Esas No: 2021/7047
Karar No: 2022/1377
Karar Tarihi: 07.02.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/7047 Esas 2022/1377 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2021/7047 E. , 2022/1377 K."İçtihat Metni"
Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
No : 2021/333-2021/438
İlk Derece
Mahkemesi : ... 1. İş Mahkemesi
No : 2013/259-2020/105
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen karara karşı tüm taraf vekillerinin istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili, 01.07.1994 – 31.10.2007 arasında sürekli ve kesintisiz çalışılmasına rağmen kuruma eksik bildirilen hizmet süresinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP
Davalı ve feri müdahil vekilleri davanın reddini talep etmiştir.,
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
“Açılan davanın kısmen kabulü ile, davacı ... ...nün ....sigorta sicil numarası ile davalıya ait ...iş yeri sicil numaralı işyerinde;
01.07.1994 – 31.10.2007 tarihleri arasında ayda 30 gün olmak üzere, toplamda 4.768 gün daha sigortalı olarak çalıştığının tespitine, fazlaya ilişkin taleplerinin reddine” karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
“... 1. İş Mahkemesi'nin 28/09/2020 tarihli, 2013/259 Esas - 2020/105 Karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekili, davalı Kurum vekili ve davalı işveren vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Yasanın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine” karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ
Fer'i müdahil kurum vekili, eksik araştırma ve incelemeyle karar verildiği, yeteri kadar tanık dinlenmediği, dinlenen tanıkların beyanlarının çelişkili olduğu, davanın ispatlanamadığı, kurum tahkikat raporunun irdelenmediği,
Davalı işveren vekili, davanın kabulüne yeter hiçbir somut kanıtın bulunmadığı, dinlenen tanıkların bir kısmının davacıyı tanımadığı, beyanların çelişkili olduğu, davacının isticvabı taleplerinin gerekçesiz reddedildiği, varsayımlara göre, denetime elverişsiz bilirkişi raporu hükme esas alınarak ispatlanamayan davanın kabulüne karar verildiği gerekçeleriyle kararın bozulmasını talep etmişlerdir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME
Hizmet tespitine ilişkin davaların yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 79 ve 5510 sayılı Yasanın 86/9. maddesi bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatlarında vurgulandığı gibi davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiğinden, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerekir.
506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi ya da çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki; sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihide kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.
Öte yandan, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2003/21-43 Esas, 2003/97 Karar ve 26.02.2003 tarihli kararında ayrıntıları açıklandığı üzere; kural olarak işe giriş bildirgeleri ve ücret ödeme bordroları sigortalının imzasını içermelidir. Sigortalı, anılan belgeleri hile, hata veya manevi baskı altında imzaladığını ileri sürmemiş veya imzanın kendisine ait olmadığını ya da kesintisiz çalıştığını söylememiş ise, birden fazla işe giriş bildirgesinin varlığı ve işyerinden yapılan kısmi bildirimler, sigortalının o işyerinde kesintili çalıştığına karine oluşturur. Bu karinenin, aksinin, ancak, eş değer de delillerle kanıtlanması gerekmekte olup tanık sözlerine değer verilemez. Bu halde ise hak düşürücü sürenin kesinti tarihleri dikkate alınarak her bir dönem bakımından ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekecektir.
Somut olayda; davalı işverene ait işyerinden bildirilen çalışmanın 19.03.2001 tarihinde başlayıp 20.04.2001 tarihinde son bulmuş olması ve davanın 08.03.2013 tarihinde açılmış olması karşısında, davacının 01.07.1994 – 18.03.2001 arası döneme ilişkin talebiyle ilgili, işten ayrıldıktan sonraki 5 yıllık hak düşürücü sürenin fazlasıyla geçmiş olduğu, işe giriş bildirgesi ve bildirim bulunmayan dönemin hak düşürücü süre kapsamında kaldığı değerlendirilerek davanın bildirim öncesi dönem yönünden reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalıdır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine karardan bir örneğin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, Üye ...'ın muhalefetine karşı, Başkan ..., Üyeler ..., ... ve ...'nın oylarıyla ve oyçokluğuyla, 07/02/2022 gününde karar verildi.
KARŞI OY GEREKÇESİ
1. Çoğunluk ile aradaki temel uyuşmazlık hizmet tespit davasında 19.03.2001-20.04.2001 tarihler arasında işyerinde prim günleri kuruma bildirilen davacı sigortalının bu tarihler öncesi 01.07.1994 tarihinden başlayarak 31.10.2007 tarihine kadar geçen blok çalışmasında 19.03.2001 öncesinin hak düşürücü süreye uğrayıp uğramadığı noktasında toplanmaktadır.
2. Somut uyuşmazlıkta davacının 19.03.2001 tarihinden 20.04.2001tarihine kadar ki çalışması kuruma bildirilmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda blok çalışma ve kuruma bildirilen süreye ilişkin kayıt nedeni ile gerçekleşen çalışmadan dolayı 01.07.1994 tarihinden 31.10.2007 tarihine kadar hizmetin tespitine karar verilmiş, kararın istinaf edilmesi üzerine de Bölge Adliye Mahkemesince istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
3. Kararın temyiz edilmesi üzerine çoğunluk tarafından blok çalışmada kayıt öncesi ise 19.03.2001 öncesinin hak düşürücü süreye uğradığı kabul edilerek 01.07.1994- 19.03.2001 arası istemin reddi gerektiği gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
4. Çalışmanın blok çalışma niteliğinde olması yani kesintisiz devam etmesi halinde hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi, mevsimlik çalışmanın bulunması ve bu çalışmanın yıllar itibariyle kesintisiz sürdüğünün kabulü halinde de çalışılmayan dönemde hizmet akdi askıda olduğundan hükme esas alınan 5 yıllık hak düşürücü sürenin başlangıcı olarak, mevsimlik çalışmanın sona erdiği yılın sonu esas alınması gerekir(Y. HGK. 01.07.2019 tarih ve 2016/21-1238 E, 2019/834 K). Belirtmek gerekir ki “hak düşürücü süre, bildirimsiz kalan çalışmalar yönünden öngörülmüştür. Belgelerden birisinin dahi Kuruma verilmiş olması veya Kurumca, fiilen ya da kayden sigortalı çalışma olgusunun tespiti hâlinde hak düşürücü süreden söz edilemeyecektir. Sigortalının kayda dayanan çalışması bildirilmiş veya kurumca saptanan çalışması var ise bu bildirilen veya saptanan hizmeti ile blok çalışmanın da zamanaşımına uğramadığı kabul edilmelidir.
5. Dairemizin 2021/10923 E, 2022/1056 Karar sayılı karşı oy gerekçelerinde ayrıntılı olarak açıklandığı gibi blok çalışmalarda kuruma bildirilen süre var ise sonraki çalışma için hak düşürücü süreye uğramaz kabulü önceki çalışma içinde kabul edilmeli ve hak düşürücü süre uygulanmamalıdır. Davacının 01.07.1994-31.10.2007 tarihleri arası çalışmaları blok çalışmaya dayanmaktadır. Bu blok çalışma içinde kuruma intikal eden süreler olduğuna göre hak düşürücü süre önceleri içinde geçerli olmayacaktır. Kararın onanması gerekir. Bu nedenle çoğunluğun hak düşürücü süre yönündeki bozma gerekçesine katılınmamıştır.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.