10. Hukuk Dairesi 2019/2708 E. , 2020/1837 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
Dava, haczin kaldırılması istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ...,... mevkii 1259 ada, ...Parsel 3. Kat 8 nolu bağımsız bölüm mesken olarak 1/4 hissesi müvekkili adına kayıtlı olduğunu, davalı Kurum tarafından davacıya ait paya haciz şerhi konulduğunu, hacze karşı meskeniyet iddiasında bulunduklarını ve haczin terkinine karar verilmesini talep ettiklerini beyan ederek, meskeniyet iddialarının kabulü ile neticede haciz şerhinin kaldırılmasını talep etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı Kurum vekili dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde özetle; Kurum tarafından yapılan işlemlerde herhangi bir yasaya aykırılık bulunmadığını, davanın görevli mahkemede açılmadığını beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesince; davanın kabulüne karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Davalı Kurum vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK"nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı Kurum vekili temyiz dilekçesinde; Kurum tarafından yapılan işlemlerin usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek, kararın bozulması talep edilmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE ESASIN İNCELEMESİ:
6183 sayılı Yasanın 70. maddesine göre; borçlunun “hâline münasip” evi haczedilemez. Bir meskenin borçlunun haline uygun olup olmadığı adı geçenin haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenir. Buradaki “aile” terimi, geniş anlamda olup, borçlu ile birlikte aynı çatı altında yaşayan, bakmakla yükümlü olduğu kişileri kapsar. İş mahkemesince, borçlunun sözü edilenlerle birlikte barınması için zorunlu olan haline münasip meskeni temin etmesi için gerekli bedel bilirkişilere tespit ettirildikten sonra, haczedilen yerin kıymeti bundan fazla ise satılmasına karar verilmeli ve satış bedelinden yukarıda nitelikleri belirlenen mesken için gerekli olan miktar borçluya bırakılmalı, kalanı alacaklıya ödenmelidir. Bu kıstasları aşan nitelik ve evsaftaki yerlerle, makul ölçüleri geçen oda ve salonu kapsayan ve ikamet için zorunlu öğeleri içeren bir meskenin dışındaki yerler, maddede öngörülen amaca aykırıdır. Borçlunun görev ve sıfatı, kendisinin yukarıda belirlenenden daha görkemli bir meskende ikamet etmesini gerektirmeyecektir. 6183 sayılı Yasanın tamamı incelendiğinde davacının meskeniyet iddiasını ileri sürmesi açısından herhangi bir hak düşürücü sürenin belirlenmediği görülmektedir.
Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden; davacının,mesken niteliğindeki 8 nolu bağımsız bölümün 1/4 hissedarı olarak meskeniyet iddiasıyla hissesine konulan haczin kaldırılmasını talep ettiği, mahkemece; davacının sosyal ve ekonomik durumunun ve haciz konulan bağımsız bölümde ikamet edip etmediğinin kolluk vasıtasıyla araştırıldığı,davacının adına mesken niteliğinde başka taşınmazı olup olmadığının Tapu ve Kadastro Müdürlüğünden araştırılmadığı, kolluk vasıtasıyla adına kayıtlı taşınmazının olmadığı şeklinde tespit yapıldığı, aynı bağımsız bölümde hissedar olan diğer hissedarlar tarafından haline münasip ev olduğu iddiasıyla icra mahkemesine açılan haczin kaldırılması dava dosyalarından; bağımsız bölümün tamamının, 1/4 hissenin ve başka semtlerden edinilecek haline münasip eve ilişkin kıymet takdirlerinin yapıldığı bilirkişi raporlarının dosyaya ibraz edildiği, mahkemece de bu deliller değerlendirilmek suretiyle davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü vasıtasıyla davacı adına başka mesken niteliğinde taşınmaz olup olmadığı araştırılmalı, haczedilen evin haline münasip ev olup olmadığının tespiti ile, içinde emlakçılık yapan kişilerin bulunduğu bilirkişilerden mahcuzun bulunduğu yer ve konumlarını irdeler şekilde ve emsal konumda olan taşınmazların satışları hakkında da araştırma yapılmak suretiyle mahcuzun değerini irdeleyen rapor alınarak, davaya konu taşınmazın bulunduğu yerde aileyi oluşturan kişiler dikkate alındığında haline münasip evi alabileceği değerin yukarıdaki kurallara göre tespit edilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Diğer hissedarlar tarafından icra mahkemesine açılan dava dosyalarındaki tahkikat yeterli görülerek dosyadan herhangi bir tahkikat yapılmadan karar verilmesi hatalı olmuştur.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesinin istinaf isteminin reddine ilişkin kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak, temyiz edilen İlk Derece Mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 02/03/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.