11. Ceza Dairesi 2017/11016 E. , 2019/6485 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet
1)Hakkında birden çok yakalama kararı bulunan sanığın 24.01.2014 tarihinde ... ismiyle otelde kaldığının öğrenilmesi üzerine kolluk görevlilerince sanığın bulunduğu adrese gidildiği ve yapılan üst aramasında suça konu ... adına düzenlenen sahte nüfus cüzdanının yanında ... seri numaralı ... adına düzenlenen sahte nüfus cüzdanının da ele geçirildiği, Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 12.02.2014 tarih ve 2014/1863 soruşturma numaralı kararı ile sanığın ... adına düzenlenen sahte nüfus cüzdanına ilişkin eylemi yönünden ayırma kararı verildiği ve dosyanın 2014/2822 soruşturma numarası üzerinden devam ettiğinin anlaşılması ve sanığın kollukta alınan savunmasında bu nüfus cüzdanı nedeniyle Malatya 2. Ağir Ceza Mahkemesi"nden ceza aldığını beyan etmesi karşısında; sanığın yapılan üst aramasında farklı gerçek kişiler adına sahte olarak düzenlenmiş nüfus cüzdanlarının ele geçirildiği olayda TCK’nin 43. maddesinin uygulanma olanağının bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmakla; sanık hakkında 24.01.2014 tarihinde ele geçirilen ... seri numaralı ... adına düzenlenen sahte nüfus cüzdanı nedeniyle Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 2014/1863 soruşturma numarası ile takip edilen dosyasının akıbetinin araştırılması sanık hakkında bu nüfus cüzdanına ilişkin dava açılıp açılmadığının belirlenmesi, dava açıldığının tespiti halinde bu dava dosyası ile mümkünse birleştirilmesi, aksi halde bu davayı ilgilendiren kısımlarının onaylı örneklerinin dosya içerisine alınmasından sonra sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
2)Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 18/06/2013 gün ve 2012/15-1351 Esas ve 2013/328 Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere, kanun koyucu, cezanın kişiselleştirilmesinin sağlanması bakımından hâkime somut olayın özellikleri ve işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı bir şekilde gerekçesini de göstererek alt ve üst sınır arasında temel cezayı belirleme yetki ve görevini yüklemiştir. Ancak, hâkimin temel cezayı belirlerken dayandığı gerekçe, bu düzenlemelere uygun olarak; suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesinde kullanılan araçlar, suçun işlendiği zaman ve yer, suç konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığı, güttüğü amaç ve saik ile dosya içeriğine yansıyan bilgi ve belgelerin isabetli biçimde değerlendirildiğini gösterir biçimde yasal ve yeterli olmalıdır. Sanığın müştekiye ait nüfus cüzdanına kendi fotoğrafını yapıştırmak suretiyle resmi belgede sahtecilik suçunu işlediğinin iddia olunduğu olayda; somut olayın özellikleri gözetilerek TCK"nın 3/1. maddesi uyarınca işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde alt ve üst sınırlar arasında bir belirleme yapılması gerekirken, TCK"nin 61. maddesinde sayılan cezanın bireyselleştirilmesindeki ölçütler somutlaştırılmadan "sanığın cezaevinde izinli olduğu dönem içerisinde firar etmesi üzerine yakalanmamak için eylemini gerçekleştirmesi şeklinde gerçekleşen sanığın güttüğü amaç ve saik, suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesinde kullanılan araç, suçun işlendiği yer ve zaman, suç konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı" gibi soyut gerekçelerle ve orantılılık ilkesine aykırı olarak temel cezanın üst sınıra yakın olarak tayini,
3)Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 18.06.2013 tarihli, 2013/8-151/304 sayılı kararında açıklandığı üzere, birden fazla tekerrüre esas alınabilecek hükümlülüğün bulunması halinde bunlardan en ağırının esas alınması gerektiği cihetle; sanığın sabıka kaydında yer alan Malatya 3. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 25.02.2010 tarihli, 2008/528 Esas ve 2010/137 Karar sayılı ilamının tekerrüre esas alınan Malatya 4. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 19.10.2011 tarihli, 2011/30 Esas ve 2011/372 Karar sayılı ilamından daha ağır hükümlülük içerdiği ve tekerrür uygulamasına esas alınması gerektiğinin gözetilmemesi,
4)Sanığın gözaltında geçirdiği sürenin TCK"nin 63. maddesi gereğince cezasından mahsubuna karar verilmemesi,
5)5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, aleyhe temyiz bulunmadığı gözetilerek, 1412 sayılı CMUK"nin 326/son ve 5275 sayılı Kanun"un 108/2. maddeleri gereğince koşullu salıverilmeye eklenecek sürenin, hatalı uygulama sonucu hükümde gösterilen ilam nedeniyle koşullu salıverilmeye eklenecek süreden fazla olmayacağı hususunun infaz aşamasında gözetilmesine, 19.09.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.