Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2019/476
Karar No: 2019/1419
Karar Tarihi: 19.12.2019

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2019/476 Esas 2019/1419 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2019/476 E.  ,  2019/1419 K.

    "İçtihat Metni"



    Taraflar arasındaki “olağanüstü genel kurulda alınan tüm kararların iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 21. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 12.12.2017 tarihli ve 2016/495 E., 2017/853 K. sayılı karara karşı davalı Belediye-İş Sendikası vekilince istinaf yoluna başvurulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 08.06.2018 tarihli ve 2018/667 E., 2018/1601 K. sayılı kararı ile istinaf isteminin esastan reddine dair verdiği karar davalı Belediye-İş Sendikası vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 13.12.2018 tarihli ve 2018/15476 E., 2018/27114 K. sayılı kararı ile;
    “…A)DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ:
    Asıl davada davacı vekili özetle, müvekkilinin 30.11.2002 tarihinde davalı sendikanın İzmir 1 nolu şubesine profesyonel başkan yardımcısı seçildiğini, 09.09.2006 tarihinde ise ilk kez 1 nolu şubeye başkan seçildiğini, davalı sendika genel merkezinin müvekkili şube başkanı gibi kendisine muhalif olduğunu düşündüğü diğer şubelerle ilgili de geçmiş dönemlerde hukuka aykırı birçok işlem yaptığını, hukuka aykırı işlemlerin mahkeme kararları ile iptal edildiğini ve kararların Yargıtay tarafından onandığını, İzmir 1 nolu şubenin 09.02.2014 tarihli olağan genel kurulunda müvekkilinin yeniden şube başkanı seçildiğini, Ahmet Fehimoğlu isimli bir kişinin 1 ve 6 nolu şubelere başvurarak davalı sendika genel merkezine ulaşamadığını belirterek bir takım iddialarda bulunduğunu, ileri sürülen iddialar konusunda 1 ve 6 nolu şube olarak sendika genel merkezine yazı yazıldığını ve 03.10.2016 tarihli yazı ile de sendika genel denetleme kurulunun iddiaları araştırmasının talep edildiğini, sendika yönetim kurulu tarafından İzmir 1 ve 6 nolu şubeler tarafından yazılan yazıların gözardı edildiğini, arkasından da sendika başkanlar kurulunun 18.10.2016 tarihinde gündemsiz olarak toplanacağının müvekkiline bildirildiğini, müvekkilinin de bu toplantıya katılmak üzere çağrıldığını, müvekkili ve diğer davacıların toplantıya katılmak üzere Ankara’ya geldiğini, sendika genel merkez binasının önünde toplantı yapılmadan ve binaya girilmeden önce 18.10.2016 günü sendika çalışanları ve yetkilileri tarafından saldırıya uğradıklarını, soruşturmanın halen sürdüğünü, bu olaydan sonra 19.10.2016 tarihli yazı ile müvekkilinden savunma istenildiğini, bu olayların yaşanması sonrasında ise sendika genel başkanlığının 03.12.2016 tarih ve 16 sayılı disiplin kurulu kararı ile müvekkilinin geçici olarak ihraç edilmesine karar verdiğini, geçici ihraç kararının sonrasında da 25.12.2016 tarihinde olağanüstü genel kurul icrasına karar verildiğini, gündemin 5. maddesinin müvekkilinin ihraç kararının görüşülmesi ve kesin ihraç edilip edilmeyeceğinin oylanması olduğunu, gündemin 9, 10 ve 11. maddelerinin de şube kapatma, şubelere bağlı işyerlerinin başka şubelere bağlanması ve şube birleştirme konusunda genel yönetim kuruluna yetki verilmesi olduğunu, delege sıfatının bir sonraki olağan genel kurula kadar devam edeceği kuralının görmezden gelinip ihlal edildiğini, müvekkilinin şube başkanı olması nedeniyle doğal delegelik sıfatının, sendikacılık yapmak şeklindeki Anayasal ve yasal faaliyetinin ortadan kaldırılmaya çalışıldığını, gündemin 4-11. maddelerinde yer alan konuların davacı ve arkadaşlarını sendikadan tasfiye etmeye yönelik olduğunu, bu olmaz ise davacı ve arkadaşlarının görev yaptıkları şubelerin kapatılması yönünde genel yönetim kuruluna yetki verilmesi olduğunu, T.C. Anayasası, Türk Medeni Kanunu ve 6356 sayılı Kanun’un ilgili maddelerinin çiğnendiğini, davalı sendikanın Giresun şube, İzmir 1 ve 6 nolu şubeler ile İzmir çevre belediyeler şubesi ve Manisa şubesinin hukuka aykırı bir şekilde seçilmiş yöneticilerini tasfiye etmeye çalıştığını, olağanüstü genel kurulun yapılması için uyulması gereken kurallara da uyulmadığını, toplantı gündeminin usule uygun olarak ilan edilmediğini, gerekli tebligatların yapılmadığını, kanunda öngörülen sürelere uyulmadığını, yapılan olağanüstü genel kurulda gizli oy açık sayım esaslarına da uyulmadığını ve açık oylama yapıldığını ileri sürerek 25.12.2016 tarihli olağanüstü genel kurulda müvekkili ...’un kesin ihracına ilişkin kararın iptaline karar verilmesini talep etmiş, yargılamanın devamı esnasında ise ıslah suretiyle ayrıca 25.12.2016 tarihli olağanüstü genel kurulda alınan tüm kararların da iptalini talep etmiştir.
    Asıl dava ile birleşen Ankara 36. İş Mahkemesinin 2016/1616-2017/258 E.K. sayılı dosyasında ise davacı vekili, 25.12.2016 tarihli olağanüstü genel kurulda müvekkili ...’ın kesin ihracına ilişkin kararın iptaline ve ayrıca 25.12.2016 tarihli olağanüstü genel kurulda alınan tüm kararların da iptalini talep etmiştir.
    Asıl dava ile birleşen Ankara 32. İş Mahkemesinin 2017/49-2017/630 E.K. sayılı dosyasında ise davacı vekili, 25.12.2016 tarihli olağanüstü genel kurulda müvekkili ...’in kesin ihracına ilişkin kararın iptaline ve ayrıca 25.12.2016 tarihli olağanüstü genel kurulda alınan tüm kararların da iptalini talep etmiştir.
    Asıl dava ile birleşen Ankara 18. İş Mahkemesinin 2017/42-2017/30 E.K. sayılı dosyasında ise davacı vekili, 25.12.2016 tarihli olağanüstü genel kurulda müvekkili ...’ün kesin ihracına ilişkin kararın iptaline ve ayrıca 25.12.2016 tarihli olağanüstü genel kurulda alınan tüm kararların da iptalini talep etmiştir.
    Asıl dava ile birleşen Ankara 6. İş Mahkemesinin 2017/34-2017/55 E.K. sayılı dosyasında ise davacı vekili, 25.12.2016 tarihli olağanüstü genel kurulda müvekkili ...’in kesin ihracına ilişkin kararın iptaline ve ayrıca 25.12.2016 tarihli olağanüstü genel kurulda alınan tüm kararların da iptalini talep etmiştir.
    B)DAVALI CEVABININ ÖZETİ:
    Davalı Belediye İş Sendikası vekili, asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    C)İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    D)İSTİNAF BAŞVURUSU:
    İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı Belediye İş Sendikası vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

    E)BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
    Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    F)TEMYİZ:
    Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı, davalı Belediye İş Sendikası vekili temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
    G)GEREKÇE:
    I-Dosya kapsamı:
    Somut uyuşmazlıkta, davacılardan ... İzmir çevre belediyeler şube başkanı olarak görev yapmakta iken 30.09.2016 tarih ve 10 sayılı disiplin kurulu kararı ile yapılacak ilk genel kurula kadar görevinden geçici olarak ihraç edilmiştir.
    Davacılardan ... İzmir 1 nolu şube başkanı iken, ... İzmir 6 nolu şube başkanı iken, ... İzmir 6 nolu şube sekreteri iken ve ... ise İzmir 1 nolu şube başkan yardımcısı olarak görev yapmakta iken 03.12.2016 tarih ve 16, 17, 18 ve 19 sayılı disiplin kurulu kararları ile yapılacak ilk genel kurula kadar görevlerinden geçici olarak ihraç edilmişlerdir.
    Daha sonra sendika genel merkezi tarafından dava konusu 25.12.2016 tarihli olağanüstü genel kurul toplanmıştır. Söz konusu genel kurulda gündemin 4, 5, 6, 7 ve 8. maddeleri yukarıda belirtilen geçici ihraç kararlarının oylanması ve beş davacının görevlerinden ihracına ilişkindir. Yapılan oylama sonucunda beş davacının da oybirliği ile seçilmiş şube yöneticiliği görevlerinden kesin olarak ihraç edilmelerine karar verilmiştir.
    Diğer taraftan genel kurul gündeminin 9. maddesi “Sendika Ana Tüzüğü ve Bütçe Hükümlerine göre kapatılabilecek şubelerin belirlenmesi ve belirlenen şubelerin uygun görülen zamanda kapatılması konusunda Genel Yönetim Kuruluna yetki verilmesinin görüşülmesi ve oylanması”; 10. maddesi “Genel Yönetim Kuruluna yetki verilmesi halinde; kapatılacak şubelere bağlı işyerlerinin başka şubelere bağlanması konusunda Genel Yönetim Kuruluna yetki verilmesinin görüşülmesi ve oylanması”; 11. maddesi ise “Sendika Ana Tüzüğü ve Bütçe Hükümlerine göre birleştirilebilecek şubelerin belirlenmesi ve belirlenen şubelerin uygun görülen zamanda birleştirilmesi ve birleşmeyle ilgili işlemlerin yapılması konusunda Genel Yönetim Kuruluna yetki verilmesinin görüşülmesi ve oylanması” şeklindedir.
