Abaküs Yazılım
6. Ceza Dairesi
Esas No: 2017/2228
Karar No: 2017/3138

Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2017/2228 Esas 2017/3138 Karar Sayılı İlamı

6. Ceza Dairesi         2017/2228 E.  ,  2017/3138 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi(CMK 250 ile Yetkili)
    SUÇLAR : Yağmaya teşebbüs, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, kurulan örgüte üye olmak ve örgüte bilerek yardım etmek, 6136 sayılı Kanuna muhalefet, yaralama, çalışma hürriyetini tahdit, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması ve tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi, tehdit
    HÜKÜMLER : Mahkumiyet, Beraat

    Yerel Mahkemece verilen hüküm sanıklar ...... ... ve ... savunmanları tarafından duruşmalı olarak da temyiz edilmekle; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 18/07/2006 ve bila tarihli ek tebliğnamesi ile Dairemize gönderilmekle başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:

    Hükmedilen cezaların tür ve sürelerine göre sanıklar ... ..., ... ve ... savunmanlarının duruşmalı inceleme isteminin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığıyla 1412 sayılı CMUK"nın 318. maddesi gereğince REDDİNE,

    Gerekçeli karar başlığında yakınan...’un ismine yer verilmemiş olması yerinde düzeltilmesi olanaklı maddi hata olarak kabul edilmiştir.

    I-Sanık ...hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurmak suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;

    Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hâkimler Kurulunun takdirine göre, sanık ... savunmanının temyiz itirazları yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, usul ve kanuna uygun bulunan hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA,

    II-Sanıklar ..., ..., ..., ... ve ... hakkında suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak; sanıklar ... ve ... hakkında yakınan Necdet Özbağ’a yönelik tehdit ve 6136 sayılı Kanuna muhalefet; sanık ... hakkında yakınan Sinan Özkol’a yönelik yaralama; suçlarından kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanıklar savunmanlarının; sanıklar Cemil Sarıahmet, ..., Celal Caklı, ..., ... ve ... hakkında suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak; sanık ... hakkında örgüte bilerek yardım etmek; sanık ... hakkında çalışma hürriyetini tahdit; sanıklar ... ve Celal Caklı hakkında 6136 sayılı Kanuna muhalefet; suçlarından kurulan beraat hükmüne yönelik o yer Cumhuriyet Savcısının, temyiz itirazlarının incelenmesinde;

    Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., Cemil Sarıahmet, ..., Celal Caklı, ..., ... ve ...’a yüklenen 5237 sayılı TCK’nın 220/2-3 maddesine; sanık ...’a yüklenen 5237 sayılı TCK.nın 86/1-3,c,e maddesine uyan suçların gerektirdiği cezanın türü ve üst sınırına göre, suç tarihi olan 15.03.2004 tarihi ile inceleme tarihi arasında aynı Kanun"un 66/1-e, 67/4. maddelerinde öngörülen 12 yıllık sürenin;

    Sanık ...’ya yüklenen 765 sayılı TCK’nın 314/1. maddesine; sanık ... ’e yüklenen 765 sayılı TCK.nın 201/1; sanıklar ... ve ...’a yüklenen 765 sayılı TCK.nın 191/1. maddesine; sanıklar ... , ... ve Celal Caklı’ya yüklenen 6136 sayılı Kanun 13/1. maddesine; sanık ...’ye yüklenen 6136 sayılı Kanun 15/1. maddesine uyan suçların gerektirdiği cezanın türü ve üst sınırına göre, suç tarihi olan 15.03.2004 tarihi ile inceleme tarihi arasında aynı Yasanın 102/2, 104/2. maddesinde öngörülen 7 yıl 6 aylık sürenin, geçmiş bulunması;

    Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ... , ..., ..., ..., ..., ... ve ... savunmanları ile o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi
    ./..




    aracılığıyla 1412 sayılı CMUK’nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak sanıklar hakkında açılan kamu davalarının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE,

    III- Sanık ... hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurmak; sanıklar ..., ... ve ... hakkında (yakınan ...’ya ait Kervan Oto’nun bombalanması eylemi nedeniyle) genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması ve tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi; suçlarından kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanıklar savunmanlarının; sanıklar ... , ..., ... ve ... hakkında (yakınan ...’ya ait... Oto’nun bombalanması eylemi nedeniyle) genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması ve tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi; sanık ... hakkında yakınan ...’ya, sanıklar ..., ... ve ... hakkında yakınan ...’e, sanıklar ... ve ... hakkında yakınan...’a yönelik yağmaya teşebbüs; suçlarından kurulan beraat hükmüne yönelik o yer Cumhuriyet Savcısının, temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;

    1-Sanık ... hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurmak suçundan verilen kararın gerekçe kısmında, sanığın suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olduğu yönünde kanaat açıklandığı halde, kısa karar ve gerekçeli kararın hüküm kısmında suç işlemek amacıyla örgüt kurmak suçundan mahkumiyet hükmü kurulması suretiyle, gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki yaratılması;

    2-Sanıklar ..., ... ve ... hakkında (yakınan ...’ya ait Kervan Oto’nun bombalanması eylemi nedeniyle) eylemlerine uyan tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün gerekçesinde, sanıkların eylemi kendi adlarına hareket etmek suretiyle çıkar elde etme düşüncesiyle gerçekleştirdiklerinin kabul edildiği belirtildiği halde, 174. maddenin 1. fıkrasının yanında 2 inci fıkrası ile de uygulama yapılması suretiyle, gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki yaratılması;

    3-Yakınan ...’ya ait Kervan oto galerisinin bombalanması olayından sonra usulüne uygun alınan karara dayanan iletişim tutanaklarında yer alan ifadelerden, sanık ... ’in yanında bir süre çalışıp ayrılan ... ile suç tarihi itibariyle yanında çalışmakta olan ... arasında bu olay nedeniyle tutuklanan ... için tutulacak Avukata ödenecek paranın teminine, ... ile ... arasında ...’ın
    tutukluluğuna ilişkin konuşma içerikleri ile dosya içinde yer alan 11.03.2004 tarihli ihbar tutanağı içeriği karşısında, galeride bulunan otolardan bir kısmında ve galeri camında hasara neden olan bombalama eylemi nedeniyle genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması ve tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi suçları yönünden, sanıklar ... , ..., ..., ve ... hakkında, deliller yeterince ve denetime olanak verecek şekilde tartışılıp irdelenmeden beraat kararı verilmesi;

    4-Yakınan ...’ya ait Kervan oto galerisinin bombalanması sonucunda galerinin camlarının kırıldığının ve galeride bulunan otolardan bir kısmının zarar gördüğünün anlaşılması karşısında, sanıklar ..., ... ve ...’nun eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 152/2-a maddesinde düzenlenen nitelikli mala zarar verme suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suçun vasfında ve delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek, TCK.nın 170/1-c maddesi uyarınca yazılı şekilde hüküm kurulması;

    Kabule göre de; sanık ...’ın diğer sanıklar ile birlikte eyleme başından itibaren fikir ve eylem birliği içerisinde katıldığı, etkinliklerini ve güçlerini arttırdığının anlaşılması karşısında, 5237 sayılı TCK"nın 37/1. maddesi uyarınca asli fail olarak katıldığı gözetilmeden, aynı Yasanın 39. maddesi uyarınca yardım eden sıfatı ile sorumlu olduğu gerekçesi ile cezasından indirim yapılması,

    5-Yakınan ...’nun, bombalama olayı öncesi ve sonrasında telefonla birden fazla kez aranarak kendisinden tehdit yoluyla para istenildiğini ve bu telefon görüşmelerinden birini kayda aldığını belirterek, söz konusu kaydı Jandarmaya teslim ettiğinin anlaşılması karşısında, telefon görüşmesine ait ses kaydının sanık ...’a ait olup olmadığının ses analizi yapılmak suretiyle bilirkişi raporu ile tespit edilmesinden sonra sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi;

