19. Hukuk Dairesi 2017/5337 E. , 2019/2568 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi(Tic. Mah. Sıf.)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, müvekkili banka ile davalı şirket arasında imzalanan genel kredi sözleşmelerinde diğer davalıların da müteselsil kefil olduklarını, kredi borçlarının ödenmemesi nedeniyle davalılar hakkında ... . İcra Müdürlüğü"nün 2010/2702 sayılı dosyasından ilamsız icra takibi başlattıklarını, ancak davalıların haksız itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, itirazların iptaline, takibin devamına ve davalılar aleyhine %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davacı banka ile 2005, 2006 ve 2007 yıllarında olmak üzere üç adet genel kredi sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmelerde kefalet miktarı belirtilmediğinden kefil olan müvekkillerinin sorumluluğunun olamayacağını, bahse konu krediler nedeniyle müvekkillerinden Hüseyin tarafından verilen ipotek olduğunu ve ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takip ve buna itiraz nedeniyle icra mahkemesinde görülen bir dava da olduğundan işbu davanın mükerrer olduğunu, bankanın hiçbir dönem hesap ekstrelerini göndermediğini, kendine göre bir alacak yaratıp takibe koyduğunu, müvekkillerinin davacı bankaya borçlu olmadıklarını beyanla, davanın reddine ve davacı aleyhine %40 tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, hükme esas alınan bilirkişi heyet raporu uyarınca, takip tarihi itibariyle davalıların taksitli ticari krediden dolayı asıl alacak olan 139.230,66-TL"ye %99 temerrüt faizi ile %5 BSMV uygulanmak suretiyle toplam 158.930,06-TL"den borçlu olduğu, ayrıca davalıların 5 adet teminat mektubu tutarı olan 18.510-TL ile bankanın ödeme yükümlülüğünde bulunan iade edilmemiş 23 adet çek bedeli tutarı olan 11.500-TL"yi bankada açılacak vadesiz bir hesapta depo etmekle sorumlu bulundukları, davalıların kefalet limitinin 620.000-TL olup, kefillerin borcun tamamından sorumlu olduğu gerekçeleriyle, davanın kısmen kabulü ile, davalılar aleyhine ... . İcra Müdürlüğü"nün 2010/2702 sayılı dosyasından yapılan takibe davalıların vaki itirazının 139.230,66-TL asıl alacak, 18.761,33-TL işlemiş faiz, 938,07-TL BSMV olmak üzere toplam 158.930,06-TL yönünden iptali ile aynı takipten dolayı 18.510-TL teminat mektupları bedeli ile 11.500-TL tutarındaki 23 adet çek bedelinin depo edilmesine yönelik itirazın da iptali ile takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacak likit olmayıp yargılamayı ve hesaplamayı gerektirdiğinden koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hükmün davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 27.05.2014 tarih, 2014/7150 Esas ve 2014/9873 Karar sayılı bozma ilamında; ”Dava, genel kredi sözleşmelerinden kaynaklanan alacağın tahsili ve depo bedeli istemine dair icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece alınan bilirkişi kurulu raporu banka kayıt ve defterleri yerinde incelenmeksizin dosya içerisisindeki belgelere göre düzenlenmiş olup, eksik inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli değildir. Ayrıca, taraflar arasında düzenlenen genel kredi sözleşmelerinde teminat mektubu bedeli ve bankaca asıl borçluya verilen çeklerle ilgili muhatap bankanın hamile ödemek zorunda kalacağı yasal sorumluluk miktarının deposuna ilişkin kefillerin ve asıl borçlunun sorumluluğuna dair hükümlerin bulunması gerekmektedir. Sözkonusu sözleşme hükümleri mahkemece tartışılarak, depo talebiyle ilgili asıl borçlu ve kefillerin sorumlu tutulup tutulmayacağı değerlendirilerek, banka kayıt ve defterleri yerinde incelenmek suretiyle bankacılık konusunda uzman bilirkişi veya bilirkişilerden alınacak rapor sonucu tüm deliller birlikte değerlendirilip tartışılmak suretiyle hüküm kurulması gerekirken, yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması yerinde olmadığı gibi, yargılama sırasında davacı bankaca davalı asıl borçlu lehine 3. kişilere verilen teminat mektuplarından süreli olanların süresinin de dolması nedeniyle bu teminat mektuplarıyla ilgili depo istemi konusunda davanın konusuz kalacağının gözetilmemesi de bozmayı gerektirmiştir. ” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulü ile ... 