Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/8092
Karar No: 2022/1526
Karar Tarihi: 08.02.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/8092 Esas 2022/1526 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2021/8092 E.  ,  2022/1526 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
    İlk Derece Mahkemesi: Denizli 4. İş Mahkemesi


    Dava, eksik ödendiği iddiasıyla yaşlılık aylığı miktarının yeniden tespiti ve fark aylıkların davalı Kurumdan faizi ile birlikte tahsili istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen karara karşı davacı ve davalı Kurum vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince tarafların istinaf isteminin esastan reddine dair karar verilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı ve davalı Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM
    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Almanya'da geçen hizmet süreleri için davalı kurum nezdinde yurt dışı borçlanma talebinde bulunduğunu, talebe istinaden işlem yapan kurumun davacının 01/09/1984 tarihinden borçlanma yaptığı tarihe kadar geçen sürede aralıksız olarak yurt dışı çalışmaları mevcut olmasına karşın, 01/01/1993-31/12/1999 tarihleri arasındaki dönemin tescilini yapmaksızın 01/09/1984-31/12/1992 ve 01/01/2000-31/12/2005 tarihleri arasında geçen hizmetlerin tescilini yaparak davacıya yaşlılık aylığı bağlandığını, bu doğrultuda davacının yaşlılık aylığının hesaplanmasında hata yapıldığını, zira davalı kurumca 01/01/2000 tarihi ve sonrasındaki dönem yerine 01/01/1993-31/12/1999 tarihleri arasındaki döneme ilişkin yurtdışı hizmet borçlanması kabul edilerek tescili gerçekleştirilmiş olsa idi, müvekkile şu anda almakta olduğu maaşından daha fazla yaşlılık aylığı bağlanacağını, 2000 yılı öncesi için gösterge yöntemine göre aylık hesap edildiğini, 2000 yılından önce en az 10 yıl prim ödenmişse son 10 yılın ortalaması 10 yıldan az prim ödenmişse ödenen primlerin yıllık ortalaması bulunduğunu, bulunan ortalama yıllık kazanca karşılık gelen üst gösterge rakamı aylık bağlama oranı ve memur maaş katsayısı ile çarpılarak ortalama yıllık kazanç tutarı üst göstergede yer almıyorsa bu kez prim ödenen son 5 senenin ortalaması bulunarak bu kez gösterge rakamı tespit edildiğini, her durumda hesaplanan aylık 1999 Aralık ayındaki memur maaş katsayısı olan 12.000,00 TL nin en düşük gösterge olan 9475 rakamı çarpımının %70 inden yani 79,59 TL den az olamadığını ve hesaplanan aylık günümüze kadar enflasyon oran ve büyüme hızı dikkate alınarak taşındığını, oysa ki Ocak 2000- Eylül 2008 arası için ödenen primler her yıl için enflasyon ve büyüme hızı dikkate alınarak 2008 yılına taşınmakta olduğunu, sonrasında güncellenmiş bu kazançlar dikkate alınarak ortalama yıllık kazancın 12 de biri ile aylık bağlama oranı çarpılarak emekli aylığı tespit edildiğini, davacının mağduriyetine yol açan işlemin düzeltilmesi adına davalı kuruma 23/07/2018 tarihli talep dilekçesi ile başvurulmuş ise de; 07/08/2018 tarihli cevabi yazısı ile davacının talebinin reddedildiğini, kurumca davacıya gönderilen cevap yazısında yaşlılık aylığının hesaplanmasına ilişkin yönetmelikten bahsedildiğini, davacıya alt tescili yapılmayan döneme ilişkin hiç bir değerlendirmeye yer verilmediğini, kuruma yapılan başvuru neticesinde de davacıya ait yurt dışı hizmetlerinin hatalı dönem için tescilinin yapılması nedeniyle davacının yaşlılık aylığındaki farktan dolayı mağduriyeti söz konusu olduğunu ve bu mağduriyetin halen devam ettiğini belirterek 07/08/2018 tarihli davalı kurum ret işleminin iptali ile yurt dışı hizmet borçlanması ile 01/01/2000 ve sonrasındaki döneme ilişkin yapılan tescilin 01/01/1993-31/12/1999 yıllarına öncelik verilecek şekilde düzeltilerek tescil sonrası hesaplanacak yaşlılık aylığının müvekkile ödenmesine, iki maaş arasındaki farkın vade tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    II-CEVAP
    Davalı Kurum vekili, davacının 23/03/2006 tarih 16099 sayılı dilekçe ile davalı kuruma müracaat ederek 3201 Sayılı Yasa kapsamında yurtdışında geçen 01/09/1984 ile 31/12/1992 tarihlerini borçlandığını ve 02/06/2006 tarihinde ödediğini, 07/11/2006 tarih ve 57646 sayılı dilekçe ile de 01/01/2000 ile 31/12/2005 tarihlerinin borçlanarak 03/07/2008 tarihinde ödediğinin tespit edildiğini, yeni aylık hesaplama sisteminin ilk defa 2000 yılı başından sonra sigortalı bir işte çalışmaya başlayıp emekli olanlara uygulandığından anılan kanunda 506 sayılı kanuna eklenen geçici 82. Madde gereğince bu tarihten önce çalışmaya başlayan ve 2000 ile izleyen yıllarda çalışmaları olup tahsis talebinde bulunanların aylıkları eski ve yeni sistemin birleşiminden oluşan karma bir sisteme göre belirlendiğini, davacının 01/09/1984-31/12/1992 ve 01/01/2000-31/12/2005 tarihleri arasında yurt dışı borçlanmaları bulunduğunu, aylık belirlemesinde karma sistem esas alındığını, karma sistemde sigortalıların 2000 yılı öncesi aylığının 2000 yılından önceki prim ödenmiş son 5/10 yıllık prime esas kazanç ortalaması karşılığı gösterge Bakanlar Kurulunca belirlenen memur maaş katsayısı ve aylık bağlama oranının çarpımıyla hesaplandığını bu aylığın 01/01/2000 tarihine kadar geçen gün sayısı ile orantılı bölümünden eski aylığa ilişkin kısmi aylık hesaplanarak talep yılı Ocak ayına TÜFE ve GH ile taşındığını, 01/01/2000 sonrası aylığı ise, 2000 ve sonrası her takvim yılına ait prime esas kazanç tahsis talep tarihine kadar geçen takvim yıllarının TÜFE ve GH oranında ayrı ayrı artırarak güncellenen miktarların ortalaması, toplam gün sayısı üzerinden tespit edilen aylık bağlama oranının on ikide biri üzerinden hesaplandığını, bulunan aylık üzerinden bu defa 2000 sonrası gün sayısına orantılı bölümü alınarak iki kısmi aylık toplandığını, bulunan aylık üzerinden bu defa 2000 sonrası gün sayısına orantılı bölümü alınarak iki kısmi aylık toplandığını, bu aylığın gösterge sisteminde bağlanan aylığın talep yılına TÜFE oranları ile taşınmış miktarının altında kalması halinde gösterge sistemindeki aylık sigortalıya ödendiğini, bu şekilde belirlenen aylıkların 506 Sayılı Kanunun ek 38. Maddesine göre 2000 Ocak 2002 Aralık ödeme dönemlerinde her ay bir önceki aya göre TÜFE oranında ek 38. Madde gereği TÜFE oranında yapılan artış yanında 17/01/2003 tarih 2003/5146 sayılı kararname gereği 01/01/2003-31/12/2003 süresinde sigortalıların 2003 Ocak ayından itibaren almakta oldukları aylıklarını 75.000.000 liraya tamamlayacak şekilde sosyal destek ödemesi yapıldığını, sosyal destek ödemeli aylık ek 38. Maddeye göre TÜFE oranında arttırılan aylığın altında kalması halinde artışlar yeniden TÜFE ödenmeye devam edildiğini, 28/01/2004 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5073 Sayılı Kanun ile 2003 Aralık ödeme döneminde sigortalıların aylığı ve bakiye sosyal destek ödemesi toplamı aylıklara kalan sosyal destek ödemesi ilave edilerek 2004 Ocak ödeme döneminde %10 2004 Temmuz ödeme döneminde %10 oranında arttırılmasının öngörüldüğünü, 506 Sayılı Kanunun geçici 81/B-B maddesine göre davacıya 42100716611 tahsis numarası ile yaşlılık aylığı bağlandığını ve olup en son 31/07/2018 tarihi itibariyle 1.473,16 TL aylık ve 58,93 TL ek ödeme olmak üzere toplam 1.532,09 TL ödendiğini, ödenmekte olan yaşlılık aylığının hesaplanmasında herhangi bir hata bulunmadığını, belirterek davacının haksız ve yersiz davasının reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
    III-MAHKEME KARARI
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    İlk Derece Mahkemesince; Dava konusu, davacının yurt dışı borçlanması talebinin yanlış döneme mal edildiği iddiasıyla talep gibi tespiti, kurum işleminin iptali ile davacıya kurum tarafından bağlanan aylıkların yeniden hesap edilerek eksik ödenen aylıkların, aylık bağlama tarihinden itibaren ödenmesi talebidir.
    Dava açılmadan önce davalı kuruma 23.07.2018 tarihli dilekçe ile müracaatta bulunulmuş davalı kurum tarafından 07.08.2018 tarihli 99581927-205-E.9990662 sayılı yazı cevabı ile davacıya 29.09.2017 tarihli talebine istinaden 506 Sayılı Kanunun geçici 81/B-B maddesine göre 42100716611 tahsis numarası ile yaşlılık aylığı bağlandığı, 31/07/2018 tarihi itibariyle 1.473,16 TL aylık ve 58,93 TL ek ödeme olmak üzere toplam 1.532,09 TL ödendiği, aylıkların hesap edilmesinde ve kurum işleminde herhangi bir hata bulunmadığı bildirilmiş talep reddedilmiş, dava şartı eksikliğinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
    Davacı hakkındaki kurum kayıtlarının incelenmesinde yurt içinde sigortalılık başlangıcının 506 sayılı Kanuna tabi olarak 15.08.1980 yılında olduğu, 1980-1981 yıllarına ait toplam 85 günlük hizmet bildiriminin bulunduğu, davacının Almanya'da geçen çalışmalarını 23.03.2006 tarihli yurt dışı borçlanma talebine istinaden 01.09.1980- 31.12.1992 tarihleri arası 3000 gün karşılığı 16.036,73TL olarak; 07.11.2006 tarihli talebine istinaden 01.01.2000-31.12.2005 tarihleri arası 2160 gün karşılığı 9437,90TL olmak üzere toplam 25.474,63TL ödeme yaparak, 5160 gün prim gün süresine eklenerek belirtilen tarihlere mal edildiği, davacının 29.09.2017 tarihinde yaşlılık aylığı tahsis talebinde bulunduğu tespit edilmiştir.
    Dava konusuna ilişkin, 3201 sayılı Kanunun 1. Maddesinin değişiklikten önceki ilk halinde “Türk Vatandaşlarının yurt dışında 18 yaşını doldurduktan sonra, Türk Vatandaşı iken geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile yurt dışında ev kadını olarak geçen süreleri, bu Kanunda belirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödenmemiş olması ve istekleri halinde, bu Kanun hükümlerine göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilir.” hükmüne yer verilmiştir. Kanunun 4. Maddesinin birinci fıkrasında tahsis talep tarihi itibariyle yürürlükte bulunan halinde "..borçlanılan süreler, yurda kesin dönüş yapılmış olması şartıyla aylık tahsisi için yazılı talepleri halinde 5510 sayılı Kanunun 41 inci maddesinin son fıkrası hükümlerine göre değerlendirilir…” hükmüne yer verilmiş, borçlanılan sürelerin yurda kesin dönüş yapılmış olması şartıyla aylık tahsisi için yazılı talepleri halinde 5510 sayılı yasanın 41. Maddesinin son fıkrasına göre değerlendirileceği belirtilmiş olup; 5510 sayılı yasanın 41. Maddesi son fıkrasında ise; 01.10.2008 tarihinden sonraki sürelere ait borçlanmaların ise ilgili aya mal edileceği belirtilmiş, 06.11.2008 tarihinde yürürlüğe giren “Yurtdışında Geçen Sürelerin Borçlandırılmasına ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmelik”in 12. maddesinin 1. fıkrasında başvuru sahibi tarafından borçlanmak istenilen süre belirtilmişse belirtilen sürenin, belirtilmemiş ise belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere borçlanmak istediği gün sayısının esas alınarak belirlenecek olan sürenin borçlanma süresi olarak esas alınacağı belirtilmiştir. Davacının yazılı yurt dışı borçlanması talebinde mal edilmesi istediği dönemleri dilekçesinde belirttiği, kurum tarafından davacının talebine göre işlem yapıldığı talep dilekçesinde belirtilen dönemlere göre borçlanma işlemlerinin yapıldığı anlaşılmakla davacı tarafın borçlanma süresine ilişkin yapılan tescilin 01.01.1993-31.12.1999 tarihleri arasında mal edilmesi gerektiği yönündeki talebin izah edilen sebeplerle reddine karar verilmiştir.
    Davacıya bağlanan aylık tutarının yeniden hesabı için nitelikli hesap bilirkişisi ... tarafından hazırlanan 12.10.2020 tarihli bilirkişi raporunda; davacın aylık hesabına ilişkin olarak gösterge tespit tablolarında 12. Derece 1. Kademe gösterge rakamı 9475 olarak, 2000 yılı öncesi Aylık Bağlama Oranı(ABO1) 64,00, A kısmi aylığı:519,14Tl (A1: 395,66TL+ A2: 123,48TL) olarak bulunmuş, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 19.10.2015 tarih 2014/27440 Esas 2015/17109 Karar ilamı dikkate alınarak hesaplama yapıldığı belirtilmiş, A kısmi aylığının 575,26 TL olarak bulunduğu, belirlenen A kısmi aylığının 2008 yılı dâhil olmak üzere tahsis talep tarihine kadar geçen yıllar için her yıl gerçekleşen 5510 sayılı Kanunun 3. Maddesi gereğince güncelleme katsayısı ile çarpılarak tahsis talep yılının Ocak ayına taşındığı, bu şekilde belirlenen aylığın, tahsis talep veya ölüm yılından önceki yılın Aralık Ayı itibariyle 5510 sayılı Kanun'un 1/A bendi kapsamında sigortalılara ödenen en düşük aylıktan az olamayacağı, sigortalının tahsis talep yılının Ocak ayı itibariyle bulunan tutarın, aylık başlangıç tarihi yılın ikinci altı aylık döneminde ise Ocak ve Temmuz ödeme dönemlerindeki uygulanan artış oranları kadar artırılmak suretiyle, aylık başlangıç tarihindeki aylığın bulunacağı, buna göre Ocak 2017 itibariyle 1.370,86TL olarak hesap edildiği buna göre, davacının yaşlılık aylığının tahsis tarihi olan 29.09.2017 tarihi itibariyle 1.451,61TL olması gerektiği, dava tarihi olan 20.09.2018 tarihi itibariyle 1.667,22 TL olması gerektiği davacıya 29.09.2017-20.09.2018 tarihleri arası eksik ödenen aylık tutarının, 15.722,05 TL, 21.12.2017-20.09.2018 tarihleri arası gecikme faizi 335,80 TL olmak üzere 16.057,85 TL olduğu bildirilmiştir. Bilirkişi raporunda yer alan tespitler dikkate alınarak davacının aylığının eksik hesap edildiği kanaatiyle, eksik ödenen aylıklar yönünden davacının talebi kabul edilerek, davanın kısmen kabul kısmen reddine dair karar verilmiştir.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI:
    Dava, yurtdışı borçlanmasının 01.01.1993 - 31.12.1999 tarihleri arasında geçen çalışmalara mal edilmesi ve eksik ödenen yaşlılık aylılık aylıklarının yasal faizi ile birlikte tahsili davasıdır.
    İlk derece mahkemesince talebin birinci bölümü bakımından davanın reddine, ikinci bölümü bakımından kabulüne karar verilmiş, karar her iki taraf vekilince istinaf edilmiştir.
