15. Hukuk Dairesi 2014/6056 E. , 2015/2465 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Akşehir 2. Asliye Hukuk Hakimliği
Tarihi :02.07.2014
Numarası :2014/176-283
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili amacıyla girişilen icra takibine vâki itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatının davalıdan tahsili istemlerine ilişkin olup; mahkemece davanın reddine dair verilen karar davacı yüklenici vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde, taraflar arasında sözlü olarak akdedilen sözleşme kapsamında davalıya yapılan işlere istinaden 6.825,00 TL bedelli 1 adet fatura keşide ettiğini, davalı tarafın fatura bedelinin bir kısmını ödediği halde bakiye 1.800,00 TL"yi ödemediğini, girişilen icra takibine de itiraz ettiğini ifade ederek itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; davalı asıl ise, cevap dilekçesinde; davacının kendisine iş yaptığını, ancak, yapılan işin anlaştıkları bedel üzerinden ödemesini yaptığını savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davacının iş bedelinin ne kadar olduğunu yasal delillerle kanıtlayamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Eser sözleşmesi ilişkisinin kurulması, uyuşmazlık tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 13. maddesi uyarınca şekle tabi değildir. Sözleşmenin yazılı olarak yapılması, eser sözleşmesinden kaynaklanan hukukî ilişkilerde ancak kanıt kolaylığı sağlayan bir unsurdur. Diğer taraftan, Türk Borçlar Kanunu"nun 470. maddesi uyarınca, yapılan işe karşılık bir bedelin ödenmesi eser sözleşmesinde karşılıklı edimlerden biri olmakla birlikte, sözleşmede, bedelin ne kadar olduğunun kararlaştırılmış olması, sözleşmenin geçerliliği bakımından zorunlu değildir. Kaldı ki, Kanun"un 481. maddesinde, iş bedelinin önceden kararlaştırılmamış olması halinde, bedelin, yapıldığı yer ve zamandaki eserin değerine ve yüklenicinin giderine göre hesaplanacağı ifade edilmiştir.
Bu durumda; mahkemece, iş bedelinin ne kadar olduğunu kanıtlama yükümlülüğünün davacı yükleniciye ait olduğu ve davacı yüklenicinin de dosyadaki delillerle iş bedelini kanıtlayamadığı gibi davalıya yemin teklif etme hakkını da kullanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olmasında isabet bulunmamaktadır.
Taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi iki tarafın kabulünde olduğundan, mahkemece; mahallinde keşif yapılarak 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 481. maddesi uyarınca işin yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiçlerine göre iş bedelinin belirlenmesi; davacı taraf, iş bedelinin 6.825,00 TL olup, 1.800,00 TL haricinde kalan kısmının ödendiğini ifade ettiğinden, 5.025,00 TL ödeme yapıldığının davacının kabulünde bulunduğu ve itirazın iptâli davalarında, davanın niteliği gereği takip konusu edilen bedelin ıslahla artırılmasının mümkün olmadığı da gözetilerek kanıtlanan ödemelerin mahsubundan sonra, takipte gösterilen bedeli aşmamak kaydıyla kalan bedel olması halinde bu bedel yönünden itirazın iptâli ve takibin devamına, belirlenen bedelin ödeme miktarını aşmaması halinde davanın reddine karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmiş olması yerinde değildir.
Kararın bu nedenle bozulması gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı yüklenici vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davacı yüklenici yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 11.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.