4. Hukuk Dairesi 2015/9483 E. , 2017/852 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve ... aleyhine 16/12/2008 gününde verilen dilekçe ile haksız şikayet nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 17/03/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız şikayet nedeniyle kişilik haklarının ihlaline dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı, davalılar tarafından .... Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan suç duyuruları ile kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu ileri sürerek, uğradığı zararın davalılar tarafından ödetilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalıların salt şüpheye dayalı olarak şikayette bulunmuş olmalarının davalılar bakımından hak arama hürriyetinin kullanılması anlamında hukuka uygunluk nedeni olmayıp davacı açısından anayasal şikayet hakkı ile kişilik hakları dengesinin bozulmuş olduğu gerekçesiyle davacının kişisel haklarına saldırının varlığı kabul edilerek istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.
Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır, 25. maddesinde, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı belirtilmiş, BK’nın 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.
Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.
Dava dosyasının incelenmesinde; davalılar tarafından Cumhuriyet Savcılığına yapılan şikayetler sonucunda davacı hakkında... Ağır Ceza Mahkemesinin 2007/37 esas sayılı dava dosyasında zimmet suçlamasıyla ceza davasının açıldığı ve yapılan yargılama sonucunda suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle beraatine karar verildiği, yine ... 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2006/323 esas sayılı dava dosyasında işyerine izinsiz girmek, özel belgeyi bozmak, yok etmek suçlamalarıyla ceza davasının açıldığı ve yapılan yargılama sonucunda suçların yasal unsurları oluşmadığından beraatine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Şu durumda, davalıların bazı üyelerden gelen şikayetler üzerine davacı hakkında birtakım usulsüz işler yapmış olduğu gerekçesiyle şikayetçi oldukları, Cumhuriyet Savcılığı tarafından yapılan soruşturmalar sonucunda kamu davası açılmasında yeterli delil ve emare görülerek zimmet, işyerine izinsiz girmek, özel belgeyi bozmak, yok etmek suçlamaları ile ceza davaları açıldığı nazara alındığında davalıların şikayetçi olmasında zayıf da olsa somut birtakım emarelerin bulunduğu anlaşılmakla, şikayetin hak arama özgürlüğü kapsamında kaldığı kabul edilerek istemin tümden reddi gerekirken, şikayetin haksız olduğundan bahisle istemin kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davalılar yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 13/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.