9. Ceza Dairesi 2013/11944 E. , 2014/1623 K.
"İçtihat Metni"Tebliğname No : 9 - 2012/190795
N;Mahkemesi : Kadıköy 7. Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 03.05.2012
Numarası : 2010/1560 - 2012/373
Suç : Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Hırsızlık suçundan aranan ve hakkındaki yakalama kararının infazını engellemek için resmi belge düzenleme yetkisine sahip emniyet görevlilerine A.. Ş.."in kimlik bilgilerini veren sanığın eyleminin TCK"nın 206. maddesinde tanımlanan resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçunu oluşturacağı, hukuki durumunun buna göre takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden, hatalı nitelendirme ile eylemin kabahat oluşturduğu kabul edilip idari yaptırım kararı verilmesi,
Kanuna aykırı, Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 10.02.2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY:
Suç tarihinde üzerinde kimlik bulunmadığı için kimlik tespiti amacıyla karakola götürülen sanığın, önce ismini A.. Ş.. olarak beyan ettiği daha sonra aslında isminin M.. Ş.. olduğu ve arandığı için sanığın bilerek kimlikrar No: 2014/1623 bilgilerini yanlış verdiği anlaşılan olayda; sayın çoğunluğun sanığın eyleminin TCK"nın 206. maddesinde düzenlenen resmi belge düzenlenmesinde yalan beyan suçunu oluşturduğuna ilişkin bozma gerekçesine ayrıntılarını Dairemizin 26.11.2013 tarih ve 2013/10480 esas, 2013/14669 karar; 31.10.2013 tarih ve 2013/6755 esas, 2013/13139 karar; 04.11.2013 tarih ve 2013/5053 esas, 2013/13208 karar; 26.06.2013 tarih ve 2013/5044 esas, 2013/9853 karar; sayılı ilamındaki muhalefet şerhlerinde açıkladığım üzere, sanığın eyleminin TCK"nın 268. maddesinde düzenlenen başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçunu oluşturduğu düşüncesiyle katılmıyorum. Somut olaya ilişkin olarak sayın çoğunluğun görüşlerine katılmama gerekçelerim şunlardır;
Sanık Emniyet kayıtlarına göre Kartal S.Ş. T,Polis Merkezi Amirliğince 25.10.2007 gün ve 3895 adli sayı 2007/R1516 evrak no ile müşteki M.. T..ait evinden hırsızlık olayı ile ilgili olarak, UYAP kayıtlarına göre ise Kadıköy 1. Çocuk Mahkemesinin 05.06.2009 tarihli 2007/474 nolu ceza dava dosyasından yakalama kararı ile aranmaktadır.
Sanığın soruşturmadan veya kovuşturmadan kurtulmak amacıyla başkasına ait kimlik bilgilerini kullanması TCK"nın 268. maddesindeki başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçunu oluşturmaktadır. Çünkü sanık 12.11.2010 tarihli emniyetteki ifadesinde "Bu esnada polisler beni durdurdular ve üzerimi aradılar. Bana kimliğimi sordular. Ben de daha önceden birçok olaya karışmamdan dolayı çok korktum ve kardeşimin adını söyledim." diyerek başkasına ait kimlik bilgilerini soruşturma veya kovuşturmadan kurtulmak maksadıyla kullandığını açıkça ikrar etmektedir.
TCK"nın 268. maddesinde düzenlenen suç iftira suçu olmayıp, daha önceden suç işleyen ve hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılan, yakalanmamak amacıyla bir başka kişiye ait kimlik veya kimlik bilgilerini resmi kamu görevlilerine ibraz veya beyan eden sanığın saikini cezalandıran bir suç tipidir. Uygulamada karşılaşılan olayların tamamında sanığın amacı, kimlik bilgilerini verdiği kişinin hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılmasını sağlamak değil yakalanmamaktır. Zaten sanıkların kimlik bilgilerini verdikleri kişiler ya kardeşi, amca, teyze oğlu gibi çok yakın akrabaları ya da çok yakın arkadaşlarıdırlar. Sanıklar kimlik bilgilerini çok iyi bildikleri yakınlarının adını vererek kendi haklarında mevcut soruşturmadan ya da kovuşturmadan kurtulmak maksadıyla bu suçu işlemektedirler. Yoksa amaçları yakınlarına iftira atmak değildir. O nedenle gerçek kimlik bilgileri ile soruşturma safhasında aranan ya da kovuşturma safhasında yakalaması olan sanıkların, başka kimselerin kimlik bilgilerini kullanmaları halinde iftira etmiş olmayacaklarından TCK"nın 268. maddesindeki suçun unsurlarının oluşmadığı görüşüne katılmak mümkün değildir.TCK"nın 206. maddesindeki resmi belge düzenlenmesinde yalan beyan suçu TCK"nın 268. maddesine göre genel norm niteliğinde olup 268. maddenin koşullarının oluşması halinde sanığın 268. maddeden cezalandırılması gerekir. TCK"nın 206. maddesindeki suçun oluşması için de ortada sahte olarak düzenlenmesine neden olunan bir belge olmalıdır. Yalan beyana dayalı olarak bir belge düzenlenmeden bu suçun oluşması mümkün değildir. Somut olayda ise gerek polislerin ısrarı üzerine sanığın gerçek isimini bildirmesi gerekse parmak izi incelemesi sonucu gerçek kimlik bilgilerinin tespitiyle sıhhati resmi bir belgeyle ispat edilecek bir konuda kamu görevlilerince beyana dayalı olarak sahte bir belge düzenlenmediğinden bu suçun oluştuğu kabul edilemez.
Sanık hakkında TCK"nın 268. maddesindeki suçun unsurları oluştuğu için 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 15/3. maddesi gereği "bir fiil hem kabahat hem de suç olarak tanımlanmış ise sadece suçtan dolayı yaptırım uygulanabilir." O nedenle yerel mahkemenin sanık hakkında Kabahatler Kanununun 40. maddesi uyarınca idari yaptırım uygulaması hatalıdır.Sonuç olarak; hırsızlık suçundan aranan, yakalama kararının infazını engellemek amacıyla başkasına ait kimlik bilgilerini beyan eden, kendi kabulü ve parmak izi araştırması sonucu gerçek kimliği tespit edilen sanığın eyleminin, TCK"nın 268. maddesinde yer alan başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçunu oluşturduğu, 268. maddedeki suçun oluşması halinde genel norm niteliğinde olan 206. maddedeki suçtan hüküm kurulamayacağı düşüncesiyle, sayın çoğunluğun 206. maddedeki resmi belge düzenlenmesinde yalan beyan suçunun oluştuğuna ilişkin bozma gerekçesine katılmıyorum.10.02.2014