 2016/6909 E. , 2018/2651 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 20.10.2015 tarihli dilekçe ile; müvekkilinin maliki olduğu...ilçesi, ... köyünde bulunan 911 parsel sayılı taşınmazın 30.610 m2 yüzölçümlü kesiminin kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı gerekçesiyle bedelsiz olarak hükmen tapusunun iptaline karar verildiğini, tapunun iptal edilmesi sebebiyle zararın oluştuğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı tutup 10.000 TL tazminatın tapu iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte Hazineden tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
Davalı ...; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; tazminat istemine konu taşınmaza ilişkin...Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/174 E. - 2004/864 K. sayılı dava dosyasının kesinleşmediği, tapu kaydının halen gerçek kişi adına kayıtlı olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece verilen karar usul ve yasaya aykırıdır. Şöyle ki; dosya kapsamından ve UYAP ortamında yapılan incelemeden; ... köyünde 1977 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında 911 parsel sayılı 46.960 m2 yüzölçümündeki taşınmazın Nisan 1975 tarih 18 sıra nolu tapu kaydı uygulanarak tarla niteliği ile... ve müşterekleri adlarına tespit ve tescil edildiği, satışlar yoluyla 2/4 payının davacıya, 2/4 payının...’a geçtiği, beyanlar hanesine “ iş bu parsel kıyı kenar çizgisinin göl tarafında kalmaktadır” şerhinin 27.01.1999 tarihinde konulduğu, ... tarafından 911 ve dava dışı parseller hakkında açılan dava üzerine...Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/174E-2004/864K sayılı ilamıyla 911 parsel sayılı taşınmazın 30.610 m2 yüzölçümlü kesiminin kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı gerekçesiyle tapu kaydının iptaline, kıyı olarak kamuya terkinine karar verildiği, dava dışı pek çok taşınmaz hakkında da hüküm kurulduğu, dava dışı parsel maliklerinden...,...,...,...,...,...,...,...,...l’un temyizleri üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 14.04.2014 gün 2014/3431 E. - 2014/7177 K. sayılı ilamıyla onandığı, dava dışı parsel malikleri İsa Ertuğrul ve Sultan Selen’in karar düzeltme isteklerininde reddedilerek 29.02.2016 tarihinde kesinleştiği, anılan ilamın davacı yönünden 2014 yılında kesinleştiği, davacının eldeki davayı 20.10.2015 tarihinde açtığı anlaşılmaktadır.
4721 sayılı TMK’nın 705/2 maddesinde “ Miras, mahkeme kararı, cebri icra, işgal, kamulaştırma halleri ile kanunda öngörülen diğer hallerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hallerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.” hükmüne yer verilmiştir.
Dolayısıyla 4721 sayılı TMK’nın 705/2. maddesi uyarınca tapu kaydının iptaline ilişkin davaların kesinleştiği tarih itibariyle tapu malikinin mülkiyet hakkı son bulduğundan bu tarih itibariyle zarar oluşmuş olup tapunun iptaline ilişkin mahkeme kararının infaz edilmemiş olması sonuca etkili değildir.
Somut olayda; davacının kayden paylı mülkiyet üzere maliki olduğu 911 parsel sayılı taşınmazın 30.610m2 yüzölçümlü kesiminin tapu kaydı kıyıda kaldığı gerekçesiyle...Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/174 E. - 2004/864 K. sayılı ilamıyla iptal edilmiş olup, anılan taşınmaza ilişkin hüküm eldeki dava açılmadan önce kesinleşmiştir. Bu durumda tapunun iptaline ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği tarihte davacının zararı oluştuğundan mahkemece işin esası hakkında inceleme ve araştırma yapılıp sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken tapunun iptaline ilişkin davanın kesinleşmediği, tapu kaydının halen davacı adına kayıtlı olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 05/04/2018 gününde oy birliği ile karar verildi.