    Olağanüstü genel kurulda yapılan oylama ile gündemin 9, 10 ve 11. maddeleri de oybirliği ile kabul edilmiştir.
    Davacılar ayrı ayrı açmış oldukları davalar ile seçilmiş görevlerinden kesin olarak ihraç edilmelerine dair genel kurul kararları ile 25.12.2016 tarihli olağanüstü genel kurulda alınan tüm kararların iptalini talep etmişlerdir. İlk Derece Mahkemesince olağanüstü genel kurul çağrısının kanun ve tüzük hükümlerine uygun yapılmaması, genel kurulun yargı gözetiminde yapılmaması, oylamada gizli oy/açık sayım ilkesine uyulmaması sebepleriyle olağanüstü genel kurulun şekli hükümlere aykırı icra edildiği ve ayrıca disiplin cezalarının içerik olarak da hukuka aykırı olduğu gerekçeleriyle olağanüstü genel kurulda alınan tüm kararların iptaline karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince de benzer gerekçelerle istinaf başvurusu esastan reddedilmiştir.
    Dosya kapsamı, Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesi ve temyiz itirazlarının niteliği gözetildiğinde, üç başlık halinde değerlendirme yapılması gerekmektedir.
    II-Olağanüstü Genel Kurulun Usûl Açısından Değerlendirilmesi
    6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 2/1-ğ maddesinde sendikalar “İşçilerin veya işverenlerin çalışma ilişkilerinde, ortak ekonomik ve sosyal hak ve çıkarlarını korumak ve geliştirmek için en az yedi işçi veya işverenin bir araya gelerek bir işkolunda faaliyette bulunmak üzere oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar” olarak tanımlanmıştır. Anayasanın 51. maddesi de aynı doğrultudadır. Aynı maddenin son fıkrasında sendikaların yönetim ve işleyişlerinin demokrasi esaslarına aykırı olamayacağı vurgulanmıştır.
    6356 sayılı Kanun"un 9. maddesinde, genel kurulun, sendika ve şubelerin zorunlu organlarından olduğu belirtilmiştir. Genel kurulun görev ve yetkileri, aynı Kanun"un 11. maddesinde düzenlenmiş olup, maddeye göre, sendika organlarının seçilmi yetkisi de genel kuruldadır. Bu itibarla, sendikanın yönetim, denetim ve disiplin kurulu üyelerinin belirlendiği genel kurulların, demokratik esaslar doğrultusunda icra edilmesi, sendika içi demokrasinin gerçekleşmesi yönünden son derece önemlidir. Bu cümleden olarak, bir sendikanın demokratik yapıya sahip olup olmadığına ilişkin en somut ölçüler genel kurulun yapısı ve işleyişinde aranmalıdır (Şahlanan, Fevzi: Sendikaların İşleyişinin Demokratik İlkelere Uygunluğu, İstanbul, 1980, s.119).
    Genel kurul sendikaların iradesini yansıtan nihai karar organıdır. Genel kurullar bakımından asıl olan ise olağan genel kuruldur. Olağan genel kurul, kanunda ve daha kısa bir süre belirlenmesi koşuluyla tüzükte öngörülen sürelerde düzenli şekilde yapılmak zorunda olunan ve yapılması için herhangi bir sebebin ortaya çıkması gerekli olmayan genel kuruldur.
    6356 sayılı Kanun"un 12. maddesinin 4. fıkrasına göre de “Olağanüstü genel kurul, yönetim kurulu veya denetleme kurulunun gerekli gördüğü hâllerde ya da genel kurul üye veya delegelerinin beşte birinin yazılı isteği üzerine altmış gün içinde yazılı istekteki konuları öncelikle görüşmek üzere toplanır.”
    Olağanüstü genel kurul, ancak genel kurulun olağanüstü toplanmasını gerektirir nitelikte objektif ve ciddi sebeplerin bulunması halinde söz konusu olan istisnai nitelikteki genel kuruldur. Bu husus 6356 sayılı Kanun"un 12. maddesinin gerekçesinde “Uygulamada seçimi kaybeden grubun beşte bir delege imzasını toplayıp hiçbir gerekçe göstermeden olağanüstü genel kurul talebinde bulunması her zaman karşılaşılan bir durumdur. Bu nedenle üye ve delegeler tarafından yapılacak olağanüstü genel kurul isteklerinin “iyi niyet kuralına” uygun haklı veya geçerli bir sebebe dayandırılması veya olağanüstü genel kurul isteminin olağan genel kurul ile çözülemeyecek bir sorunu çözmeye yönelik olması aranmıştır” şeklinde ifade edilmiştir.
    Öncelikle Bölge Adliye Mahkemesi tarafından genel kurulun yargı gözetimi altında yapılmadığı ve genel kurulda gizli oy/açık sayım ilkesine uyulmadığı gerekçelerinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
    6356 sayılı Kanun’un 14. maddesinin 1. fıkrasına göre “Genel kurulda yönetim kurulu, denetleme kurulu ve disiplin kuruluna üye seçimi ile delege seçimi, yargı gözetimi altında serbest, eşit, gizli oy, açık sayım ve döküm esasına ve tüzük hükümlerine göre yapılır.”
    Belirtilen hükümden açık bir şekilde anlaşılacağı üzere, genel kurulda zorunlu organlara üye seçimi yapılması durumunda, seçim yargı gözetimi altında gerçekleştirilecek ve gizli oy/açık sayım ilkesine uyulacaktır. Maddede belirtilen durum, yapılacak seçimin ilgili seçim kurulu başkanlığının gözetiminde gerçekleştirilmesine ilişkindir. Bunun haricinde başkaca gündem maddeleri ile genel kurulun toplanması durumunda ilgili seçim kurulu başkanlığının bir görevi bulunmamaktadır. Kaldı ki, seçim dışı gündemle toplanması durumunda da, alınan kararlara karşı taraflarca yargı yoluna başvurmak her zaman olanaklıdır.
    Somut uyuşmazlıkta dava konusu genel kurul yukarıda ayrıntıları belirtildiği üzere seçim dışı gündemle toplanmıştır. Bu itibarla Bölge Adliye Mahkemesinin yargı gözetimi altında yapılmadığı gerekçesiyle genel kurulun hukuka aykırı olduğu yönündeki tespiti isabetsizdir.
    Diğer taraftan, yukarıda belirtildiği üzere gizli oy/açık sayım ilkesi de yapılacak zorunlu organ seçimlerinde uygulanması gereken bir ilkedir. Ayrıca divan tutanağına göre 27 imzalı önerge ile oylamaların açık şekilde yapılması teklif edilmiş ve önerge oybirliği ile kabul edilmiştir. Bu itibarla Bölge Adliye Mahkemesinin, gizli oy/açık sayım ilkesinin uygulanmadığı gerekçesiyle genel kurulun hukuka aykırı olduğu yönündeki tespiti de isabetsizdir.
    Bu kısımda son olarak genel kurul çağrılarının süresinde yapılıp yapılmadığı hususuna değinmek gerekmektedir. Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinde belirtilen 6356 sayılı Kanun’un 12/3. maddesi ile sendika tüzüğünün 13/c maddesi “İki genel kurul toplantısı arasındaki döneme ait faaliyet ve hesap raporu, yeminli mali müşavir raporu, denetleme kurulu raporu ve gelecek döneme ait bütçe teklifi toplantı tarihinden on beş gün önce genel kurula katılacaklara gönderilir” şeklindedir. Yine gerekçede ifade edilen 6356 sayılı Kanun’un 14/2. maddesi ise “Seçim yapılacak genel kurul toplantılarından en az on beş gün önce genel kurula katılacak üye veya delegeleri belirleyen listeler, toplantının gündemi, yeri, günü, saati ve çoğunluk olmadığı takdirde yapılacak ikinci toplantıya ilişkin hususları belirten bir yazı ile birlikte yetkili seçim kurulu başkanlığına verilir.” şeklindedir.
    Somut uyuşmazlıkta, iptali talep edilen olağanüstü genel kurul sadece yukarıda belirtilen sınırlı gündemle toplandığından, 6356 sayılı Kanun’un 12/3. ve 14/2. maddeleri ile tüzüğün 13/c maddesinin somut olayda uygulanması olanaklı değildir. Bununla birlikte, sendika genel merkezi tarafından toplantı daveti delegelerin toplantıya katılabileceği makul sürede de ilgililere tebliğ edilmiştir.
    Bütün bu açıklamalar karşısında, 25.12.2016 tarihli olağanüstü genel kurul usûl hükümlerine uygun gerçekleştirildiğinden, toplantının tamamen hukuka aykırı olduğu gerekçesi isabetsizdir. Bu itibarla her bir genel kurul kararının hukuka uygun olup olmadığının ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir.
    III-İhraç Kararlarının Değerlendirilmesi
    87 sayılı Sendika Özgürlüğü ve Sendikalaşma Hakkının Korunmasına İlişkin Uluslararası Çalışma Örgütü Sözleşmesi’nin 3. maddesinin 1. fıkrasına göre “Çalışanların ve işverenlerin örgütleri tüzük ve iç yönetmeliklerini düzenlemek, temsilcilerini serbestçe seçmek, yönetim ve etkinliklerini düzenlemek ve iş programlarını belirlemek hakkına sahiptirler.”
    Sendikanın idaresi işlevini üstlenen yönetim kurulu, sendikanın demokratik işleyişi içinde önemli bir role sahiptir. Bu anlamda, yönetim kurulunun, demokratik esaslar doğrultusunda teşekkül etmesi, sendika içi demokrasinin gerçekleşmesi yönünden son derece önemlidir. Diğer taraftan sendikanın zorunlu organlarından olan denetleme kurulu ve disiplin kurulu açısından da aynı durum geçerlidir. Nitekim demokratik işleyiş için, etkin denetim ve yaptırım mekanizması vazgeçilmez niteliktedir.
    6356 sayılı Kanun’un 11. maddesine göre de, sendika organlarının seçimine ilişkin görev ve yetki, genel kurula aittir. 6356 sayılı Kanun’un 14. maddesine göre ise, yönetim, denetim ve disiplin kurulu organlarının üyeleri “yargı gözetimi altında serbest, eşit, gizli oy, açık sayım ve döküm esasına ve tüzük hükümlerine göre” yapılacak seçimler sonucunda belirlenecektir. Öte yandan ilke olarak, demokratik hukuk devletinde yönetime gelmede ve yönetimden ayrılmada tek yol da seçimlerdir.
    Bu açıklamalara göre, sendika üyelerinin temsilcilerini yahut bir başka ifadeyle kendi kuruluşları olan sendikanın idaresi ile görevli yönetim, denetleme ve disiplin kurulu üyelerini serbestçe seçme hakkı, sendikaların demokratik işleyişi için zorunlu bir unsurdur. Bu hak, gerek genel merkez zorunlu organları açısından, gerekse şube zorunlu organları açısından geçerlidir.
    Seçimle göreve gelen yönetim, denetleme ve disiplin kurulu üyelerinin bu görevleri, seçim dışında çeşitli şekillerde son bulabilir. İlk olarak 6356 sayılı Kanun’un 9. maddesinin 5. fıkrası gereğince, aynı kanunun 6. maddesinde sayılan suçlardan biri ile mahkûm olmaları hâlinde zorunlu organ üyeliği kendiliğinden sona erer. Zorunlu organ üyeliği ikinci olarak, ilgilinin sendika üyeliğinden çıkarılması kararının kesinleşmesi ile yine kendiliğinden son bulur. Zorunlu organ üyeliği üçüncü olarak ölüm, istifa, milletvekili veya belediye başkanı seçilme gibi nedenlerle de son bulabilir.
    Bu bağlamda ifade etmek gerekir ki, sendikanın genel merkez ve şube zorunlu organları üyeliğine seçilenlerin, verilecek disiplin cezası ile bu görevlerinden kesin olarak ihraç edilmeleri, gerek sendikaların yönetim ve işleyişlerinin demokrasi esaslarına aykırı olamayacağına ilişkin Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 51. maddesine ve gerekse temsilcilerin serbestçe seçilmesi gerektiğini öngören 87 sayılı ILO Sözleşmesinin 3. maddesine aykırılık teşkil eder.
    Açıklanan maddi ve hukuki olgular karşısında, seçilmiş şube yönetim kurulu üyesi olarak görev yapan asıl ve birleşen dosya davacılarının, 25.12.2016 tarihli olağanüstü genel kurulda şube yöneticiliği görevlerinden kesin olarak ihraç edilmelerine ilişkin genel kurul kararlarının hukuka aykırı olduğu açıktır. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince söz konusu kararların iptaline karar verilmesi ve Bölge Adliye Mahkemesince bu yönden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi sonucu itibariyle isabetlidir.
    IV-Şubelerle İlgili Yetki Devrine İlişkin Kararların Değerlendirilmesi
    6356 sayılı Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasının (g) bendine göre, sendika tüzüklerinde “Şube veya bölge şubelerinin nasıl kurulacağı, birleştirileceği veya kapatılacağı, görev ve yetkileri, genel kurullarının toplantılarına ve kararlarına ilişkin usul ve esaslar ile sendika genel kurulunda şube ve bölge şubelerinin nasıl temsil edileceği” hususlarının yer alması gerekmektedir.
    6356 sayılı Kanun’un 11. maddesinde de “Şube açma, birleştirme veya kapatma, bu konuda tüzükte belirlenen esaslar doğrultusunda yönetim kuruluna yetki verilmesi” hususları genel kurulun görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.
    Belirtilen kanuni düzenlemelere göre, şube açma, birleştirme ve kapatma yetkisi münhasıran sendika genel kurulunda olup, bu konuda, ancak tüzükte belirlenen esaslar doğrultusunda sendika yönetim kuruluna yetki verilebilecektir. Sendika yönetim kuruluna yetki verilmesi durumunda, söz konusu yetkinin kullanılabilme esasları ise genel kurul kararı ile tespit edilecektir.
    Sendika tüzüğünün 16. maddesinin (f) bendine göre de “Gerekli görüldüğü hallerde; Şube açılması, kapatılması, birleştirilmesi, bir şube faaliyet alanı içinde bulunan işyerlerinin başka şubeye bağlanması” hususu genel kurulun görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.
    Diğer taraftan tüzüğün 19. maddesinin 12. bendine göre de “Gerekli gördüğü hallerde, genel kurulca verilen yetki gereğince şube açmak, şubeleri birleştirmek, şube kapatmak, bir şube faaliyet alanı içinde bulunan işyerlerini başka şubeye bağlamak ve yeni örgütlenilen işyerlerini uygun görülen şubeye bağlamak” hususu da, sendika genel yönetim kurulunun görev ve yetkileri arasında düzenlenmiştir.
    Dava konusu genel kurul gündeminin 9, 10 ve 11. maddeleri ile kapatılabilecek şubelerin belirlenmesi ve belirlenen şubelerin uygun görülen zamanda kapatılması konusunda genel yönetim kuruluna yetki verilmesi, kapatılacak şubelere bağlı işyerlerinin başka şubelere bağlanması ve birleştirilebilecek şubelerin belirlenmesi ile belirlenen şubelerin uygun görülen zamanda birleştirilmesi ve birleşmeyle ilgili işlemlerin yapılması hususlarında genel yönetim kuruluna yetki verilmesi konusu oylanmış ve oybirliği ile söz konusu gündem maddeleri kabul edilmiştir.
    Somut uyuşmazlıkta şubelere dair genel kurulda alınan söz konusu kararlar genel nitelikte olup, somut bir şubeye ilişkin değildir. 6356 sayılı Kanun’un ve sendika tüzüğünün yukarıda belirtilen maddeleri gereğince, gündemin 9, 10 ve 11. maddeleri doğrultusunda alınan kararlarda hukuka aykırı bir durum bulunmamaktadır. Belirtmek gerekir ki, sendikaların yönetim ve işleyişleri demokratik esaslara aykırı olamayacağından, soyut yetki devrinin genel yönetim kurulunca kullanımı sonucunda şubelere dair alınacak somut kararlar ayrıca yargı denetimine açıktır.
    Bu itibarla, İlk Derece Mahkemesince gündemin 9, 10 ve 11. maddeleri ile alınan genel kurul kararlarının iptali yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
    Anılan hususlar gözetilmeksizin, İlk Derece Mahkemesince sadece 25.12.2016 tarihli genel kurulda gündemin 4, 5, 6, 7, ve 8. maddeleri doğrultusunda davacılar hakkında verilen disiplin cezalarının iptaline ve fazlaya dair istemin reddine karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucunda yazılı şekilde hüküm tesisi ve bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddi kararı hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    H)SONUÇ:
    Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine…”
    gerekçesiyle karar bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda ilk derece mahkemesince önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava; olağanüstü genel kurulda alınan tüm kararların iptali istemine ilişkindir.
