23. Hukuk Dairesi 2016/1988 E. , 2018/5689 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki sıra cetveline şikayet davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı şikayetin reddine, 02.02.2016 tarih 2015/440 Esas, 2015/1630 karar sayılı ek karara yönelik verilen hükmün süresi içinde şikayetçi vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Şikayetçi vekili, şikayet dışı borçlu adına kayıtlı aracın 5.515,00 TL bedelle satıldığını, ... 2. İcra Müdürlüğünün 2014/9947 Esas sayılı dosyasından hazırlanan derece kararında, şikayet olunanın alacaklı olduğu dosya alacağının yediemin alacağı olduğu, satış bedelinin yediemin alacağını dahi karşılamadığını, para kalmadığından aracın aynından doğan MTV borcuna ödeme yapılamayacağına karar verildiğini, motorlu taşıtlar vergisi alacağının aracın aynından doğduğundan rüçhan hakkına sahip olduğunu, yediemin ücretinin hesaplanmasında Adalet Bakanlığınca çıkartılan ilgili yönetmelik ve ücret tarifelerinin uygulanmasının zorunlu olduğunu ileri sürerek derece kararının iptalini talep etmiştir.
Şikayet olunan vekili şikayetin reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, yediemin ücretinin muhafaza masrafı olduğu, satış bedelinden öncelikle ödeneceği, rehne konu aracın satış bedelinin anılan muhafaza masraflarını dahi karşılamadığı, icra müdürlüğünün derece kararında bir usulsüzlük bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiş, şikayetçi vekilinin temyizi üzerine, mahkemece 02.02.2016 tarihli ek kararla, 10 günlük temyiz süresinin geçirildiği gerekçesiyle temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.
Asıl kararı ve ek kararı şikayetçi vekili temyiz etmiştir.
1) Şikayetçi vekilinin 02.02.2016 tarihli ek karara yönelik temyiz itirazları yönünden;
Tarafların tüm delilleri toplanıp, incelendikten ve son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, HMK"nın 298/3. (HUMK"nın madde 388) maddesi uyarınca kararı, gerekçesi ile birlikte yazması ve hüküm sonucunu HMK"nın 294/3. (HUMK"nın madde 389) maddesinde öngörülen biçimde oluşturarak tefhim etmesi asıldır. Ne var ki, uygulamada HMK"nın 294/4. (HUMK"nın madde 381/son ) fıkra hükmüne dayanılarak zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucu (çoğu kez anılan madde hükmüne uygun olarak hazırlanmadan) tutanağa geçirilip, tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.
Yargılama sonunda şikayetin reddine ilişkin kısa karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 17.12.2015 tarihinde tefhim edilmiş ise de, gerekçeli karar daha sonra yazılmış ve şikayetçi vekiline 28.12.2015 tarihinde tebliğ edilmiş olup, bu tarihten itibaren temyiz süresi işlemeye
başlamıştır. Zira, gerekçeli karar tüm unsurlarıyla tefhim edilmemiştir. İİK"nın 363. maddesi uyarınca tefhimden itibaren temyiz süresinin başlaması hükmün HMK"nın 298/3 ve 294/3. maddeleri uyarınca yazılıp, tefhimine bağlıdır.
Temyiz dilekçesi, HUMK"nın 435/son maddesi uyarınca temyiz edenin kimliği ve imzasıyla, temyiz olunan hükmü yeteri kadar belli edecek kayıtları taşıması halinde diğer şartlar bulunmasa bile reddolunmayıp temyiz incelemesi yapılır. Hukuk Usulünde (Medeni Usul Hukukunda) ""müddeti muhafaza dilekçesi"" diye bir müesese yoktur. Çünkü bir tarafın sadece ""temyiz süresinin muhafaza edilmesi"" için verdiği bir dilekçe ile karar temyiz edilmiş olmaz. Dilekçede temyiz edenin kimliği ve imzasının, temyiz olunan hükmü yeteri kadar belli edecek kayıtların (m.435,II) ve hükmün temyiz edildiğinin belirtilmesi gerekir ki, dilekçe temyiz dilekçesi olarak nitelendirilebilsin. 2494 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önce, temyiz eden, temyiz talebinden (dilekçesinden) itibaren bir hafta içinde vereceği bir temyiz lâyihası (tamamlayıcı dilekçe) ile temyiz sebeplerini bildirebilmekte idi. 2494 sayılı Kanunla bu imkân (temyiz lâyihası) kaldırılmıştır. Bu nedenle, m.436 ve m.439,I"deki ""lâyihasında"" kelimesi konusuz kalmıştır. Aynı nedenle, 23.02.1955 gün ve 24/1 sayılı YİBK (RG 11.04.1955 sayı 8978) da konusuz kalmıştır. Bugün temyiz eden tek bir dilekçe (temyiz dilekçesi) verebilir; ayrıca temyiz lâyihası (tamamlayıcı dilekçe) veremez.
Bu durumda, mahkemenin temyiz süresinin tefhimden başlayacağı ve şikayetçi vekilinin temyiz dilekçesinin yasal süresi geçtikten sonra verdiği gerekçesinde isabet bulunmadığından, şikayetçi vekilinin ek karara yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile 02.02.2016 tarihli ek kararın kaldırılmasına karar verilerek 17.12.2015 tarihli karara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine geçilmiştir.
2- 4949 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu 2004 sayılı İİK’nın 363. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 4949 sayılı Kanun’un 102. maddesiyle İİK’ya eklenen Ek-Madde 1’de öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2015 yılı için 5.980,00 TL’dir.
Sıra cetveline konu bedelin 5.515,00 TL olması nedeniyle 17.12.2015 tarihli karar kesin niteliktedir. Bu sebeplerle kararı temyiz eden şikayetçi vekilinin temyiz istemi İİK’nın değişik 365/son madde hükmü gereğince reddedilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, şikayetçi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 02.02.2016 tarihli ek kararın kaldırılmasına, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, şikayetçi vekilinin temyiz isteminin mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle REDDİNE, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 06.12.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.