3. Hukuk Dairesi 2018/6754 E. , 2019/5637 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, ... nolu elektrik abonesi olduğunu, aboneliğin kiracı tarafından kullanıldığını, uzun süredir sayaç okunmasının yapılmadığını, kuruma fatura gönderilmesi için başvurduklarını, ancak cevap alamadıklarını, daha sonra 10 aylık süre için 4.274,70 TL fatura ile 548,45 TL gecikme faizi kesildiğini, faturaya itiraz ettiğini, muayene sonucuna göre sayaç sağlam olduğundan itirazının reddedildiğini beyan ederek söz konusu faturanın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının kendi adına olan abonelik için kiracı adına hak talebinde bulunamayacağını bu nedenle taraf ehliyetinin bulunmadığını, sayacın 31.10.2014 tarihli raporuna göre sağlam olduğunu ve doğru tüketim kaydettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; davacı adına kayıtlı abonelik her ne kadar kiracı tarafından kullanılsa da tüketim miktarından kullanan ve abone olan kişinin sorumlu olduğu düşünüldüğünde, davacının dava açma hakkının bulunduğu, davalı tarafından yapılmış olan başvuruya rağmen bir yıla yakın herhangi bir şekilde sayaç okumasının yapılmadığı, benimsenen bilirkişi raporunda belirtildiği gibi okuma yapılan dönemde abonenin kurulu gücünün üzerine fatura tahakkuk ettirildiği, fatura öncesi ve sonrasında abone tüketimleri dikkate alındığında abonenin günlük 33,12 kwh enerji tüketmesinin mümkün olmadığı, okumanın hatalı olduğu, davacının tüketim ortalamasının 65,89 kwh olup fatura dönem itibariyle tüketebileceği elektrik miktarının 790,68 kwh olarak kabulü gerektiği gerekçesiyle davanın kabulü ile, davalı ... tarafından davacı adına 01.08.2013-15.08.2014 tarihleri arasında düzenlenen 4.274,70 TL asıl alacak, 548,45 TL gecikme faiz tutarındaki ... nolu aboneye ilişkin faturanın iptali ile davalı tarafından davacı aleyhine aynı tarihteki tarifeler üzerinden 790.68 kwh üzerinden yeni fatura düzenlenmesine karar verilmiş, hüküm süresi içince davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava; fahiş olduğu iddia edilen elektrik faturasının iptali istemine ilişkindir.
08.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin “Sayacın hiç veya doğru tüketim kaydetmemesi halinde tüketim miktarının tespiti” başlıklı 14.maddesi “(1)Sayacın, tüketicinin kusuru dışında herhangi bir nedenle;
... b) Doğru tüketim kaydetmediğinin tespit edilmesi halinde,
1) Sayacın eksik veya fazla tüketim kaydettiği miktarın sayaç dışı bir unsurdan kaynaklanması ve bunun dağıtım şirketince yerinde yapılan incelemede, teknik olarak tespit edilmesi durumunda bu tespit dikkate alınarak,
2) Sayacın eksik veya fazla tüketim kaydettiği miktarın elektrik sayaçları tamir ve ayar istasyonlarında teknik olarak tespit edilmesi durumunda söz konusu tespit dikkate alınarak,
3) (1) ve/veya (2) numaralı alt bentlerde düzenlenen tespitin bulunmadığı durumlarda; varsa tüketicinin aynı döneme ait sağlıklı olarak ölçülmüş geçmiş dönem tüketimleri dikkate alınarak, yoksa, tespit tarihinden sonraki tüketicinin ödeme bildirimine esas ilk iki tüketim dönemine ait tüketimlerinin ortalaması dikkate alınarak, hesaplama yapılır ve fark tüketiciye iade veya fatura edilir.” hükmünü içermektedir.
Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda, Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin 14. maddesine uygun değerlendirme yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, konusunda uzman 3 kişilik bilirkişi heyetinden Yargıtay ve taraf denetimine elverişli yeni bilirkişi raporu alınarak, ilgili yönetmelik hükümlerinin olaya doğru şekilde uygulanması, davalı kurumun davacı taraftan istemekte haklı olduğu gerçek alacak miktarının duraksamasız belirlenmesi ve hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenle hükmün HUMK" un 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK" un 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 20.06.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.