Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/9606
Karar No: 2022/1150
Karar Tarihi: 26.01.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/9606 Esas 2022/1150 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2021/9606 E.  ,  2022/1150 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
    İlk Derece Mahkemesi : ... 16. İş Mahkemesi

    Dava, yaşlılık aylığı bağlanması ve birikmiş aylıklarının ödenmesinin tespiti istemlerine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince davacı kurum vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM:
    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının Bağ-Kur kapsamında hizmetlerinin bulunduğunu, hizmet döküm cetvelinde, hizmetlerinin 1992 yılında başladığı ve 778 gün SSK hizmeti, 7 yıl 5 ay 25 gün Bağ-Kur hizmeti olmak üzere toplam 3038 gün hizmetinin bulunduğunu, tescil tarihinin 09.02.1997 olduğunu, davacının hem isteğe bağlı SSK sigortalısı, hem de Bağ-Kur sigortalısı olduğunu, Kurum tarafından 01.01.1989 tarihi itibariyle isteğe bağlı sigortalılık prim borcunun 12. derece 1. kademesinin 700 göstergesine çıktığını ve aylık prim borcunun bu nedenle yükseldiğinin bildirildiğini, davacının 1988 yılından beri sigortalı olduğunu belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla davacının 01.11.1988 tarihinden itibaren hizmetlerinin tespitine ve tesciline, emeklilik hakkının doğduğunun da tespiti ile Kurumun gerekli emeklilik işlemi yapmasına dair tespite karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davacı vekili 26.01.2017 tarihli ıslah dilekçesi ile; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, davacının davalı nezdinde 01.11.1988 tarihinden itibaren hizmetlerinin tespitine ve tesciline, davacının yaşlılık aylığı hakkının 01.11.2013 tarihi itibari ile doğduğunun tespitine ve birikmiş aylıklarının ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
    II-CEVAP:
    Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; çalışanların prim ödeme gün sayıları ile sigorta primlerini gösteren kayıt ve belgelerin kuruma bildirilme yükümlülüğünün işverene ait olduğunu, davacının talebi ile ilgili Kurumun yaptığı işlemin doğru olduğunu, herhangi bir eksiklik bulunmadığını bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    III-MAHKEME KARARI
    A-İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    İlk derece mahkemesi davacının yaşı ve hizmet süresi itibarıyla yaşlılık aylığı koşulları bulunmakla birlikte hizmet cetvelinin incelenmesinden talep edilen tarihten sonra 2015/2 ayı itibarıyla 30 gün hizmet bildirildiği, yine davacının uyap üzerinden sigorta sicil kayıtlarının incelenmesinden ssk çalışanı olarak iş yerinde görevin sonlanma tarihinin 27/08/2016 olarak belirtildiği, böylece davacının tahsis talebi olmamakla birlikte dava ve özellikle ıslah dilekçesi tahsis talebi olarak kabul edilse bile talep tarihi itibarıyla çalışma ilişkisinin sürdüğü, oysa 5510 sayılı yasının 28. maddesinde, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sigortalının çalıştığı işten ayrıldıktan sonra yazılı istekte bulunmalarının şart olduğunun belirtildiği, yani davacı için ıslah ile talep ettiği tarih itibarıyla çalışma ilişkisinin sürmesi nedeniyle tahsis koşulunun gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi, yaşlılık sigortasından yararlanma şartlarını düzenleyen 5510 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin sekizinci fıkrasında “4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sigortalının çalıştığı işten ayrılma" şartı mevcut olduğundan ve dosya kapsamına göre davacının 01/11/2013 tarihinde çalışmaya devam ettiği bu nedenle yaşlılık aylığı şartlarının yerine getirilmediği, gerekçesiyle “Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine” karar vermiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının mağduriyetine sebebiyet verdiğini, davalı kurumun müvekkilinin emekliliğini kabul etmediğini, müvekkilinin de ailesinin yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamak için çalışmaya devam ettiğini, dava açılması ile tahsis talebinde bulunmuş sayılmaları gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
    V- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    5510 sayılı Kanunun 28/8. maddesi; “(Değişik fıkra: 17/4/2008-5754/16 md.) Yukarıdaki fıkralarda belirtilen yaşlılık aylıklarından yararlanabilmek için, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sigortalının çalıştığı işten ayrıldıktan, (b) bendinde belirtilen sigortalının sigortalılığa esas faaliyete son verip vermeyeceğini beyan ettikten sonra yazılı istekte bulunmaları, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendinde belirtilen sigortalıların ise istekleri üzerine yetkili makamdan emekliye sevk onayı alındıktan sonra ilişiklerinin kesilmesi şarttır.”
    Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortasına ilişkin bazı geçiş hükümleri başlıklı Geçici 1.maddesi (Değişik: 17/4/2008-5754/68 md.) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ile 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununa tabi olanlar, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında, 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu ve bu Kanunla mülga 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununa tabi olanlar, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa tabi olanlar, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında kabul edilir.