    Davacı borçlanma talebinde bulunurken açıkça dönem belirtmiş, kurumda bu çerçevede işlem tesis etmiştir. Bu itibarla davacı tarafın istinaf talebi yerinde değildir.
    Alınan ve Yargıtay 10. H.D'nin ilkelerine uygun hesap içeren raporla davacının fark aylıklarının tespitinde de usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
    Bu itibarla sonuç olarak; ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleri ile dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacının ve davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davalı Kurum vekili, kararın bozulmasını istemiştir.
    Davacı vekili de mal etmei ile ilgili talebi bakımından redde ilişkin verilen kararın bozulmasını istemiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    Dava, eksik ödendiği iddiasıyla yaşlılık aylığı miktarının yeniden tespiti ve fark aylıkların davalı Kurumdan tahsili istemine ilişkindir.
    3201 sayılı Kanun kapsamında yurt dışındaki çalışmalarını borçlanarak yaşlılık aylığı tahsisi talebinde bulunan davacı yönünden, anılan Kanunda yaşlılık aylığının hesaplanması yöntemi ile ilgili bir düzenleme bulunmaması nedeniyle, yaşlılık aylığının hesaplanması, borçlanılan Kurum sigortalıları için geçerli olan hükümlere tabi olup bu haliyle tahsis talep tarihi itibariyle, davanın yasal dayanağı, öngörülen istisnaları dışında 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa'nın geçici 2. maddesi ve bu maddenin yollaması ile anılan Yasa'nın 29 ve 506 sayılı Yasa'nın 61 ve geçici 82. maddeleri ile 3201 Sayılı Yasanın 5. Maddesidir.
    506 sayılı Yasa'nın 61. maddesine göre, yaşlılık aylıklarının hesabında 31.12.1999 tarihine kadar katsayı esasına dayalı gösterge sistemi uygulanmakta iken, 4447 sayılı Yasa ile anılan maddede değişiklik yapılması sonucu, 01.01.2000 tarihinden itibaren katsayı esasına dayalı gösterge sistemi yürürlükten kaldırılmış, sigortalının her takvim yılına ait prime esas kazancı, kazancın ait olduğu takvim yılından itibaren aylık talep tarihine kadar geçen takvim yılları için, her yılın Aralık ayına göre Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından açıklanan kentsel yerler tüketici fiyatları indeksindeki artış oranı ve gayrisafi yurt içi hâsıla sabit fiyatlarla gelişme hızı kadar ayrı ayrı artırılarak bulunan yıllık kazançlar toplamının, toplam prim ödeme gün sayısına bölünmesi suretiyle bulunacak ortalama günlük kazancın 360 katı, aylığın hesaplanmasına esas ortalama yıllık kazancı oluşturması esası getirilmiştir. Ancak bu sistem, 01.01.2000 tarihinden sonra sigortalı olarak çalışmaya başlayıp, emekli olanlara uygulanacağından, 506 sayılı Yasa'ya 4447 sayılı Yasa'nın 17. maddesi ile eklenen geçici 82. maddesi ile, 01.01.2000 tarihinden önce çalışmaya başlayıp, bu tarih sonrası da çalışmaya devam edenler için, eski ve yeni sistemin birleşiminden oluşan karma sisteme göre aylık bağlanacağı hükme bağlanmıştır.
    Somut olayda, yurt içinde 15.08.1980 tarihinden itibaren 85 gün 506 Sayılı Yasa kapsamında bulunan davacının, 23.03.2006 ve 06.11.2006 tarihlerinde yurtdışı borçlanma taleplerinde bulunduğu, davalı Kurumca ilkinde 01.09.1984-31.12.1992 ve ikincisinde 01.01.2000-31.12.2005 tarihleri arasında kalan dönemin günlüğü 3,5 dolardan borçlandırarak, davacının toplamda 5160 gün karşılığı borçlanma yaptığı ve 03.10.2017 tarihli tahsis talebi üzerine davacıya 01.09.1984-31.12.1992 ve 01.01.2000-31.12.2005 tarihleri arasına hizmetleri aynen mal edilerek, 01.11.2017 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı tahsis edildiği, davacının yaşlılık aylığının eksik hesaplandığı gerekçesiyle yeniden hesaplanmasını talep ederek dava açmış olduğu anlaşılmaktadır.
