22. Hukuk Dairesi 2013/3803 E. , 2013/7197 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, fazla mesai ücreti, servis ücreti alacağı ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalılar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; müvekkilinin T.C. Sağlık Bakanlığının alt işvereni olan davalı şirket bünyesinde önce Diyarbakır Göğüs Hastalıkları Hastanesinde sonra da Diyarbakır Eğitim ve Araştırma hastanesinde temizlik görevlisi olarak kesintisiz çalıştığını, müvekkilinin ücretinin asgari ücret olduğunu davacının haftalık kanuni çalışma süresi üzerinden çalışma yapmasına rağmen fazla mesai ücretlerinin ödenmediğini iddia ederek fazla çalışma ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, servis ücreti alacaklarının faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı şirket vekili; zamanaşımı itirazında bulunduklarını, ayrıca talep edilen alacakların kanuna aykırı olduğunu, davalı şirketin Sağlık Bakanlığının açmış olduğu belirli süreli temizlik ve bakım ihalelerine katılarak, temizlik ve bakım hizmet işini periyodik zamanlarda üstlendiğini, davalı şirketin alt işveren olduğunu, davacının belirli süreli iş sözleşmesi ile çalıştığını, iddia edildiği gibi davacının fazla mesai yapmadığını, tatil günlerinde çalışma yapmadığını, tatil çalışmalarının karşılığının ödendiğini, müvekkil şirket ile davacı arasında imzalanan sözleşmede işçiye yol ücreti ödeneceği konusunda herhangi bir hüküm bulunmadığını, ancak buna rağmen şirketin tüm işçileri servisten faydalandırdığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı ... vekili; husumet itirazında bulunduklarını, davacının kendi işçileri olmadığını, zamanaşımı itirazında bulunduklarını, yüklenici firmalar ile müvekkili idare arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunduğu iddiasının kanuni dayanaktan yoksun bulunduğunu, davacının talep ettiği alacaklardan işveren olarak diğer yüklenici firmanın sorumlu olduğunu, davacının fazla çalışma yaptığı iddiasının yerinde olmadığını, fazla çalışma ücretine hak kazanmadığını, davacının ulusal bayram ve genel tatil izinlerini usulüne uygun kullandığını, hakettiği bir alacağın mevcut bulunmadığını, davacının servisten faydalandırıldığını ve servis ücreti talebinin yerinde olmadığını, davacı tarafın talep ettiği alacaklara ilişkin faiz oranı ve faiz başlangıç tarihlerini de kabul etmediklerini savunarak haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının fazla çalışma yaptığı ve taleplerine ilişkin alacakları bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı şirket vekili ve davalı idare vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalı şirket ve davalı idare vekillerinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda da ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Öncelikle dosya kapsamında yer alan davacı tarafından imza itirazına uğramayan ücret hesap pusulaları ile bordrolarda fazla çalışma tahakkuku olan dönemlerin olduğu görülmektedir. Aksi yazılı delille ispat edilemeyen bu dönemlerin hesaplama yapılırken dışlanması gerekirken davacıya yapıldığı anlaşılan fazla çalışma ücreti ödemelerinin hesaplanan fazla çalışma ücretinden düşülmesi hatalıdır. Ayrıca düşme işlemi de davalı aleyhine eksik yapılmıştır.
Öte taraftan hükme esas alınan bilirkişi raporunda fazla çalışma konusunda hesap yapılırken davacı ile birlikte menfaat birlikteliği olan tanık anlatımları dikkate alınmıştır. Mahkemece fazla mesai konusunda sadece tanık anlatımına dayanılarak hüküm kurulması hatalıdır. Oysa çalışmanın geçtiği yer resmi kuruma ait olup alt işverene verilen temizlik işini alan alt işverendeki çalışma süresine ait bordrolar ve eğer banka hesabına ücret ödemesi yapılıyorsa bunlara ilişkin ekstreler, ihale şartnameleri ile hakkediş belgeleri, getirtilmelidir. Ayrıca işyerinde yapılan çalışmalara ilişkin görev tanımları, iş yerine giriş ve çıkışları gösteren kayıtlar ile puantaj belgelerin tümü dosya arasına alınarak ihale ile alınan işin kaç işçi tarafından gerçekleştirildiği, şartnamede kaç işçi öngörüldüğü, çalışma şartlarının hangi davalı tarafından belirlendiği veya değiştirildiği, diğer bir anlatımla asıl işverenin çalışma şartlarına müdahale edip etmediği, fazla çalışma talimatı verip vermediği, hizmet alım sözleşmesindeki ihale bedeli içinde fazla mesai ücretinin bulunup bulunmadığı, eylemli olarak çalışan ve ihale sözleşmesine göre çalıştırılması gereken işçi sayıları ile işin mahiyetine göre fazla mesainin gerekip gerekmediği konusunda keşifte yapılarak işçilerin işyerinde haftada kaç gün, kaç saat çalıştıkları, işçilerin tümü için aynı saatlerde mi yoksa vardiya usulüne göre mi çalışmalar yapıldığı belirlenip tüm deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken inandırıcı yeterlilikte olmayan tanık anlatımları ile yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
3-Davacının servis ücreti talebi vardır. Davalı tanıkları işveren tarafından sunulan servis hizmetinin ayni nitelikte olduğunu, davacının evinin yakın olması sebebiyle bu hizmetten yararlanmadığını ifade etmişlerdir. Davalılar arasındaki hizmet alım sözleşmesinde sözleşme bedeline dahil giderler arasında ulaşım ve nakliye giderlerinin sayıldığı görülmekle beraber bu husus davalılar arasındaki sözleşme bedelinde dikkate alınan bir durum olup davacıya servis ücreti ödendiğini ispatlar nitelikte değildir. Servis ücreti alacağı davacı tarafından kanıtlanamamıştır. Bu sebeple söz konusu talebin reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi ayrıca bozmayı gerektirmiştir.
4-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26. maddesinin 1. fıkrası uyarınca “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.”
Somut olayda, mahkemece davacı tarafından talep edilmemesine rağmen hüküm altına alınan taleplerden davalıların müştereken ve müteselsilen sorumluluğuna karar verilerek yukarıda değinilen taleple bağlılık kuralına aykırı davranılması ayrıca bozma sebebi yapılmıştır.
Sonuç:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 02.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.