Esas No: 2021/5777
Karar No: 2022/1069
Karar Tarihi: 25.01.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/5777 Esas 2022/1069 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2021/5777 E. , 2022/1069 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
No : 2020/783-2021/422
İlk Derece
Mahkemesi : ... 2. İş Mahkemesi
Dava, iş kazasından sigortalının sürekli iş göremezliği nedeniyle maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul ve kısmen reddine dair verilen karara karşı, davacı ... davalı vekillerinin istinafa başvurması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 7.Hukuk Dairesince taraf vekillerinin istinaf istemlerinin kabulü ile davada kısmen kabul ve kısmen redde karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince verilen kararın davacı ... davalı vekilleri tarafından süresi içersinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I- İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili sigortalının 06.11.2009 tarihinde meydana gelen iş kazasında sürekli iş göremezliğe uğraması nedeniyle fazlaya ilişkin talep hakkı saklı kalmak üzere 1.000,00 TL maddi tazminat ile 300.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir.
Islah dilekçesiyle maddi tazminat istemini 298.359,87 TL’ye artırmıştır.
II- CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinden özetle: davacı işçinin işçinin 06/11/2009 tarihinde meydana gelen kazada tam kusurlu olup, davalı şirketin kusurunun bulunmadığını, her türlü güvenlik önleminin alındığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
III- MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesince; “1-Davanın kısmen kabulüne, toplam 185.664,87 TL maddi ve 40.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 06/11/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
1-Davanın kısmen kabulüne,
Toplam 185.664,87 TL maddi ve 40.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 06/11/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2- Harçlar yönünden;
a-Harçlar kanunu gereğince alınması gereken harçtan, bozma öncesi kararın (23.113,36-15.415,17=7.698,19) bozma sonrası karara göre (kabul edilen miktara göre) fazla olduğundan 7.698,19 TL harcın istem halinde davalıya iadesine,
3- Yargılama gideri yönünden;
a-Davacı tarafça yapılan bozma öncesi ve bozma sonrası yapılan 3.892,00 TL yargılama (giderinden davanın kabul-red oranına göre 1.478,96 TL yargılama) giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
b-Davalı tarafça yapılan tebligat ücreti-bilirkişi ücreti-tanık gideri-talimat gideri-müzekkere ücreti olmak üzere toplam 3.776,00 TL yargılama (giderinden davanın kabul-red oranına göre 2.341,00 TL yargılama) giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, fazlaya ilişkin miktarın davalı üzerinde bırakılmasına,
4- Vekalet Ücreti yönünden;
Maddi tazminat yönünden;
a-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık ücret tarifesi gereğince 19.489,89 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Manevi tazminat yönünden;
a-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık ücret tarifesi gereğince 4.750,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık ücret tarifesi gereğince 4.750,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5- Gider Avansı yönünden;
a-Hükümden sonra yapılması gereken iki adet tebligat ve yargılama giderinin davacı tarafından yatırılan gider avansından karşılanmasına, bu giderlerin yapılması durumunda davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b-Tarafların yatırmış olduğu avanstan harcanmayan kısmının, hükmün kesinleşmesinden sonra resen taraflara iadesine,” karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI:
Bölge Adliye Mahkemesince “Islahla artırılan miktar gözetildiğinde reddedilen maddi tazminat miktarı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca davalı yararına vekalet ücreti taktir edilmesi gereğinin gözetilmemesi hatalı olup Dairemizce bu husus re'sen düzeltilmiştir.” şeklindeki gerekçeye işaretle “1- Tarafların aşağıdaki bentler dışındaki istinaf taleplerinin esastan reddine.
2- HMK 353/1-b.2 ve 355. Maddeleri gereğince İlk Derece Mahkemesi hükmünün aşağıdaki şekilde düzeltilmek üzere ortadan kaldırılmasına.
3- Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine.
