Esas No: 2021/9923
Karar No: 2022/814
Karar Tarihi: 20.01.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/9923 Esas 2022/814 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2021/9923 E. , 2022/814 K."İçtihat Metni"
Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
No : 2019/744-2021/875
İlk Derece
Mahkemesi : ... 3. İş Mahkemesi
Dava, iş kazasına bağlı sürekli işgöremezlik oranın tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne, dair verilen karara karşı davalılar vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın hukuki yarar yokluğuna ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddine, karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı ve davalı Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili, müvekkilinin davalı işverene ait işyerinde çalışmakta iken 11.10.2011 tarihinde geçirdiği iş kazası üzerine maddi ve manevi tazminat talepli ... 1. İş Mahkemesi'nin 2015/688 Esas sayılı dosyasında dava açtığını, iş kazası sonucunda SGK tarafından meslekte kazanma gücü kabı oranının %7,3 olarak belirlendiğini, itiraz üzerine YSK tarafından %2,1 olarak karar verildiğini, tazminat dosyasında Adli Tıp Kurum tarafından maluliyet oranının %9,2 olarak belirlendiğini, bu oranın Kurum tarafından da kabulü için yaptığı başvuru sonucunun reddedildiğini beyanla müvekkilinin meslekte kazanma gücü kaybı oranının %9,2 olarak tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP
Davalı SGK Başkanlığı vekili, davacının sürekli iş göremezlik geliri bağlanma şartlarını taşımadığından hakkında işlem yapılamadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Davalı İs-Makine Isı Ürünleri San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili, davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, davacının kaza tarihi itibariyle Başaran Yönetim Danışmanlığı ve İnsan Kaynakları San. ve Tic. Ltd. Şti.'nin sigortalı çalışanı olduğunu ve müvekkili şirkete husumet yönetilmesinin hatalı olduğunu, davacının ... 1. İş Mahkemesi’nin 2015/688 Esas sayılı dosyasında alınan 12.04.2018 tarih 552 karar numaralı Adli Tıp Kurumu raporuna itibar ile meslekte kazanma gücü kayıp oranının %9,2 olarak kabul edilmesi talebinin yerinde olmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; "Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ATK 3.İhtisas kurulunun 27/02/2017 tarih 3750 karar sayılı kararında " Davacı ...'ın 11/10/2011 tarihinde geçirdiği işkazasına bağlı arızası sebebiyle 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan çalışma gücü ve meslekte Kazanma Gücü Kaybı oranı tespit işlemleri yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve meslek grup numarası grup 1 kabul olunarak E cetveline göre %9,2 (yüzdedokuznoktaiki) oranın da meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağına dair mütalada bulunulduğu, ATK Adli Tıp 2.Üst Kurulunun 12/04/2018 tarih ve 552 karar nolu raporunda meslekte kazanma gücünden %9,2 (yüzdedokuznoktaiki) oranın da kaybın olduğuna dair mütalada bulunulduğu anlaşılmakla davanın kabulü ile Davacı 31694091036 TC Kimlik numaralı ...'ın %9,2 (Yüzdedokuznoktaiki) oranında meslekte kazanma gücünden kaybettiğinin tespitine karar vermek kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." gerekçesine dayalı olarak "1-Davanın kabulüne,
Davacı 31694091036 TC Kimlik numaralı ...'ın %9,2 (Yüzdedokuznoktaiki) oranında meslekte kazanma gücünden kaybettiğinin tespitine," karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
... 1. İş Mahkemesi'nin 2015/688 Esas - 2020/508 Karar sayılı dosyasında, davacının kendi istemi üzerine sürekli iş göremezlik oranının tespitine esas eldeki davanın açıldığı, anılan dava dosyasında Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu ve Adli Tıp 2. Üst Kurulu'nun raporları alındığı, 5510 sayılı Kanunun 19. Maddesi uyarınca meslekte kazanma gücü en az % 10 oranında azalmış bulunduğu tespit edilen sigortalının, sürekli iş göremezlik gelirine hak kazanacağı düzenlemesi değerlendirildiğinde, eldeki davayı açmada sosyal güvenlik hukuku yönünden davacının hukuki yararı bulunmadığı gibi, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararları uyarınca, davacı tarafından iş kazası nedeniyle işveren aleyhine açılan tazminat davasında Adli Tıp raporlarının esas alınması gerektiği dikkate alındığında, davacının açtığı davada hukuki yararı bulunmadığından, dava şartı yokluğundan, davanın reddi gerekirken, ilk derece mahkemesi tarafından davanın kabulüne dair hüküm kurulması yerinde olmamış, belirtilen hatanın giderilmesi ise, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden; HMK 353/1-b.2 maddesi uyarınca belirlenen aykırılık düzeltilerek yeniden esas hakkında karar vermek gerektiği gerekçesiyle, davalı vekillerinin istinaf başvurusunun kabulüne; ... 3. İş Mahkemesi'nden verilen 07.02.2019 tarih, 2018/282 Esas ve 2019/8 Karar sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b.2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, davanın HMK.'nun 114/1-h ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine, karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ NEDENLERİ:
Davacı vekili, hukuki yararı bulunduğunu belirterek kararının bozulmasını talep etmiştir.
Davalı Kurum vekili, her iki davalıya ayrı ayrı vekalet ücreti verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE ESASIN İNCELEMESİ
Medeni usul hukukunda hukuki yarar, mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir davanın açılabilmesi için davacının bu davayı açmakta (veya mahkemeden hukuksal korunma istemekte) bir çıkarının bulunmasıdır.
