Esas No: 2021/2847
Karar No: 2022/1227
Karar Tarihi: 09.03.2022
Danıştay 10. Daire 2021/2847 Esas 2022/1227 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2021/2847 E. , 2022/1227 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2021/2847
Karar No : 2022/1227
TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1) … ve …'a velayeten,
kendisine asaleten …
2) …
VEKİLLERİ : Av. …
TEMYİZ EDEN (DAVALILAR) : 1) …Bakanlığı / …
VEKİLİ : 1. Hukuk Müşaviri Yrd. V. …
2) … Başkanlığı / …
VEKİLİ : 1. Hukuk Müşaviri V. …
İSTEMİN KONUSU: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
DAVANIN KONUSU: Davacılar tarafından, yakınları …'ın müezzin-kayyım olarak görev yaptığı Tercan İlçe Müftülüğüne bağlı … Camiinde toplanan yardım paralarını Tercan Müftülüğünün ilgili birimine teslim ettiği 17/08/2018 tarihinde aynı yerde hizmetli olarak çalışan bir kişinin silahlı saldırısına uğraması neticesinde hayatını kaybetmesinde davalı idarelerin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle uğranıldığı ileri sürülen maddi ve manevi zararlarının karşılığı olarak eş …için 100,00 TL (miktar artırım dilekçesi ile 276.963,73 TL) maddi, 250.000,00 TL manevi, çocuk … için 100,00 TL (miktar artırım dilekçesi ile 13.671,57 TL) maddi,150.000,00 TL manevi, çocuk … için 100,00 TL (miktar artırım dilekçesi ile 70.800,71 TL) maddi, 150.000,00 TL manevi, anne … için 100,00 TL (miktar artırım dilekçesi ile 66.393,18 TL) maddi, 150.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 427.829,19 TL maddi, 700.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek reeskont avans faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
YARGILAMA SÜRECİ :
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla, dava konusu olayda fail …'nın olay günü üzerinde silah bulunduğu halde defalarca binaya giriş çıkış yaptığı, herhangi bir üst aramasına tabi tutulmadığı, görevli polis memurunun görev yerine geç geldiği, belli aralıklarla polis noktasından ayrılıp, ...'nın içeriye giriş yaptığı anda polis noktasında bulunmadığı, güvenlik hizmetinde gerekli dikkat ve özenin gösterilmemesi nedeniyle zarara sebebiyet verildiği hususları göz önüne alındığında, hizmetin gereği gibi işlemediği, idarenin eylemi ile meydana gelen zarar arasında uygun illiyet bağının bulunduğu ve zararın hizmet kusuru ilkesi uyarınca tazmini gerektiği gerekçesiyle davacıların maddi tazminat istemlerinin kabulü ile davacı eş … için 276.963,73 TL, anne … için 66.393,18 TL, çocuk … için 13.671,57 TL, çocuk … için 70.800,71 TL olmak üzere toplam 427.829,19 TL maddi tazminatın 400,00 TL'sinin idarelere başvuru tarihi olan 10/12/2018 tarihinden itibaren, 427.429,19 TL'sinin ise miktar artırım dilekçesinin davalı idarelere tebliğ edildiği 19/02/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesi, eş …için 100.000,00 TL, çocuk … ve … için ayrı ayrı 75.000,00 TL, anne … için 75.000,00 TL olmak üzere toplam 325.000,00 TL manevi tazminatın davalı idarelere başvuru tarihi olan 10/12/2018 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idarelerce davacılara ödenmesine fazlaya ilişkin talepler yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: …Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince; tarafların istinaf başvurularının reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :Davacılar tarafından, dava konusu olay karşısında hükmedilen manevi tazminat tutarının yetersiz kaldığı, hükmedilen tazminat tutarlarına olay tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesi gerektiği, yargılama giderleri nedeniyle hükmedilen nispi harcın doğrudan davalı idareden tahsiline karar verilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı idarelerden; I. … Başkanlığı tarafından, dava konusu olayın kişisel husumet sebebiyle gerçekleştiği, idarelerinin olayda hizmet kusuru bulunmadığı gibi kusursuz sorumluluğunun da bulunmadığı, manevi tazminat tutarının ilk defa yargı kararıyla belirlenmesi karşısında idarelerinin temerrüde düşmesi söz konusu olmayacağından hükmedilen manevi tazminat tutarına faiz işletilmesine dair kararın hukuka aykırı olduğu, idareleri harçtan muaf olup aleyhlerine nispi karar harcına hükmedilmesinin Harçlar Kanunu'na aykırı olduğu ileri sürülmekte olup,
II. … Bakanlığı tarafından, dava konusu olayı gerçekleştiren failin müftülük çalışanı olması, bahçe temizliğinden de sorumlu olması nedeniyle gün içerisinde sürekli üst aramasına tabi tutulmasının mümkün olmadığı, olay anında güvenlikle sorumlu polis memurunun görev yerinde olduğu, olaya sebebiyet veren failin depresyon tanısı ile sevk edildiği hastaneden 1,5 ay sonra silah ruhsatı almasına engel bir durumunun bulunmadığına ilişkin rapor düzenleyen dava dışı idarenin asli kusuru bulunduğu, idarelerinin herhangi bir hizmet kusuru bulunmadığı ileri sürülmektedir.