a- Toplam 185.664,87 TL maddi ve 40.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 06/11/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b- Alınması gerekli 15.415,16 TL karar ve ilam harcından peşin ve ıslah yoluyla alınan toplam 1.939,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 13.476,16 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, davacı tarafından yatırılan 1.939,00 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Yargılama gideri yönünden;
c- Davacı tarafça yapılan bozma öncesi ve bozma sonrası yapılan 3.892,00 TL yargılama giderinden davanın kabul-red oranına göre 1.478,96 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
ç- Davalı tarafça yapılan tebligat ücreti-bilirkişi ücreti-tanık gideri-talimat gideri-müzekkere ücreti olmak üzere toplam 3.776,00 TL yargılama (giderinden davanın kabul-red oranına göre 2.341,00 TL yargılama) giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, fazlaya ilişkin miktarın davalı üzerinde bırakılmasına,
Maddi tazminat yönünden;
d- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık ücret tarifesi gereğince 21.446,54 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
e- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık ücret tarifesi gereğince 14.656,03 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Manevi tazminat yönünden;
f- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık ücret tarifesi gereğince 6.000,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
g- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık ücret tarifesi gereğince 6.000,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4- Davalıdan tarafından yatırılan istinaf karar harcının, talebi halinde iadesine,
5- Davacıdan alınması gerekli 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
6- HMK’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansı bulunması durumunda yatırana iadesine,” karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle: kusur raporuna göre belirlenen kusur oranlarının hatalı olduğunu davalının %90 kusurlu kabulünün gerektiğini, hesaba esas alınan ücretin hatalı belirlendiğini, devamlılık arz eden ödemelerin ücrete ek olarak hesapta dikkate alınması gerektiğini, manevi tazminatın az belirlendiğini beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle: kusur raporunun hatalı olup, bilirkişinin kusur oranı belirlemesinin hatalı olduğunu, olayın canlandırmasının yapıldığı video kaydının incelenmesi halinde davacının kendisini tehlikeye attığının sabit olduğunun anlaşılacağını, davacının yürüme yolu olarak ayrılan kısımı kullanması gerkirken tehlikeli yoldan yürümeye tercih etmesi nedeniyle kusurlu olduğunu, hesap edilen maddi tazminat ve belirlenen manevi tazminatın fazla olduğunu beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
A) Davalı vekilinin manevi tazminat hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde:
Mülga 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 20.07.2016 tarihinden itibaren uygulanan 8. maddesinin 3. fıkrasına göre, “Bölge Adliye Mahkemesinin para ile değerlendirilemeyen dava ve işler hakkındaki kararları ile miktar veya değeri beşbin lirayı geçen davalar hakkındaki nihaî kararlara karşı tebliğ tarihinden başlayarak sekiz gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir.” Bu fıkradaki “beşbin” ibaresi 6763 sayılı Kanunun 5. maddesi ile “kırk bin Türk Lirası” şeklinde değiştirilmiştir.
Mülga 5521 sayılı Kanunun, 6763 sayılı Kanun 5. maddesi ile değişik beşinci fıkrasına göre parasal sınırların, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanacağı öngörülmüştür.
25.10.2017 tarihinde yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 8. maddesinde “temyiz edilemeyen kararlar” sayılmış ancak miktar itibariyle kesinliğe bu maddede yer verilmemiş, 7/3. maddede, 6100 sayılı HMK’nın kanun yollarına ilişkin hükümlerinin, iş mahkemelerince verilen kararlar hakkında da uygulanacağı belirtilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca, Bölge adliye mahkemelerinin miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararların temyiz yoluna başvurulamayacağı hükme bağlanmıştır. HMK Ek madde 1 hükmüne göre de, 362. maddedeki parasal sınırların, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanacağı belirtilmiştir.
HMK 362/2. maddesine göre “Birinci fıkranın (a) bendindeki kararlarda alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda, kırk bin Türk Liralık kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir. Alacağın tamamının dava edilmiş olması hâlinde, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü kırk bin Türk Lirasını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Ancak, karşı taraf temyiz yoluna başvurduğu takdirde, diğer taraf da düzenleyeceği cevap dilekçesiyle kararı temyiz edebilir”
HMK 366. maddenin yollaması ile temyiz yolunda da uygulanan 346. madde uyarınca, temyiz dilekçesi kesin olan bir karara ilişkin olursa, kararı veren mahkeme temyiz dilekçesinin reddine karar verir. Ancak temyiz edilen karar kesin olduğu halde bu konuda inceleme yapılıp karar verilmeksizin dosya Yargıtay’a gönderilmiş ise, 01.06.1990 tarih, 1989/3 E. - 1990/4 K. sayılı içtihadı birleştirme kararı gereğince dosyanın mahalline çevrilmesine gerek olmaksızın Yargıtay tarafından temyiz talebinin reddine karar verebilecektir
Yukarıda belirtildiği şekilde, iş mahkemelerinin kararlarının istinaf incelemesi sonucu Bölge adliye mahkemelerince verilen kararlarda karar tarihine göre kesinlik sınırı: 20.07.2016 - 01.12.2016 tarihleri arasında 5.000,00 TL; 02.12.2016 tarihi sonrası için 40.000,00 TL; 01.01.2017 sonrası için 41.530,00 TL, 01.01.2018 tarihi sonrası için 47.530,00 TL; 01.01.2019 tarihi sonrası için 58.800,00 TL ve 01.01.2020 tarihi sonrası için 72.070 TL’dir.
Somut olay incelendiğinde, davacı vekilinin müvekkili lehine 300.000,00 TL manevi tazminat talep ettiği, ilk derece mahkemesince, davacı lehine 40.000 TL manevi tazminata hükmedildiği, kararın istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararda manevi tazminat hükmünün aynı şekilde korunduğu, iş bu hükmün davalı vekili tarafından temyiz edildiği gözetildiğinde HMK 110. maddesi kapsamında dava yığılması (objektif dava birleşmesi) kapsamında her bir talebin ayrı bir dava olduğu ve ayrı ayrı hüküm ve sonuç doğuracağı dikkate alındığında kesinlik sınırının diğer hükümlerden bağımsız değerlendirilmesi gerektiği gözetildiğinde davacı lehine hükmedilen bu manevi tazminat miktarının Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihinde yürürlükte olan 72.070,00 TL’lik temyiz (kesinlik) sınırının altında kaldığı anlaşılmakla davalı vekilinin temyiz itirazlarının kesinlik nedeniyle reddine karar verilmiştir.
B) Davacı vekilinin maddi ve manevi tazminat hükümlerine, davalı vekilinin ise maddi tazminat hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlerle, temyiz kapsamı ve nedenlerine göre davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin ise aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava nitelik itibariyle sigortalının SGK tarafından karşılanmayan maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Taraflar arasında uyuşmazlığın davacı sigortalının iş kazasının gerçekleştiği tarihte almakta olduğu ücret noktasında toplandığı anlaşılmaktadır.
İş kazasına dayalı maddi tazminatının hesaplanmasında, gerçek ücretin esas alınması önkoşuldur. Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödemek amacıyla zaman zaman iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Öte yandan, gerçek ücretin ise; öncelikle toplu iş sözleşmesi ile imzalı bordrolara, bunların yokluğu halinde ise işçinin kıdemi ve yaptığı işin özelliği ve niteliğine göre işçiye ödenmesi gereken ücrete göre tespit edileceği, ücrete ek olarak yapılan ödemelerin ise devamlılık arz etmesi halinde hesaba esas ücrete dahil edilmesi gerektiği (Kapatılan 21. Hukuk Dairesinin 26.02.2019- 2018/2185 Esas- 2019/1367 Karar sayılı kararı), öte yandan bilinen varken varsayıma (farazi) verilere göre hesap yapılamayacağı (Kapatılan 21. Hukuk Dairesinin 14.06.2012- 2011/2283 Esas- 2012/11402 Karar sayılı kararı) Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir.
Somut olayda, sigortalının davalıya ait işyerinde mekanik bakım işçisi olarak çalışmaktayken, 06.11.2009 tarihli iş kazasında %32,2 oranında sürekli iş göremezliğe uğradığı, olayın gerçekleşme şekline göre davalı işverenin %80, davacının ise %20 oranında kusurlu olduğunun kabul edildiği, davacının iş kazası geçirdikten sonra da davalı işyeri nezdinde çalışmasının devam ettiği ve dosyadaki kayıtlara göre 09.10.2012 tarihinde davalı şirket nezdindeki çalışmasının sona erdiği, bu tarihte düzenlenen ve davacının imzasını taşıyan kıdem tazminatı bordrosuna göre, aylık ücretine ek olarak davcıya aylık olarak “yakacak, bayram harçlığı, yemek ve yol parasının” da ödendiğinin anlaşıldığı nitekim hükme esas alınan 30.09.2019 tarihli hesap raporuna göre de bu ücretin aynı tarihte geçerli olan asgari ücrete oranla 1,44 kat düzeyinde tespit edildiği açıktır. Bu hesap raporunda davacının sürekli iş göremezliğe uğramamış olsaydı davacının alabileceği ücretin ne olacağı yönündeki emsal ücret tespiti yerinde olmuş ise de; bilinen hesap devresi içerisine rastlayan (06.11.2009-30.04.2010) tarihleri arasını kapsayan geçici iş görmezlik dönemi ile (30.04.2010-31.12.2016) tarihleri arasını kapsayan sürekli iş göremezlik döneminde davacının asgari ücretin en az tespit edilen bu 1,44 katı düzeyinde ücret aldığı gözetilmeden bu oranın altındaki katsayıların asgari ücretlere uygulanarak hesap yapılması hatalı olmuştur.
Bu açıklamalar doğrultusunda mahkemece yapılacak iş, 30.09.2019 tarihli hesap raporunda bilinen dönem hesabında (06.11.2009-30.04.2010) tarihleri arasına rastlayan geçici iş göremezlik dönemi ile (30.04.2010-31.12.2016) tarihleri arasına rastlayan sürekli iş göremezlik dönemi için davacının ücretine ek olarak aldığı ve devamlılık arz ettiği anlaşılan (yakacak, bayram harçlığı, yemek ve yol parası ödemelerini dikkate alıp) hesap yapılan bu dönemlerde 1,44 kat altında belirlenen dönem ücretlerini en az 1,44 kat düzeyine çekmek, öte yandan bu dönem içerisinde 1,44 kat düzeyi üzerinde tespit olunan asgari ücret katlarının hesap ilkelerine uygun belirlendiğini gözetip aynen uygulamak ve bu oranları değiştirmemek, aynı zamanda 30.09.2019 tarihli hesap raporunda anılan hatalı tespitler haricindeki veriler ile raporda esas alınan bilinen dönem sonu itibariyle davalı lehine oluşan usuli kazanılmış hakkı gözeterek raporda esas alınan bilinen döenmden sonra yürürlüğe giren asgari ücretteki değişiklikleri rapora yansıtmamak bu şekilde alınacak ek hesap raporunu dosya kapsamındaki bilgi belgeler ile taraflar lehine oluşan usuli kazanılmış haklar çerçevesinde değerlendirip sonucuna göre davacının maddi tazminat alacağı hakkında kazanılmış hakları da gözeterek bir karar vermekten ibarettir.
3- 6100 sayılı HMK’nun İstinaf Yolunda Verilecek Kararın niteliğini düzenleyen 359.maddesinde şu düzenleme yer almaktadır “Karar aşağıdaki hususları içerir:
a) Kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesi ile başkan, üyeler ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları, sicil numaraları.
b) Tarafların ve davaya ilk derece mahkemesinde müdahil olarak katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin adı, soyadı ve adresleri.
c) Tarafların iddia ve savunmalarının özeti.
ç) İlk derece mahkemesi kararının özeti.
d) İleri sürülen istinaf sebepleri.
e) Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan veya olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin tartışması, ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep.
f) Hüküm sonucu ile varsa kanun yolu ve süresi.
g) Kararın verildiği tarih, başkan ve üyeler ile zabıt kâtibinin imzaları.
ğ) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi.
(2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
(3) (Ek:22/7/2020-7251/38 md.) Bölge adliye mahkemesi, başvurunun esastan reddi kararında, ileri sürülen istinaf sebeplerini özetlemek ve ret sebeplerini açıklamak kaydıyla, kararın hukuk kurallarına uygunluk gerekçesini göstermekle yetinebilir.
(4) (Ek: 20/7/2017-7035/30 md.)Temyizi kabil olmayan kararlar, ilk derece mahkemesi tarafından; temyizi kabil olan kararlar ise bölge adliye mahkemesi tarafından resen tebliğe çıkarılır.
Aynı Kanunun “Uygulanacak diğer hükümler” başlığını taşıyan 360.maddesinde ise “Bu Bölümde aksine hüküm bulunmayan hâllerde, ilk derece mahkemesinde uygulanan yargılama usulü, bölge adliye mahkemesinde de uygulanır.” düzenlemesi yer almaktadır. Bu yönle istinaf kanun yolunda da uygulanma imkan bulunan aynı Kanunun 297/2.maddesinde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” Aynı Kanunun 298/2.maddesinde “Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.” Düzenlemesi yer almaktadır
Bu açıklamalar doğrultusunda Bölge Adliye Mahkemesince verilecek kararın gerekçesi ile hüküm fıkrasının bir bütün olarak birbiriyle uyumu olması gerektiği açıktır.
O halde Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararda reddolan maddi tazminat miktarı üzerinden davalı lehine ret vekalet ücreti takdir edilmemesinin hatalı olduğuna işaretle, ilk derece mahkemesi kararı kaldırılıp, açıkça davalı lehine reddolan maddi tazminat miktarı yönünden ret vekalet ücreti takdir edildiği ve davacıya istinaf harcı yüklendiği, böylelikle davacı istinaf isteminin esastan reddedildiği karardan açıkça anlaşıldığı halde, bu hüküm fıkralarındaki tespitlerle çelişecek şekilde hüküm fıkrasının ilk bendinde davacı tarafı da kapsayacak şekilde tarafların istinaf taleplerinin sair yönlerinin esastan reddine karar verildiğinin belirtilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, açıklanan bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları ile kanunun açık emrine aykırı görülen hususlar da re’sen dikkate alınarak Gazi Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davalıdan alınmasına, dosyanın kararı veren ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 25.01.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.