Davacının dava açmakta hukuk kuralları tarafından haklı bulunan (korunan) bir yararı olmalı, hakkını elde edebilmesi için mahkeme kararına ihtiyacı bulunmalı ve davacı mahkemeyi gereksiz yere uğraştırmamalıdır (Arslan, R.; aktaran: Hanağası, E., Davada Menfaat, ... 2009, önsöz VII).
Hukuk Genel Kurulunun 24.06.1992 gün ve 1992/1-347 E., 1992/396 K. ve 30.05.2001 gün ve 2001/14-443 E., 2001/458 K. sayılı kararlarında da belirtildiği üzere buna hukuki korunma (himaye) ihtiyacı da denir (Rechts-schutzbedürfnis). Mahkemelerden hukuki himaye istenmesinde, himayeye değer bir yarar olmalıdır.
Öte yandan, bu hukuksal yararın, "hukuki ve meşru", "doğrudan ve kişisel", "doğmuş ve güncel" olması gerekir (Hanağası, E., a.g.e, s.135).
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda öğreti ve yargısal kararların bu uygulaması aynen benimsenerek, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması “Dava Şartları” başlıklı 114. maddesinin 1. fıkrasının (h) bendinde açıkça dava şartları arasında sayılmıştır.
Bir davada hukuki yarar ilkesinin dava şartı olarak gözetilmesinin yargılamanın amacına ve usul ekonomisi ilkesine uygun olarak yargılama yapılmasına yarar sağlayacağı her türlü duraksamadan uzaktır.
Bu ilkeden hareketle, dava şartı olarak hukuki yararın varlığının mahkemece taraflarca dava dosyasına sunulmuş deliller, olay veya olgular çerçevesinde, kural olarak davanın açıldığı tarihe göre, kendiliğinden ve yargılamanın her aşamasında gözetilmesi gerekir. Bu sayede iç hukukumuzun bir parçası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme)'nin 6. maddesi ve 1982 Anayasasının 36. maddesinde düzenlenen "hak arama özgürlüğü” nün dürüstlük kuralına uygun kullanılması sağlanabilecek; bu durum, haksız davalar açmak suretiyle, dava hakkının kötüye kullanılmasına karşı bir güvence oluşturacaktır.
Dava açmaktaki hukuki yarar; hukuk düzenince kabul edilmiş meşru bir yarar olmalı, bu yarar dava açan hak sahibi ile ilgili olmalı ve dava açıldığı sırada halen mevcut bulunmalıdır. Ayrıca açılacak davanın ortaya çıkacak tehlikeyi bertaraf edecek nitelikte olması gerekir. Bir kimsenin hakkına ulaşmak için mahkeme kararının o an için gerekli olması durumunda hukuki yararın olduğundan söz edilebilir. Bir mahkeme kararına ihtiyaç yoksa hukuki yarardan söz edilemez (Pekcanıtez, H., Atalay, O., Özekes, M.; Medeni Usul Hukuku, ... 2011, s.297).
Uyuşmazlığın çözümünde, hukuki yarar kavramının tespit davasındaki yansımasının ne olacağının ayrıca irdelenmesi gerekir.
Tespit davaları, bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının tespitine ilişkin davalar olup konusunu hukuki ilişkiler oluşturur. Bu dava türü ile bir hukuksal ilişkinin varlığı veya yokluğu saptanmaktadır. Bu davalarda davacının amacı ve dolayısıyla talep sonucu, bir hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun veyahut içeriğinin belirlenmesi olup, istemin kabule şayan olabilmesi için bu davanın konusunu oluşturan hukuki ilişkinin var olup olmadığının mahkemece hemen tespit edilmesinde davacının menfaatinin (hukuki yararının) bulunması gerekir.
Bir hukuki ilişkinin hemen tespit edilmesinde hukuki yararın bulunması, şu üç şartın birlikte varlığına bağlıdır: 1)Davacının bir hakkı veya hukuki durumu güncel bir tehlike ile tehdit edilmiş olmalı; 2) Bu tehdit nedeniyle davacının hukuki durumu tereddüt içinde olmalı ve bu husus davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmalı; 3) Yalnız kesin hüküm etkisine sahip olup cebri icraya yetki vermeyen tespit hükmü bu tehlikeyi ortadan kaldırmaya elverişli olmalıdır.
Davacının tespit davası ile istediği hukuki korunma, diğer dava çeşitlerinden biri ile sağlanabiliyorsa, o zaman davacının o konuda tespit davası açmakta hukuki yararı yoktur. (Kuru/ Arslan/ Yılmaz- Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, ... 2011, 22. baskı, s.274)
Eldeki davada, ... 1. İş Mahkemesi’nin 2015/688 Esas sayılı dosyada işverene karşı açılan maddi ve manevi tazminat davasında yasal prosedür tamamlanmak suretiyle, Adli Tıp Kurumu Üçüncü İhtisas Kurulu’nun ve Adli Tıp İkinci Üst Kurulu’nun kararları ile; davacının %9,2 oranında işgöremez olduğunun belirlendiği, eldeki davanın derdest bulunan maddi ve manevi tazminat dosyasına ilişkin olarak Kurumada husumet yönetilerek açılmış bulunması karşısında, kesinleşen prosedür kapsamında belirlenen işgöremezlik oranın hüküm altına alınması gerekirken dava açılmasında hukuki yarar olmadığından, dava şartı yokluğundan davanın usulden reddi şeklinde hüküm kurulması isabetsiz bulunmuştur.
Bu durumda Mahkemece yapılması gereken iş, davacının davasını açmasında hukuki, korunmaya değer ve güncel bir yararının bulunduğu kabul edilerek işin esasına girilmeli, toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmelidir.
O halde, davacı ve davalı Kurum vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin kararı yukarıda açıklanan nedenlerle HMK'nın 373/2 maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 20.01.2022 günü oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.