    506 sayılı Yasa'nın Geçici 82/a bendi, “ a) Sigortalının bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar prim ödeme sürelerine ait aylığı aşağıdaki şekilde belirlenir.
    Sigortalının aylık talep tarihine kadarki toplam prim ödeme gün sayısı üzerinden, bu Kanunun yürürlük tarihi itibariyle ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki hükümlere göre hesaplanacak aylığının sigortalının bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadarki prim ödeme gün sayısı ile orantılı bölümü, bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren aylık başlangıç tarihine kadar geçen takvim yılları için, her yılın Aralık ayına göre Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından açıklanan en son temel yıllı kentsel yerler tüketici fiyatları indeksindeki artış oranı ve gayrisafi yurt içi hasıla sabit fiyatlarla gelişme hızı kadar ayrı ayrı artırılarak hesaplanır.
    Hesaplanan yaşlılık aylığı, aylık bağlanması için yazılı başvurunun yapıldığı yılın Ocak ayı ile aylığın başladığı takvim yılının başlangıç tarihi arasında geçen her ay için Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından açıklanan en son temel yıllı kentsel yerler tüketici fiyatları indeksindeki artış oranları kadar artırılır.” hükmünü getirmiş, 4447 sayılı Yasa ile mülga 506 sayılı Yasa'nın 2422 sayılı Yasa'nın 7. maddesi ile değişik 61. maddesinin birinci fıkrasının A bendinin a alt bendinde 5000 günden fazla primi ödenen her 240 gün için % 60 oranına ilave olarak 1’er puan arttırılarak yaşlılık, malûllük ve ölüm aylığı oranının tespit edileceği hüküm altına alınmış, ek 20. maddede de “Bu Kanuna göre gelir ve aylıkların hesaplanmasında katsayı esasına dayalı gösterge sistemi uygulanır.
    Göstergeler, derece ve kademeler halinde, gösterge ve üst gösterge tablolarında belirtilir.
      506 sayılı Kanuna göre bağlanan gelir ve aylıkların hesaplanmasında 657 sayılı Kanuna tabi Devlet memurlarının aylıklarına uygulanan katsayı uygulanır.
    Bu Kanun gereğince alınacak prim ve verilecek ödenekler ile bağlanacak gelir ve aylıkların hesaplanmasına esas gösterge ve üst gösterge tabloları Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca tesbit edilir.” hükmüne yer verilmiştir.
    Bu çerçevede, 01.01.2000 öncesi ve sonrasında fiili çalışmaları bulunan sigortalı yönünden aylık hesabı yapılırken öncelikle, yurtdışı hizmet borçlanması yapmak suretiyle kazanılan hizmetlerde prime esas kazançların belirlenmesi için, “borçlanılan döviz kuru x günlük borçlanılan döviz miktarı x 100:20 x 30” formülü ile borçlanma karşılığı elde edilen prime esas kazanç belirlenerek, en son borçlanma tutarının ödendiği tarihteki prime esas asgari kazanca oranlanarak, söz konusu oran borçlanma tahakkukuna göre belirlenen dönemin asgari prime esas kazancı ile çarpılarak bulunan tutar, ilgili ayın prime esas kazancı kabul edilecektir. Ancak hesaplanan prime esas kazanç hiçbir suretle o ayın prime esas asgari kazancının altına inmeyeceği gibi azami kazancını da geçemeyecektir.
    Bu çerçevede prime esas kazançlar belirlendikten sonra 2000 yılı öncesi aylığı için, 2000 yılından önceki primi ödenmiş son 10 yıllık kazancı alınarak bu yılların ortalama kazancının karşılığının üst gösterge tablosunda 2000 ve daha sonraki yıllarda tahsis talebinde bulunan sigortalılar ve özel sektör için hazırlanan üst gösterge tespit tablosunda ortalama yıllık kazanca eşit ya da en yakın sayının karşılığı belirlenecek, 10 yıla bölünerek bulunan ortalama kazancın karşılığının üst gösterge tablosunda bulunmaması halinde bu defa sigortalının 2000 yılından önceki 5 yıllık kazancı alınarak özel sektör için hazırlanan 2000 yılı gösterge tespit tablosundan gösterge tespiti yapılacaktır. Sonrasında bulunan gösterge x katsayı x aylık bağlama oranı formülü ile 2000 yılı öncesi aylığı belirlenerek, 506 sayılı Yasa'nın 4447 sayılı Yasa ile değiştirilmeden önceki 96. maddesinin, “Bu Kanuna göre Malüllük ve Yaşlılık sigortalarından bağlanacak aylıklar ile ölüm sigortasından hak sahibi kimselere bağlanacak aylıkların hesabına esas tutulan aylığın alt sınırı, gösterge tablosundaki en düşük göstergenin katsayı ile çarpımının %70'den az olamaz” hükmü gereği, alt sınır aylığının: 9475 x 12000 x %70 = 79.590.000 TL (yeni 79,59 TL) olduğu gözetilerek, bulunan aylık miktarı 79,59 TL'den az ise öncelikle bu miktara yükseltilecek ve 2000 öncesi hizmetine oranlanarak kısmi yaşlılık aylığı belirlenerek, Türkiye İstatistik Kurumundan, celp edilecek tüketici fiyat endeksi artış oranı ile gelişme hızı oranları (ait oldukları yıllarda geçerli olan yönteme göre hesaplanan ve ait oldukları yılların akabinde yayınlanan) nazara alınarak, bulunan aylık 1999/Aralık ayı TÜFE ve Gelişme Hızı ile 2000 yılına taşınacak ve tahsis talep tarihinin Ocak ayına kadar her yıl TÜFE ve Gelişme Hızı ile çarpılmak suretiyle güncellenecektir. Yine 1999 Aralık ayında hesaplanan tam aylığı da Ocak ayına kadar TÜFE ile güncellenecektir.
    Davacının 01.01.2000 sonrası hizmeti ise 506 sayılı Yasa'nın Geçici 82. maddesinin (b) bendine göre hesap edilir. Anılan bentte, “b) Sigortalının bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonraki prim ödeme sürelerine ait aylığı ise, sigortalının aylık talep tarihine kadar toplam prim ödeme gün sayısı üzerinden bu Kanunun 61'inci maddesi hükümlerine göre hesaplanacak aylığının, bu Kanunun yürürlük tarihinden sonraki prim ödeme gün sayısına orantılı bölümü kadardır.”hükmü getirilmiştir.
    4447 sayılı Yasa ile değişik 506 sayılı Yasa'nın 61. maddesi hükmüne göre, yukarıda açıklanan esaslar çerçevesinde 2000 ve sonrası her takvim yılına ait prime esas kazancı, tahsis talep tarihine kadar TÜFE ve Gelişme Hızı ile güncellenecektir. Ayrı ayrı güncellenen toplam miktarın ortalaması (OYK=Ortalama Yıllık Kazanç) toplam gün sayısı üzerinden tespit edilen aylık bağlama oranı çarpımının 12'de biri üzerinden (OYK X ABO/12) üzerinden bulunan tutar, 2000 sonrası gün sayısına orantılı bölümü alınarak yeni kısmi aylık hesap edilecektir.
    Güncellenen kazançlar toplamı 2000 sonrası gün sayısına bölünerek günlük ve daha sonra yıllık kazanç bulunur. Aylık bağlama oranı, 4447 sayılı Kanunla getirilen düzenlemeye göre, sigortalının tahsis talep tarihi itibariyle tespit edilen toplam prim ödeme gün sayısının ilk 3600 gününün her 360 günü için %3.5, sonraki 5400 günün her 360 günü için %2 ve daha sonraki her 360 gün için %1.5 oranlarının toplamı alınarak bulunmaktadır. Buna göre tahsis talep tarihi itibarıyla tam aylığı belirlendikten sonra 4447 sayılı Yasa ile değiştirilen 96. maddede belirtilen alt sınır kontrolü yapılacak, her iki aylık mukayese edilerek yüksek olan aylık belirlenerek hesaplamaya devam edilecektir. 4447 sayılı Yasa ile değişik 96. maddeye göre alt sınır ise, tahsis talep tarihi Ocak ayında geçerli günlük asgari kazancın 30 katının %35'inden az olamaz. Alt sınır kontrolü yapıldıktan sonra, kısmi aylık miktarı hesap edilerek her iki kısmi aylık toplanacak ve bulunan bu aylık iki miktar ile mukayese edilecektir.
    1-İki kısmi aylığın toplamı, öncelikle sigortalının 1999 yılı tam aylığının tahsis talep yılı Ocak ayına kadar TÜFE rakamı ile güncellenerek bulunan aylığından daha az olamayacaktır.
    2-Diğer bir mukayese ise, bulunan aylık, 506 sayılı Yasa'nın geçici 89. maddesine göre 4447 sayılı Yasa ile değiştirilmeden önceki 96. maddeye göre hesaplanıp, bu tarihten sonra gelir ve aylıklarda yapılan artışların eklenmesi sonucunda tahsis talep tarihine kadar getirilen miktarın altında olamaz.
    Bu açıklamalar ışığında tahsis talebinde bulunulan yılın ocak ayı itibariyle bulunacak yaşlılık aylığı miktarı, ilgili artış yasalarıyla (5073, 5282, 5454, 5565 sayılı Yasalar gibi) gösterilen artış oranları uygulanarak, yaşlılık aylığı talep tarihi itibarıyla, sigortalıya bağlanacak yaşlılık aylığı belirlenmelidir.
    Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının A1 ve A2 aylıklarının hesaplanmasında 2006 ve 2008 yılında yapılan ödemelere göre davacının yurtdışı borçlanmalarına göre her iki borçlanmasının da ödeme tarihlerine göre “borçlanılan döviz kuru x günlük borçlanılan döviz miktarı x 100:20 x 30” formülü ile borçlanma karşılığı elde edilen prime esas kazançların belirlenerek, borçlanma tutarının ödendiği tarihteki prime esas asgari kazanca oranlanarak, söz konusu oran borçlanma tahakkukuna göre belirlenen dönemin asgari prime esas kazancı ile çarpılarak bulunan tutarın, tahakkuk dönemi içerisinde geçen süredeki prime esas kazanç olarak kabul edilmesi ve hesaplanan prime esas kazancın hiçbir suretle o ayın prime esas asgari kazancının altına inmeyeceği gibi azami kazancını da geçemeyeceği hususlarının dikkate alınması gerekirken, bu ilkelere uyulmadığı ve bu şekilde aylık hesabında esas alınması gereken kazançların farklı olarak belirlendiğinin anlaşılması karşısında, anılan rapor hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir.
    Hal böyle olunca, öncelikle, davalı Kurumdan davacının aylığının hesabına esas verilerin bu kapsamdan olarak, aylık hesap tablosunun ve aylıkta esas alınan prime esas kazançların dosya arasına getirtilerek, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda alanında uzman bilirkişi ya da bilirkişi heyetinden aylık hesabı yönünden denetime elverişli rapor alınıp irdelenerek, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    Öte yandan, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun istikrar kazanmış görüşüne göre maddi hata kazanılmış hak oluşturmaz. (Yargıtay HGK 17.012007 gün 2007/9-13 E.,2007/17 K. ve Yargıtay HGK 25.06.2008 gün 2008/11-448 E., 2008/454 K.). Ayrıca belirtmek gerekir ki, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 04.02.1959 gün ve 1957 /13 esas, 1959 karar ve 09.05.1960 gün 1960/21 esas, 1960/9 karar sayılı kararlarında açıklandığı üzere Yargıtay'ca maddi hata sonucunda verilen bir karara mahkemece uyulsa dahi usuli kazanılmış hak oluşmaz.
    Mahkemece yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda alanında uzman bilirkişi yada bilirkişi heyetinden aylık hesabı yönünden denetime elverişli rapor alınıp irdelenerek varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yasal mevzuata aykırı şekilde düzenlenen bilirkişi raporunun hükme esas alınmış olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, davacı ve davalı Kurum vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 08.02.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi