Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/11292
Karar No: 2022/1519
Karar Tarihi: 08.02.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2020/11292 Esas 2022/1519 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2020/11292 E.  ,  2022/1519 K.

    "İçtihat Metni"

    Bölge Adliye
    Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
    No : 2020/520-2020/2274
    İlk Derece
    Mahkemesi : Akşehir 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
    No : 2017/36-2019/418

    Dava, iş kazası nedeniyle tazminat istemine ilişkindir
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince verilen kararın davalı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 08/02/2022 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü, duruşmalı temyiz eden davalı adına Av. ... ile davacılar adına Av. ... geldiler. Duruşmaya başlanarak, hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı günde Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
    I- İSTEM:
    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili sigortalının 21.12.2011 tarihinde meydana gelen iş kazasında sürekli iş göremezliğe uğraması nedeniyle belirsiz alacak davası mahiyetinde 1.000 TL maddi tazminat ile beraber sigortalı Hüseyin lehine 10.000 TL, sigortalının babası ... lehine 5.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden faiziyle davalı sıfatıyla Beyoğlu İnşaat Mimarlık Mühendislik Lojistik İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Ltd Şti adına sahibi ve yetkilisi olduğu iddiasıyla İsmail Beyoğlundan tazminat alacaklarının tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Islah dilekçesi ile maddi tazminat isteminin 212.224,04 TL’ye artırıldığı anlaşılmıştır.
    II- CEVAP:
    Davalı sıfatıyla cevap dilekçesi sunan ... İnş. Mimarlık Mühendislik Lojistik İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. vekili; davacı ... 'nin müvekkili şirket ile arasında eser sözleşmesi bulunan dava dışı ...'ın yanında 3308 sayılı Kanun ve Mesleki ve Teknik Eğitim Yönetmeliğindeki düzenlemeler gereğince staj yaptığını, davacının müvekkili şirketin işçisi olmaması nedeni ile davalı şirkete husumet yöneltilemeyeceğini, uyuşmazlık konusu iş kazasının oluşumunda müvekkili şirketin herhangi bir kusurunun bulunmadığını beyanla, davanın reddine karar verilmesi gerektiği savunmuştur.
    III- MAHKEME KARARI:
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    İlk derece mahkemesi karar başlığında davalı olarak “... - Beyoğlu İnşaat Mimarlık Mühendislik Lojistik İthalat İhracat Sanayı Ve Ticaret Limited Şirketi Adına Sahibi Ve Yetkilisi ...” gösterilerek
    “1-)Davanın kabulü ile; 212.224,04 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 21/12/2011 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı ...'ye ödenmesine
    2-)10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 21/12/2011 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı ...'ye ödenmesine
    3-)5.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 21/12/2011 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı ...'ye ödenmesine,” karar verilmiştir.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI:
    Bölge Adliye Mahkemesince “1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,” karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davalı vekili sıfatıyla ... İnş. Mimarlık Mühendislik Lojistik İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi vekili temyiz dilekçesinde özetle ihbar olunan okul idaresinin isticvap edilmesi üzerine gelen yazı cevaplarına göre davacının usta öğreticisinin Köksal Çavdar olduğu ve iş sağlığı ve güvenliği eğitimi verildiği belirtilmesine karşın bu eğitimin verildiğine dair dosyada bir kaydın bulunmadığından okul idaresinin kusurlu olduğunu, inşaat işinde piyasadaki esnaf olarak bu şahısla elektirik tesisatı işi yönünden anlaşıldığını,müvekkilinin çalışma alanında işçi istihdam etmediğinden asıl işveren olarak kabul edilemeyeceğini, dosyadaki kusur raporlarının çelişkili olup, ceza dava dosyasında da davacının ikinci derece kusurlu kabul edildiğini, davacı ve işveren kusuru nedeniyle illiyet bağının kesildiğini, sundukları uzman bilirkişi mütalaası gereğince de davanın reddi gerektiğini beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    1- Dava niteliği itibariyle sigortalının SGK tarafından karşılanmayan maddi ve manevi zararının giderilmesi istemine ilişkindir.
    2- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 27.03.2015 tarih ve 2013/15-1620 Esas, 2015/1096 Karar sayılı ilamında da işaret olunduğu üzere:
    Bir dava dilekçesinde nelerin yer alacağı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 119.maddesinde gösterilmiştir. Buna göre dava dilekçesinde şu hususlar bulunur:
    1) Görevli ve yetkili mahkemenin adı
    2) Davacı ile davalının adı, soyadı ve adresleri
    3) Davacının Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası
    4) Varsa tarafla kanunî temsilcileri ve davacı vekilinin ad ve soyadları ile adresleri
    5) Davanın konusu ve malvarlığı haklarına ilişkin davalarda, dava konusunun değeri
    6) Davacının iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların açık özetleri
    7) İddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği
    8) Dayanılan hukukî sebepler
    9) Açık bir şekilde talep sonucu
    10) Davacının, varsa kanunî temsilci yahut vekilinin imzası
    11) Davacı ile davalının adı, soyadı ve adresleri
    HMK’nın 119/1-ğ maddesine göre, dava dilekçesinin talep sonucu bölümünde davacı, neye karar verilmesini istiyorsa onu açık bir şekilde yazar. Mahkemece davanın kabulü halinde talep sonucunu aynen hüküm fıkrası olarak kararına alabilmesi bakımından talep sonucunun çok açık bir şekilde yazılması gereklidir.
