
Esas No: 2019/8376
Karar No: 2020/4214
Karar Tarihi: 26.02.2020
Tehdit - kişilerin huzur ve sükununu bozma - Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2019/8376 Esas 2020/4214 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Tehdit, kişilerin huzur ve sükununu bozma
HÜKÜMLER : Düşme
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
A-Sanıklar hakkında kişilerin huzur ve sükununu bozma suçlarından kurulan düşme hükümlerinin temyizinde;
Sanık ..."ın şikayetten vazgeçmeyi kabul etmesi ve sanık ..."nun da düşme hükmünü temyize getirmemesi nedeniyle şikayetten vazgeçmeyi zımni olarak kabul ettiğinin anlaşılması karşısında; sanığın lehine olan hukuk kurallarına aykırılık Cumhuriyet savcısına sanık aleyhine hükmün bozdurulması hakkı vermeyeceğinden 5320 sayılı Kanunun 8/1 ve 1412 sayılı CMUK’nun 309. maddeleri uyarınca o yer Cumhuriyet savcısının TEMYİZ İSTEĞİNİN REDDİNE,
B-Sanıklar hakkında tehdit suçlarından kurulan düşme hükümlerinin temyizine gelince;
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
1-Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 25.03.2014 tarih ve 2013/12-74-2014/140 Esas-Karar sayılı ilamı ile istikrarlı diğer kararlarında da vurgulandığı üzere; ceza yargılanmasında sanığın sorgusu yapılmadan hüküm kurulabileceğine ilişkin kuralın, fiilin suç oluşturmaması veya yeni bir yasal düzenleme ile suç olmaktan çıkarılması gibi başkaca bir araştırmayı gerektirmeyen bir durumun varlığı halinde, derhal beraat kararı verilmesi ile sınırlı olarak uygulanabileceği, delillerin takdir ve tayini gereken durumlarda ise sanığın savunması alınmadan hüküm kurulamayacağı gözetilmeden, 5271 sayılı CMK"nın 193. maddesine yanlış anlam verilerek sanık ..."nun sorgusu yapılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-Sanık ...’in mağdurun kardeşinden alacaklı olması nedeniyle diğer sanık ... ile birlikte olay tarihinde mağdurun evine kardeşinin yerini öğrenmek için gittikleri, sanıkların mağdura abisinin adresini sordukları, bilmediğini söylemesi üzerine sanık ...’in mağdura elini kaldırarak "sen beni tanımıyorsun oğlum, ben Rize"liyim biz adamı ne yaparız” dediği, mağdurun Bursa"daki babası ... ile aynı anda telefonla konuştuğu, bu sırada telefonu eline alan sanık ..."in, Ali Bozdemir"e mağduru kastederek “ben bu çocuğu ayağımın altında ezeyim mi, niye Taner"in yerini söylemiyor” şeklindeki sözlerle tehdit ettiğinin iddia ve kabul edilmesi karşısında, soruşturma aşamasında beyanları alınan ve olaya ilişkin görgüye dayalı bilgileri olduğu anlaşılan ..., ... ve Ali Bozdemir’in yöntemince duruşmaya çağrılıp, tanık sıfatıyla dinlendikten sonra sanıkların eyleminin TCK’nın 106/1-1. cümlesi kapsamında kalıp kalmadığı değerlendirilmeden ve ne suretle aynı Kanunun 106/1-2. cümle kapsamındaki sair tehdit suçunu oluşturduğu yeterince açıklanıp tartışılmadan, eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle sanıklar hakkında açılan kamu davasının sair tehdit suçunu oluşturduğundan bahisle şikayetten vazgeçme nedeniyle düşmesine karar verilmesi,
3-Tüm deliller değerlendirildikten sonra sanıkların eylemlerinin TCK"nın 106/1-1.cümle kapsamında düzenlenen tehdit suçunu oluşturduğunun kabulü halinde ise; 02/12/2016 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK"nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiş ve sanıklara isnat edilen TCK"nın 106/1. maddesi kapsamındaki tehdit suçunun uzlaştırma kapsamında bulunduğu anlaşılmış olmakla, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, HÜKÜMLERİN 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 26/02/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.