    6-Yakınan...’ın, 06.12.2003 tarihinde akşam saatlerinde işyerinde bulunan telefonundan arandığı, arayan kişinin “dikkat gözetleniyorsunuz, namlunun ucundasınız” dediği, yakınanın arayan kişinin kendisini uyarmaya çalıştığını düşünerek “sizin öneriniz nedir” demesi üzerine “20 bin dolar” “Ben bilahare sizi arayacağım” cevabını verdiğine ilişkin beyanları karşısında, yakınanın işyeri telefonunun olay tarihine ilişkin HTS kayıtları getirtilip yakınanın sanıklar ... ve ... tarafından aranıp aranmadığı hususu HTS kayıtları ile tespit edilmeden ve duruşma esnasında telefonla arayan kişinin sesinin sanıkların sesine uyup uymadığı konusunda yakınanın beyanı alınmadan, eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde beraat kararı verilmesi;
    7- Yakınan ...’ün, ismini vermeyen ancak soyadını Kundak olarak anladığı bir kişinin kendisini telefonla arayarak “biz seni tanıyoruz. Sen de bizi tanırsın. Daha çok öldürülen babam ...’ı tanırsın. Üç kardeşim de öldü. Zor durumdayız, bize 2 milyar lira borç vereceksin.....’dan ...’u göndereceğim. Onu tanıyormusun” dediği, kendisinin “durumum iyi değil para veremem, ayrıca senin ...’ın oğlu olduğunu nereden bileyim” demesi üzerine arayan kişinin kendisine ...’dan bahsettiği, bu olaydan iki ay sonra kimden geldiği belli olmayan bir zarfın içinden “Gizemin cesedini buldu” başlıklı bir gazete küpürü ile beyaz kağıda yazılmış “cuma gününe kadar 10 bin dolar vermezsen iş hayatın sona erer” yazılı bir kağıt çıktığı, bahsi geçen mektuptan sonra da bir kaç kez tanımadığı numaralar tarafından arandığı ancak telefonlara cevap vermediğine ilişkin beyanları karşısında, yakınana ait telefonun HTS kayıtları getirtilmeden, duruşma esnasında telefonla arayan kişinin sesinin sanıkların sesine uyup uymadığı konusunda yakınanın beyanı alınmadan ve el yazısı ile yazılmış ise yakınana gönderilen mektup üzerinde sanıklar ..., ... ve ...’ın el yazıları ile uyuşup uyuşmadığına ilişkin bilirkişi incelemesi yaptırılmadan, eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde beraat kararı verilmesi;

    8-Yargılama giderlerinin her bir sanığın sebep olduğu tutar kadar ayrı ayrı yükletilmesi gerektiği gözetilmeden, “müteselsilen” alınmasına karar verilmesi suretiyle 5271 sayılı CMK’nun 326/2. maddesine aykırı davranılması,

    9-24.11.2015 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi"nin 08.10.2015 gün, 2014/140- 2015/85 Esas ve Karar sayılı kararı ile TCK"nın 53/1-b maddesinde yazılı, "seçme, seçilme ve diğer siyasi hakları kullanmaktan" ibaresinin iptal edilmiş olması nedeniyle karar yerinde yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu,

    Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ..., ..., ... ve ... savunmanlarının ve o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, (1) ve (2) nolu bozma nedeni yönünden diğer yönleri incelenmeyen, hükmün açıklanan nedenlerle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, (4) numaralı bozma nedeni yönünden 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığı ile 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesi uyarınca sanıkların kazanılmış hakkının korunmasına, 19.09.2017 tarihinde Üye ...’un genel usule ilişkin muhalefeti ve oyçokluğu ile karar verildi.

