Esas No: 2016/31
Karar No: 2022/898
Karar Tarihi: 09.03.2022
Danıştay 13. Daire 2016/31 Esas 2022/898 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 13. Daire Başkanlığı 2016/31 E. , 2022/898 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2016/31
Karar No:2022/898
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...Sitesi Yöneticiliği
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVALI) : ...Defterdarlığı
(... Başkanlığı)
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : .... İdare Mahkemesi'nin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, İstanbul ili, Üsküdar ilçesi, ...Mahallesi, ...pafta, ...ada, ...parselde bulunan taşınmazı kiralama taleplerinin reddine ilişkin ...tarih ve ...sayılı işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: .... İdare Mahkemesi'nce verilen kararda; Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmelik'in 70. maddesinin 1. fıkrasında, "Tahsisli taşınmazlar ile kamu hizmeti görülmek üzere genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerince kiralanmış olan taşınmazların ticari amaçla kullanılması mümkün olan yerler, tasarruf eden kuruluş amirinin görüşü alınmak suretiyle, ilde defterdarın, ilçede kaymakamın onayı ile İdarece kiraya verilebilir;"; 74. maddesinin 1. Fıkrasında ise, "Kira sözleşmesi, sürenin bitimiyle sona erer." kurallarının yer aldığı; kiralama konusunda idarelerin takdir hakkı bulunduğundan bu konuda idarelerin zorlanamayacağı açık olduğu gibi davalı tarafından söz konusu parselin imar planında orta öğretim alanında kalması ve Milli Eğitim Bakanlığı'nca ihtiyaç duyulması nedeniyle kiralama taleplerinin uygun görülmediği savunmasına da itibar edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, parselin taşıdığı nitelik dolayısıyla okul olarak kullanılmasının, imara açılmasının, herhangi bir ilave yapı yapılmasının fiilen ve hukuken mümkün olmadığı, taşınmazın kendilerine kiralanması suretiyle kamu yararının sağlanacağı, Mahkeme kararının eksik incelemeye dayalı olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
USUL YÖNÜNDEN:
Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının temel unsurlarından biri de Anayasa’nın 141. maddesinde düzenlenen "yargılamanın açık ve duruşmalı" yapılması ilkesidir. Yargılamanın açıklığı ilkesinin amacı, yargısal mekanizmanın işleyişini kamu denetimine açarak yargılama faaliyetinin saydamlığını güvence altına almak ve yargılamada keyfiliği önlemektir. Bu yönüyle, hukuk devletini gerçekleştirmenin en önemli araçlarından biridir.
Adil yargılanma hakkının düzenlendiği Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) 6. maddesindeki “aleni yargılamanın” varlığı, zorunlu olarak “sözlü yargılama” hakkını da içerir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 17. maddesinin birinci fıkrasında, Danıştay ile idare ve vergi mahkemelerinde açılan iptal ve yirmibeşbin Türk Lirasını aşan tam yargı davalarında taraflardan birinin isteği üzerine duruşma yapılacağı; üçüncü fıkrasında, duruşma talebinin, dava dilekçesi ile cevap ve savunmalarda yapılabileceği kurala bağlanmıştır. Anılan maddeye göre, taraflardan birinin isteği üzerine, duruşma yapıldıktan sonra uyuşmazlık hakkında karar verilmesi gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, davacı vekili tarafından dava konusu işlemin iptali istemiyle verilen ve 29/09/2014 tarihinde İdare Mahkemesi kaydına alınan dava dilekçesinde duruşma yapılması isteminde bulunulduğu hâlde, Mahkemece duruşma yapılmaksızın karar verildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece davacının duruşma istemi göz önünde bulundurulmadan karar verilmesi, hem Anayasa'nın 36. maddesinde yer alan âdil yargılanma hakkına, hem de 2577 sayılı Kanun'un 17. maddesinin açık ve emredici kuralına aykırı olduğundan, usûl hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte eksiklik olarak değerlendirilmesi gereken bu husus, 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesinin 2. fıkrasının (c) bendi uyarınca kararın bozulmasını gerektirmektedir.
Bu itibarla, dava dilekçesinde duruşma yapılması istenilmesine rağmen, duruşma yapılmaksızın verilen İdare Mahkemesi kararında usûl hükümlerine uygunluk bulunmamaktadır.
Öte yandan, bozma kararı üzerine Mahkemece yeniden karar verileceğinden, davacının esasa ilişkin temyiz iddialarının bu aşamada incelenmesine gerek bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca .... İdare Mahkemesi'nin ...tarih ve E:..., K:... sayılı kararının BOZULMASINA,
3 Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme'ye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 09/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.