Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/7920
Karar No: 2022/1437
Karar Tarihi: 07.02.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/7920 Esas 2022/1437 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2021/7920 E.  ,  2022/1437 K.

    "İçtihat Metni"


    Mahkemesi : Van Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
    No : 2020/1120-2021/667

    İlk Derece
    Mahkemesi : Van 2. İş Mahkemesi

    Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir
    İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Van Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Van Bölge Adliye Mah. 3. Hukuk Dairesi kararının davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM:
    Davacı vekili, davacının davalı işverenin yanında geçen ve Kuruma bildirilmeyen 01.04.2006-21.09.2007 ve 03.04.2009-15.05.2009 arasındaki hizmetlerinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
    II-CEVAP:
    Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
    Davalı Kurum vekili, davanın reddini istemiştir.
    III-MAHKEME KARARI:
    A-İLK DERECE
    MAHKEME KARARI
    Mahkemece, “SGK kayıtlarına göre taraflar arasındaki sigortalılık ilişikisi 03/04/2009 tarihinde sona erdiğinden eldeki dava 02/10/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmakla dava tarihi itibariyle 01/04/2006-20/09/2007 tarihleri arasındaki hizmet tespit talebinin 5 yıllık hak düşürücü süre engeline takıldığı, bu nedenle söz konusu tarihler arasındaki hizmet tespit davasının süre aşımı nedeniyle reddinin gerektiği, 04/04/2009-15/05/2009 tarihleri arasındaki hizmet tespit talebi açısından değerlendirme yapılacak olursa bordro tanıklarının davacının işe başlama ve işten ayrılma tarihleri ile ne kadar süre ile çalışmasını devam ettirdiğini bilmedikleri, 04/04/2009-15/05/2009 tarihleri arasındaki hizmet tespit davası yönünden davacı davasını şüpheden arındırılmış kati, somut, inandırıcı delillerle ispat edemediğinden anılan tarihler arasındaki talebin de reddinin gerektiği” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    Bölge Adliye Mahkemesi, “davacının davalı işyerinde 01.04.2006-21.09.2007 ve 03.04.2009-15.05.2009 tarihleri arasında çalıştığının tespitini talep ettiği, davanın 02.10.2019 tarihinde açıldığı, talep edilen ilk dönem olan 01.04.2006-21.09.2007 tarihlerinin hak düşürücü süreye uğradığı, tespiti istenen ikinci dönemde bordro tanıklarının beyanlarına başvurulduğu, davacının hangi tarihler arasında çalıştığını hatırlamadıklarını ifade ettikleri, davacı vekilinin duruşmadaki beyanında davacının tespit edilen komşu işyeri tanıklarını tanımadığını, onların da davacıyı tanımadıklarını beyan ettiği bu sebeple mahkemece beyanlarına başvurulmadığı, davacının çalışma iddiasının ispatlanamadığı, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı” gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davacı vekili, davacının davalı işyerinde belli bir süre sigortalı olmakla dava açmak için süre kısıtlaması olmaması gerektiğini, hak düşürücü süre bulunmadığını belirterek temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 79/10. ve 5510 sayılı Yasanın 86/9. maddeleri olup bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. Bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
    506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi ya da çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki; sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihide kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.
    Öte yandan, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2003/21-43 Esas, 2003/97 Karar ve 26.02.2003 tarihli kararında ayrıntıları açıklandığı üzere; kural olarak işe giriş bildirgeleri ve ücret ödeme bordroları sigortalının imzasını içermelidir. Sigortalı, anılan belgeleri hile, hata veya manevi baskı altında imzaladığını ileri sürmemiş veya imzanın kendisine ait olmadığını ya da kesintisiz çalıştığını söylememiş ise, birden fazla işe giriş bildirgesinin varlığı ve işyerinden yapılan kısmi bildirimler, sigortalının o işyerinde kesintili çalıştığına karine oluşturur. Bu karinenin, aksinin, ancak, eş değer de delillerle kanıtlanması gerekmekte olup tanık sözlerine değer verilemez. Bu halde ise hak düşürücü sürenin kesinti tarihleri dikkate alınarak her bir dönem bakımından ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekecektir.
    Somut olayda, davacının davalı işyerinden 21.09.2007-03.04.2009 tarihleri arasında kesintisiz bildirimi bulunduğu, mahkemece 01.04.2006-21.09.2007 tarihleri arasındaki dönem yönünden davanın hak düşürücü sürenin dolması nedeniyle reddine ilişkin verilen karar yerinde ise de; davacının tespitini istediği Kuruma bildirimi yapılan süreler dışında kalan 04.04.2009-15.05.2009 tarihleri arasında geçtiği iddia olunan fiili çalışmanın varlığının yöntemince araştırılmadan sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
    Mahkemece, 04.04.2009-15.05.2009 tarihleri arasında geçen dönem bakımından davacı isticvap olunarak birlikte çalıştığı kişiler sorularak beyanı alınmalı, birlikte çalıştığını belirttiği kişiler ve göstereceği bordro tanıkları dinlenilmeli, aynı şekilde aksi yöndeki tanıkların bildirilmesi yönünde davalılara da süre verilerek, tanık bildirilmesi halinde dinlenilmesi, gerekli görülmesi halinde mahkemece de re'sen bordro tanıkları tespit edilerek tanık olarak beyanları alınmalı, buna rağmen bordro tanığı beyanları yeterli görülmediği taktirde gerekirse komşu iş yeri işverenleri ve çalışanları usulüne uygun olarak belirlenmek suretiyle beyanlarına başvurulmalı, tanık beyanları arasında çelişki oluşursa giderilmeli, bu konuda yeterli ve gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
    O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Van Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Van Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi kararının HMK'nın 373/1. Maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, Üye ...'ın muhalefetine karşı, Başkan ..., Üyeler ..., ... ve ...'nın oyları ve oyçokluğuyla, 07.02.2022 gününde karar verildi.