    KARŞI OY :
    6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun 105/6. maddesi ile yürürlükten kaldırılan; ancak, aynı Kanunun geçici 2/4. maddesi uyarınca, bu mahkemelerde açılmış olan davalara, kesin hükümle sonuçlandırılıncaya kadar bakmakla görevlendirilen, CMK’nın yürürlükten kaldırılan 250/1. maddesine göre görevli mahkemeler, 6 Mart 2014 tarihli, mükerrer 28933 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6526 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 1. maddesi ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununa eklenen geçici 14/1. maddesi gereğince kaldırılmışsa da, anılan maddenin 4. fıkrasına, “Bu mahkemelerce verilip Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında veya Yargıtay"ın dairelerinde bulunan dosyaların incelenmesine devam olunur.” hükmü konulmuştur. Türkiye Cumhuriyetinin, konumu gereği; başta terör olmak üzere, örgütlü suçlarla mücadele edebilmesi için; Kanun Koyucunun özel yetkili mahkemeleri kaldırırken; kaldırma gerekçesinde ortaya koyduğu sakıncaları taşımayan; evrensel hukuk kurallarına uygun; yetki ve görev sınırları iyi çizilmiş; alt yapısı iyi oluşturulmuş; ihtisas mahkemelerine ihtiyaç olduğu, inancını taşıyorum.
    Düşüncem bu olmakla birlikte, benim muhalefetim; bu mahkemeler kaldırılırken; dosyası henüz sonuçlanmamış sanıklarla; dosyası karara bağlanıp, Yargıtay"a gönderilmiş olan sanıklar arasında ayrım yapan yukarıda açıklandığı şekilde bir hükme yer verilmesinin, kaldırma nedenleriyle örtüşmediği ve çeliştiği noktasına ilişkindir. Çünkü;
    5271 sayılı Kanunun ...maddesi "kovuşturma: iddianamenin kabulü ile başlayıp, hükmün kesinleşmesine kadar geçen evreyi" ifade eder, şeklinde tanımlanmış olup, bu tanıma göre, temyiz aşamasındaki dosyalar kovuşturması devam eden derdest dosyalardır. Bu tanım karşısında, henüz kovuşturma süreci tamamlanmamış dosyalardan; özel yetkili mahkemelerce karar verilmemiş olanların genel (normal) ağır ceza mahkemelerine gönderilmesi; temyiz aşamasındakilerin ise Yargıtay tarafından incelenmesi yolunda düzenleme yapılmak suretiyle ayrıma gidilmesinin doğru bir çözüm şekli olmadığını düşünüyorum. Sebeblerini aşağıda açıklayacağım üzere, bu Kanun hükmüne rağmen; Yargıtay"da bulunan dosyalarında, aynen, karar verilmemiş dosyalarda olduğu gibi; hiçbir incelemeye tâbi tutulmadan salt, söz konusu mahkemelerin kaldırıldığı gerekçesi ile genel bir kanun bozması yapılıp, mahalline iade edilmeleri ve muhakemelerinin; genel (normal) mahkemelerde yapılmasının sağlanması görüşündeyim. Aksi bir çözüm, yani esasa girilerek bu dosyaların inceleneceği kuralına uyulması 10 Aralık 1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Beyannamesine ve 4 Kasım 1950 tarihli Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırı olur.

