6. Ceza Dairesi 2016/3433 E. , 2017/3155 K.
"İçtihat Metni" İhkakı hak suçundan sanık ...’ın, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 308/2, 308/3, 61 ve 59/2. maddeleri uyarınca 16 gün hapis ve 135,00.-Türk Lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Şişli 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/06/2009 tarihli ve 2007/560 esas, 2009/825 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, deneme süresi içerisinde sanığın kasıtlı bir suç işlediğinden bahisle hükmün açıklanmasına, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 308/2, 308/3, 61 ve 59/2. maddeleri uyarınca 16 gün hapis ve 135,00.-Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına, cezaların 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun"un 6. maddesi uyarınca ertelenmesine dair ... 26. Asliye Ceza Mahkemesinin 23/09/2014 tarihli ve 2014/137 esas, 2014/281 sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığının 28/01/2016 gün ve 2015 E.2661/8780 sayılı kanun yararına bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 15/02/2016 gün ve KYB/2016/47132 sayılı ihbar yazısı ile infaz dosyası 22/03/2016 tarihinde Dairemize gönderilmekle incelendi:
Anılan Yazıda;
(1-647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun"un 4/2. maddesinde yer alan, “Suç tarihinden önce, para cezasına veya tedbire çevrilmiş olsa dahi, hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum edilmemiş olanlar hakkında, hükmolunan otuz güne kadar (otuz gün dahil) hürriyeti bağlayıcı cezalarla, suç tarihinde 18 yaşını ikmal etmemiş olanların mahkum edildikleri kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezalar yukarıki bentlerde yazılı ceza veya tedbirlerden birine çevrilir. ” şeklindeki düzenleme karşısında, suçun işlendiği tarih itibarıyla 18 yaşını ikmal etmeyen ve adli sicil kaydına göre, daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olan sanık hakkında hükmolunan kısa süreli hapis cezasının, anılan maddenin 1. fıkrası bentlerindeki seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi gerektiğinin gözetilmemesinde,
2-Sanığın deneme süresi içerisinde yeni bir suç işlediğinin anlaşılması karşısında, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/11.maddesinde belirtildiği üzere, "denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar" şeklindeki düzenleme karşısında, önceki hükmün aynen açıklanmasına karar
verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hapis ve adli para cezalarının 647 sayılı Cezaların infazı hakkında Kanun"un 6. maddesi uyarınca ertelenmesine karar verilmesinde, isabet görülmemiş olduğundan bahisle 5271 sayılı CMK’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması Dairemizden istenilmiştir.
TÜ R K M İ L L E T İ A D I N A
Temyiz incelemesinden geçmeyen kesinleşen ve kesin hüküm halini almış bir kararın olağanüstü yasa yolu aşamasında denetimi söz konusu olmaktadır. Kesin kararın iki önemli özelliği vardır. Kesinliği ve değerliliğidir. İşte bu özelliği taşıyan kesin kararın olağanüstü yasa yolu olan kanun yararına (yazılı emir yolu) bozmada; 26.10.1932 gün ve 32/13 ve 20.05.1957 gün ve 1953/5–1957/13 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında çok özlü bir şekilde ifade edildiği üzere;
a) Uygulamadaki hatalar,
b) Esas ve hükme etkili olan usul hataları kanun yararına (yazılı emir yolu) bozmanın konusunu oluşturmaktadır. Görüldüğü üzere olağanüstü bir yasa yolu olan yasa yararına bozma (yazılı emir) müessesesinin konusunu oluşturabilen yasaya aykırılık halleri kurumun doğal gereği olarak olağan kanun yolu olan istinaf ve temyiz dava yolu nedenlerine göre dar ve kısıtlıdır. Burada amaçlanan kesin hüküm otoritesini korumaktır.
Kısa süreli hapis cezasının paraya veya tedbire çevrilmesi, cezanın ertelenmesi; cezanın sanığın kişiliğine uydurulmasını öngören kurumlar olup, 647 sayılı Yasanın 4. ve 6. maddelerinde 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Yasanın 50 ve 51. maddelerinde yer almıştır.
647 sayılı Yasanın 4. maddesi kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezaların hapis ve/veya tedbirini öngörmekle birlikte aynı maddede sınırlı sayılı hali mutlak uygulanır. Kural olarak “Suç tarihinden önce para cezasına veya tedbire çevrilmiş olsa dahi hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum edilmemiş olanlar hakkında hükmolunan 30 güne kadar (30 gün dahil) hürriyeti bağlayıcı cezalarla suç tarihinde 18 yaşını ikmal etmemiş olanların mahkum edildikleri kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezalar yukarıdaki bentlerde yazılı ceza veya tedbirlerden birine çevrilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
647 sayılı Yasanın 6. maddesi ise; sınırlı sayılı mahkumiyet cezalarından birine mahkum olanın “geçmiş hali ve suç işleme konusundaki eğilimine göre cezanın ./..
ertelenmesi ilerde suç işlemekten çekinmesine sebep olacağı hususunda mahkemece kanaat edinilirse bu cezanın ertelenmesine hükmolunabilir” şeklinde düzenlenmiştir.
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK"nın 231. maddesinde anlamını bulan hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesi ise ilk kez 5395 sayılı Yasanın 23. maddesinde yer alıp, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Yasa ile yetişkinlerde şikayete tabi suçlarla sınırlı hale getirilip, 08.02.2009 tarihinde 5278 sayılı Yasa ile 2 yıla kadar hapis ve adli para cezasını kapsayan özelliğe ulaşıp 22.07.2010 gün ve 6008/7. maddesi ile “sanığın kabul etmemesi halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez” hükmü ile değişiklik görmüştür.
