Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 2016/22
Karar No: 2016/59

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2016/22 Esas 2016/59 Karar Sayılı İlamı

                    T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2016 / 22

            KARAR NO : 2016 / 59

            KARAR TR   : 15.02.2016

 

ÖZET: Davacı şirkete kasko sigortası ile sigortalı bulunan araçta; davalı idarenin hizmet kusuru nedeniyle meydana geldiği iddia edilen zararın, olayda kusuru bulunan davalıdan rücuen tazmini istemi istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Kanun’un 110. Maddesi gereğince, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı             : S.J. Sigorta A.Ş.

Vekili              : Av.M.R.B.   &  Av.Ö.B.U.

Davalı             : Beylikdüzü Belediye Başkanlığı  

Vekili              : Av.C.B.A. &  Av.İ.C.D.

                        

O L A Y         : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 11.02.2013 tarihinde, davacı şirkete sigortalı olan 34….. plakalı araçta dava dışı araç sürücüsünün davalı kurumun sorumluluk alanında bulunan Beykoz Ada Çiftliği Caddesi üzerinde Ali Çebi Caddesi istikametinde seyir halinde iken Şener Şen Parkı karşısına geldiğinde yolda oluşan çukuru fark etmeyip aniden çukurdan geçiş yaptıktan sonra direksiyon hakimiyetini kaybedip önünde istikamette seyreden iş makinesine çarpması sonucu meydana gelen trafik kazası sonucu oluşan 2.509,31 TL lik hasarın bedelinin, davacı tarafından sigortalısına ödendiğini belirterek; fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın hizmet kusuru nedeniyle meydana gelen 6.255,00 TL zararın ödeme tarihi olan 06.05.2013 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan rücuen tahsiline karar verilmesi istemi ile 20.03.2014 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

            İstanbul 9.İdare Mahkemesi: 25.03.2014 gün ve 2014/639 Esas, 2014/519 Karar sayılı kararı ile; “Hüküm veren İstanbul 9. İdare Mahkemesi Hakimliği"nce dosya 2577 sayılı yasanın 14. maddesi yönünden incelenerek işin gereği düşünüldü:

Anılan maddenin 3. fıkrasında, dilekçelerin, idare mahkemelerinde mahkeme başkanı veya görevlendireceği bir üye tarafından, görev yönüyle inceleneceği belirtilmiş; kanunun 15/1-a maddesinde de, 3/a bendine göre adli ve askeri yargının görevli olduğu konularda açılan davaların reddine karar verileceği hükme bağlanmıştır.

Öte yandan; 2918 sayılı Karayolu Trafik Kanunu’nun 10. maddesinde, "Bu Kanunla belediyelere verilen görevler il ve ilçe trajik komisyonları ve mahalli trafik birimleri ile işbirliği yapılarak yürütülür.

a)Kuruluş

Her belediye başkanlığı bünyesinde, hizmet kapasitesi gözöniinde tutularak içişleri Bakanlığınca tespit edilecek ölçülere ve genel hükümlere göre, belediye trafik şube müdürlüğü, şefliği veya memurluğu kurulur.

b)Görev ve yetkiler

1.Yapım ve bakımından sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmak,

2.Gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmak,

3.Karayolu yapısında ve üzerinde yapılacak çalışmalarda gerekli tedbirleri almak, aldırmak ve denetlemek,

4.Karayolunda trafik için tehlike teşkil eden engelleri gece veya gündüze göre kolayca görülebilecek şekilde işaretlemek veya ortadan kaldırmak,

5.Yol yapısı veya işaretleme yetersizliği yüzünden trafik kazalarının vukubulduğu yerlerde, yetkililerce teklif edilen tedbirleri almak,

6.Çocuklar için trafik eğitim tesisleri yapmak veya yapılmasını sağlamak,

7.Bu Kanun ve bu Kanuna göre çıkarılan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmak." hükmü yer almış, 110. maddesinde ise, “işleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir.” Hükmüne yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davacı şirket tarafından kasko poliçesiyle sigortalanan 34….. plakalı aracın 11.2.2013 tarihinde, Beykoz Ada Çiftliği Caddesi üzerinde Ali Çebi Caddesi istikametinde seyir halinde iken Şener Şen parkı karşında yolda bulunan çukur nedeniyle direksiyon hakimiyetin kaybetmesi soncunda oluştuğu ileri sürülen ileri sürülen 6.255,00 TL maddi zararın davacı şirket tarafından poliçe kapsamında karşılanması üzerine, 5393 sayılı Kanun ve 2918 sayılı Karayolu Trafik Kanunu"nun 10. maddesi uyarınca rücuen tazmini için davalı idareye başvurulduğu, başvurunun reddi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Bu durumda, yukarıda aktarılan 2918 sayılı Karayolu Trafik Kanun"un 110. maddesi uyarınca adli yargı hukuk mahkemelerinin görev alanına giren uyuşmazlığın Mahkememiz’ce esastan incelenerek çözümüne olanak bulunmamaktadır.

Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi"nin 6.2.2012 tarihli, E:2012/3, 2012/29 sayılı kararı da aynı yöndedir.” şeklindeki gerekçesi ile davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi hükmü gereğince görev yönünden reddine karar vermiş, verilen karar taraflarca bir üst mahkemeye başvurulmadığından 15.05.2014 tarihinde kesinleşmiş, karara bu şekilde şerh edilmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı taleplerle; adli yargı yerinde dava açmıştır.

            Büyükçekmece 5.Asliye Hukuk Mahkemesi: 22.12.2014 gün ve 2014/251 Esas, 2014/587 Karar sayılı kararı ile; “Davalı belediye kamu tüzel kişisidir. Davanın davalıya yönlendirilmesinin nedeni hizmet kusurudur.

            İdari eylem ve işlemlerden doğan uyuşmazlıklar bakımından genel görevli yargı yeri idare mahkemeleri olup kural olarak idarenin zarar doğuran her türlü eylem ve işleminden doğan zararlar idari yargı yerinde dava konusu yapılacağı, somut olay da bu genel kuralın istisnası niteliğinde olmadığından, hizmet kusuru nedeniyle oluşan zarardan kaynaklanan bu davanın idareye karşı idari yargı yerinde tam yargı davası olarak açılması gerektiği kanaatiyle açılan davada idari yargı görevli dava dilekçesi usulden reddedilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur” şeklindeki gerekçesi ile davada idari yargının görevli olduğundan bahisle dava dilekçesinin usulden reddine karar vermiş, verilen karar davalı vekiline 26.10.2015 tarihinde, davacı vekiline 21.10.2015 tarihinde tebliğ edilmiş olup, tarafların kararı temyiz etmemesi üzerine 11.11.2015 tarihinde kesinleşmiş, karara bu şekilde şerh edilmiştir.

Davacı vekili adli ve idari yargı yerlerince verilen görevsizlik kararları nedeniyle oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Fikret ERES’in katılımlarıyla yapılan 15.02.2016 günlü toplantısında:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; 2918 sayılı Yasa’dan kaynaklanan sorumluluk davasında adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14.maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, davacı vekilinin istemi üzerine, adli yargı dosyasının son görevsizlik kararını veren mahkemece, idari yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN’un adli yargı, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacı şirkete kasko sigortası ile sigortalı bulunan 34….. plakalı araçta; davalı idarenin hizmet kusuru nedeniyle meydana geldiği iddia edilen zararın, olayda kusuru bulunan davalıdan rücuen tazmini istemi ile açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1.maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davanın, 11.02.2013 günü meydana gelen maddi hasarlı trafik kazasında, davalının bakım gözetim ve sorumluluğunda bulunan yolda oluşan çukur nedeni ile meydana gelen kazada hizmet kusuru bulunan davalı idareden, meydana gelen zararın rücuen tazmini istemi ile İstanbul 9.İdare Mahkemesi’nde açıldığı, İstanbul 9.İdare Mahkemesi’nin davayı görev yönünden reddettiği ve kararın tarafların temyiz etmemesi üzerine kesinleştiği; bunun üzerine davacı vekili tarafından aynı istemlerle Büyükçekmece 5.Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açıldığı, Büyükçekmece 5.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davanın görevden reddedildiği, verilen kararın tarafların temyiz etmemesi üzerine kesinleştiği; davacının, 2247 Sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi Kanunu’nun 14.maddesi uyarınca görevli yargının belirlenmesi istemi ile Mahkememize müracaat ettiği anlaşılmaktadır. 

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısiyle 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden Büyükçekmece 5.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 22.12.2014 gün ve 2014/251 Esas, 2014/587 Karar sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Büyükçekmece 5.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 22.12.2014 gün ve 2014/251 Esas, 2014/587 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 15.02.2016 gününde, Üye Süleyman Hilmi AYDIN’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

Üye

Fikret

ERES

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                                                     

                                                                      KARŞI OY

 

            Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.9.2015 gün ve E:2015/670, K:2015/671 sayılı kararında belirtmiş olduğum düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.15.02.2016

 

                                                                ÜYE

                                                   Süleyman Hilmi AYDIN

 

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi