2. Ceza Dairesi 2019/1700 E. , 2019/5487 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 10/2. fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, önce bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise mernis adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, Tebligat Kanunu"nun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun"un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından, tebligata, Tebligat Kanunu"nun 23/1-8 ve Tebligat Kanunu"nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiğinden, sanığa 12/05/2015 tarihinde yapılan tebligatın geçersiz olduğunun anlaşılması karşısında, sanığın öğrenme üzerine 27/05/2015 tarihli temyiz isteminin süresinde olduğu belirlenerek yapılan incelemede;
Sanığın gece vakti, müştekiye ait, sokak üzerinde park halinde bulunan motosikleti çalması şeklinde gerçekleşen eyleminin 765 sayılı Kanun"un 491/1. maddesi ile 5237 sayılı Kanun"un 142/1-e, 143/1 maddesine uyduğunun anlaşılması karşısında, 5237 sayılı TCK"nın 7. ve 5252 sayılı Kanun"un 9. maddeleri uyarınca yapılan değerlendirmede, dava zamanaşımı bakımından, 765 sayılı TCK"nın 491/2. maddesindeki hırsızlık suçu için öngörülen cezanın türü ve üst sınırına göre, aynı Kanun"un 102/4 ve 104/2. maddelerinde belirtilen 7 yıl 6 aylık dava zamanaşımının (hükmün açıklanmasının geri bırakılması nedeniyle oluşan 3 yıl 3 ay 2 günlük durma süresi de çıkartılarak) 06/10/2004 olan suç tarihinden inceleme tarihine kadar geçmiş bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan, 1412 sayılı CMUK"nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanık hakkında açılan kamu davasının, 5271 sayılı CMK"nın 223/8. maddesi gereğince zamanaşımı nedeniyle DÜŞÜRÜLMESİNE, 20/03/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.