Esas No: 2020/7822
Karar No: 2022/804
Karar Tarihi: 20.01.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2020/7822 Esas 2022/804 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2020/7822 E. , 2022/804 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
İlk DereceMahkemesi: Kilis 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, kurum işleminin iptali ile tarım Bağ-Kur sigortalılığının geçerli olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kısmen reddine, kısmen kabulüne, kararın kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; davacının 19.1.2009-8.10.2014 tarihleri arasındaki tarım Bağ-Kur sigortalılık süresini iptal eden davalı işleminin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özet olarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; davacının 11.11.2009-8.10.2014 tarihleri arasında zorunlu tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine, fazlaya dair talebin reddine karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
A-)Davacı vekilinin, Kilis 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesinin 16.07.2019 tarih ve 2019/210-2019/332 sayılı yönelik istinaf başvurusunun, HMK'nin 353/1-b maddesinin (1) numaralı alt bendi uyarınca esastan reddine,
B-)Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Kilis 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesinin 16.07.2019 tarih ve 2019/210-2019/332 sayılı kararının, HMK’nin 353/1-b maddesinin (2) numaralı alt bendi uyarınca, hüküm ile gerekçesi düzeltilmek üzere kaldırılmasına ve esas hakkında yeniden karar verilmesine,
1-a)Davanın kısmen kabulü ile davacının 01.11.2009-08.10.2014 tarihleri arasında 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 4/1-b maddesinin (4) numaralı alt bendi kapsamında kesintisiz bir şekilde sigortalı olduğunun tespitine,
b-)Davacının 19.01.2009-31.10.2009 tarihleri arasındaki sigortalılık süresinin tespitine ilişkin davanın HMK’nin 114/1-h ve 115/2. maddeleri uyarınca usulden reddine, karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı Kurum vekili, kurum işleminin yerinde olduğunu, eksik inceleme ile karar verildiğini kararın bozulmasını talep ettiği anlaşılmaktadır.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Musabeyli Ziraat Odası Başkanlığı tarafından 19.1.2009 tarihinde oda başkanı ...kaşeli ve imzalı, 19.1.2009 tarihinde işe başladığını gösterir sigortalı işe giriş bildirgesine istinaden 19.1.2009 tarihten itibaren tescilinin yapıldığı, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 4/1-b maddesinin (4) numaralı alt bendi kapsamında sigortalı olan davacının, Sosyal Güvenlik Denetmeni tarafından düzenlenmiş 18.05.2016 tarih ve 7.719.506 sayılı araştırma inceleme raporu üzerine, ilk üyelik kaydına ilişkin herhangi bir belge ve defter kaydı bulunmadığı gerekçesi ile oda kaydının geçersiz sayılması gerektiğini belirterek 31.10.2009-30.10.2014 tarihleri arasındaki sigortalılık süresinin iptal edildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 5510 sayılı Kanun’un 7/1-b maddesinde; sigorta hak ve yükümlülüklerinin 4. maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılanlardan, tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar için tarımsal faaliyetlerinin kanunla kurulu ilgili meslek kuruluşlarınca veya kendilerince, bir yıl içinde bildirilmesi halinde kaydedildiği tarihten, bu süre içinde bildirilmemesi halinde ise bildirimin Kuruma yapıldığı tarihten itibaren başlayacağı düzenlenmiş olup, 8/3. maddesinde; 4. maddenin birinci fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıt tarihinden itibaren kendi mevzuatına göre kayıt veya tescili yapan ilgili kurum, kuruluş ve birlikler, vergi daireleri ve Esnaf ve Sanatkâr Sicil Müdürlüğünün sigortalı işe giriş bildirgesi düzenleyerek Kuruma vermekle yükümlü oldukları, ayrıca 4. maddenin birinci fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendinde sayılanların kendileri tarafından da sigortalılık bildirimleri yapılabilecekleri belirtilmiştir.
Öte yandan 5510 sayılı Kanun’un “Sigortalılığın Sona Ermesi” başlıklı 9. maddesine göre; “Kısa ve uzun vadeli sigorta kolları bakımından sigortalılık; ... b) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalıların; … 5) Tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar için, tarımsal faaliyetinin sona erdiği veya 6 ncı maddenin birinci fıkrasının (ı) bendi uyarınca muafiyet kapsamına girdiği yahut 65 yaşını doldurması nedeniyle talepte bulunduğu tarihten, itibaren sona erer.” şeklinde düzenlenmiştir.