    HMK’nın 31. maddesine göre, “Hakim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişki gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir” denilmekte ise de, bunu sadece hakime tanınan bir yetki şeklinde değil, aynı zamanda hakime verilen bir ödev olarak anlamak gerekir.
    Öte yandan HMK 124. maddesine göre “Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir. Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder.” düzenlemesi yer almaktadır.
    Somut olayda uyuşmazlığın sağlıklı bir çözüme kavuşturulabilmesi için asıl işveren-alt işveren kavramlarının da açıklanması gerekmektedir.
    4857 sayılı Kanun'un 2. maddesine göre bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişiye işçi, işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişiye yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara işveren, işçi ile işveren arasında kurulan ilişkiye iş ilişkisi denir.
    İş Kanunu'nun 2. maddesinin 7. fıkrasına göre bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.
    5510 sayılı Kanun'un 12/6. maddesi ile de asıl işveren, bu Kanunun işverene yüklediği yükümlülüklerden dolayı alt işveren ile birlikte sorumlu tutulmuştur.
    4857 sayılı Kanun'un 2/7. maddesi ile işçilerin İş Kanunu'ndan, sözleşmeden ve toplu iş sözleşmesinden doğan hakları, 5510 sayılı Kanun'un 12/6. maddesi ile de Kurumun alacakları ve işçinin sosyal güvenlik hakkı daha geniş koruma-güvence altına alınmak istenmiştir. Aksi halde, 4857 veya 5510 sayılı Kanun'dan kaynaklanan yükümlülüklerinden kaçmak isteyen işverenlerin işin bölüm veya eklentilerini muvazaalı bir biçimde başka kişilere vermek suretiyle yükümlülüklerinden kaçması mümkün olurdu.
    Asıl işveren ile alt işverenin birlikte sorumluluğu "müteselsil sorumluluktur". Asıl işveren, doğrudan bir hizmet sözleşmesi bulunmamakla birlikte İş Kanunu'nun 2. maddesinin 6. fıkrası gereğince alt işverenin işçilerinin iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle uğrayacakları maddi ve manevi zarardan alt işveren ile birlikte müteselsilen sorumludur. Bu nedenle meslek hastalığına veya iş kazasına uğrayan alt işverenin işçisi veya ölümü halinde mirasçıları tazminat davasını müteselsil sorumlu olan asıl işveren ve alt işverene karşı birlikte açabilecekleri gibi yalnızca asıl işverene veya alt işverene karşı da açabilirler.
    Alt işverenden söz edebilmek ve asıl işvereni, aracının borçlarından sorumlu tutabilmek için bir takım zorunlu unsurlar bulunmaktadır.
    a) İşyerinde işçi çalıştıran bir asıl işveren bulunmalıdır. Sigortalı çalıştırmayan “işveren” sıfatını kazanamayacağı için, bu durumdaki kişilerden iş alanlar da aracı sayılmayacak ve anılan madde kapsamında dayanışmalı sorumluluk doğmayacaktır.
    b) Bir başka işveren, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde iş almalı ve sigortalı çalıştırmalıdır.
    c)İşverenlik sıfatını, alınan işte ve o iş nedeniyle sigortalı çalıştırılması sonucunda kazanmış olması aranacaktır. Bu kişinin diğer bir takım işyerlerinde çalıştırdığı sigortalılar nedeniyle kazandığı işverenlik sıfatının sonuca etkisi bulunmamaktadır.
    d) İşverenden alınan iş, işverenin sigortalı çalıştırdığı işe göre ayrı ve bağımsız bir işyeri olarak değerlendirilebilecek nitelikte olmamalıdır, aksi halde iş alan kimse aracı değil, bağımsız işveren niteliğinde bulunacaktır.
    e) İşin bütünü başka bir işverene bırakıldığında, iş anahtar teslimi verildiğinde veya işveren kendi iştigal konusu olmayan bir işi kendisi sigortalı çalıştırmaksızın bölerek ihale suretiyle farklı kişilere vermişse, iş sahibi (ihale makamı) Yasanın tanımladığı anlamda asıl işveren olmayacağından, bir alt-üst işveren ilişkisi bulunmayacaktır.