    Mülga 506 sayılı Kanunun 62/1. maddesi, “Sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan sonra yazılı istekte bulunan ve yaşlılık aylığına hak kazanan sigortalıya bu isteğinden sonraki aybaşından başlanarak yaşlılık aylığı bağlanır.”
    Yine mülga 506 sayılı Kanunun 60/h maddesi ise; “Bu maddede belirtilen yaşlılık aylıklarından yararlanabilmek için, sigortalının çalıştığı işten ayrılması ve yazılı istekte bulunması şarttır.”hükümlerini içermektedir.
    Davanın yasal dayanaklarından olan mülga 506 sayılı Yasanın 62. maddesindeki “....çalıştığı işten ayrıldıktan sonra...” ibaresinin önüne gelen başka bir uyuşmazlık nedeniyle Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından Anayasanın 2,10,48,49 ve 60.maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptali için Anayasa Mahkemesine itiraz yoluna başvurulmuş, Anayasa Mahkemesi 2019/104 esas, 2021/13 karar ve 14.1.2021 tarihli kararı ile “17.7.1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun mülga 62. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “....çalıştığı işten ayrıldıktan sonra...” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline” karar verilmiştir.
    Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun Gerekçe ile Bağlı Olmama başlıklı 29. maddesi; “Anayasa Mahkemesi, kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya aykırlığı hususunda ilgililer tarafından ileri sürülen gerekçelere dayanmaya mecbur değildir. Anayasa Mahkemesi, taleple bağlı kalmak kaydıyla başka gerekçe ile de Anayasaya aykırılık kararı verebilir.
    Ancak, başvuru, kanunun, kanun hükmünde kararnamenin veya İçtüzüğün sadece belirli madde veya hükümleri aleyhinde yapılmış olup da, bu belirli Madde veya hükümlerin iptali kanunun, kanun hükmünde kararnamenin veya İçtüzüğün bazı hükümlerinin veya tamamının uygulanmaması sonucunu doğuruyorsa, Anayasa Mahkemesi, keyfiyeti gerekçesinde belirtmek şartıyla, kanun'un, kanun hükmünde kararnamenin veya İçtüzüğün bahis konusu öteki hükümlerinin veya tümünün iptaline karar verebilir.” amir hükmü gereği 506 sayılı Kanunun 60/h bendindeki işten ayrılma koşuluna ilişkin düzenlemeyi de iptal edebilecek olmasına karşın sadece 62. maddesindeki ibarenin iptal edilmiş olması sigortalılar aleyhine olan durumun devamına imkan sağlamakta ise de, Anayasa Mahkemesinin iptal kararının gerekçesinden de anlaşılacağı üzere işten ayrılma koşulunu özünde Anayasaya aykırı kabul ettiği belirgindir.
    Yasal düzenlemeler doğrultusunda dava dosyası incelendiğinde, davacının 06.02.1997-05.09.1997 tarihleri arasında Bağ-Kur kaydının devam ettiği, 13.03.2008 tarihinde 3201 sayılı yasa gereğince, borçlanma talebinde bulunduğu, borçlanma talebinin kabul edilerek, 09.12.1983-08.08.1985 tarihleri arasında Suudi Arabistan'da geçen 599 günlük hizmeti karşılığı 2096,5 dolar borçlandırıldığı, 24.12.2008 tarihinde askerlik borçlanması talebinde bulunduğu, 600 gün karşılığı 4087,68 TL borç tahakkuk ettirildiği, 05.06.1998-12.12.2008 tarihleri arasında prim ödemeleri yaptığı ve Bağ-Kur hizmet süresinin 7 yıl 5 ay 25 gün olduğu, 24.06.2008 tarihinde Kuruma başvurarak, Bağ-Kur hizmetlerinin birleştirilmesini talep ettiği, 06.02.1997- 31.07.2004 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalılık süresinin bulunduğu, 18772965 sigorta sicil numarası ile geçen hizmetlerinin 03.09.1992 tarihinde başlayıp, 05.09.1997 tarihine kadar devam ettiği, 01.08.2004-30.11.2007 tarihine kadar yine sigortalı olarak çalıştığının bildirildiği, davacının sigorta sicil numarasının 1988 yılı serilerinden olduğu gerekçesi ile davacının sigortalılık başlangıç tarihin 01.11.1988 tarihi olduğunun tespitine dair verilen kararın Yargıtay onama ilamı ile kesinleştiği, işbu davada davacının ıslah dilekçesi ile yaşlılık aylığı hakkının 01/11/2013 tarihi itibarıyla doğduğunun tespiti ve biriken aylıkların ödenmesini istemiş, Mahkemece davacının çalıştığı işten ayrılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de Anayasa mahkemesinin yukarıda belirtilen işten ayrılma koşulunun iptaline ilişkin karar değerlendirilmeden yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
    Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, mahkemece yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun reddine ilişkin kararının kaldırılarak ilk derece mahkemesince verilen karar bozulmalıdır.
    SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, dosyanın kararı veren İlk derece Mahkemesine gönderilmesi ile kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 26.01.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.








    C.C.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi