Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/3757
Karar No: 2020/1875
Karar Tarihi: 03.03.2020

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2019/3757 Esas 2020/1875 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2019/3757 E.  ,  2020/1875 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi


    Dava, davacının 01.05.1986 tarihinde davalıya ait işyerinde çalıştığının ve sigorta başlangıç tarihinin 01.05.1986 olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, davacının davalı işyeri hakkındaki davasının daha sonra dava açma hakkı saklı kalmak üzere feragat nedeniyle reddine, davacının davasının davalı Kurum yönünden kabulüne dair verilen hükme karşı davalı Kurum vekilince istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince, davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davacının davalı işyeri hakkındaki davasının daha sonra dava açma hakkı saklı kalmak üzere feragat nedeniyle reddine, davacının davasının davalı Kurum yönünden kabulüne karar verilmiştir.
    İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM
    Davacı vekili, davacının davalı şirkette 01/05/1986 tarihinde çalışmaya başladığını, davalı kuruma işe giriş bildirgesinin verilmesine rağmen kurum kayıtlarında davacınını işe giriş tarihinin 1994 olarak gözüktüğünü beyanla, sigortalılık başlangıç tarihinin 01/05/1986 tarihi olarak tespitini ve kurum kayıtlarına işlenmemiş olan 6 aylık hizmetlerinin kurum kayıtlarına işlenmesini talep ve dava etmiş, 16/02/2017 tarihli celsede davacı vekili, davacının 01/05/1986 tarihinde davalı işyerinde çalıştığının tespitini talep ettiklerini, davalı işyeri hakkındaki davadan vazgeçtiklerini belirtmişlerdir.
    II-CEVAP
    Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; kurum tarafından yapılan işlemlerde kanun ve mevzuata aykırı bir durum olmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
    III-MAHKEME KARARI
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    Davacının davalı işyeri hakkındaki davasının daha sonra dava açma hakkı saklı kalmak üzere feragat nedeniyle reddine, Davacının davasının davalı SGK yönünden kabulüne, davacının 01/05/1986 tarihinde bir gün sigortalı olarak çalıştığının tespitine, karar verilmiştir.
    B-BAM KARARI
    Davalı Kurum vekilinin istinaf isteminin kabulü ile İstanbul 19. İş Mahkemesi"nin 13/09/2018 tarihli, 2015/438 Esas - 2018/336 Karar sayılı kararının HMK"nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına, davacının davalı işyeri hakkındaki davasının daha sonra dava açma hakkı saklı kalmak üzere feragat nedeniyle reddine, Davacının davasının davalı SGK yönünden kabulüne, davacının 01/05/1986 tarihinde bir gün sigortalı olarak çalıştığının ve 18 yaşını doldurduğu 25/03/1990 tarihinin sigortalılık başlangıç tarihi olduğunun tespitine, karar vermiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davalı Kurum vekilince; Bölge Adliye Mahkemesi kararı ve dolayısıyla yerel mahkeme kararı hukuka aykırı olduğu, davacının davasını gerekli nitelikteki delillerle ispat edemediği, çünkü yerel mahkemede davacının annesinin dışında kayıtlı tek tanık dinlendiği ve bu tanığın yetersiz beyanlarına göre hüküm tesis edildiği, bu kadar uzun süre önceki çalışmaya dair yalnızca tek tanığın beyanlarına dayanılarak hüküm tesisinin hukuka aykırı olduğu ,ayrıca davacının dinlettiği tanık beyanları yeterli olmadığı gibi, yargıtayın aradığı nitelikte kayıtlı tanık olup olmadığı ve davacıyla tam olarak aynı dönemde çalışıp çalışmadıkları hususunun da yerel mahkemece yeterli bir şekilde araştırılmadığı, oysaki hizmet tespiti davaları kamu davası niteliğinde olduğu, Yargıtay uygulamalarına göre de, yerel mahkemece hükme esas olacak şekilde gerekli nitelikteki bordrolu tanıkları ve delilleri titizlikle araştırıp fiili ve eylemli bir şekilde çalışmanın tespiti neticesinde hüküm tesis edilmesi gerektiği,
    Bununla birlikte talep sonucu yönünden de yerel mahkeme ilamının hukuka aykırı olduğu, çünkü davacının 1972 doğumlu olduğu, bu dönemde 18 yaşını doldurmamış olduğu, çıraklık hizmeti olabileceğine dair de araştırma ve değerlendirme yapılmadığı, ayrıca yerel mahkeme ilamı kurum aleyhine hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama giderleri açısından da hukuka aykırı olduğundan incelenmesi gerektiği belirtilerek verilen kararın bozulması talep edilmiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinde, davacı vekili tarafından yargılama aşamasında, 16.02.2017 günlü duruşma celsesinde, davalı iş yeri hakkındaki davadan vazgeçtiklerini ve taleplerinin davacının 01.05.1986 tarihinde çalıştığının tespiti olduğunun beyan edildiği anlaşılmaktadır.
    Çekişmeli yargıda kural olarak, “tasarruf ilkesi” geçerlidir ve taraflar dava konusu üzerinde serbestçe tasarrufta bulunabilirler. Bu suretle davaya son verilebilmesinin bir yöntemi davadan feragattir ve anılan kurum 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 307 ila 312"nci maddelerinde (mülga 1086 sayılı Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu"nun 91 ila 94"üncü maddelerinde) düzenlenmiştir.
    Hükmün kesinleşmesinden önceki herhangi bir aşamada davadan feragat edilebilir. Temyiz edilen ve fakat henüz temyiz Dairesince görüşülmeyen bir karar, usûl hukuku çerçevesinde kesinleşmiş olmadığından, bu aşamada davadan feragat mümkündür.
    Hâkim, gördüğü davada tahkikatı bitirip hüküm kurduktan sonra davadan elini çekmiş olur ve kural olarak dava sonunda verilen karar temyiz edilip bozulmadan ve bu suretle yargılamaya yeniden başlanmadan davanın esası ile ilgili hiç bir karar veremez.
    Feragat, davayı kesin olarak sonuçlandıran bir hukuki neden olduğundan, hakim karar verdikten sonra dahi belgelendirilen feragat üzerine davanın bu nedenle reddine karar verebilir ise de, Yargıtay uygulamalarında (örneğin Hukuk Genel Kurulu"nun 21.10.1981 gün 1981/2-551, 1981/683 ve 02.06.1982 günlü 1982/376 - 547 sayılı Kararları ile 11.04.1940 gün ve 1939/15 - 1940/70 sayılı tevhidi içtihat kararının gerekçesinden esinlenen uygulama) hüküm temyiz edildikten sonra vaki feragat üzerine mahkemece kendiliğinden bir karar verilmeyerek Yargıtay"ın bu konuda (feragat konusunda) mahkemece bir karar verilmek üzere hükmün bozulmasına dair verilecek kararından sonra ancak dosyayı ele alabilir.
    Ne var ki; 506 sayılı Kanun"un 6. maddesinde ve 5510 sayılı Kanun"un 7 ve 8. maddelerinde çalıştırılanların işe alınmalarıyla kendiliğinden sigortalı olacakları, sigortalılar ile bunların işverenleri hakkında sigorta hak ve yükümlerinin sigortalının işe alındığı tarihten başlayacağı, bu suretle sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamayacağı ve vazgeçilemeyeceği yönünde düzenleme yapılmış olmakla, buna göre sigortalı olmak, kamu düzenine ilişkin, kişiye bağlı, vazgeçilemez ve kaçınılamaz hak ve yükümlülük doğuran bir hukuksal statü meydana getirmektedir ve kişiler ile sosyal güvenlik kuruluşlarının bu statünün oluşumundaki rolü de, yenilik doğurucu ve iradi bir durum değil, kanun gereği kendiliğinden oluşan statüyü belirlemekten ibarettir. Dolayısıyla, sosyal güvenlik hakkından 6100 sayılı Kanun hükümleri kapsamında feragat olanaksız olduğu gibi sigortalılığın ve sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davadan da feragat edilemez. Ancak, anılan Kanunun 123. maddesinde düzenlenen hak kullanılabilir ve ileride yeniden dava açabilme hakkı saklı tutularak, davalının açık rızası ile dava geri alınabilir veya 150. maddede öngörülen hak ve olanaktan yararlanılarak dava takip edilmeyip yenileninceye kadar dosyanın işlemden kaldırılması ve giderek davanın açılmamış sayılması sonucu elde edilebilir.
    Bu nedenle; inceleme konusu davada mahkemece, davadan feragat edilemeyeceği davacıya (vekiline) bildirilmeli, feragat beyanının HMK. 123 veya 150. maddelerinde düzenlenen haklardan birinin kullanımı niteliğinde olup olmadığı kendilerine sorulmak suretiyle belirlenmeli, beyanın, anılan anlamlarda kullanıldığı saptandığı takdirde duruma göre 123 veya 150. maddelerde öngörülen prosedür işletilmeli, aksi durumda ise elde edilecek sonuca göre dava konusu istem hakkında karar verilmelidir.
    Mahkemece yukarıda belirtilen hukuki ve maddi olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve sair incelenmeksizin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır.
    SONUÇ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle sair yönleri incelenmeksizin HMK’nın 373/2 maddesi gereği, BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 03.03.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi