Esas No: 2021/9828
Karar No: 2022/1435
Karar Tarihi: 07.02.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/9828 Esas 2022/1435 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2021/9828 E. , 2022/1435 K."İçtihat Metni"
Bölge Adliye
Mahkemesi : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
No : 2019/4136-2021/638
İlk Derece
Mahkemesi : Mersin 6. İş Mahkemesi
Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir
İlk Derece Mahkemesince, davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulüne, kararın ortadan kaldırılmasına, davacı ... yönünden süresinde açılmayan davanın reddine, davacı ... yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Adana Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi kararının davacı ... vekili ve davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili, davalı kurum tarafından davacılara Entrans Lojistk Hiz. Taş. Ltf. Şti'nin müdürü olması nedeniyle 2016/39053 takip numaralı, 17.10.2018 tarihli ve 113.478,78-TL bedelli ödeme emirleri gönderildiğini, ödeme emrinin davacı ...'ye 22.10.2018 tarihinde tebliğ edildiğini, aynı ödeme emrinin davacı Alper Alpaydın'a ise 30.10.2018 tarihinde tebliğ edildiğini, gönderilen ödeme emrinin iptali amacıyla 01.11.2018 tarihinde başvuru yapıldığını, davalı kurum tarafından taleplerinin red edildiğini, ödeme emirlerinin usule aykırı olduğunu, davaya konu olan alacağın davacılar açısından zamanaşımına uğradığını, ödeme emirlerinin iptalini istemiştir.
II-CEVAP:
Davalı Kurum vekili, davanın reddini istemiştir.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, “davacılardan Ayfer'in 12.01.2000-18.04.2002 tarihleri arasında dava dışı şirketin yönetim kurulu üyesi ve şirkette %50 oranında ortaklık payının bulunduğu, davacılardan...'in 12.01.2000-05.06.2008 tarihleri arasında dava dışı şirketin yönetim kurulu üyesi ve şirkette %50 oranında ortaklık payının bulunduğu, borçlu şirketin 09.10.2013 tarihinde resen terkin olduğu, SGK tarafından borçlu şirket hakkında icra takibi yürütüldüğü ve bir takım araçlar üzerine haciz konulduğu, şirketin 08.05.2006 tarihi itibariyle yapılandırma talebinde bulunduğu ve bir kısım taksitlerin ödenediği görülmüştür. Ödeme emirlerinin davacılar tarafından tebliğ alındıktan sonra süresi içinde kuruma başvurduğu, kurumun yapılan itirazların reddetmesine karşı yine süresi için de mahkememize başvurulduğu, kuruma yapılan itirazın itiraz mercinin doğru olmamasına karşı başvuru süresini kestiği ve açılan davanın süresinde olduğu görülmüştür. Davacıların ortağı olduğu şirket aleyhine takip başlatıldığı, yapılandırmaya başvurma ve konulan araç hacizleri dikkate alındığında 6183 sayılı yasanın 103 maddesi gereği alacağın zamanaşımına uğramadığı ancak SGK tarafından gönderilen ödeme emri dikkate alındığında davacılara müştereken ve müteselsilen sorumluluk yükletildiği ancak davacıların sadece payları oranında sorumlu olacağı” gerekçesiyle “davanın kısmen kabulü ile davalı kurum davacılar aleyhine başlattığı 2016/39053 takip nolu 17.10.2018 tarihli 13755852 ve 13756092 numaralı ödeme emirlerinden davacıların hisseleri oranında sorumlu olduklarının tespitine” karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesi, “Ödeme emri davacı ...'e 30/10/2018 tarihinde, davacı ...'e 22/10/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir. Dava ise her ikisi adına 13/11/2018 tarihinde açılmıştır. Bu durumda davacı ... yönünden dava tarihi itibariyle 15 günlük süre geçirilmiştir. Bu davacı yönünden red kararı verilmelidir. Davacı ... yönünden esastan yapılan incelemeye gelince; Ödeme emrine konu prim borcu 2000/2,3,4,5,6,7,8,9,10,11,12. Aylar 2001/1.ve 4. Aylar ile 2002 yılı 1. Ayına ait borçlardır. Prim borcunun doğduğu dönem itibariyle zaman aşımı süresi 5 yıldır. her ne kadar bilirkişi zaman aşımını kesildiğini belirtmiş ise de şirket borcu açısından zaman aşımını kesecek son işlem 2008 yılında yapılan yapılandırma sebebiyle 31/10/2008 de yapılan ödemedir. Şirketin bu işleminin zaman aşımını kestiği kabul edilse dahi bu işlemden itibaren de 5 yıllık zaman aşımı süresi yeniden dolmuştur. Dolayısıyla davacı ... yönünden davanın kabulü ile ödeme emri sebebiyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi hatalı olmuştur. Ayrıca karar ödeme emrinin iptali istemine ilişkin olup hüküm kısmında davanın kabulüne denildikten sonra çelişkili olacak şekilde davacıların borçtan sorumluluğuna karar verilmesi hatalıdır.” gerekçesiyle HMK 353/1-b.2 ve 355. Maddeleri gereğince İlk Derece Mahkemesi hükmünün ortadan kaldırılmasına, davacı ... yönünden süresinde açılmayan davanın reddine, davanın davacı ... yönünden davanın kabulü ile, davalı Kurumca davacıya gönderilen 2016/39053 takip numaralı ödeme emrinin iptaline karar vermiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacılardan ... vekili, kuruma başvurunun dava şartı olduğunu, ...'ye ödeme emrinin 22.10.2018 tarihinde tebliğ edilmiş olması üzerine 26.10.2018 tarihinde dava şartı olması sebebiyle davalı kuruma başvuru yapıldığını, davalı kurum tarafından red kararının 08.11.2018 tarihinde tebliğ edildiğini, işbu davanın 13.11.2018 tarihinde süresinde açıldığını belirterek temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
Davalı Kurum vekili, 6183 sayılı kanunun 103/1 maddesinde zamanaşımını kesen sebeplerin açıkça sayıldığını, borçlular adına yasal 10 yıllık zamanaşımı dolmadan zamanaşımını kesen işlemler yapıldığından zamanaşımı süresi kesilip davaya konu alacakların zamanaşımına uğramamış olduğunu, davacı taraf itirazında haksız olduğundan 6183 S.Y. 58. Maddesi uyarınca itiraz ettiği takip dosyalarına ait ödeme emirlerine konu alacağın %10 zamlı olarak tahsiline karar verilmesi gerektiğini belirterek temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
1-Davacılardan ... yönünden:
Bölge Adliye Mahkemesince, davacılardan ... bakımından ödeme emrinin kendisine tebliğinden itibaren yasal süresi içerisinde dava açmadığı gerekçesiyle ilk derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.
İnceleme konusu dosya kapsamından; davacılardan ...'ye ödeme emrinin 22.10.2018 tarihinde tebliğ edildiği, bunun üzerine vekilinin 26.10.2018 tarihli dilekçe ile kuruma itirazda bulunduğu, ancak davalı kurum tarafından istem hakkından verilen red kararının 08.11.2018 tarihinde davacı vekili tebliğ edildiği, 13.11.2018 tarihinde iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
5510 sayılı Kanunun 88. maddesinde (506 sayılı Kanun m. 80) Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun 51 inci, 102 nci ve 106 ncı maddeleri hariç, diğer maddeleri uygulanacağı, Kurumun, 6183 sayılı Kanunun uygulanmasında Maliye Bakanlığı ile diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri kullanacağı belirtilmiştir.
5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanununun 37. maddesinin üçüncü fıkrasında da süresi içinde ödenmeyen sosyal sigorta ve genel sağlık sigortası primleri, işsizlik sigortası primleri, idarî para cezaları, gecikme zamları, katılım payları Kurum alacağına dönüşeceği ve bu alacakların tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci, 102 nci ve 106 ncı maddeleri hariç diğer maddelerin uygulanacağı belirtilmiştir.
6183 sayılı Kanun'un 58. maddesinde, kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında, tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde (7061 sayılı Kanun ile değişik, 01.1.2018 tarihinden geçerli olmak üzere 15 gün içinde) itirazda bulunabileceği belirtilmiştir. Anılan madde ile Kurum alacakları için 6183 sayılı Kanunun 55. maddesi hükmü uyarınca düzenlenip tebliğ edilen ödeme emirlerine karşı 7 gün içerisinde dava açılması zorunludur.
6183 sayılı Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, kamu Kurumu olan Sosyal Güvenlik Kurumuna idari icra takibi yetkisi vermektedir. Tahakkuk etmiş ve kesinleşmiş Kurum alacaklarının nasıl tahsil edileceğini düzenleyen bir usul kanunudur. SGK, icra dairesine başvurusuna gerek kalmadan kendisi ödeme emri düzenleyerek takip yapabilme yetkisini haizdir.
Öte yandan, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 4/1. maddesi (5521 sayılı Kanun m. 7/3) “31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile diğer sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklarda, hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talepleri hariç olmak üzere, dava açılmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaat edilmesi zorunludur. Diğer kanunlarda öngörülen süreler saklı kalmak kaydıyla yapılan müracaata altmış gün içinde Kurumca cevap verilmezse talep reddedilmiş sayılır. Kuruma karşı dava açılabilmesi için taleplerin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması şarttır. Kuruma başvuruda geçirilecek süre zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin hesaplanmasında dikkate alınmaz” hükmünü amirdir.
Davadaki uyuşmazlık, 6183 sayılı Kanun kapsamında çıkarılan ödeme emrinin iptali davasında da, 7036 sayılı Kanun 4/1. maddesi uyarınca, Kuruma başvuru dava şartının uygulanıp uygulanmayacağı konusundadır. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununda, dava açılabilmesi için öncelikle Kuruma başvuru ile Kurumun talebi kabul etmemesi ve bir uyuşmazlık bulunması şartı aranıyor ise de, 6183 sayılı Kanunun 58. maddesindeki düzenleme ile de, ödeme emrinin iptali isteminde dava açma prosedürü olarak, hak düşürücü süre kabul edilmiştir. Hak düşürücü süre, niteliği itibariyle sonuçlarını kendiliğinden meydana getirir ve bu nedenle re’sen dikkate alınması gerekir. 6183 sayılı Kanun kapsamındaki takiplerde davalı Kurum, düzenleyip tebliğ ettiği ödeme emri ile iradesini ortaya koyması ve uyuşmazlık çıkarması karşısında, 7036 sayılı Kanunun 4/1 (5521 sK m. 7) maddesinin uygulama yeri yoktur. Zira olayda kişinin Kurumdan talebi değil, Kurumun davacıdan alacak talebi bulunmaktadır ve yukarıda belirtildiği gibi yasada ödeme emrine itiraz prosedürü özel olarak düzenlenmiştir.
Kurum borçlusunun süresinde ödeme emrinin iptalini istemeyip de yine süresinde Kuruma itiraz etmesi halinde, bu talebin hatalı merciye yapılan başvuru olarak kabul edilmesi Dairemizin ve Hukuk Genel Kurulunun yerleşik görüşleri arasındadır. (HGK 2.11.2011 t. 2011/21-571-680) 5521 ve 7036 sayılı Kanunlar ile de, hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talepleri hariç olmak üzere, dava açılmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaat şartı getirildiğinden borçlu, ödeme emrinin tebliğinden itibaren dava açma süresi içerisinde Kuruma müracaat ettiğinde, Kurumun ret kararı ya da 60 gün içinde cevap vermeyerek zımni ret halinde yine dava açma süresinde yetkili iş mahkemesine dava açması halinde, dava süresinde sayılır.
Yukarıda belirtilen maddi ve hukuki olgulara göre, somut olayda Kurumun 6183 sayılı Kanuna tabi olarak çıkardığı ödeme emirlerinin iptali nedeniyle davacı tarafından dava açmadan önce Kuruma süresinde itiraz ettiği anlaşılmakla; mahkemece davanın, süresinde açıldığı gözetilmek suretiyle işin esasına girilerek bakılması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
2-Kurumun temyizine gelince,
Eldeki davada, öncelikle davacılara gönderilen ödeme emirlerinin okunaklı olmaması nedeniyle denetlenemediğinden öncelikle, asıllarının celbi ile zamanaşımı iddiası ile ödeme emirlerinin iptali istemine göre zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediği hususunda yapılacak değerlendirme ile sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar doğrultusunda inceleme yapmak suretiyle karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı ... ve davalı Kurum vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Adana Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Adana Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 07.02.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.