    f) Alt işverenin aldığı iş, işverenin asıl işinin bölüm ve eklentilerindeki işin bir kesimi yada yardımcı işler kapsamında bulunmalıdır. Asıl işverenden alınan iş, onun sigortalı çalıştırdığı işe göre ayrı ve bağımsız bir nitelik taşımaktaysa, işi alan kimse alt işveren değil, bağımsız işveren sayılacaktır. Bu noktada belirleyici yön; yapılan işin, diğerinin bütünleyici, yardımcı parçası olup olmadığıdır. İş yerindekiüretimle ilgili olmayan ve asıl işin tamamlayıcısı niteliğinde bulunmayan bir işin üstlenilmesi halinde, alt işverenden söz etme olanağı kalmayacak, ortada iki bağımsız işveren bulunacaktır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 24.05.1995 gün ve 1995/9-273-548 sayılı kararı da aynı yöndedir.)
    Somut olayda davacı ...’in dava harici Akşehir ilçesi Nasrettin Hoca Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi öğrencisiyken 19.09.2011 tarihli Mesleki Eğitim Sözleşmesi gereğince dava harici ihbar olunan ...’a ait “Köksal Elektirik” isimli işyerinde stajyer öğrenci olarak çalışmaya başladığı bu işyerinin de bir inşaatta elektirik hattı döşeme işi aldığı, olay günü davacı gibi mesleki eğitim alan işçilerin inşaatta elektrik hattının geçirilmesi için kırılan duvar molozlarının temizlenmesi işinde çalıştıkları, bu iş nedeniyle davacının inşaatın 4.katında el arabasıyla geri geri giderken, emniyet önlemi alınmamış asansör boşluğundan aşağı düşerek iş kazası geçirdiği anlaşılmaktadır. İş kazasıyla ilgili Akşehir 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 20157486 esasında görülen kamu davasında sanık ... hakkında yargılama yapılarak taksirle yaralamaya sebep olma suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar verildiği, SGK müfettişi tarafından düzenlenen tahkikat raporunda da okul idaresinin kusurunun bulunmadığı, ...’ın %50, ...’nun %50 kusurlu kabul edilmişken, mahkemece hükme esas alınan kusur bilirkişileri heyet raporunda ...’ın %30, ... Şirketinin %70 kusurlu olduğu kabul edilmiştir. Dava dilekçesinde davalı olarak Beyoğlu İnşaat Mimarlık Mühendislik Lojistik İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Ltd Şti adına sahibi ve yetkilisi olduğu iddiasıyla ...’nun gösterildiği anlaşılmıştır.
    Mahkemece yapılacak iş, öncelikle olay tarihinde sigortalının mesleki eğitimini aldığı anlaşılan dava harici ...’ın elektrik tesisatı yapım işini üstlendiği belirtilen bina inşaatının kime ait olduğunu (bu inşaata ilişkin inşaat ruhsat ve yapı izin belgeleri ile taraflarca gösterilecek delillere göre) belirlemek, devamla yukarıda izah edildiği şekilde bina inşaatının sahibi ile ... arasında alt - asıl işverenlik ilişkisinin mi yoksa eser sözleşmesi ilişkinin mi olduğunu tespit etmek, aynı zamanda, davacı tarafın dava dilekçesinde hasım olarak “Beyoğlu İnşaat Mimarlık Mühendislik Lojistik İthalat İhracat Sanayı Ve Ticaret Ltd Şti adına sahibi ve yetkilisi ...’nu davalı olarak gösterdiği ancak davaya “... İnşaat Mimarlık Mühendislik Lojistik İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Ltd Şti’nin cevap verdiği gözetilerek, davacının HMK 124. maddesi kapsamında hasımda yanılıp yanılmadığını dikkate alıp, böyle bir durumun varlığı halinde davacıya doğru hasıma karşı davasını yöneltmek üzere önel vermek, davacının verilen önel içerisinde hasım düzeltme talebinde bulunması halinde düzeltilecek hasıma karşı taraf teşkili sağlayarak sonucuna göre (davacının kararı temyiz etmemiş olması nedeniyle oluşan usuli kazanılmış haklara riayetle) bir karar vermekten ibarettir.
    Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın özellikle HMK 369/1.maddesi kapsamında kanunun açık hükmüne aykırı görülen bu hususlarda yukarıda belirtilen şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O hâlde, HMK 371/1-ç maddesi gereğince karara etki eden yargılama hatası ve eksiklikler nedeniyle bu aşamada davalı taraf vekilinin bu aşamada temyiz itirazlarının sair yönleri incelenmeksizin ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz itirazlarının sair yönleri incelenmeksizin, ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi kararının HMK'nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davalı avukatı yararına takdir edilen 3.815,00 TL. duruşma avukatlık parasının davacılara yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 08.02.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi