22. Hukuk Dairesi 2012/18536 E. , 2013/7284 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili müvekkili ile davalı sendika arasında 01.04.2010 tarihli avukatlık sözleşmesi yapıldığını, ücretinin 2.296,88 TL olduğunu, 2011 Temmuz ayında müvekkiline sözlü olarak Sendika Genel Başkanı tarafından "sendikaya başka bir avukat alındığı, o avukat ile sözleşme imzalandığı, sözleşmeye göre avukatın herhangi bir vekalet ücreti almayacağı, avukatlık yaptığı takdirde kendisine referans olunacağı bu şartları kabul ederse çalışmaya devam edebileceği aksi takdirde işine son verileceğini bildirildiğini, 26.07.2011 tarihli yönetim kurulu kararı doğrultusunda ekonomik ve benzer nedenlerden dolayı 01.10.2011 tarihinde feshedileceğinin bildirildiğini, müvekkilinin fesih tarihine kadar yasal hakları saklı kalmak kaydıyla yükümlülüklerini yerine getireceğini bildirdiğini, müvekkilinin sendikanın hukuki danışmanlığını yaptığı sürece sözleşmeden doğan yükümlülüklerini tam ve eksiksiz olarak yerine getirdiğini, sözleşmenin 01.04.2011 tarihinde bir yıl süre için yenilendiğini, sözleşmenin 12. maddesine göre sendika avukatı azleder, işi kovuşturmasına olanak vermezse yahut sözleşmeyle yüklendiği vecibelerden birini yerine getirmezse avukat sözleşme gereği ücretini isteme hakkı kazanacaktır denildiğini, böylelikle 01.04.2012 tarihine kadar olan alacaklarını istemeye hak kazandığını bu sebeple altı aylık brüt ücreti olan 1.3781,28 TL nin işten çıkarılma tarihi olan 01.10.2010 tarihinden işleyecek eybmf ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, taraflar arasındaki ilişkinin vekalet ilişkisi olup hizmet sözleşmesi olmadığını bu sebeple görev yönünden davanın reddi gerektiğini, davacının yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmediğini, sendikanın işlerini öncelikli tutmakta hassas davranması gerekirken haftada iki gün sendikaya geldiğini, gelmediği zamanlarda sözleşme gereği bildirimde bulunması gereken genel başkan veya genel sekretere haber vermediğini, 3. madde gereğince yıllık faaliyet raporu vermediğini, davacının belirli süreli hizmet sözleşmesiyle çalıştığını, sendikada çalıştığı dönemde ve sonrasında kendi işini yapmaya devam ettiğini, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, sendika yönetim kurulunun yapmış olduğu 26.07.2011 günlü toplantısında, "Sendikamızın Avukatlık hizmetlerini sürdürmek üzere Avukat ... ile yapılan sözleşme hükümlerine göre çalışmayı kabul ettiği, ... ile sözkonusu hükümler çerçevesinde çalışılmasına, kastedilen sözleşme hükümlerini kabul etmemesi halinde ise daha evvel yapılan 01.04.2010 tarihli sözleşmesinin 01.10.2011 tarihinden itibaren feshedilmesine..." karar verildiği, davalı tarafın fesih gerekçesi ile bağlı olduğu, davalının iş koşullarında başkalaştırma ve değişiklik yapmak istediğini, çalışan tarafından kabul edilmeyen değişikliğin, kabul etmediği sürece çalışanı bağlamadığını, taraflar arasındaki sözleşmenin 01.04.2011 tarihinden 01.04.2012 tarihine kadar uzadığını, Borçlar Kanununun 325. maddesinde; "iş sahibi işi kabulde temerrüt ederse, işçi taahhüt ettiği işi yapmaya mecbur olmaksızın sözleşmedeki ücreti isteyebilir. Şu kadar ki, işi yapmadığından dolayı tasarruf ettiği yahut diğer bir iş ile kazandığı veya kazanmaktan kasten feragat eylediği şeyi mahsup ettirmeğe mecburdur..." denildiğini, sözleşmenin 1/c. maddesinde; "Avukat müvekkile ait işler dışındaki kendi işlerini yürütürken..." sözlerinin yer aldığını, bu düzenleme ile sendikanın aynı zamanda davacıya dışarıda kendi bürosunda iş yapma olanağı tanımış olup sendikadan ayrılmakla kazandığı ayrı bir menfaat bulunmadığından indirim düşünülmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında düzenlenen sözleşme 01.04.2010-01.04.2011 tarihlerine ilişkindir. Sözleşmede başlangıç ve bitiş tarihleri net olarak belirtilmiştir. Ancak, yapılan işin niteliği ve davacının yaptığı iş itibariyle belirli süreli hizmet sözleşmesi olmasını gerektiren objektif koşullar olayda mevcut değildir. Somut olayda taraflar arasındaki iş sözleşmenin belirsiz süreli iş sözleşmesi olarak kabul edilerek sözleşmenin süresinden önce sona erdirildiği gerekçesi ile mahrum kalınan ücret isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi bozma sebebidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 04.04.2013 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.