Esas No: 2019/639
Karar No: 2022/1024
Karar Tarihi: 09.03.2022
Danıştay 3. Daire 2019/639 Esas 2022/1024 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 3. Daire Başkanlığı 2019/639 E. , 2022/1024 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/639
Karar No : 2022/1024
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Lisesi
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Vergi Dairesi Müdürlüğü/…
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: …. Enstitüsü dini cemaatinin (vakfının) iktisadi işletmesi olan davacı tarafından, söz konusu vakfa aktarılan tutarın vakıf bakımından iştirak kazancı olmadığından tevkifata tabi tutulamayacağı ihtirazi kaydıyla Ocak 2017 dönemi için verilen beyanname üzerine tahakkuk eden ve ödenen gelir (stopaj) vergisinin kaldırılması ve iadesine hükmedilmesi istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi kanunlarında iştirak hissesinin tanımı yapılmamakla birlikte 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 75. maddesinin, 2. fıkrasında limited şirket ortaklarının, iş ortaklarının, komanditerlerin kar paylarının, kooperatiflerin dağıttıkları kazançların, iştirak hissesinden doğan kazanç olduğunun belirtildiği, vakfın kurulduğu veya oluşumuna katıldığı iktisadi işletmenin kurumlar vergisi düşüldükten sonra iktisadi işletme karından, bağlı olunulan vakfa veya derneğe aktarılan tutarın vakıf yönünden iştirak kazancı, karı sağlayan (aktaran) yönünden ise kar dağıtımı sayılması gerektiği, bir kazancın iştirak kazancı sayılabilmesi için bir başka kurumun hisselerine sahip olunmasının zorunlu olmadığı, bağlı veya ait kuruluşun tamamına sahip olunması halinde de bir iştirak kazancı elde edildiğinin kabulü gerektiğinden tahakkuk eden ve ödenen vergide hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusunun, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : … Enstitüsü dini cemaatine ait bir okul işletmesi olunduğu, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 2. maddesinin 5. fıkrasına göre cemaatlerin vakıf sayıldığı, davalı idarenin iktisadi işletmelerin vakfın tüzel kişiliğine aktarılan net kar 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. maddesinin 6-b-i bendi uyarınca gelir ve kurumlar vergisi olmayanlara dağıtılan kar payı olduğundan %15 oranında tevkifat yapılması gerektiği yönündeki görüşünün kabul edilemeyeceği, bu olaya özgü olarak kar dağıtımının nihai olarak gerçek kişi sermayedarlara ulaşmadığı, vakıflara ait iktisadi işletmelerde oluşan net karın vergilendikten ve yasal yedeklerden ayrıldıktan sonra dağıtıma konu edilmediği, vakıfların iktisadi işletmelerinin ait oldukları vakıflardan bağımsız şahsiyeti olmadığından aralarında iştirak ilişkisi de bulunmadığı, vakıflara bağlı iktisadi işletmelerin vakıfların ayrılmaz parçası değil, bizatihi kendisi olup vakıflar iktisadi işletme sahibi olduklarında 193 sayılı 94. maddesinin 6-b-i bendindeki gelir ya da kurumlar vergisi mükellefi olmayanlar tanımının içine sokulamayacağı, merkez-şube arasındaki ilişkideki gibi vakıf-iktisadi işletmesi arasındaki ilişkide de iştirak ya da ortaklık ilişkisi görülmediği, 5520 sayılı Kanun’un 14. maddesinin 2. bendi gereği dernek ve vakıfların iktisadi işletmelerine tahakkuk ettirilen vergi ve benzeri her türlü alacaktan dernek veya vakıf tüzel kişiliği doğrudan yükümlü olup yürütülen faaliyetler neticesinde hasıl olan gelir ve giderlerin beyan edilmesinden de vakfın sorumlu olduğu yönündeki düzenlemenin de bunu doğruladığı, karın tamamının vakıflar tarafından amaçları doğrultusunda harcanacağı ya da biriktirileceği, başkaca bir karar alınamayacağı, mali idarece iktisadi işletmeler tarafından bağlı oldukları cemaatlere aktarılan net karın kar payı stopajına tabi olmadığı yönünde özelgeler bulunduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI :Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Tüzel kişiliği bulunmayan dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler, kurumlar vergisi mükellefi olarak ayrı bir vergi sujesi kabul edilmekle birlikte, bağlı bulundukları vakıf veya dernek tarafından yönetilirler ve dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmelerden her biri için, bunların bağlı olduğu tüzel kişiler ile dernek ve vakıflar tarafından ayrı beyanname verilir. Sermayelerinin tamamı da ilgili dernek veya vakıf tarafından tahsis edilir. 83 seri nolu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği'nde ise, iktisadi işletmenin oluşan karından ödenmesi gereken vergiler indirildikten sonra kalan net karın vakıf bütçesine gelir olarak aktarılacağı belirtilmiştir.
Gelir Vergisi Kanunu’nun 94/6-b-i bendinde, 75. maddeye atıfta bulunularak maddenin sadece ikinci fıkrasının 1,2 ve 3 numaralı bendinde yazılı kar paylarından stopaj yapılacağı ifade edilmiş, 75/2. maddesinde iştirak hisselerinden doğan kazançlar menkul sermaye iradı sayılmış, ancak vergi kanunlarında iştirak hissesinin tanımı yapılmamıştır. Yalnız, anılan 75. maddenin 2. bendinin parantez içi bölümünde, limited şirket ortaklarının, iş ortaklarının ve komanditerlerin kar payları ile kooperatiflerin dağıttıkları kazançların iştirak hisselerinden doğan kazanç olduğu, kooperatiflerin ortakları ile yaptıkları muamelelerden doğan karların ortaklara, kooperatifle yaptıkları muameleler nisbetinde tevziinin, kazanç dağıtımı sayılmayacağı belirtilmekle yetinilmiş, dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmelerden elde edilen karın dernek veya vakıf hesabına aktarılmasının iştirak kazancı kabul edildiğine ilişkin açık bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
Bu durumda, derneklere ait iktisadi işletmelerin elde ettikleri kazançları, bağlı bulundukları derneklere aktarmaları yönünde genel bir düzenleyici işlemin varlığı da mevcutken, iktisadi işletmenin elde ettiği karı, hukuken bağlı ve ait olduğu dernek veya vakıf tüzel kişiliği hesabına aktarması işlemi nitelik itibariyle bir kar dağıtımı işlemi kabul edilemeyeceğinden ve söz konusu kazancın aktarımı, stopaja konu olacak kar payları arasında da sayılmadığından, davacı iktisadi işletme tarafından bağlı bulunduğu derneğe aktarılan kazacın dernek açısından iştirak kazancı kabul edilmesi suretiyle yapılan tevfikatın kaldırılması ve ödenen tutarın iadesi istemiyle açılan davayı reddeden vergi mahkemesi kararına yöneltilen istinaf başvurusunun reddi hukuka uygun düşmediğinden temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının ONANMASINA,
3. Davacıdan 492 sayılı Harçlar Kanunu'na bağlı (3) sayılı Tarife uyarınca … TL maktu harç alınmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 09/03/2022 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.