3. Hukuk Dairesi 2019/1303 E. , 2019/5624 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalının elektrik abonesi olup, ödenmeyen elektrik borcunun tahsili amacıyla, davalı hakkında icra takibi yapıldığını, vaki itiraz nedeniyle takibin durdurulduğunu, itirazın haksız olduğunu belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına ve davalı borçlunun icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı; 1981 yılından beri Mersin"de yaşadığını, abonelik sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olmadığını, itirazın haksız olmadığını, davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; bilirkişi incelemesine esas olmak üzere davacı tarafa abonelik sözleşmesi aslını dosyaya ibraz için kesin süre verilmesine rağmen davacı tarafça abonelik sözleşmesi aslı ibraz edilememiş olmakla, davacının sübut bulmayan davasının reddine karar verilmiş, tarafların temyizi üzerine, Dairemizin 28.05.2014 tarihli ve 2014/1212 E., 2014/8405 K. sayılı ilamı ile; "..davalının tüm, davacının sair temyiz itirazları yerinde değildir. ...davalı tarafından verildiği ileri sürülen aboneliğin iptaline ilişkin 25.04.2003 tarih ve 5626 sayılı dilekçedeki imzanın davalıya ait olup olmadığının tesbiti amacıyla, davalı isticvap edilmek suretiyle bu husus açıklığa kavuşturularak, hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama sonucunda; davalının isticvab edildiği, 25.04.2003 tarihli ve 5626 sayılı dilekçe altındaki imzanın kendisine ait olmadığını beyan ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, kararın davacı tarafından temyizi üzerine Dairemizin 14.09.2017 tarihli ve 2017/9653 E., 2017/12063 K.sayılı ilamı ile; "..söz konusu dilekçede bulunan imzanın davalıya ait olup olmadığının kesin olarak tespit edilebilmesi için mahkemece 6100 sayılı HMK"nun 169.vd. maddelerinde düzenlenen isticvap hükümlerine göre tekrar isticvap edilerek imza örnekleri alınarak, toplanmış diğer imza örnekleriyle birlikte imzanın davalıya ait olup olmadığının tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmesi gerekir." gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama sonucunda; alınan imza örnekleri ile 25.04.2003 tarihli dilekçe altındaki imza karşılaştırıldığında, dilekçe altında davalıya ait olduğu iddia edilen imzanın davalıdan alınan imzalara hiç benzemediği, birbirlerinden çok farklı olduğu görülmekle, bilirkişi incelemesine ihtiyaç duyulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Kural olarak bozma kararına uyulmakla bozma kararında belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar.
Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).
Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay"ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.
Somut olayda mahkemece; bozma kararına uyulduğu halde gerekleri yerine getirilmemiş, bozmaya uygun karar verilmemiştir. Şöyle ki;
Mahkemece uyma kararı verilen Dairemizin 2017/9653 E., 2017/12063 K.sayılı ilamı ile; imzanın davalıya ait olup olmadığının tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği açıkça belirtilmiştir.
Ne var ki mahkemece; bozma ilamına uyulma kararı verilmiş ise de, davacı lehine oluşan usuli müktesep hakka aykırı olarak bilirkişi incelemesi yapılmadan; davalının imzasının 25.04.2003 tarihli ve 5626 sayılı dilekçe altındaki imzaya hiç benzemediği, birbirlerinden çok farklı olduğu belirtilerek karar verilmiştir. Bu şekilde; Dairemizin bozma ilamının gereği yerine getirilmeden hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
O halde mahkemece; 25.04.2003 tarihli ve 5626 sayılı dilekçe altındaki imzanın davalıya ait olup olmadığının kesin olarak tespit edilebilmesi için, davalının isticvabı suretiyle alınmış imza örnekleriyle birlikte, imzanın davalıya ait olup olmadığı konusunda, yeterli incelemeyi ve değerlendirmeyi içeren uzman bilirkişiden rapor alınarak, varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar vermek gerekirken, Dairemizin bozma ilamının gereği yerine getirilmeden, yanılgılı değerlendirme ile hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/06/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.