1. İcra Müdürlüğü"nün 2010/2702 E. Sayılı dosyasında davalı borçlu tarafından takibe yapılan itirazın 130.122,11 TL asıl alacak, 9.108,55 TL faiz ve vergiler olmak üzere toplam 139.230,66 TL nakdi alacağın takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek %99 temerrüt faizi ve işleyecek faizin %5"i oranındaki BSMV"si ile birlikte itirazın iptali ile takibin bu miktar yönünden devamına,20.970 TL gayri nakdi alacağın davacı bankanın faiz getirmeyen bir hesapta depo edilmesine, gayri nakdi alacak nakde dönüştüğünde ödeme tarihinden itibaren ödenen miktara uygulanacak %99 faizi ile itirazın iptaline, teminat mektuplarından 533, 431 ve 2805 kredi numaralı teminat mektuplarının sürelerinin dolduğu, bu nedenle bu teminat mektupları yönünden risk kalmadığından bahisle bu teminat mektuplarının bedelleri yönünden depo talebinin reddine karar verilmiş, hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 13.10.2015 tarih, 2015/9125 Esas ve 2015/12613 Karar sayılı bozma ilamında ;”Mahkemece Dairemiz bozma kararına uyulduğu halde bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Zira bozmadan sonra alınan ve hükme esas tutulan bilirkişi raporunda asıl alacak ve işlemiş faizin nasıl hesaplandığı anlaşılamadığı gibi, davacının asıl borçlu ve kefillere yönelik depo talebi yönünden önceki bozma ilamında belirtilen hususlarda yeterli incelemeyi içermediğinden Yargıtay denetimine de elverişli değildir. Bu durumda mahkemece, banka kayıtları yerinde incelenmek suretiyle konusunda uzman yeni bilirkişi heyetinden hükmüne uyulan bozma kararında belirtildiği şekilde ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp, deliller hep birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, genel kredi sözleşmesinde ve teminat sözleşmelerinde teminat mektubu bedeli ve asıl borçluya verilen çeklere ilişkin limit sorumluluğuna dair hükümlerin bulunmaması nedeniyle kefiller ..., ... ve ..."nin söz konusu çek ve teminat mektubu bedelleri yönünden kefaleten sorumluluklarının olmadığı,davalı asıl borçlu ... Isıtma Soğutma Şist. İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti.’nin söz konusu sözleşmelerden dolayı çek ve teminat mektuplarından sorumluluğunun mevcut olduğu, takibe konu asıl alacak olan 135.280,00 TL tutarlı taksitli ticari kredinin ödenemeyen borcundan dolayı, ...’nin geri ödeme planında imzası bulunmadığından asıl borçtan sorumlu tutulamayacağı, ödeme planında imzası bulunan ... Isıtma Soğutma Şist. İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti, ... ve ..."nin nakdi borçtan sorumlu olacağı, kefiller ... ve ..."nin sorumluluğunun toplam 146,394,06 TL olduğu, asıl borçlu şirketin ise sorumluluğunun toplam 158.930,05 TL olduğu,süresi biten 3 adet teminat mektubu yönünden davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı bankanın temyizi yalnızca davalı ... yönünden verilen red kararına ilişkindir.Davalı ...’nin imzaladığı kredi sözleşmesinde limit gösterildiği gibi, ayrıca ödeme planında imzasının yer almaması ve önceki 818 Sayılı Borçlar Kanunu döneminde imzalanan kredi sözleşmesinde 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu hükümlerinin uygulanmasının söz konusu olamayacağı, bu nedenle sözleşmedeki limit kapsamında sorumlu olduğu gözetilmeksizin yazılı şekilde bu davalı yönünden red kararı verilmesi doğru olmamış hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 16/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.