    KARŞI OY GEREKÇESİ

    1. Çoğunluk ile aradaki temel uyuşmazlık hizmet tespit davasında 21/09/2007 ile 03/04/2009 tarihler arasında işyerinde prim günleri kuruma bildirilen davacı sigortalının bu tarihler öncesi 01.04.2006 tarihinden başlayarak 15.05.2009 tarihine kadar geçen blok çalışmasında 21.09.2007 öncesinin hak düşürücü süreye uğrayıp uğramadığı noktasında toplanmaktadır.
    2. Somut uyuşmazlıkta davacının 21/09/2007 tarihinden 03/04/2009 tarihine kadar ki çalışması kuruma bildirilmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından 21.09.2007 tarihindeki hizmet tespitinin hak düşürücü süreye uğradığı, 03.04.2009 sonrası ise kanıtlanmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
    3. Kararın temyiz edilmesi üzerine çoğunluk tarafından blok çalışmada kayıt öncesi ise hak düşürücü süre nedeni ile reddin doğru olduğu, ancak 03.04.2009 sonrası hizmet tespiti yönünden eksik inceleme yapıldığı gerekçesi ile bozulması gerektiği kabul edilmiştir.
    4. Çalışmanın blok çalışma niteliğinde olması yani kesintisiz devam etmesi halinde hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi, mevsimlik çalışmanın bulunması ve bu çalışmanın yıllar itibariyle kesintisiz sürdüğünün kabulü halinde de çalışılmayan dönemde hizmet akdi askıda olduğundan hükme esas alınan 5 yıllık hak düşürücü sürenin başlangıcı olarak, mevsimlik çalışmanın sona erdiği yılın sonu esas alınması gerekir(Y. HGK. 01.07.2019 tarih ve 2016/21-1238 E, 2019/834 K). Belirtmek gerekir ki “hak düşürücü süre, bildirimsiz kalan çalışmalar yönünden öngörülmüştür. Belgelerden birisinin dahi Kuruma verilmiş olması veya Kurumca, fiilen ya da kayden sigortalı çalışma olgusunun tespiti hâlinde hak düşürücü süreden söz edilemeyecektir. Sigortalının kayda dayanan çalışması bildirilmiş veya kurumca saptanan çalışması var ise bu bildirilen veya saptanan hizmeti ile blok çalışmanın da zamanaşımına uğramadığı kabul edilmelidir.
    5. Dairemizin 2021/10923 E, 2022/1056 Karar sayılı karşı oy gerekçelerinde ayrıntılı olarak açıklandığı gibi blok çalışmalarda kuruma bildirilen süre var ise sonraki çalışma için hak düşürücü süreye uğramaz kabulü önceki çalışma içinde kabul edilmeli ve hak düşürücü süre uygulanmamalıdır. Davacının 01.04.2006-15.05.2009 tarihleri arası çalışmaları blok çalışmaya dayanmaktadır. Bu blok çalışma içinde kuruma intikal eden süreler olduğuna göre hak düşürücü süre önceleri içinde geçerli olmayacaktır. Kararın bu nedenle de bozulması gerekirken sadece kuruma bildirilen süre sonrası yönünden bozulması hatalı olmuştur. Bu nedenle çoğunluğun hak düşürücü süre yönündeki kabulüne katılınmamıştır.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi