17. Hukuk Dairesi 2016/9092 E. , 2019/3806 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili; 14.03.2011 tarihinde müvekkillerinin yolcu olarak bulunduğu araçta, sürücünün tam kusurlu olarak yaptığı tek taraflı trafik kazası sonucunda, müvekkillerinin çocuğu olan..."ın vefat ettiğini, ..."ın ağır şekilde yaralandığını, uzun süre tedavi gördüğünü, vücudunda kırıklar oluştuğunu, beynine aldığı darbe neticesi hem görme yetesini belirli oranda kaybettiğini, hem de denge bozukluğu şikayetiyle hayatını devam ettirmek zorunda kaldığını, müvekkillerinin asgari ücretli gelire sahip olduğunu, kazada asli ve tam kusurlu olan aracın kaza tarihi itibariyle trafik sigortası bulunmadığını, bu nedenle Güvence Hesabına başvuruda bulunma gereği hasıl olduğunu, davalı şirketin bünyesinde hasar dosyasının açıldığını, açıklanan nedenlerle İsmihan ve ..."ın çocukları olan... için destekten yoksun kalma tazminatı ve ... için maluliyet sebebiyle maddi tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; açılan davanın kısmen kabulüne, 108.671,33 TL maluliyetten kaynaklı maddi tazminatın dava tarihi olan 30/12/2012 tarihinden itibaren başlamak üzere işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı ..."a verilmesine, 94.180,59 TL destekten yoksun kalmadan kaynaklı maddi tazminatın dava tarihi olan 30/12/2012 tarihinden itibaren başlamak üzere işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı ..."a verilmesine, 19.374,30 TL destekten yoksun kalmadan kaynaklı maddi tazminatın dava tarihi olan 30/12/2012 tarihinden itibaren başlamak üzere işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı ..."a verilmesine karar verilmiş; hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-Dava, zarara neden olan aracın zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesinin bulunmaması nedeniyle Güvence Hesabına karşı maddi tazminat istemine ilişkindir.
Trafik kazası sonucu ölen küçük çocuk ölmeseydi ana ve babaya bakması muhtemeldir. Çocuğun 18 yaşına gelmesi ile birlikte gelir elde edeceği ana ve babasına destek olacağı varsayılmalıdır. Ancak ileriki yaşlarda çocuğun büyüyerek evleneceği ve en az iki çocuğunun olacağı, gelirinin bir kısmını ana ve babasına da ayıracağı varsayılır.
Davacıların oğlunun 14.03.2011 tarihinde meydana gelen kazada vefat etmesi nedeniyle mahrum kaldığı destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasında müteveffanın 14 yaşından itibaren gelir getirmeye başlayacağı varsayılarak tazminat belirlenmiştir. Oysa Yargıtay"ın yerleşmiş uygulamalarına göre vefat eden çocuklar için destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanırken 18 yaşından itibaren gelir getirmeye başlayacağı varsayılarak hak sahibinin destek süresi boyunca tazminat hesaplanmaktadır.
Mahkemece; davacılar için belirlenecek tazminat tutarının, desteğin 18 yaşından itibaren gelir elde edeceği kabul edilerek tazminat hesabı yapılması gerekirken, bu kurala uyulmadan hesaplama yapan bilirkişi raporunun hükme esas alınması doğru görülmemiştir.
3-Kabule göre de;
Bir insanın ölümü hukukî anlamda bir zarar olmamakla beraber, bu yüzden yine de bazı zararlar meydana gelmiş olabilir. İşte BK"nın 45/II. maddesinin (6098 sayılı TBK m. 53) öngörmüş olduğu hal, ölüm sonucu vukua gelen bir kısım zararların tazminini hükme bağlamaktadır. Bu hükme göre, ölenin yardımından faydalananlar, bu yüzden yoksun kaldıkları faydayı, tazminat olarak, sorumludan isteyebilirler. Buna “destekten yoksun kalma tazminatı” denir. Yasa metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Yani haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK"nın 45/II. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir.
Destekten yoksun kalma zararının hesabında, destekten yoksun kalanlara müteveffanın sağlığında sağlamış olduğu yardımın miktarı belirlenmelidir. Ölenin parasal veya bedensel destekliğinin derecesi ile bundan yoksun kalanların tazminat isteklerinin ölçüsü ya da hesaplama yöntemi konusunda öğretide görüş birliği yoktur. Gerçek yardım miktarının yeterli delillerle ispat edilemediği durumlarda yargıç, takdir hakkını kullanarak yardım miktarını belirleyebilecektir. Bu belirlemede destek ile destek olunan kimse arasındaki yakınlığın derecesi, aralarındaki manevi bağ, davacıların yaşları, dahil oldukları sosyal ve ekonomik çevre, yaşam standartları, cinsiyetleri gibi bakım ilişkisine ve miktarına etkili olabilecek unsurlar da göz önünde bulundurulacaktır. Gerçek zararın hesabında vefat edenin yaşı, eğitim süreci, cinsiyeti, yasal zorunluluklar gibi etkenler dikkate alınarak olağan hayat tecrübelirine göre yaşam süresindeki dönemlerde hak sahiplerine sağlanan destek azalabilecek, artabilecek veya ortadan kalkabilecektir. Hayatın olağan akışı içinde, destek sayılan kimsenin baktığı kimselere gelirini belli paylara bölerek baktığı pek söylenemese de tazminat hesabında bir paylaştırma yapmak zorunlu hale gelmektedir.
Buna göre öncelikle gelirin tamamının, yardım görenlere tahsis olunmuş varsayılamayacağı, ölenin gelirinden bir bölümünü kendisine ayıracağı, bu tahsisten vazgeçilemeyeceği ve bu suretle yardımın (payların) geliri yutmaması ilkesi dikkate alınmalıdır. Ayrıca ölenin kendi geçim masraflarından artan miktarın tamamının (hiçbir tasarruf düşüncesine yer bırakmadan) destek görenlere dağıtıldığı da kabul olunamaz. Öte yandan, destek görecek kimselere ayrılacak miktar da, bunların ihtiyaçlarının toplamı kadar olmalıdır. Bunun dışında destekten yoksun kalanlardan bir kısmının davacı olup diğer kısmının davacı olmadığı durumda talepte bulunmayan destek görenlerin paylarının da hesaplamada gözönünde tutulması gerekmektedir. Ancak destek almaktan vefat, evlilik ya da destek alma ihtiyacının sona ermesi gibi nedenlerle çıkan kişinin payı diğer destek alanlara aktarılarak hesaplama yapılması gerekmektedir. Bu şartlarda hayatın olağan akışı içinde 18 yaşına gelen çocuğun gelir elde etmesi ile birlikte evleninceye kadar elde ettiği gelirinin yarısını kendisine, yarısını da ana ve babayla paylaşacağı varsayılmalıdır. İleriki yıllarda evlenmesi ile birlikte desteğin kendisine 2, eşine 2 ve ana babasına 1’er pay, yine evlendikten bir müddet sonra ilk çocuğunun olacağı bu kez desteğin kendisine 2, eşine 2, çocuk ve ana ve babaya birer pay verilerek destek tazminatları hesaplanacaktır. Ayrıca desteğin askerlik çağına geldiğinde askerlik vazifesinin zorunlu olduğu da dikkate alınarak askere gideceğinin ve bu dönemde hak sahiplerine herhangi bir desteği olamayacağının değerlendirilmesi gerekirken bu yönde herhangi bir değerlendirme içermeyen ve yukarıda izah edilen ilkelere uygun olmayan bilirkişi raporunun hükme esas alınarak yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ..."na geri verilmesine 28/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.