22. Hukuk Dairesi 2012/17950 E. , 2013/7396 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalılar avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, iş sözleşmesinin emeklilik nedeniyle feshedildiğini belirterek, kıdem tazminatı ile yıllık izin ücreti alacağı istemiştir.
Davalılar Cevaplarının Özeti:
Davalılar, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı kanuni süresi içinde davalılar temyiz etmiştir.
Gerekçe:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasa"nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir. Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur.
Dosya içeriğine göre, işçilik alacakları ve hizmet tesbiti davası aynı mahkemenin 2011/139 esas sayılı dosyasında birlikte açılmış, 25.05.2011 tarihli ara kararı ile davanın hizmet tesbiti üzerinden yürütülmesine, alacak ile ilgili davanın başka bir esasa kaydedilerek, tefrik edilmesine karar verilmiştir. Tefrik kararından önce davalılardan şirket vekili 29.03.2011 havale tarihli cevap dilekçesini ve ekinde de vekaletnamesini sunmuştur. Temyize konu alacak davasına 2011/450 esas sayılı dosya üzerinden devam edilmiştir. Yeni esas numarası alan alacak davasında, duruşma gün ve saati davalılardan şirket vekilinin vekaletnamesi dosya içerisinde bulunmasına rağmen, vekiline değil, davalı şirkete (asile) 16.08.2011 tarihinde tebliğ edilmiştir. Oysa, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 11/1. ve Tebligat Tüzüğü’nün 15/1. maddesinde vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılacağı hükmü öngörülmüş olduğundan ve bu hüküm emredici nitelikte bulunduğundan, asile yapılan tebligat geçerli sayılamaz (10.07.1940 gün ve 7/75 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı). Bu nedenle, hukuki dinlenilme hakkını kullanabilmesi için davalı şirket vekiline duruşma davetiyesinin Tebligat Kanunu ve ilgili tüzük hükümlerine uygun şekilde tebliğ edilmesi zorunludur. Kamu düzenine ilişkin bu yönün gözardı edilerek davalı şirketin yokluğunda yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalıların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 05.04.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.