5271 sayılı CMK"nın 231. maddesinin uygulanması objektif ve subjektif koşullara bağlanmıştır. 647 sayılı Yasanın 6. maddesi ile CMK"nın 231. maddesinin ortak noktası sanığın bir daha suç işlemeyeceği yönünde bir kanaate varılması gerekir. Ancak ölçütleri farklıdır.
CMK"nın 231. maddesinde öngörülen ölçütlerin varlığı halinde hakimin sanık yönünden hukuki sonuç doğurmamasına olanak sağlayan bu yönüyle sanık lehine olduğundan; hakimin bunu öncelikle ele alması gerekmektedir.
14.11.1997 gün 3–2 sayılı İçtihadı Birleştirme kararında özetle “Erteleme istemi hakkında olumlu ya da olumsuz bir kararı kapsayan ya da yasal gerekçe gösterilmeden bu isteğin reddine veya kabulüne ilişkin olan ve temyiz edilmeden kesinleşmiş bulunan hükümlere karşı yasaya aykırılık bulunduğundan söz edilerek yazılı emre dayalı ihbarnameyi kabule değer bulmaya olanak yoktur.” hükmüne yer verip,
Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 08.04.1985 gün ve 4/453-201 sayılı kararında ise; erteleme (tecil) gibi kabul edip etmemenin mahkemenin takdirine bağlı istekler hakkında verilen kararlar yazılı emir konusunu oluşturmaz şeklinde karara bağlamıştır.
Bilindiği üzere hükmün kesinleştiği tarihteki maddi ve usuli kurallar yasa yararına bozmada dikkate alınacaktır.
Somut olaya gelince;
Sanık ..."ın 20.05.2004 tarihinde katılan Muharrip ...a karşı işlediği suç nedeniyle açılan kamu davasının yürütülen yargılamasında, tüm aşamalarda sanık suçlamayı reddedip, sanık müdafii 26.06.2009 tarihli oturumda sanık savunmalarına iştirak ile “önce beraat, aksi halde kanunun lehe hükümleri uygulanıp, cezanın paraya çevrilip, tecil edilmesini” talep etmiştir.
Şişli 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 26.06.2009 gün 2007/560 – 2009/825 sayılı kararında; 5252 sayılı Yasanın 9. maddesine göre lehe olan yasanın 765 sayılı TCK"nın 308/1-3. maddesi olduğunu benimseyerek anılan kanunun 308/1-3, 61, 59. maddeleri uyarınca neticeten 16 gün hapis ve 135.-TL adli para cezası ile cezalandırılmasına,
CMK"nın 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, sanığın 5 yıl süre ile denetime tabi tutulmasına karar verip, anılan kararın 07.07.2009 tarihinde kesinleştiği,
Sanık ..."ın 20.06.2012 tarihinde kasıtlı bir suç nedeniyle hakkında açılan kamu davasını yürüten ... 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 04.11.2013 gün 2012/1171–2013/1462 sayılı kararı ile neticeten 2.250.-TL adli para cezası ile mahkumiyetine karar verdiği, anılan bu kararın da kesinleştiği,
26.12.2013 gün ve 2012/1171 Esas sayı ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karara karşı vaki bildirimi ile dosyayı ele alıp duruşma açıp yargılama yapan ... 26. Asliye Ceza Mahkemesinin 23.09.2014 gün ve 2014/137–2014/281 sayılı kararında sanık hakkında 765 sayılı Yasanın 308/1-3, 61, 59. maddeleri uyarınca 16 gün ve 135.- TL adli para cezasına hükmedildiği, anılan cezanın sanığın geçmişteki hali ile suç işlememe konusundaki eğilimine göre, bir daha suç işlemeyeceği yolunda mahkemede kanaat oluştuğu gerekçesiyle cezanın ertelenmesine karar vermiştir. Sanık ve müdafinin yargılamanın her aşamasında paraya çevrilme ve erteleme talebi olup suç tarihinden sonra hükümden önce yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK"nın 231. maddesine göre hükmün açıklanmasının önce ele alınıp uygulanması sanık müdafinin vaki talebini ortadan kaldıramayacağı dikkate alındığında ve yukarıdaki açıklamalar ışığında;
1)Kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbar yazısının 2. bendindeki; hapis ve adli para cezalarının 647 sayılı Kanunun 6. maddesi uyarınca ertelenmesine karar verilmesinde isabet görülmediğine dair itirazı, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmediğinden, bu yöndeki kanun yararına bozma talebinin REDDİNE,
2) Sanık hakkında hükmolunan kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezanın 647 sayılı Yasanın 4. maddesinin uygulama zorunluluğu gözetilmemiş olması nedeniyle yerinde görüldüğünden kabulü ile sanık ... hakkında kesinleşen ... 26. Asliye Ceza Mahkemesinin 23.09.2014 gün ve 2014/137 Esas, 2014/281 Karar sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, CMK"nın 309. maddesindeki yetkiye dayanılarak sanığa verilen 16 gün kısa süreli hapis cezasının 647 sayılı Kanun"un 4. maddesi uyarınca günlüğü 14.-TL"den çevrilerek toplam 224.-TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına, sanığa verilen adli para cezalarının 765 sayılı TCK’nın 72. maddesi gereğince toplanarak neticeten 359.-TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hükmün diğer yönlerinin korunmasına, 27/09/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
...