22. Hukuk Dairesi 2017/3582 E. , 2019/16375 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı ve davalı ...Ş. vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davalı şirketin işyerini kapatacağını, ilan ettiği işçileri işten çıkartacağını ve hazırladıkları ibranameleri imzalamaları şartıyla işçilerin alacaklarının ödeneceğini bildirdiğini, davalı şirket tarafından işçilerin alacaklarının eksik olarak hesaplanarak bankaya yatırıldığını beyanla, kıdem ve ihbar tazminatları ile ödenmediğini iddia ettiği bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı ...Ş. vekili, zamanaşımı def"inde bulunmuş, davacının 01.12.1998-06.02.2012 tarihleri arasında çalıştığını, iş sözleşmesinin davacı tarafından feshedildiğini ve kıdem tazminatının ödendiğini, davaya konu diğer işçilik alacaklarının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı ...; davanın zamanaşımına uğradığını, iş sözleşmesinin davacı tarafından feshedildiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece; yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı vekili ile davalılardan ... Demir Çelik A.Ş. vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Davalı temyizi yönünden;
Miktar ve değeri temyiz kesinlik sınırını aşmayan taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 427. maddesi uyarınca temyiz edilemez. Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgilidir.
Dosya içeriğine göre, davalı aleyhine hüküm altına alınan ve temyize konu edilen miktar 293,00 TL olup karar tarihi itibariyle geçerli 2.190,00 TL’lik kesinlik sınırının altında kaldığından, davalı vekilinin temyiz isteminin 6100 sayılı Kanun"un geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun"un 427, 432 maddeleri uyarınca REDDİNE,
Davacı temyizine yönünden;
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında davacının ihbar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut olayda; davacı işçi, davalı şirketin işyerini kapatacağını, ilan ettiği işçileri işten çıkartacağını ve hazırladıkları ibranameleri imzalamaları şartıyla işçilerin alacaklarının ödeneceğini bildirdiğini, kendisinden 06.02.2012 tarihli dilekçe alınarak iş sözleşmesinin feshedildiğini ileri sürmüş; davalı yan ise iş sözleşmesinin davacı tarafından feshedildiğini ve kendisine kıdem tazminatının ödendiğini savunmuştur. Davalıya karşı fesih açısından aynı iddialarla dava açan işçi hakkında verilen ... İş Mahkemesinin 13.11.2014 tarihli ve 2013/112 esas 2014/352 karar sayılı kararında; işyerinde ekonomik anlamda durgunluk olduğu, üretimin durduğu, işçi fazlasının meydana geldiği, fazla olduğu belirlenen işçilerin isimlerinin liste halinde ilan edildiği, bu işçilere iş yerinden ayrılmak istediklerine dair dilekçe vermeleri halinde alacaklarının ödeneceğinin söylendiği, davacının bu yönde dilekçe verdiği ve kendisine kıdem tazminatının ödendiği, davacıya zorlayıcı sebeplerle iş verilemeyeceğine dair yazı verildiği, istifa dilekçesinin davacının iradesini yansıtmadığı, iş sözleşmesinin işverence haksız olarak feshedildiği, bu nedenle işçinin ihbar tazminatına da hak kazandığı kabul edilmiştir. Söz konusu kararın, tarafların temyiz başvurusunda bulunmaları üzerine kapatılan Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesinin 12.03.2015 tarihli ve 2015/1262 esas 2015/4503 karar sayılı ilamı ile onandığı anlaşılmaktadır. Dosya içeriğinde yer alan deliller ve bahsi geçen emsal nitelikteki Yargıtay ilamı birlikte nazara alındığında; davacının iş sözleşmesinin davalı tarafından haklı neden olmaksızın feshedildiği, davacı işçiden alınan dilekçenin ise onun gerçek iradesini yansıtmadığı açıktır. Bu itibarla, mahkemece davacının ihbar tazminatı isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile reddine dair hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Davacının fazla çalışma ücret alacağının bulunup bulunmadığı hususu taraflar arasındaki diğer bir uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Somut olayda; davacının ödenmeyen fazla çalışma ücret alacağının bulunmadığı kabul edilerek anılan istem reddedilmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının çalışma dönemine ilişkin olarak ibraz edilen ücret bordrolarındaki fazla çalışma ücret tahakkukları dikkate alınarak tahakkuk bulunan aylar ayrık tutulmuş ve fazla çalışma ücret alacağının bulunmadığı tespit edilmiştir. Oysa sunulan bordroların bir kısmı imzasızdır. Davacının imzasını içermeyen bordrolardaki tahakkukların banka kayıtları ile ödenen kısımlarının hesaplanan alacaktan mahsubu gerektiğinden, imzasız bordrolara ilişkin dönemler yönünden de salt bu bordrolardaki tahakkuklar dolayısıyla fazla çalışma ücret alacağının reddi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 16.09.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.