14. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/7113 Karar No: 2019/5391 Karar Tarihi: 17.09.2019
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/7113 Esas 2019/5391 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı vekili, müvekkilinin alacağı için ortaklık giderilmesi talep etmiş ancak mahkeme davanın reddine karar vermiştir. Davacı vekili kararı temyiz etmiştir. Karar, bölünemez büyüklükteki tarım arazilerinin ifraz edilemeyeceğini ve payların üçüncü şahıslara satılamayacağını belirten kanun maddelerine atıfta bulunmuştur. Ancak bu kanunlarda yapılan değişiklikle artık asgari tarımsal arazi büyüklüklerinin altındaki arazilerde de payın üçüncü şahıslara satışı ve devri mümkün hale gelmiştir. Kararda, davalıların savunma hakkının sağlanmadığı ve tapu kayıtlarının alınmadığı da belirtilmiştir. Kanun maddeleri: 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 121. maddesi, 5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu'nun 8. maddesi, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 27. maddesi, 5578 Sayılı Kanun, 6537 Sayılı Kanun.
14. Hukuk Dairesi 2016/7113 E. , 2019/5391 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 16/11/2015 gününde verilen dilekçe ile alacaklı 3. kişinin açtığı ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 17/11/2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun 121. maddesi uyarınca yetki belgesine dayalı olarak açılan ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkilinin Antalya 9. İcra Dairesinin 2014/10058 ve 2014/13330 Esas sayılı dosyalarıyla davalılardan ...’dan alacaklı olduğunu belirterek alacağın tahsili için adı geçen borçlunun da paydaşı olduğu 946 ve 129 ada 3 parsel sayılı taşınmazlar üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. 5578 sayılı Kanunla değiştirilen 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununun 8. maddesi gereğince bölünemez büyüklükteki tarım arazilerinin mirasa konu olmaları ve üzerlerinde her ne sebeple gerçekleşmiş olursa olsun birlikte mülkiyetin mevcut olması durumunda bu arazilerin ifraz edilemeyeceği, payların 3. şahıslara satılamayacağı, devredilemeyeceği hükmü mevcutken, 5403 sayılı Kanunun 8. maddesinde 30.04.2014 tarihli ve 6537 sayılı Kanunun 4. maddesi ile yapılan ve 15.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren değişiklikle "Tarım arazileri Bakanlıkça belirlenen büyüklüklerin altında ifraz edilemez, hisselendirilemez. Hazine taşınmazlarının satış işlemleri hariç olmak üzere pay ve paydaş adedi artırılamaz...." şeklinde düzenleme yapıldığından artık asgari tarımsal arazi büyüklüklerinin altındaki arazilerde de payın üçüncü şahıslara satışı ve devri mümkün hale gelmiştir. Bu durum kanun değişikliğinden kaynaklandığından usuli kazanılmış hak da oluşturmaz. Somut olaya gelince; 5578 Sayılı Kanunla değiştirilen 5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununun 8. maddesinde 30.04.2014 tarihli ve 6537 Sayılı Kanunun 4. maddesi ile yapılan değişiklikle asgari tarımsal arazi büyüklüklerinin altındaki arazilerde de payın üçüncü şahıslara satışı ve devri mümkün hale geldiğinden davacının açmış olduğu davasında hukuki yararı bulunmadığından esas hakkında mahkemece bir karar verilmesi gerekmektedir. Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır. Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçı diğer paydaşlara karşı açar. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir. Kabule göre de, Dosya içerisinde yapılan incelemede dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen ..., ..., ..., ... ve ...’ya dava dilekçesi tebligatının yapılmadığı ve muris ...’ya ait mirasçılık belgesinde yer alan mirasçılardan ..., ... ve ...’in davaya dahil edilmediği anlaşılmıştır. Savunma hakkı, Anayasanın 36. maddesi ile güvence altına alınmış olup, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesinde de “hukuki dinlenilme hakkı” başlığı altında ayrıca düzenlenmiştir. Hakim, tarafları dinlemeden veya iddia, savunma ve delillerini bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. Yukarıda belirtilen hususlarla birlikte dosyada davaya konu 946 ve 129 ada 3 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının bulunmadığı anlaşılmış olup bu taşınmazlara ilişkin tapu kayıtları ilgili kurumdan temin edilmeden mahkemece esas hakkında hüküm verilmesi de doğru değildir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 17.09.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.