23. Hukuk Dairesi 2018/1676 E. , 2018/5750 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen maddi ve manevi tazminat, tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın reddine yönelik verilen hükmün süresi içinde asıl ve birleşen davada davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Asıl ve birleşen davada davacı vekili, davacı yüklenci ile davalı arsa sahibi ... arasında 03.01.2014 tarihinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, ancak sözleşmenin davalı arsa sahibince haksız olarak feshedildiğini bu nedenle müvekkilinin müspet ve menfi zararları bulunduğunu ileri sürerek feshin haksız olduğunun tespiti ile sözleşmenin aynen devamına, bunun mümkün olmaması halinde 40.000,00 TL maddi 30.000,00 TL manevi tazminatın fesih tarihinden işleyecek ticari faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; birleşen davada ise davalı arsa sahibi ile yapılan sözleşmeye konu 735 ada 26 ve 32 parsel sayılı taşınmazların davalı arsa sahibince sözleşmeden sonra davalı ..."a satılıp devredildiğini, satışın düşük bedelle ve fesihten bir gün önce yapıldığını ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek 753 ada, 26 ve 32 parsel numaralı taşınmazların davalı ... adına olan tapu kayıtlarının iptali ile davalı ... adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı ... vekili, müvekkilinin dava konusu taşınmazları davalıdan satın aldığını ve bedelini ödediğini muvazaanın söz konusu olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı ... vekili, taraflar arasındaki sözleşmenin davacının kusurundan dolayı davalı tarafından haklı olarak feshedildiğini, zira sözleşmeden bu yana yaklaşık 4 ay geçmesine rağmen hiç bir inşaat çalışmasına başlanmadığını, sözleşme konusu taşınmazları ise davacıya olan güveninin sarsılması nedeniyle satıp devrettiğini, satış ve devrin muvazaalı olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin 2. maddesinde fesih halinde davacının talep edebileceği masrafların neler olduğunun belirtildiği, davacının belgelendirebildiği tek masrafının noter masrafı olduğu, bunun da kendisine ödenmiş olduğu, davacının haksız fesih sebebiyle müspet ve menfi zarara uğradığına dair belge sunamadığı
sözleşmeye konu taşınmazların davalı ..."a satışının muvazaalı olduğunun ispat edilemediği gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, asıl ve birleşen davada davacı vekili temyiz etmiştir.
Asıl dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan tazminat, alacak, feshin haksızlığının tespiti; birleşen dava muvazaa iddiasına dayalı tapu iptali ile tescil taleplerine ilişkindir.
Dava konusu sözleşme, resmi şekline uygun olarak yapılmış ise de sözleşmeyi imzalayan arsa sahibi davalı, sözleşme konusu parselin tam maliki olmayıp, hissedarıdır. Tapuda paydaş olan diğer hissedarlar TMK"nın 692. maddesi gereğince sözleşmede taraf olmadığından sözleşme bu şekli ile geçerli kabul edilemez. Bunun yanında, sözleşme konusu taşınmazın bağ vasıflı olduğu, imar parseli olmadığı hem sözleşme, hem de dosya kapsamından anlaşılmaktadır. 3194 Sayılı İmar Kanunu gereğince ancak imarlı parseller için inşaat ruhsatı verilebileceğinden, bağ vasıflı olan imarsız taşınmazda inşaat yapılması da mümkün değildir.
Sözleşmenin yapıldığı tarihte taşınmazın gerek imarlı olmayışı ve gerek diğer paydaşların sözleşmeye katılmayışından ötürü, sözleşme baştan itibaren geçersiz olur. Ancak yakın gelecekte imar çalışması yapılıp, yapılmayacağı ve yüklenicinin de böyle bir beklentide olup olmadığı hususu araştırılmalı, eğer yüklenicinin böyle bir beklenti içinde olduğu ve sözleşmeninde geçerli olduğuna mahkemece kanaat getirilmesi halinde ise karar tarihinden sonra arsa sahibi tarafından ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/327 Esas dosyasında muvazaasını ikrar ettiğide gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, asıl ve birleşen davada davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 11.12.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.