13. Hukuk Dairesi 2017/1502 E. , 2017/1114 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki hakem kurulu kararına itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına bozulması istenilmekle, incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, ... kaymakamlığı Tüketici sorunları hakem heyeti başkanlığının 12.01.2015 tarih ve 210 sayılı kararının iptaliyle şirketin davalıdan 313,00 TL alacağı olduğunun tespiti ve bu miktarın her bir faturanın son ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine, Balçova Kaymakamlığı Tüketici Hakem Heyeti Başkanlığının 12/01/2015 tarihli ve 210 sayılı kararının onanmasına, karar verilmiş; karar, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca kanun yararına temyiz edilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 2009/19-109 Esas ve 2009/123 Karar sayılı ilamında değinildiği üzere, 10.04.1992 tarih, 1991-7 Esas 1992-4 Karar Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, hâkimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olması gerektiğini öngörmektedir. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İçtihadı Birleştirme Kararlarının bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar ve hüküm arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm veya gerekçe başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır.
Öyle ki, İçtihadı Birleştirme Kararında bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir. Ayrıca 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 381, 388. ve 389. maddelerinde (yeni HMK 294,297) maddelerinde düzenlenmiş olup, hüküm fıkrasında nelerin yer alacağı açıklanmış; 388. maddesinin son fıkrası (yeni HMK 297/son) ile "Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir" hükmü getirilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, davacı, alacağının tahsili amacıyla hakem heyetine başvurmuş, hakem heyeti uyuşmalığın 6502 sayılı Tüketicinin Korunması hakkındaki Kanunun kapsamında olmadığı anlaşıldığından talebin reddine karar vermiş; hakem heyeti kararının iptali amacıyla başvurulan mahkemede ise bilirkişi incelemesi yaptırılmış, 13.07.2015 havale tarihli kök ve 06.10.2015 havale tarihli ek bilirkişi raporunda sonuç itibariyle uyuşmazlığın 6502 sayılı yasanın kapsamında olduğu belirtilmiş, mahkemenin gerekçesinde ise bilirkişi raporunun hükme esas alındığı belirtilmesine rağmen, davanın reddine, hakem heyeti kararının onanmasına karar verilmiştir. Bu şekilde hüküm ile gerekçe arasında çelişki oluşturulması, HUMK."nun 388/son (yeni HMK 297/son) madde ve fıkrası gereğince hükmün bozulmasını gerektirmiştir. Açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma talebinin kabulü gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına temyiz talebinin kabulü ile ... Tüketici Hukuk Mahkemesi"nin 02.11.2015 tarih ve 2015/559 Esas 2015/1905 Karar sayılı kararının sonuca etkili olmamak üzere kanun yararına BOZULMASINA, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 01/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.