TARAFLARIN SAVUNMALARI: Davalı idareler tarafından davacıların temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmakta olup, davacılarca savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Tarafların temyiz istemlerinin reddi ile Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden davalı idarelerden Diyanet İşleri Başkanlığının yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Bölge idare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Tarafların temyiz istemlerinin REDDİNE,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesine gönderilmesine, 09/03/2022 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.
(X)-KARŞI OY :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği kuralı yer almakta olup, anılan maddede, idari eylemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini için idareye başvuruda bulunulmasının, dava ön şartı olarak öngörülmesi ve zararın idare tarafından en erken bu tarihte sulhen ödenebilecek olması nedeniyle yargı yerince hükmedilecek tazminat miktarına, ön karar için idareye yapılan başvuru tarihi, görevli olmayan adli yargıda dava açılması halinde adli yargıda dava açıldığı tarih itibarıyla yasal faiz uygulanması, Danıştay’ın yerleşik içtihatlarıyla kabul edilmiştir.
Dava şartı olan ön karar için idareye yapılan başvuruda ihlal edilen hakkın yerine getirilmesinin istenilmesi esas olup, idare ile işin esasında ihtilafa düşüldükten, başka bir ifadeyle idare tazminat istemi karşısında direnmeye (temerrüde) düşürüldükten sonra davacının tazminat miktarını dava açarken serbestçe tayinine hukuki bir engel bulunmamaktadır. Nitekim Danıştay’ın yerleşik içtihatları da bu doğrultudadır.
AİHM tarafından, devletin sorumluluğuna ilişkin tam yargı davalarında talep edilen tazminatın daha yüksek olduğunun dava devam ederken anlaşılması durumunda, davacıya talep edilen miktarı arttırma hakkı verilmemesinin adil yargılanma hakkının ihlali olarak kabul edilmesi nedeniyle istemle bağlı olma kuralının sebep olduğu hak kayıplarının giderilmesi amacıyla 2577 sayılı Kanun'un 16. maddesinin 4. fıkrasına 30/04/2013 tarihinde yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanun'un 4. maddesi ile, “Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir.” cümlesi; aynı Kanun'un 5. maddesi ile de, 2577 sayılı Kanuna Geçici 7. madde olarak, “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 16. maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hüküm, kanun yolu aşaması dahil, yürürlük tarihinde derdest olan davalarda da uygulanır.” cümlesi eklenmiştir.
Aktarılan düzenlemeyle, nihai karar verilinceye kadar harcı ödenmek ve bir defaya mahsus olmak üzere, “süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin” dava dilekçesinde gösterilen tazminat miktarının artırılmasına imkan verilmektedir. Böylelikle, artırılan miktar açısından da dava dilekçesinin verildiği tarihteki hukuksal koşullar geçerli bulunmaktadır.
Yapılan bu açıklamalar karşısında, miktar artırımına ilişkin dilekçenin yeni bir dava niteliğinde olmayıp mevcut davada talep edilen tazminat miktarının ıslah suretiyle artırımına olanak sağlayan yasal bir hakkın kullanımına ilişkin olduğu da göz önünde bulundurulduğunda, artırılan tazminat miktarı yönünden davanın kabul edilmesi halinde, yasal faizin başlangıcının bu miktar yönünden de, idarenin uyuşmazlığın esasında ihtilafa, bir başka anlatımla temerrüde düştüğü tarih olduğu; aksi bir durumun hakkaniyete aykırı olacağı sonucuna varılmaktadır.
Bu itibarla; olayda, davacılara ödenecek maddi tazminatın yasal faiz başlangıcının, miktar artırımına ilişkin dilekçe ile artırılan tazminat miktarı yönünden de, idareye başvuru tarihi olan 10/12/2018 tarihi olduğu, dolayısıyla mahkeme kararında bu yönüyle hukuka uygunluk bulunmadığından kararın bu yönden bozulması gerektiği oyuyla Daire kararına katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.