17. Hukuk Dairesi 2016/15801 E. , 2019/3820 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalılardan ..."ın 12/12/2008 tarihinde davacıyı bıçakla yaraladığını, davalı ... lehine ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2012/92 Esas sayılı dosyası ile manevi tazminat davasının açıldığını, mahkeme tarafından 15/07/2013 tarihinde davacı lehine 3.000,00 TL manevi tazminata karar verildiğini, söz konusu mahkeme kararı ile ilgili olarak, davalı ... aleyhinde 25/10/2013 tarihinde, ... 2. İcra Müdürlüğü"nün 2013/5265 sayılı dosyası ile ilamlı icra takibi başlatıldığını, yapılan icra takibinde borçlu adına araç tespit edilmediğini, borçlunun bankalarda mevduatının bulunmadığını, aktif SGK kaydının tespit edilmediğini, dava konusu olan ... ilçesi ... Mevki 5 Cilt, 485 sahife, 1693 parselde kayıtlı, 23 blokta 6"şar katlı betonarme apartman niteliğindeki ana taşınmazda 3/420 arsa paylı V blok 2. ve 3. kat, 4 numaralı mesken niteliğinde bağımsız bölümü 16/09/2010 tarihinde eşi ..."a satış suretiyle devrettiğinin belirlendiği, 09/04/2014 tarihli haciz tutanağının İİK"nun 105. maddesi uyarınca "geçici aciz vesikası" niteliğinde olduğunu, davanın 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmış olduğunu, borçlu ve eşi arasında yapılan tasarrufun iptalini talep ettiklerini, bütün bu nedenlerle davanın kabulü ile dava konusu taşınmazın satışına dair tasarrufun icra dosyasına konu alacak ve fer"ileri ile
sınırlı olarak İİK"nun 277 ve 280. maddeleri gereğince iptaline, taşınmaz üzerinde icra dosyasına konu alacak ve fer"ilerinin tahsili hususunda haciz ve cebri icra yetkisi verilmesini talep etmiştir.
Davalı ..., maddi ve manevi tazminat davasının kararı Yargıtayca onanarak kesinleştiğini, taşınmaz mal devrini 16/09/2010 tarihinde yaptığını, davacının mal kaçırma kastıyla taşınmazın temlik edildiği iddiasının yasal dayanaktan yoksun olduğunu, devrin 2010 yılında yapıldığını ve aile konutu olarak tapuda tescilli olduğunu, davacının emekli maaşından başka geliri olmadığını, borcu ödeme gücünün olmadığını, ayrıca ailenin başkaca oturabileceği barınabileceği bir aile konutunun da olmadığını, ..."a yapılan devrin mal kaçırmaya yönelik bir devir olmayıp borçtan kurulma amacı ile yapılmadığını, mahkeme kararının henüz kesinleşmediğini, kesinleşmemiş mahkeme kararına yönelik icra takibi de yapılamayacağına göre açılan davanın yersiz olduğunu bu nedenlerle davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece iddia, savunma toplanan delillere göre; davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir. (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları, üç grup altında ve İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak, bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar, sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır (İİK.md.281. Bu yasal nedenle de, davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerden birine dayanılmış olsa dahi, mahkeme bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir (Y.H.G.K.25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı). Genelde denilebilir ki, borçlunun iptal edilebilecek tasarrufları, alacaklılarından mal kaçırılmasına yönelik olarak yapılan ivazsız veya aciz halinde yapılan tasarruflar ile alacaklılarına zarar verme kastıyla yapılan tasarruflardır.
Somut olayda, davalı 3.kişi ..., borçlu davalı ...’ın eşi olup, davalı 3. kişinin borçlunun İİK. 280. madde kapsamında alacaklıya zarar vermek kastıyla taşınmazı sattığını bilebilecek kişilerden olduğunun ve iptal şartlarının oluştuğunun kabulü gerekir.
Bu durumda mahkemece davacının davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 28/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.