Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/11285
Karar No: 2019/5718
Karar Tarihi: 24.06.2019

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/11285 Esas 2019/5718 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2017/11285 E.  ,  2019/5718 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı; mülkiyeti kendisine ait dükkanını davalıya kiraya verdiğini, davalının taşınmazı tahliye ettiğini, ancak anahtarlarını kendisine teslim etmediğini, kiralananı hor kullandığını, kiralanandaki eksiklik ve hasarların Karamürsel Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2013/6 D.İş sayılı dosyası ile tespit edildiğini, hasar bedelinin 2.317,55 TL olarak hesaplandığını ileri sürerek; 2.317,55 TL hasar bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı; davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacı ile aralarında 10/02/2010 başlangıç tarihli yazılı kira sözleşmesinin düzenlendiğini, sözleşmede demirbaş eşya olarak sadece " kollu branda" nın belirtildiğini ve kendisine teslim edildiğini, delil tespit dosyasında belirtilen demirbaşların sözleşmede yer almadığını, yapılan tespitin gerçeği yansıtmadığını, bilirkişi raporunda belirtilen asma tavan, elektrik tesisatı, sigorta kutusu, alüminyum doğrama, cam, kapı ve yer kaplamalarının kendisi tarafından yaptırıldığını, bilirkişi raporuna dayanak yapılan sözleşmenin gerçeği yansıtmadığını, sözleşmenin aslının kendisinde bulunduğunu; davacı tarafından kendisine teslim edilmeyen eşyaların istenemeyeceğini savunarak; davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece; davanın kabulü ile 2.317,55 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmiştir.
    1-) Bir mahkeme hükmünde, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hükümde gösterilmesi gereklidir. Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür. Gerekçe, hakimin (mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini (hukuk sebepleri) kendiliğinden (re’sen) araştırıp bularak, hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar.
    Hakim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendini denetler. Üst mahkeme de bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını, ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler. Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz (Kuru, Baki/ Arslan, Ramazan/ Yılmaz, Ejder; Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı 6100 sayılı HMK’na Göre Yeniden Yazılmış, 22 Baskı, Ankara 2011, s.472). Anayasa’nın 141. maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi, Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup, gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.
    Yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira, tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
    Nitekim, 07.06.1976 gün ve 3/4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde yer alan “Gerekçenin ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir.” şeklindeki açıklama ile de aynı ilkeye, vurgu yapılmıştır.
    Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasanın 141/3.maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı ...nun 297. (Mülga HUMK.nun 388.) maddesi, işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir. Yine ...nun 27.maddesinin (HUMK.nun 73.m) 2. bendi “c” bölümünde de hukuki dinlenilme hakkının, “Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini” de içerdiği açıklanarak bu husus vurgulanmıştır.
    Öte yandan, mahkeme kararlarının taraflar, bazen de ilgili olabilecekleri başka hukuki ihtilaflar yönünden etkili ve bağlayıcı kabul edilebilmeleri, başka bir dava yönünden kesin hüküm, kesin veya güçlü delil oluşturup oluşturamayacağı gibi hukuksal değerlendirmeler de bu kararların yukarıda açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesiyle mümkündür.
    Somut uyuşmazlıkta; mahkemece davacının alacak isteminin kabulüne karar verilmiş ise de, kararda alacak isteminin hangi nedenler ile kabul edildiği hususunda herhangi bir açıklama ve gerekçe bulunmadığı anlaşılmaktadır.
    Hal böyle olunca; yasanın aradığı anlamda ve denetime uygun gerekçeli bir karar bulunmaması nedeniyle, mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    2-) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 400 - 405. maddelerinde " delil tespiti " düzenlenmiş olup, delil tespitinde ; " Taraflardan her biri, görülmekte olan bir davada henüz inceleme sırası gelmemiş yahut ileride açacağı davada ileri süreceği bir vakıanın tespiti amacıyla keşif yapılması, bilirkişi incelemesi yaptırılması ya da tanık ifadelerinin alınması gibi işlemlerin yapılmasını talep edebilir."
    Delil tespitinin konusunu maddi vakıalar oluşturur ve delil tespiti sonucunda alınan rapor, taraf lehine bir hak doğurmayacaktır.
    Somut olayda; davacı kiraya veren tarafından kiralananın hor kullanıldığından bahisle Karamürsel Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2013/6 D. İş sayılı dosyası ile kiralananda delil tespiti yaptırıldığı, mahkemece, davalının yokluğunda yapılan tespit sonucu düzenlenen bilirkişi raporunun hükme esas alındığı görülmüştür. Davalı kiracının ise cevap dilekçesinde, tespit raporunun gerçeği yansıtmadığını belirterek, rapora itirazda bulunduğu anlaşılmıştır.
    O halde; mahkemece, davalının yokluğunda yapılan ve itiraza uğrayan delil tespit raporunun hükme esas alınamayacağı dikkate alınarak, kiralananda hor kullanım nedeniyle meydana geldiği ileri sürelen gerçek hasar bedelinin tespiti amacıyla, tarafların yargılama sırasında sunduğu deliller birlikte değerlendirilerek, yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile itiraza uğrayan tespit raporu hükme esas alınarak yazılı şekilde hüküm tesisi de doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci ve ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 24.06.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi