3. Hukuk Dairesi 2017/11729 E. , 2019/5682 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar, davalının aleyhlerine icra takibi yaptığını, icra dosyası ile takip edilen borcun 19/10/2012 tarihinde ödendiğini, davalının 27/11/2012 tarihinde kendilerini ibra ettiğini ileri sürerek borçlu olmadıklarının tespitine ve tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, takibe konu alacağın ibra edilmediğini belirterek davanın reddini ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir .
Mahkemece, açılan davanın kabulüne, Bodrum 1. İcra Müdürlüğü"nün 2012/6612 Esas sayılı dosyası sebebiyle davacı tarafın davalı tarafa bakiye borcunun olmadığının tespitine, 3.608,80.-TL"nin %20"si üzerinden hesaplanacak kötü niyet tazminatının davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir .
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesinin 5.fıkrası uyarınca; “...Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırşa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.”
Buna göre; alacaklının anılan tazminata mahkum edilebilmesi, açıkça takibin kötü niyetle yapılmış olması ve takip nedeniyle borçlunun zarara uğramış olması koşullarına bağlanmıştır. Takibin haksız olması tek başına yetmemekte, ayrıca kötüniyetli olması da gerekmekte olup, ispat yükü; takibin kötüniyetli olduğunu iddia eden davacı (borçlu) nun üzerindedir.
Somut uyuşmazlıkta; her ne kadar mahkemece, davacı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmiş ise de, davalının icra takibi yapmakta kötüniyetli olduğu ispat edilememiştir. Bu nedenle, davacının kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde tazminata hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Ne var ki, bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması HUMK"nun 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün ikinci fıkrasının hükümden çıkarılarak hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden tarafa iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 24/06/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.