Dosyada, tescile esas ziraat odası kaydına ilişkin hiç bir belgenin odada bulunmadığı yönündeki oda yönetiminin yazısına istinaden, somut uyuşmazlıkta 5510 sayılı yasanın geçici 54. maddesinin uygulanma olanağı bulunmadığı gibi, Mahkemece, iptal işleminin geçici 54. Maddenin 3. Fıkrasına aykırı olup, 1. ve 2. Fıkralara göre Musabeyli Ziraat Odası tarafından yapılan usuli eksikliklere dayanılarak hizmet iptali yapılamayacagı yönündeki belirleme ve BAM Dairesinin saptamaları yerinden olmadığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık konusu dönem yönünden, Kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunan ve bildirimsiz kalan sigortalılar için 5510 sayılı Kanunun 86.maddesinde öngörülen "hizmet tespiti" davasına eşdeğer bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Anılan düzenlemede, kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takiben başlayacağının hükme bağlanmış olması karşısında, kayıt ve tescil, yada tescil yerine geçen iradi prim ödemesi veya prim tevkifatı öncesine isabet eden tarımsal faaliyet ve buna dayalı "sigortalılığının tespiti" söz konusu olamayacaktır
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.05.2011 gün, 2011/10-230 Esas 2011/319 Karar sayılı, 29.02.2012 gün ve 2011/10-769 Esas 2012/107 karar sayılı ve 27.06.2012 gün 2012/10-292 Esas ve 2012/415 Karar kararlarında da açıkça belirtildiği üzere, davacının tarımsal faaliyetinin kesintisiz sürüp sürmediğinin tespiti için, Mahkemece;
1-Çekişmeli dönemde davacının nerede oturduğu; Nüfus Müdürlüğü, İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı ve Muhtarlık kayıtları esas alınarak belirlenmeli,
2-Dönem içinde Ziraat Bankası, Kooperatif veya Birlikler aracılığıyla "Tarımsal Amaçlı Kredi" kullanıp kullanmadığı araştırılmalı,
3-Dönem içinde ürün teslimatından dolayı prim kesintisi yapılıp yapılmadığı veya sigortalılık iradesini ortaya koyacak şekilde prim ödemesinin bulunup bulunmadığı araştırılmalı,
4-25.04.2006 gün 26149 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5488 sayılı Tarım Kanunun 19. maddesi uyarınca Çiftçi Kayıt Sistemine dahil edilerek doğrudan gelir desteği alıp almadığı ve bu bağlamda davacının hangi ürünleri ekerek bunları nerelere sattığı, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun "Zirai kazanç, zirai faaliyet, zirai işletme, çiftçi ve mahsulün tarifi" başlıklı 52, "Zirai kazançta vergileme" başlıklı 53, ve "Vergi Tevkifatı" başlıklı 94 vd. maddeleri ile 213 Vergi Usul Kanununun "Vergi kesenlerin sorumluluğu" başlıklı 11. maddesi kapsamında zirai kazançlarından dolayı vergi ödeyip ödemedikleri araştırılmalıdır. Konu ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.12.2010 gün ve 2010/10-580-647 sayılı kararında da açıkça belirtildiği üzere "Tevkifat yapma ve kurum hesaplarına aktarma yükümü, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun 94/11.maddesinde öngörülen çiftçilerden satın alınan zirai mahsuller için yapılan ödemelerden gelir vergisine mahsuben tevkifat yapma yükümüne paralel olarak getirilmiştir. Bakanlar Kurulu Kararı kapsamındaki gerçek ve tüzel kişiler, tarımsal faaliyette bulunan bu kişilerden satın aldıkları ürün bedellerinden tevkifat yapmakla yükümlüdürler." Tevkifat suretiyle vergilendirilen çiftçiler yaptıkları satış ve hizmetleri dolayısıyla müstahsil makbuzu almak ve saklamak zorundadırlar.
5-Tarımsal faaliyeti kapsamında ilaç, gübre ve sulama parası ödeyip ödemediği, varsa bunların fatura ve belgelerinin nelerden ibaret olduğu, Ziraat Odası, Kooperatif veya Birliklere üyeliği varsa bu kuruluşlara düzenli bir şekilde aidat ödeyip ödemediği araştırılmalı, tarımsal faaliyete elverişli tapulu taşınmazının bulunup bulunmadığı, tarımsal faaliyetin taşınmaz kiralanması yoluyla gerçekleştirildiğinin savunulması halinde; taşınmazların, kimden hangi yıllar için kiralandığı, kiracının; kiralama yoluyla faaliyetini yürütmeye elverişli alet ve edavatının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, traktörünün bulunduğunun ileri sürülmesi halinde, traktörün hangi tarihte satın alınıp ilgilisi adına trafiğe tescil edildiğini gösteren fatura ve trafik tescil belgesinin celp edilmeli,
6-Hayvan yetiştiriciliği bulunduğunun ileri sürüldüğü hallerde, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 01.06.2011 gün ve 2011/10-306-365 sayılı kararında da belirtildiği üzere 16.05.1986 tarihinde yürürlüğe giren 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanununun 22.maddesi kapsamında hayvanlarına ilişkin menşe şehadetnamesinin bulunup bulunmadığı tespit edilerek, büyük ve küçükbaş hayvanlarına ilişkin istatistik bilgileri ve bu hayvanlara ilişkin yapılması zorunlu bulunan periyodik aşılara ilişkin bilgiler İlçe Tarım Müdürlüklerinden sorulmalı, köy muhtarı ve ihtiyar heyeti üyeleri gibi tarımsal faaliyetin varlığını yakından bilebilecek durumdaki tanıklar dinlenilerek sigortalılık olgusunun varlığı hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır.
7-Tescile esas ziraat odasında davacıya ait hiç bir kayıt ve belge bulunmadığı anlaşılmakta olup kabul kararı verilen 1.11.2009-8.10.2014 dönem yönünden ürün tesliminden dolayı tevkifatın bulunup bulunmadığı yönünde davacıdan sorulmalı ve ürün tesliminden dolayı tevfikat araştırılması yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10.Hukuk Dairesinin kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Dairesi kararının HMK’nın 373/2 maddesi gereği yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi Dairesine gönderilmesine, 20.1.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.