    Şöyle ki;
    1 – Özel Yetkili Mahkemeler, "Adil Yargılanma Hakkı" ve "Ağır Ceza Mahkemeleri" arasındaki ayrıma son vermek amacıyla kaldırılmış olup, bu husus anılan Kanunun genel ve sözü geçen madde gerekçesinde belirtilmiş; böylece, bütün Ağır Ceza Mahkemelerinin aynı usul kurallarına tâbi olması sağlanarak, adil yargılanma hakkı için gerekli olan özel soruşturma ve kovuşturma usullerine son verilmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda baktığımızda; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında ve Yargıtay"ın dairelerinde bulunan dosyaların incelenmesine devam olunacağına ilişkin düzenlenme yapılması; İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 10. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddelerine uygun düşmez.
    Zira, Kanun Koyucu, bizzat kendisi, özel yetkili mahkemeleri adil yargılanma hakkını temin etmek amacıyla kaldırıldığını, Kanun gerekçesinde yer vermesine ve bu mahkemelerin normal ağır ceza mahkemelerine göre, daha güvencesiz olduğunu kabul etmesine rağmen; bu mahkemelerce kurulan hükümlerin, normal ağır ceza mahkemelerinden verilen kararlar gibi incelenmesini öngörmesi; kaldırma gerekçesi ve amacıyla çelişen bir sonuç yaratır.
    2- Mahkemeler, bütün işlemlerinde eşitlik ilkesine uygun hareket etmek zorundadırlar. 6526 sayılı Kanunla delil toplama yöntemleri değiştirilmiş; önceden CMK"nın 250. maddesi kapsamında kalan soruşturma ve kovuşturmalarda şüpheli ve sanıklar yönünden kısıtlayıcı hükümler kaldırılarak, hukukî güvenlik ile yargılama eşitliği sağlanmıştır. Ancak Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılması sonucu, bu mahkemelerce karara bağlanmayan ve diğer ağır ceza mahkemelerine gönderilen davaların sanıkları ile; kararları Yargıtay"da temyiz incelemesinde bulunan dosyaların sanıkları arasında ayrım yapılarak, fark yaratılması; İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 7. maddesinde öngörülen eşitlik ilkesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin, sözleşmede yer alan hak ve özgürlüklerden ayrım gözetilmeksizin, herkesin yararlanmasını hüküm altına alan 14. maddesine ve iç hukukumuz yönünden de, Anayasamızın "Kanun önünde eşitlik" başlıklı 10; "Hak Arama Hürriyeti" başlıklı 36; "Kanunî Hâkim Güvencesi" başlıklı 37; "Suç ve Cezalar" başlıklı 38. maddelerine aykırılık oluşturur.
    Görüldüğü üzere;
    Söz konusu Kanunî düzenleme, bu hâliyle, hem Anayasamıza aykırıdır, hemde tarafı olduğumuz ve usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalarla çatışmaktadır.
    Şimdi, burada sorun, Anayasamıza ve yukarıda açıkladığımız milletlerarası antlaşmalara aykırılık oluşturan, anılan Kanun hükmünü aşıp aşamayacağımız; aşabilecek isek, bunu nasıl yapabileceğimiz noktasında toplanmaktadır.
    Aslında, bu konu, bir sorun iken, Anayasamızın 90/5. maddesinde 07.05.2014 tarih ve 5170 sayılı Kanun"la yapılan değişiklikle, milletlerarası antlaşma hükümlerine üstünlük tanınarak, temelinden çözülmüş olup, bu gün için tartışma kalmamıştır.Şöyle ki;
    Anayasamızın 90/5. maddesi ile; bir kanun hükmüyle usulüne uygun olarak yürürlüğe girmiş, temel hak ve özgürlükleri düzenleyen bir antlaşma kuralının çatışması hâlinde, antlaşma hükümlerinin uygulanacağı kabul edilmiştir.
    Bu hükümden hareketle somut olayımızı değerlendirecek olursak, 6526 sayılı Kanunun 1. maddesi ile Terörle Mücadele Kanununa eklenen geçici 14. maddenin 4. fıkrası son cümlesinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve Ülkemizin kabul ettiği milletlerarası antlaşmalar ile çeliştiği açıkça görülmekte olup, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin yukarıda açıklanan hükümlerine üstünlük tanınması suretiyle sorunun çözülmesi ve özel yetkili mahkemelerce verilen hükümlerin; başka yönleri incelenmeksizin, kanun önünde eşitlik ilkesi ve adil yargılanma hakkı gereğince, bütünüyle bozularak, genel (normal) ağır ceza mahkemelerinde; muhakemelerinin yapılması ve sonucuna göre, hüküm kurulması için bozulması gerekmektedir. Aksi bir düşüncenin kabul edilmesi; kanun koyucunun bu mahkemeleri kaldırma gerekçesi ve amacıyla çelişen sonuçlar doğuracağı gibi hukukun; adalet, yerindelik ve hukukî güvenlik başlıkları altında toplanabilecek temel değerlerine de aykırı olur, kanaatindeyim.
    Bu nedenlerle söz konusu dosyada; yüksek çoğunluğun esasa girerek inceleme yapma görüşüne ve bu görüşe bağlı olarak verdiği karara katılmıyorum.





    ...

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi