22. Hukuk Dairesi 2012/17933 E. , 2013/7382 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem, ihbar, kötüniyet tazminatı ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteğin reddine karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, iş sözleşmesinin işverence haksız olarak fesih edildiğini ileri sürerek, ihbar, kıdem ve kötüniyet tazminatı istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu"nun 25/II. maddesi gereğince haklı nedenle fesh edildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davacının iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı nedenle feshedildiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-İşçinin iş sözleşmesinin işveren tarafından, haklı sebeple feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
4857 sayılı Kanun’nun 25. maddesinin II. bendinin (d) fıkrasına göre, işçinin işverene veya ailesine karşı şeref ve namusuna dokunacak sözler söylemesi veya davranışlarda bulunması ya da işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnatlarda bulunması veya işçinin işverene veya aile üyelerinden birine sataşması haklı fesih nedeni olarak sayılmıştır. Böyle durumlarda işçi, Anayasa"nın 25. ve 26. maddesi ile güvence altına alınmış düşünceyi açıklama özgürlüğüne dayanamaz. Buna karşılık işçinin bu ağırlıkta olmayan işveren aleyhine sarfettiği sözler çalışma düzenini bozacak nitelikte ise geçerli fesih nedeni sayılmalıdır. Sadece işverene karşı değil, işveren temsilcisine karşı yöneltilen ve haklı feshi gerektirecek ağırlıkta olmayan aleyhe sözler geçerli fesih nedeni sayılmalıdır. Bunun gibi, işçinin, işveren veya aile üyelerinden olmamakla birlikte, işverenin yakını olan veya işverenin yakın ilişkide bulunduğu veya başka bir işte ortağı olan kişilere hakaret ve sövgüde bulunması, bu kişilere asılsız bildirim ve isnatlar yapması özellikle işverenin şahsının önemli olduğu küçük işletmeler bakımından bu durum iş sözleşmesinin feshi için geçerli neden oluşturacaktır. İşçinin, işverenin başka bir işçisine sataşması 4857 sayılı Kanun"un 25/II (d) maddesi hükmü uyarınca haklı fesih nedeni sayılmıştır. Sataşma niteliğinde olmadığı sürece, diğer işçilerle devamlı ve gereksiz tartışmaya girişmek, iş arkadaşları ile ciddi geçimsizlik göstermek geçerli fesih nedenidir.
4857 sayılı Kanun"un 25. maddesi kapsamında değerlendirilecek ağır sözleri, işçi, işverenin veya vekilinin tahrikleri sonucu söylemesi, geçerli fesih nedeni sayılmalıdır. Yapıcı ve objektif ölçüler içerisinde belirli bir uzmanlık alanı ile ilgili eleştiri ya da işletmedeki bozukluk ya da uygunsuzluklara ilişkin eleştiri söz konusu olduğunda geçerli fesihten bahsedilemez.
Somut olayda, davalıya ait işyerinde proje teknisyeni olarak çalışan davacının iş sözleşmesi, başka bir işyeri çalışanın açtığı davada, davacının tanık olarak verdiği ifadelerin işyeri yetkililerini haksız zan altında bıraktığı gerekçesiyle, davalı işveren tarafından 18.10.2010 tarihinde feshedilmiştir.
4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu"na 5035 sayılı Kanun"un 44. maddesi ile eklenen geçici 2. maddesinde, teknoloji geliştirme bölgelerinde kurulu gelir veya kurumlar vergisi yükümlülerinin, bölgede yaptıkları Ar-Ge projelerinden elde ettikleri gelirlerin, 01.01.2004 tarihinden 31.12.2013 tarihine kadar her türlü vergi resim ve harçtan istisna olduğu; anılan maddenin 2. fıkrasında ise, bölgede çalışan Ar-Ge ve destek personelinin de bu görevleri ile ilgili ücretlerinin 01.01.2004 tarihinden başlamak üzere 31.12.2013 tarihine kadar her türlü vergi resim ve harçtan istisna olduğu hükme bağlanmıştır. Davacının, söz konusu istisna kapsamında olmasına rağmen, ücret bordrolarından 2008 yılından itibaren 4691 sayılı Kanun"a aykırı olarak gelir vergisi kesintisi yapıldığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bilirkişinin ek raporunda da, dosyada bulunan bordrolardaki tahakkuku yapılan vergilerin aynı miktarda Yüreğir Vergi Dairesi"ne beyan edildiği ve böylece bordrolarda kesinti gösterilerek yatırılmayan vergi bulunmadığı belirtilmiştir.
Adana 3. İş Mahkemesi"nin 2010/47 esas ve 2011/18 karar sayılı dava dosyasında, işverenin başka bir çalışanı (Sadık Bahçıvan) tarafından, davalı işveren aleyhine açılan davada, ücretlerden yapılan vergi kesintilerinin vergi dairelerine yatırılmaması nedeniyle yapılan kesintilerin tahsili istenmiştir. Davacı, anılan davada tanık olarak verdiği ifadesinde, davalı işyerinde 2001 Şubat ayından itibaren elektronik teknisyeni olarak çalıştığını, davacının da şoför olduğunu ve evrak getir götür işleri yaptığını, işyerinin 2007 yılında ... İş Bab projesi kapsamında Teknokent bünyesine girdiğini, Teknokent"e girdikten sonra vergi muafiyeti uygulanmaya başlandığını, bu muafiyetten yararlanmak için Ar-Ge projesine dahil olmak gerektiğini, ancak kendisi Ar-Ge projesine dahil olmasına rağmen, kendisinden vergi kesintisi yapıldığını, kesilen vergilerin, vergi dairesine mi yatırıldığını yoksa oradaki muhasebecinin cebine mi attığını bilemediğini, daha önceki muhasebecinin aslında yapılmaması gereken vergi kesintilerinin yapıldığını, ancak vergi dairesine yatırılmadığını söylediğini, ancak bu durumun sadece duyumuna dayalı bir bilgi olduğunu beyan etmiştir. İşçinin bu beyanı, iş akışını bozucu niteliktedir ve delil durumuna göre işyerinde olumsuzluk yaratmıştır. Ancak, davacı, kendisinden vergi kesintisi yapılmaması gerekirken yapılması nedeniyle, bu konuda işyerinin eski muhsebecisinden duyduklarını tanık olarak ifadesinde belirtmiş olup, asılsız isnatta bulunmak kastı olmadığından, fesih haklı neden boyutuna ulaşmamıştır. Bu durumda, davacının iş sözleşmesi davalı işverence haklı sebeple feshedilmediğinden, mahkemece, davacının ihbar ve kıdem tazminatı talebinin kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 05.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.