    Davacı vekili; müvekkilinin davalı sendikanın İzmir 1 Nolu Şubesine 30.11.2002 tarihinde profesyonel başkan yardımcısı, 09.09.2006 tarihinde ise ilk kez 1 nolu şubeye başkan seçildiğini, davalı sendika genel merkezinin müvekkili şube başkanı gibi kendisine muhâlif olduğunu düşündüğü diğer şubelerle ilgili de geçmiş dönemlerde hukuka aykırı birçok işlem yaptığını, hukuka aykırı işlemlerin mahkeme kararları ile iptal edildiğini ve kararların Yargıtay tarafından onandığını, İzmir 1 nolu Şubenin 09.02.2014 tarihli olağan genel kurulunda müvekkilinin yeniden şube başkanı seçildiğini, Ahmet Fehimoğlu’nun 1 ve 6 nolu şubelere başvurarak davalı sendika genel merkezine ulaşamadığını belirtmek suretiyle bir takım iddialarda bulunduğunu, ileri sürülen iddialara ilişkin 1 ve 6 nolu şube yetkililerinin sendika genel merkezine yazı yazdığını ve 03.10.2016 tarihli yazı ile de sendika genel denetleme kurulunun iddiaları araştırmasının talep edildiğini, sendika yönetim kurulu tarafından yazılan yazıların göz ardı edildiğini, arkasından da sendika başkanlar kurulunun 18.10.2016 tarihinde gündemsiz olarak toplanacağının müvekkiline bildirildiğini, müvekkilinin de bu toplantıya katılmak üzere çağrıldığını, müvekkili ve diğer davacıların toplantıya katılmak üzere Ankara’ya geldiğini, sendika genel merkez binasının önünde toplantı yapılmadan ve binaya girilmeden önce 18.10.2016 günü sendika çalışanları ve yetkilileri tarafından saldırıya uğradıklarını, soruşturmanın hâlen sürdüğünü, bu olaydan sonra 19.10.2016 tarihli yazı ile müvekkilinden savunma istenildiğini, bu olayların yaşanması sonrasında ise sendika genel başkanlığının 03.12.2016 tarih ve 16 sayılı disiplin kurulu kararı ile müvekkilinin geçici olarak ihraç edilmesine karar verdiğini, geçici ihraç kararının sonrasında da 25.12.2016 tarihinde olağanüstü genel kurul icrasına karar verildiğini, gündemin 5. maddesinin müvekkilinin ihraç kararının görüşülmesi ve kesin ihraç edilip edilmeyeceğinin oylanması olduğunu, gündemin 9, 10 ve 11. maddelerinin de şube kapatma, şubelere bağlı işyerlerinin başka şubelere bağlanması ve şube birleştirme konusunda genel yönetim kuruluna yetki verilmesi olduğunu, delege sıfatının bir sonraki olağan genel kurula kadar devam edeceği kuralının görmezden gelinip ihlal edildiğini, müvekkilinin şube başkanı olması nedeniyle doğal delegelik sıfatının, sendikacılık yapmak şeklindeki Anayasal ve yasal faaliyetinin ortadan kaldırılmaya çalışıldığını, gündemin 4-11. maddelerinde yer alan konuların davacı ve arkadaşlarını sendikadan tasfiye etmeye yönelik olduğunu, bu olmaz ise davacı ve arkadaşlarının görev yaptıkları şubelerin kapatılması yönünde genel yönetim kuruluna yetki verilmesi olduğunu, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, Türk Medeni Kanunu ve 6356 sayılı Kanun’un ilgili maddelerinin çiğnendiğini, davalı sendikanın Giresun Şube, İzmir 1 ve 6 Nolu Şubeler ile İzmir Çevre Belediyeler Şubesi ve Manisa Şubesinin hukuka aykırı bir şekilde seçilmiş yöneticilerini tasfiye etmeye çalıştığını, olağanüstü genel kurulun yapılması için uyulması gereken kurallara da uyulmadığını, toplantı gündeminin usule uygun olarak ilan edilmediğini, gerekli tebligatların yapılmadığını, kanunda öngörülen sürelere uyulmadığını, yapılan olağanüstü genel kurulda gizli oy açık sayım esaslarına da uyulmadığını ve açık oylama yapıldığını ileri sürerek 25.12.2016 tarihli olağanüstü genel kurulda müvekkili ...’un kesin ihracına ilişkin kararın iptaline karar verilmesini talep etmiş, yargılamanın devamı esnasında ise ıslah suretiyle ayrıca 25.12.2016 tarihli olağanüstü genel kurulda alınan tüm kararların da iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
    Birleşen Ankara 36. İş Mahkemesinin 2016/1616 Esas sayılı dosyasında davacı vekili; 25.12.2016 tarihli olağanüstü genel kurulda müvekkili ...’ın kesin ihracına ilişkin kararın iptaline ve 25.12.2016 tarihli olağanüstü genel kurulda alınan tüm kararların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
    Birleşen Ankara 6. İş Mahkemesinin 2017/34 Esas sayılı dosyasında davacı vekili; 25.12.2016 tarihli olağanüstü genel kurulda müvekkili ...’ün kesin ihracına ilişkin kararın iptaline ve 25.12.2016 tarihli olağanüstü genel kurulda alınan tüm kararların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
    Birleşen Ankara 18. İş Mahkemesinin 2017/42 Esas sayılı dosyasında davacı vekili; 25.12.2016 tarihli olağanüstü genel kurulda müvekkili ...’ün kesin ihracına ilişkin kararın iptaline ve 25.12.2016 tarihli olağanüstü genel kurulda alınan tüm kararların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
    Birleşen Ankara 32. İş Mahkemesinin 2017/49 Esas sayılı dosyasında davacı vekili; 25.12.2016 tarihli olağanüstü genel kurulda müvekkili ...’in kesin ihracına ilişkin kararın iptaline ve 25.12.2016 tarihli olağanüstü genel kurulda alınan tüm kararların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Belediye İş Sendikası vekili; davacının 19.12.2016 tarihinde bu davanın tarafları, konusu ve sebepleri ile aynı olan Ankara 9. İş Mahkemesinin 2016/1079 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, ayrıca altı ayrı mahkemeden müvekkili sendikanın 25.12.2016 tarihli genel kurul kararı için tedbir ve iptal talep edildiğini, bu sebeple dava şartı yokluğundan davanın reddinin gerektiğini, genel merkez genel kurul kararı ile ilgili açılan davalarda sendika şubesinin taraf olma hakkının bulunmadığını, davaya konu disiplin kurulu kararını oluşturan olayların tartışılması ve oylanması için 25.12.2016 tarihinde olağanüstü genel kurul yapıldığını, davacının da kesin ihracına karar verildiğini, iptali istenen ve tedbiren davacı açısından sonuçları mahkemece durdurulan olağanüstü genel kurula davacının davet edilmesine rağmen katılmadığını, sonrasında da tüm sonuçları ile birlikte iptalini talep ettiğini, müvekkil sendikanın genel kurul için yapılması gereken bütün yasal işlemleri eksiksiz yerine getirdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    İlk Derece Mahkemesince, 25.12.2016 tarihli olağanüstü genel kurul çağrıları ve gündemin, toplantıya katılacak delegelere 6356 sayılı Kanun ve Ana Tüzük hükümlerine rağmen 15 gün önce gitmediği gibi, seçilmiş 3 sendika şube başkanı ile 2 sendika şube başkan yardımcısının kesin ihraçlarına dair genel merkez olağanüstü genel kurulunun yargı gözetimi altında olmadan ve açık oylama ile gerçekleştirildiği konusunda uyuşmazlık bulunmadığı, 25.12.2016 tarihli olağanüstü genel kurulun toplanması objektif ve geçerli sebeplere dayanmadığı gibi, olağan genel kurul ile çözülemeyecek bir sorunu çözmeye yönelik olmadığı, davacılar ... veya Buket Mertoğlu hakkında öncesinde de genel merkez yönetim kurulu kararıyla benzer sebeplerle ve ihraç gündemli olarak yapılmasına karar verilen olağanüstü şube genel kurulu veya geçici ihraca dair merkez disiplin kurulu kararlarının mahkemelerce iptaline karar verildiği, anılan kararların Bölge Adliye Mahkemesi ve Yargıtayca onanarak kesinleştiği, üç davacının şube başkanlığı, iki davacının şube başkan yardımcılığı görevlerinden kesin ihraçlarına dair 25.12.2016 tarihli genel merkez olağanüstü genel kurul kararlarının iptaline karar vermek gerektiği, 25.12.2016 tarihli genel merkez olağanüstü genel kurul gündeminin son üç maddesinin kapatılabilecek, birleştirilebilecek şubelerin belirlenmesi, kapatılacak şubelere bağlı işyerlerinin başka şubelere bağlanması konusunda genel yönetim kuruluna yetki verilmesi ve oylanması hususunun görüşülmesi olduğu, anılan son 3 gündem maddesi yönünden de gündem ve çağrıların 15 gün öncesinde ulaşmadığı, esas yönünden de bir sendika için şube kapatılması, birleştirilmesi, kapatılan şubelere bağlı işyerlerinin başka şubelere bağlanması hususları olağan genel kurulu bekleyemeyecek derecede haklı, objektif nitelikte ve ağırlıkta olmadığı gibi, olağan genel kurulda çözülemeyecek bir konu olmadığının da izahtan vareste olduğu, bu nedenle davalı Belediye-İş Sendikası yönünden davanın kabulü ile olağanüstü genel kurul gündeminin son 3 maddesi yönünden alınan kararların iptaline karar vermek gerektiği gerekçesiyle zorunlu dava arkadaşlığı şube genel kurulunun iptalinde söz konusu olduğundan davalı sendika dışında hakkında dava açılan tüm şube başkanlıkları hakkındaki davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine ve Belediye İş Sendikasına açılan davanın kabulü ile 25.12.2016 tarihli genel merkez olağanüstü genel kurulunda alınan tüm kararların tüm sonuçları ile iptaline karar verilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı davalı Belediye-İş Sendikası vekilinin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine;
    Bölge Adliye Mahkemesince, davalı Sendika Merkez Disiplin Kurulunun 30.09.2016, diğer 4 davacı hakkında aynı disiplin kurulunun 03.12.2016 tarihli kararı ile ilk genel kurula kadar geçici ihraçlarına dair kararına karşı Ankara iş mahkemelerine açılan davaların "genel merkez disiplin kurulu kararı ile geçici ihraçlarının", bu davanın ise "olağanüstü genel kurul kararı ile kesin ihraçlarının" iptali talepli olması karşısında; tarafların aynı olması dışında iptali istenen kararların farklı kurullara ait olduğu, biri geçici, diğeri kesin ihraçlara ilişkin olduğu ve içeriklerinin de farklı olması nedeniyle mahkemece verilen ret kararının yerinde olduğu, 25.12.2016 tarihli genel kurul çağrılarının 244 delegeye 08.12.2016 tarihinde APS ile postaya verildiği, Ankara dışındaki şehirlerde bulunan delegelere çağrıların 9-15.12.2016 tarihlerinde, davacı ..."a da 14.12.2016 tarihinde ulaştığı, bu durumda 25.12.2016 tarihli olağanüstü genel kurul çağrısının 6356 sayılı Kanun ve ana tüzük hükümlerine uygun yapılmadığı, Anayasanın 135. maddesine paralel olarak 6356 Sayılı Kanun’un 14/2. maddesinde; “Seçim yapılacak genel kurullarda en az 15 gün önce Genel Kurula katılacak üye ve delegeleri belirleyen listelerin yetkili seçim kurulu başkanlığına verileceği” hükmü bulunduğu, Ana Tüzükte bu konuda hüküm bulunmadığı, ancak Tüzüğün 56. maddesinde “ Bu tüzükte mevcut yasalara aykırı maddeler olması halinde, bunlar hükümsüz sayılır. Bu tür maddelerin yerine Yasa hükmü geçerlidir. İlk Olağan Genel Kurulda hükümsüz olan madde Yasa"ya uygun hale getirilir.” hükmü bulunduğundan 6356 sayılı Kanun’un 14/2.maddesinin uygulanması gerektiği, yargı gözetimine ilişkin anılan hükmün zorunlu organ seçimlerinde uygulanacak bir madde olduğu ancak 6356 sayılı Kanun’da veya başka hiç bir kanun veya ana tüzükte; şube genel kurullarınca seçilen şube başkanı veya yardımcılarının başka bir kurulca bu görevlerinden ihraç edilebileceklerine dair bir hüküm bulunmadığından davacı 3 şube başkanı ile 2 şube başkan yardımcısının yargı gözetimi altında yapılan şube olağan genel kurullarında seçildiklerinden kesin ihraçlarının gerçekleştirildiği olağanüstü genel kurul"unda yargı gözetimi altında yapılması gerektiği, bunun denklik ve eşitlik ilkesi gereği olduğu, 25.12.2016 tarihli olağanüstü genel kurulun yargı gözetimi altında yapılmadığı sadece yapılacağının 6 gün önce 19.12.2016 tarihinde Valiliğe bildirildiği, davalı tanığı olarak dinlenen genel sekreter yardımcısının 12.12.2017 günlü duruşmada bu yazının Valiliğe bilgi için yazıldığını belirttiği, Anayasanın 135. maddesine paralel olarak 6356 Sayılı Kanun’un 14/1. maddesinde; zorunlu organlara üye, delege seçiminin serbest, eşit, gizli oy, açık sayım ve döküm esasına göre yapılacağına ilişkin hüküm bulunduğu, tüzükte bu konuda da hüküm bulunmadığını, ancak davalı Sendikanın “Genel Kurul ve Seçim" başlıklı Yönetmeliğinin 9/e maddesinde; genel kurulca yapılacak seçimlerin serbest, eşit, gizli oy, açık sayım esasına göre yapılacağının belirtildiği, tüm davacılar kendi olağan şube genel kurullarında gizli oy ve açık sayım esasına göre seçildiklerinden denklik ve eşitlik ilkesi gereğince ihraçlarına ilişkin genel kurulda da aynı esasların uygulanmasının gerekli olduğu, 25.12.2016 tarihli olağanüstü genel kurul tutanağında verilen önerge üzerine kesin ihraçların tüm kararların açık oylama ile alındığının yazılı olduğu, dava konusu 25.12.2016 tarihli olağanüstü genel kurulun şekli hükümler açısından mahkemece verilen kabul kararında hata bulunmadığı, diğer yandan, mahkemece açıklanan gerekçelerle 3 davacının şube başkanlığı, 2 davacının şube başkan yardımcılığı görevlerinden kesin ihraçlarına dair 25.12.2016 tarihli genel merkez olağanüstü genel kurul kararlarının iptaline karar verilmesinde ve diğer gündem maddeleri yönünden, gündem ve çağrıların 15 gün öncesinde ilgilerine ulaşmadığı, esas yönünden de bir sendika için şube kapatılması, birleştirilmesi, kapatılan şubelere bağlı iş yerlerinin başka şubelere bağlanması hususlarının; olağan genel kurulu bekleyemeyecek derecede haklı, objektif nitelik ve ağırlıkta olmadığı, olağan genel kurulda çözülemeyecek bir konu olmadığı da dikkate alınarak diğer gündem maddeleri yönünden alınan kararların iptaline karar verilmesinde dosya kapsamına ve toplanan delillere göre hata bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Davalı Belediye-İş Sendikası vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
    İlk Derece Mahkemesince; Kanun ve Sendika Ana Tüzüğünde "şube açma yetkisi" sayılmasına rağmen dava konusu olağanüstü genel kurul gündeminde, 3 şube başkanı ile 2 şube başkan yardımcısının ihraçlarının hemen ardından sadece şube kapatma, kapatmanın doğal sonucu olarak kapatılan şubelere bağlı işyerlerini başka şubelere bağlama ve şube birleştirilmesi için genel yönetim kuruluna yetki verilmesi taleplerinin bulunduğu, ancak şube açmaya dair herhangi bir gündem, dolayısıyla alınan bir karar bulunmadığı, davalı Sendika şubelerini kapatma, birleştirme yetkilerinin genel merkez yönetim kuruluna verildiği, genel kurulun olağan değil, olağanüstü genel kurul olduğunun ihtilafsız olduğu, böyle olunca şube kapatma ve şube birleştirme yetkilerinin genel yönetim kuruluna devredilmesinin Yargıtay bozma ilamında da yazılı olduğu gibi; "hangi objektif ve ciddi sebeplerle olağan yerine olağanüstü genel kurulda" görüşülmesinin gerektiği, bu konuların hangi nedenle "olağan genel kurulla çözülemeyecek" kadar acil bir sorun olduğunun iddia ve ispat edilmediği, münhasıran genel kurula ait olan şube kapatma, birleştirme yetkileri, genel yönetim kuruluna devredilirken; kullanılabilme esaslarına dair herhangi bir kriter ya da herhangi bir esas belirlenmediği, anılan devrin kullanılabilme esasları belirlenmeden gerçekleştirilmesi nedeniyle de Kanun ve davalı Sendikanın Ana Tüzüğüne aykırı olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme kararını davalı Belediye-İş Sendikası vekili temyiz etmiştir.
    Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık somut olayda;
    1- Olağanüstü genel kurul isteminin, olağan genel kurul ile çözülemeyecek bir sorunu çözmeye yönelik olup olmadığı, sendika genel merkez olağanüstü genel kurulunun 25.12.2016 tarihinde toplanması için objektif ve ciddi sebeplerin bulunup bulunmadığı, bu sebeplerin bulunması durumunda gündeme başkaca konuların eklenmesinin olanaklı olup olmadığı ve burada varılacak sonuca göre 25.12.2016 tarihli olağanüstü genel kurul gündeminin 9, 10 ve 11. maddelerinin olağanüstü genel kurulda görüşülmesinin hukuka uygun olup olmadığı,
    2- Münhasıran sendika genel kurulunda olan şube kapatma, birleştirme ve şubelere bağlı işyerlerinin değiştirilmesi yetkisi genel yönetim kuruluna devredilirken, kullanılabilme esaslarına dair herhangi bir kriter ya da esas belirlenmesine gerek olup olmadığı, yetki devrinin 6356 sayılı Kanuna ve Sendika Tüzüğüne uygun olup olmadığı ve burada varılacak sonuca göre 25.12.2016 tarihli olağanüstü genel kurul gündeminin 9, 10 ve 11. maddeleri doğrultusunda alınan kararlarda hukuka aykırı bir durum bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce olağanüstü genel kurulda alınan tüm kararların iptali istemi ile açılan davada ilk derece mahkemesince verilen hükmün temyizi sonucu Özel Dairece verilen kararın 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun (6356 sayılı Kanun/ Kanun) 15. maddesi uyarınca kesin olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre direnme kararı verilip verilemeyeceği hususu ön sorun olarak tartışılmış, 6356 sayılı Kanunu’nun 15. maddesinin başlığı “Seçimlere itiraz” olması ve anılan düzenlemeye göre; genel kurulda yapılan organ ve delege seçimlerinin devamı sırasında yapılan itirazın ancak, seçimlerin aynı Kanun’un 14. maddesine aykırı olduğu, seçim sonuçlarını etkileyecek ölçüde bir usulsüzlük bulunduğu ya da kanuna aykırı uygulamalar olduğu iddiası ile yapılabilecek olması karşısında yasa koyucunun burada genel kurulda sadece organ ve delege seçimlerine ilişkin yapılan işlemlere karşı itiraz sürecini düzenlemeyi amaçladığı olağanüstü genel kurulda alınan kararların iptali istemine dair eldeki davada bu madde hükmünün uygulanamayacağı, 6356 sayılı Kanun’un 80. maddesinin 1. fıkrası ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanun’un 83. maddesi gereğince Özel Dairece verilen kararın kesin olmadığı ve ön sorun bulunmadığı yapılan ikinci görüşmede oy birliği ile kabul edilerek işin esasının incelenmesine geçilmiştir.
    Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle olağanüstü genel kurulun usûl açısından değerlendirilmesinde yarar bulunmaktadır.
    6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun (6356 sayılı Kanun/Kanun) 2. maddesinin 1. bendinin (ğ) fıkrasında sendikaların “İşçilerin veya işverenlerin çalışma ilişkilerinde, ortak ekonomik ve sosyal hak ve çıkarlarını korumak ve geliştirmek için en az yedi işçi veya işverenin bir araya gelerek bir işkolunda faaliyette bulunmak üzere oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar” olarak tanımlanmıştır.
    2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 51. maddesinde yer alan,
    “Çalışanlar ve işverenler, üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten serbestçe çekilme haklarına sahiptir. Hiç kimse bir sendikaya üye olmaya ya da üyelikten ayrılmaya zorlanamaz.
    Sendika kurma hakkı ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâk ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebepleriyle ve kanunla sınırlanabilir.
    Sendika kurma hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir.
    (Mülga: 12/9/2010-5982/5 md.)
    İşçi niteliği taşımayan kamu görevlilerinin bu alandaki haklarının kapsam, istisna ve sınırları gördükleri hizmetin niteliğine uygun olarak kanunla düzenlenir.
    Sendika ve üst kuruluşlarının tüzükleri, yönetim ve işleyişleri, Cumhuriyetin temel niteliklerine ve demokrasi esaslarına aykırı olamaz.” şeklindeki hüküm 6356 sayılı Kanunu’nun 2. maddesinin 1. bendinin (ğ) fıkrası ile aynı doğrultuda olup ayrıca sendikaların yönetim ve işleyişlerinin demokrasi esaslarına aykırı olamayacağı vurgulanmıştır.
    6356 sayılı Kanun"un 9. maddesinde, genel kurulun, sendika ve şubelerin zorunlu organlarından olduğu belirtilmiştir. Genel kurulun görev ve yetkileri, aynı Kanun"un 11. maddesinde düzenlenmiş olup, maddeye göre, sendika organlarının seçim yetkisi de genel kuruldadır. Bu itibarla, sendikanın yönetim, denetim ve disiplin kurulu üyelerinin belirlendiği genel kurulların, demokratik esaslar doğrultusunda icra edilmesi, sendika içi demokrasinin gerçekleşmesi yönünden son derece önemlidir. Bu cümleden, bir sendikanın demokratik yapıya sahip olup olmadığına ilişkin en somut ölçüler genel kurulun yapısı ve işleyişinde aranmalıdır (Şahlanan, F.; Sendikaların İşleyişinin Demokratik İlkelere Uygunluğu, İstanbul, 1980, s.119).
    6356 sayılı Kanun’un 12. maddesinin 2. fıkrası ile olağan genel kurulun en geç dört yılda bir toplanması yükümlülüğü getirilmiştir. Sendikanın en üst ve denetim organı olan genel kurulun toplanması için Kanun’da öngörülen dört yıllık süre azami olup tüzüğe konulacak bir hükümle daha uzun bir süre kararlaştırılamaz. Kanunda veya tüzükte belirtilen dönemlerde yapılacak olağan genel kurulların yanı sıra ihtiyaç halinde olağanüstü toplanılması mümkündür (Esener, T. / Bozkurt Gümrükçüoğlu, Y.; Sendika Hukuku, İstanbul, 2014, s.110,115,116).
    Kanun’un 12. maddesinin 4. fıkrası ile olağanüstü genel kurulun, yönetim kurulu veya denetleme kurulunun gerekli gördüğü hâllerde ya da genel kurul üye veya delegelerinin beşte birinin yazılı isteği üzerine altmış gün içinde yazılı istekteki konuları öncelikle görüşülmek üzere toplanacağı belirtilmiştir.
    Öte yandan, 6356 sayılı Kanun’un 14. maddesinin 1. fıkrası; “Genel kurulda yönetim kurulu, denetleme kurulu ve disiplin kuruluna üye seçimi ile delege seçimi, yargı gözetimi altında serbest, eşit, gizli oy, açık sayım ve döküm esasına ve tüzük hükümlerine göre yapılır.” şeklinde düzenlenmiş olup bu madde ile genel kurulda yönetim kurulu, denetleme kurulu ve disiplin kuruluna üye seçimi ile delege seçimi yapılması durumunda seçimin yargı denetimi altında ve gizli oy, açık sayım ilkesine uygun yapılacağı vurgulanmıştır. Bu durumda, bahsi geçen maddede belirtilen zorunlu organların üye seçimi dışında kalan gündem maddeleri ile genel kurulun toplanması hâlinde toplantının yargı gözetimi altında ve gizli oy, açık sayım ilkesine uygun olarak yapılması zorunluluğunun bulunmadığı ortadadır. Ayrıca seçim dışı gündemle toplanılması durumunda, alınan kararlara karşı yargı denetiminin açık olduğu kuşkusuzdur.
    Diğer taraftan aynı Kanun’un 12. maddesinin 3. fıkrası ve Sendika Tüzüğünün 13. maddesinin (c) fıkrası ile iki genel kurul toplantısı arasındaki döneme ait faaliyet ve hesap raporu, yeminli mali müşavir raporu, denetleme kurulu raporu ve gelecek döneme ait bütçe teklifi toplantı tarihinden on beş gün önce genel kurula katılacaklara gönderileceği hüküm altına alınmıştır.
    6356 sayılı Kanun’un 14. maddesinin 2. fıkrası aynen “Seçim yapılacak genel kurul toplantılarından en az on beş gün önce genel kurula katılacak üye veya delegeleri belirleyen listeler, toplantının gündemi, yeri, günü, saati ve çoğunluk olmadığı takdirde yapılacak ikinci toplantıya ilişkin hususları belirten bir yazı ile birlikte yetkili seçim kurulu başkanlığına verilir.” şeklindedir.
    Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, genel kurulda zorunlu organlara üye seçimi yapılması durumunda yargı gözetimi altında gerçekleştirilmesi ve gizli oy, açık sayım ilkesine uyulması şartı aranmakta ise de, 25.12.2016 tarihli olağanüstü genel kurul seçim dışı gündemle toplanılması hâlinde alınan kararlara karşı tarafların her zaman yargı yoluna başvurabilme haklarının bulunması ile divan tutanağına göre 27 imzalı önergeyle oylamanın açık yapılmasının teklif edilmesi, önergenin oy birliği ile kabul edilmesi, olağanüstü genel kurulun sınırlı gündemle toplanması ve sendika genel merkezi tarafından toplantı davetinin delegelerin toplantıya katılabileceği makul sürede ilgililere tebliğ edilmesi karışında 25.12.2016 tarihli olağanüstü genel kurulun usul hükümlerine uygun gerçekleştirildiği kabul edilmelidir.
    Uyuşmazlığın çözümüne yönelik olarak olağanüstü genel kurul isteminin, olağan genel kurul ile çözülemeyecek bir sorunu çözmeye yönelik olup olmadığı, sendika genel merkez olağanüstü genel kurulunun 25.12.2016 tarihinde toplanması için objektif ve ciddi sebeplerin bulunup bulunmadığı hususları birlikte değerlendirilmelidir.
    6356 Kanun’un 12. maddesinin 4. fıkrası ile olağanüstü genel kurulun, yönetim kurulu veya denetleme kurulunun gerekli gördüğü hâllerde ya da genel kurul üye veya delegelerinin beşte birinin yazılı isteği üzerine altmış gün içinde yazılı istekteki konularının öncelikle görüşülmek üzere toplanacağı belirtilmiştir.
    Bahsi geçen 12. maddenin gerekçesinde ise; “genel kurul üye veya delegelerinin beşte birinin yazılı isteği üzerine, yönetim ve denetleme kurulunun gerekli gördüğü hallerde olağanüstü genel kurulun altmış gün içinde yazılı istekteki konuları görüşmek üzere toplanması gerektiği belirtilmiştir. Bununla üye veya delegelerin yazılı taleplerine rağmen genel kurulun toplanma sürecindeki belirsizlik giderilmiştir. Ayrıca üye veya delegelerin yazılı olarak talep ettikleri hususların olağanüstü toplantıda görüşülerek karara bağlanmasının zorunlu olduğu vurgulanmıştır. Uygulamada seçimi kaybeden grubun beşte bir delege imzasını toplayıp hiçbir gerekçe göstermeden olağanüstü genel kurul talebinde bulunması her zaman karşılaşılan bir durumdur. Bu nedenle üye ve delegeler tarafından yapılacak olağanüstü genel kurul isteklerinin “iyi niyet kuralına” uygun haklı veya geçerli bir nedene dayandırılması veya olağanüstü genel kurul isteminin olağan genel kurul ile çözülemeyecek bir sorunu çözmeye yönelik olması aranmıştır.” şeklindeki açıklamayla, genel kurulun olağanüstü toplanmasını gerektirir nitelikte olup olmadığı ile ilgili olarak bazı kıstaslar kabul edilmiştir.
    Ayrıca, Sendika tüzüğünün 15. maddesi; “Sendika yönetim kurulu veya denetleme kurulu gerekli gördüğü hallerde ya da genel kurul delegelerinin 1/5’ inin yazılı isteği üzerine altmış gün içinde sendika genel kurulu olağanüstü toplantıya çağırılabilir. Talep tarihi itibariyle olağan genel kurul toplantı tarihine altı aydan az bir süre kalması halinde olağanüstü genel kurula gidilemez. Ancak isteğe konu olan hususlar olağan genel kurul gündemine alınır. Delegeler tarafından ayrı ayrı, şahsen yapılacak olağanüstü genel kurul taleplerinin yasal ve gerektirici sebepleri açıkça belirtilmek ve ayrıca iddialarını kanıtlayan delil v.s. belgeler taleplerine eklemek suretiyle noter aracılığı ile sendika yönetim kurulu başkanlığına intikal ettirilmesi şarttır.
    Delegelerin 1/5’inin olağanüstü genel kurul isteklerinin “iyi niyet kuralına” uygun haklı ve geçerli nedenlere dayandırılması veya olağanüstü genel kurul isteminin olağan genel kurul ile çözülemeyecek bir sorunu çözmeye yönelik olması gerekmektedir.
    Olağanüstü genel kurul, öncelikle yazılı istekteki konular görüşülmek üzere toplanır.
    Genel kurul çağrısı sendika yönetim kurulunca yapılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
    O hâlde, olağanüstü genel kurulun istisnai olarak toplanabilme kıstası, genel kurulun olağanüstü toplanmasını gerektirir objektif ve ciddi sebeplerin bulunması durumudur.
    Bu itibarla tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacılar sendika disiplin kurulu kararları ile yapılacak ilk genel kurula kadar görevlerinden geçici olarak ihraç edilmiştir. Sendika disiplin kurulu tarafından geçici ihraç kararı verilebilmekte ise de geçici ihraç kararlarının süresi belirli olmayacak şekilde alınması hukuka ve Yargıtay uygulamalarına uygun değildir. Bu durumda olağan genel kurul yakın bir tarihte ise, bu kararlar ilk olağan genel kurulda görüşülmeli, aksi hâlde sendika olağanüstü genel kurulu derhal toplanarak nihai kararı vermelidir. Dosya kapsamından sendikanın olağan genel kurulunun son olarak 2014 yılında toplandığı anlaşıldığından 30.09.2016 ve 03.12.2016 tarihli disiplin kurulu kararları ile geçici ihraç edilen davacılar hakkında nihai disiplin kararlarının verilmesi için yapılacak ilk genel kurula kadar beklenilmesi uygun görülmemiştir.
    Diğer taraftan, sendika yönetim kurulu tarafından 06.12.2016 tarih ve 810 sayılı karar ile olağanüstü genel kurulun 25.12.2016 tarihinde toplanması kararlaştırılarak toplantının gündemi belirlenmiştir. 6356 sayılı Kanun’un 12. maddesi ile Sendika Tüzüğünün 13. maddesi gereğince, genel kurul gündemini belirleme yetkisi yönetim kurulunda olduğundan sendika yönetim kurulunun 25.12.2016 tarihinde yapılacak olağanüstü genel kurulun gündemini belirlemesinde bir sakınca bulunmamıştır.
    Öyle ise, olağanüstü genel kurul isteminin, olağan genel kurul ile çözülemeyecek bir sorunu çözmeye yönelik olduğu ve olağanüstü genel kurulun toplanması için objektif ve ciddi sebeplerin bulunduğu kabul edilmelidir.
    Bu durumda sendika disiplin kurulu tarafından alınan geçici ihraç kararlarına kısaca değinmekte yarar bulunmaktadır.
    Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 51. maddesi ile sendikaların yönetim ve işleyişinin demokrasi esaslarına aykırı olmayacağı belirtilmiştir.
    87 sayılı Sendika Özgürlüğü ve Sendikalaşma Hakkının Korunmasına İlişkin Uluslararası Çalışma Örgütü Sözleşmesi’nin 3. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Çalışanların ve işverenlerin örgütleri tüzük ve iç yönetmeliklerini düzenlemek, temsilcilerini serbestçe seçmek, yönetim ve etkinliklerini düzenlemek ve iş programlarını belirlemek hakkına sahiptirler.” şeklindeki düzenleme ile temsilcilerin serbestçe seçilmesi gerektiği özellikle vurgulanmıştır.
    6356 sayılı Kanun’un 11. maddesinde organların seçimlerine ilişkin görev ve yetkilerin genel kurula ait olduğu bildirilmiş olup, 14. maddesinde ise, yönetim, denetim ve disiplin kurulu organları üyelerinin yargı gözetimi altında, serbest, eşit, gizli oy, açık sayım ve döküm esasına ve tüzük hükümlerine göre yapılacak seçimler sonucunda belirleneceği belirtilmiştir.
    Aynı Kanunun 9. maddesinin 5. fıkrası gereğince, 6. maddede sayılan suçlardan biri ile mahkûm olma hâlinde zorunlu organ üyeliği kendiliğinden sona ereceği gibi ilgilinin sendika üyeliğinden çıkarılması kararının kesinleşmesi ile de kendiliğinden sona erer. Ayrıca ölüm, istifa, milletvekili veya belediye başkanı seçilme gibi durumlarda zorunlu organ üyeliği son bulabilir.
    O hâlde, seçimle göreve gelen yönetim, denetleme ve disiplin kurulu üyelerinin görevleri, seçim dışında belirtilen şekillerde son bulabileceği anlaşılmaktadır.
    Bu durumda, sendikanın genel merkez ve şube zorunlu organları üyeliğine seçilenlerin verilen disiplin cezaları ile bu görevlerinden kesin ihraç edilmelerinin, sendikaların yönetim ve işleyişlerinin demokrasi esaslarına aykırı olmayacağına ilişkin Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 51. maddesine ve temsilcilerin serbestçe seçilmesi gerektiğini öngören 87 sayılı Sendika Özgürlüğü ve Sendikalaşma Hakkının Korunmasına İlişkin Uluslararası Çalışma Örgütü Sözleşmesi’nin 3. maddesine aykırı olduğu ortadadır.
    Gelinen noktada 25.12.2016 tarihli Olağanüstü genel kurul gündeminin 9, 10 ve 11. maddelerinin, olağanüstü genel kurulda görüşülmesinin hukuka uygun olup olmadığı hususu ele alınmalıdır.
    6356 sayılı Kanun’un 12. maddesinin 4. fıkrasında yer alan, “Olağanüstü genel kurulu, yönetim kurulu veya denetleme kurulu gerekli gördüğü hâllerde ya da genel kurul üye veya delegelerinin beşte birinin yazılı isteği üzerine altmış gün içinde yazılı istekteki konuları öncelikle görüşülmek üzere toplanır.” düzenlemesi ile olağanüstü genel kurulda öncelikle yazılı istekteki konuların görüşüleceği belirtilmekle başkaca gündem maddelerinin görüşülmesine cevaz verilmiştir.
    Kuşkusuz olağanüstü toplantının yapılış nedeni olan konu öncelikle görüşüldükten sonra genel kurul alacağı bir kararla çalışmalarına devam edebilir (Şahlanan, F.; Sendikalar Hukuku, İstanbul, 1995, s.82).
    O hâlde, sendika genel kurulunun olağanüstü toplanması için objektif ve ciddi sebeplerin bulunması durumunda, kanun ve tüzük hükümlerine uygun olarak, gündeme başkaca konuların eklenmesi olanaklıdır.
    Bütün bu açıklamalar karşısında, sendika genel merkez olağanüstü genel kurulunun 25.12.2016 tarihinde toplanması için objektif ve ciddi sebepler mevcut olduğundan, gündemin 9, 10 ve 11. maddelerinin de olağanüstü genel kurulda görüşülebileceği anlaşılmıştır.
    Uyuşmazlığın çözümüne yönelik son olarak, münhâsıran sendika genel kurulunda olan yetkinin genel yönetim kuruluna devredilme ve bu yetkinin kullanılabilme esasları üzerinde durmak gerekir.
    6356 sayılı Kanun’un 8. maddesinin (g) bendi ile, “Şube veya bölge şubelerinin nasıl kurulacağı, birleştirileceği veya kapatılacağı, görev ve yetkileri, genel kurullarının toplantılarına ve kararlarına ilişkin usul ve esaslar ile sendika genel kurulunda şube ve bölge şubelerinin nasıl temsil edileceği” hususlarının sendika tüzüklerinde yer alması gerektiği belirtilmekle birlikte aynı Kanun’un 11. maddesinin (h) bendi ile de, “Şube açma, birleştirme veya kapatma, bu konuda tüzükte belirlenen esaslar doğrultusunda yönetim kuruluna yetki verilmesi” hususlarının genel kurulun görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.
    Dosya kapsamında bulunan Sendika Tüzüğünün 16. maddesinin (f) bendinde; “Gerekli görüldüğü hallerde; şube açılması, kapatılması, birleştirilmesi, bir şube faaliyet alanı içinde bulunan işyerlerinin başka şubeye bağlanması” genel kurulun görev ve yetkilerinden biri olarak sayılmıştır. Aynı maddenin devamında belirtilen “Sendika genel yönetim kurulu bu yetkisini şubelerin faaliyet alanlarını, işyerlerinin özelliklerini, şubenin ileriye dönük gelişme imkanlarını, iş yerlerinin coğrafi dağılımını, çalışma potansiyelini, sendikanın örgütlenme stratejilerini değerlendirmek suretiyle kullanacaktır.” şeklindeki düzenleme ile devredilen yetkinin hangi esas ve kıstaslara göre kullanılacağı belirlenmiştir.
    Yine bahsi geçen Tüzüğün 19. maddesinin 12. bendi ile, “Gerekli gördüğü hallerde, genel kurulca verilen yetki gereğince şube açmak, şubeleri birleştirmek, şube kapatmak, bir şube faaliyet alanı içinde bulunan işyerlerini başka şubeye bağlamak ve yeni örgütlenilen işyerlerini uygun görülen şubeye bağlamak” hususu da, sendika genel yönetim kurulunun görev ve yetkileri arasında düzenlenmiştir.
    Sendika Tüzüğünün 25. maddesinin (c) bendinde ise, “Sendika yönetim kurulu, şube kapatma, birleştirme ve şubelere bağlı iş yerlerinin değiştirilme yetkisini, şubelerin faaliyet alanlarını, işyerlerinin özelliklerini, şubenin ileriye dönük gelişme imkanlarını, iş yerlerinin coğrafi dağılımını, çalışma potansiyelini, sendikanın örgütlenme stratejilerini değerlendirmek suretiyle kullanacaktır.” şeklinde düzenmesine yer verilmiştir.
    Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular ışığında somut olay değerlendirildiğinde; 25.12.2016 tarihli olağanüstü genel kurul gündeminin 9, 10 ve 11. maddeleri ile kapatılabilecek şubelerin belirlenmesi ve belirlenen şubelerin uygun görülen zamanda kapatılması konusunda genel yönetim kuruluna yetki verilmesi, kapatılacak şubelere bağlı iş yerlerinin başka şubelere bağlanması ve birleştirilebilecek şubelerin belirlenmesi ile belirlenen şubelerin uygun görülen zamanda birleştirilmesi ve birleşmeyle ilgili işlemlerin yapılması hususlarında genel yönetim kuruluna yetki verilmesi konusunun oylandığı ve oybirliği ile söz konusu gündem maddelerinin kabul edildiği anlaşılmıştır.
    Diğer taraftan, söz konusu düzenlemelere bakıldığında, şube açma, birleştirme ve kapatma yetkisinin münhasıran sendika genel kurulunda olduğu ve bu yetkinin ancak sendika tüzüğünde belirlenen esaslar doğrultusunda sendika yönetim kuruluna verilebileceği, yönetim kurulunca bu yetkiyi kullanabilme esaslarının da genel kurul kararı ile tespit edilebileceği görülmektedir.
    Bununla birlikte, her ne kadar olağanüstü genel kurulda yetki devrine dair herhangi bir esas ve kıstas belirlenmemiş ise de, bu konu Sendika Tüzüğünün 16. ve 25. maddelerinde düzenlendiğinden ayrıca olağanüstü genel kurulda tekrarlanması şartı aranmamalıdır.
    Öte yandan, şubelere dair genel kurulda alınan söz konusu kararların genel nitelikte olması, kararlarda somut bir şubeye ilişkin düzenleme bulunmaması ve soyut yetki devrinin genel yönetim kurulunca kullanımı sonucunda şubelere dair alınacak somut kararların ayrıca yargı denetimine açık olması karşısında gündemin 9, 10 ve 11. maddeleri doğrultusunda alınan kararlarda hukuka aykırı bir durum bulunmadığı kabul edilmelidir.
    Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, davacılar hakkında 03.12.2016 tarihinde geçici ihraç kararı ile birlikte 25.12.2016 tarihinde olağanüstü genel kurulun toplanmasına karar verildiği, delegelere toplantının 09.12.2016 ile 15.12.2016 tarihleri arasında tebliğ edildiği, davacılara da tebligatların geç yapıldığı ve 15 günlük süreye riayet edilmediği, seçim yapılacağının 19.12.2016 tarihinde yani toplantıdan altı gün önce bildirilerek süreye riayet edilmediği, her ne kadar olağanüstü genel kurul seçim gündemi ile toplanmamış ise de davacıların kesin ihraçlarının görüşülmesi için toplanıldığından eşit ve gizli oy seçimi ile iş başına gelen davacıların ihraçlarına ilişkin görüşmenin de aynı şekilde eşit ve gizli oy ile yapılması gerektiği, somut olayda yargı gözetimi olmaksızın açık oylama ile ihraç kararları, şube birleştirme, kapatma ve yeni şube açılması kararlarının alındığı, bu şekle aykırılığın olağanüstü genel kurulun demokratik yapıya sahip olmaksızın yapıldığını gösterdiği, bunun yanı sıra davacıların geçici ihraç kararlarının kesinleşen yargı kararları ile iptal edildiği gibi şubelerin birleşmesi, kapatılması ve yeni şube açılmasına ilişkin kararların da ilk derece mahkemesi tarafından iptal edildiği, ihraca ilişkin genel kurul kararının iptaline dair ilk derece mahkemesi kararının Özel Daire tarafından onanarak kesinleştiği, o hâlde davacıların delege olarak genel kurula katılmalarının ve oy kullanmalarının hukuki dayanağının kalmadığı, bu durumda 6356 sayılı Kanun’un 13. maddesinin emredici hükmüne aykırılığın oluştuğu, aslında bu hususu Özel Dairenin de kabul ettiği, diğer taraftan aynı genel kurulda kesin ihraçlara yönelik kararlar iptal edilince delege ve şube yöneticileri olan davacıların şubesinin kapatılması, birleştirilmesi yönünde alınan kararların da alt yapısının kalmadığı, zira şube ile genel merkez arasında husumetin oluştuğu ve davacıların bu konuda genel kurulda iradesine başvurulmadığı, 27.11.2015 tarihinde bir takım sendika yöneticileri hakkında Ödemiş Ağır Ceza Mahkemesine dolandırıcılık suçundan dava açıldığı, şube yöneticisi ve delege olan bir kısım davacıların 03.10.2016 tarihinde açılan davanın takip edilmesini ve araştırılmasını Sendika Denetleme Kurulundan talep ettikleri, bu şikâyet üzerine Sendika Başkanlar Kurulunun 18.10.2016 tarihinde toplandığı, 19.10.2016 tarihinde davacılardan savunma istenildiği, davacıların geçici olarak ihraçlarına 30.09.2016 ve 03.12.2016 tarihlerinde karar verildiği ve kesin ihraçlar ile şubelerin kapatılması, birleştirilmesi konularının görüşülmesi gündemi ile toplanması için yönetim kurulu tarafından 25.12.2016 tarihinde olağanüstü genel kurulun yapılması kararının alındığı, olağanüstü genel kurulun toplanılma sürecinin davacıların yasal şikâyet haklarını kullanmaları üzerine başladığı, sendika içerisinde iç çekişme yaşandığını ve amacın davacıları tasfiye etmeye yönelik olduğu, yönetim kurulunun sendikayı olağanüstü genel kurula çağırma hakkını kötüye kullandığının anlaşıldığını, davacıların ihracı ile birlikte yönetici oldukları şubelerin kapatılması, başka şubeye bağlanması kararının objektif ve ciddi sebeplere dayanmadığı, yetkinin keyfi kullanıldığını, hakkın kötüye kullanılmasının hukuken korunmaması gerektiği, bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının onanması gerektiği ileri sürülmüş ise de, Kurul çoğunluğu tarafından bu görüş benimsenmemiştir.
    Hâl böyle olunca mahkemece önceki kararda direnilmesi doğru olmadığından, hükmün Özel Daire bozma kararında belirtilen nedenler yanında yukarıda yazılı ilave nedenlerle bozulması gerekmiştir.
    S O N U Ç: Davalı Belediye-İş Sendikası vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında belirtilen ve yukarıda açıklanan ilave sebeplerle BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 19.12.2019 tarihinde oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.








    KARŞI OY

    1. İlk derece mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi ile Özel Daire arasında direnme konusu olan uyuşmazlık;
    Somut olayda haklarında disiplin soruşturması ile ihraç kararı verilen ve şubede yönetici olan davacıların kesin ihraçlarının ve ayrıca yönetici bulundukları şubenin kapatılması ve başka şube ile birleştirilmesi için gerçekleştirilen olağanüstü genel kurul isteminin, “olağan genel kurul ile çözülemeyecek bir sorunu çözmeye yönelik olup olmadığı, sendika genel merkez olağanüstü genel kurulunun 25.12.2016 tarihinde toplanmasıiçin objektif ve ciddi sebeplerin bulunup bulunmadığı, bu sebeplerin bulunması durumunda gündeme başkacakonularıneklenmesinin olanaklı olup olmadığı ve burada varılacak sonuca göre 5.12.2016 tarihli olağanüstü genel kurulun şube birleştirme, kapatma ve başka şubeye bağlama ile ilgiligündeminin 9,10 ve 11. maddelerinin olağanüstü genel kurulda görüşülmesinin hukuka uygun olup olmadığı”,
    Buna bağlı olarak da “Münhasıran sendika genel kurulunda olan şube kapatma, birleştirme ve şubelere bağlı iş yerlerinin değiştirilmesi yetkisi genel yönetim kuruluna devredilirken, kullanılabilme esaslarınadair herhangi bir kriter ya da esas belirlenmesine gerek olup olmadığı, yetki devrinin 6356 sayılı Kanuna ve Sendika Tüzüğüne uygun olup olmadığı ve burada varılacak sonuca göre 25.12.2016tarihli olağanüstü genel kurul gündeminin 9,10 ve 11. maddeleri doğrultusunda alınan kararlardahukuka aykırı bir durum bulunup bulunmadığı” noktasındatoplanmaktadır.
    2.1. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda “25.12.2016 tarihli olağanüstü genel kurul çağrıları ve gündemin, toplantıya katılacak delegelere 6356 sayılı Kanun ve Ana Tüzük hükümlerine rağmen 15 gün önce gitmediği gibi, seçilmiş 3 sendika şube başkanı ile 2 sendika şube başkan yardımcısının kesin ihraçlarına dair genel merkez olağanüstü genel kurulunun yargı gözetimi altında olmadan ve açık oylama ile gerçekleştirildiği konusunda uyuşmazlık bulunmadığı, 25.12.2016 tarihli olağanüstü genel kurulun toplanması objektif ve geçerli sebeplere dayanmadığı gibi, olağan genel kurul ile çözülemeyecek bir sorunu çözmeye yönelik olmadığı, davacılar ... veya Buket Merdoğlu hakkında öncesinde de genel merkez yönetim kurulu kararıyla benzer sebeplerle ve ihraç gündemli olarak yapılmasına karar verilen olağanüstü şube genel kurulu veya geçici ihraca dair merkez disiplin kurulu kararlarının mahkemelerce iptaline karar verildiği, anılan kararların Bölge Adliye Mahkemesi ve Yargıtay"ca onanarak kesinleştiği, üç davacının şube başkanlığı, iki davacının şube başkan yardımcılığı görevlerinden kesin ihraçlarına dair 25.12.2016 tarihli genel merkez olağanüstü genel kurul kararlarının iptaline karar vermek gerektiği, 25.12.2016 tarihli genel merkez olağanüstü genel kurul gündeminin son üç maddesinin kapatılabilecek, birleştirilebilecek şubelerin belirlenmesi, kapatılacak şubelere bağlı iş yerlerinin başka şubelere bağlanması konusunda genel yönetim kuruluna yetki verilmesi ve oylanması hususunun görüşülmesi olduğu, anılan son 3 gündem maddesi yönünden de gündem ve çağrıların 15 gün öncesinde ulaşmadığı, esas yönünden de bir sendika için şube kapatılması, birleştirilmesi, kapatılan şubelere bağlı iş yerlerinin başka şubelere bağlanması hususları olağan genel kurulu bekleyemeyecek derecede haklı, objektif nitelikte ve ağırlıkta olmadığı gibi, olağan genel kurulda çözülemeyecek bir konu olmadığı da izahtan vareste olduğu, bu nedenle davalı Belediye-îş sendikası yönünden davanın kabulü ile olağanüstü genel kurul gündeminin son 3 maddesi yönünden alınan kararların iptaline karar vermek gerektiği gerekçesiyle zorunlu dava arkadaşlığı şube genel kurulunun iptalinde söz konusu olduğundan davalı sendika dışında hakkında dava açılan tüm şube başkanlıkları hakkında ki davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine ve Belediye İş Sendikasına açılan davanın kabulü ile, 25.12.2016 tarihli genel merkez olağanüstü genel kurulunda alınan tüm kararların tüm sonuçları ile iptaline” karar verilmiştir.
    2.2. Verilen kararın davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından “davalı Sendika merkez disiplin kurulunun 30.09.2016, diğer 4 davacı hakkında aynı disiplin kurulunun 03.12.2016 tarihli kararı ile ilk genel kurula kadar geçici ihraçlarına dair kararına karşı Ankara İş Mahkemelerine açılan davaların"genel merkez disiplin kurulu kararı ile geçici ihraçlarının", bu davanın ise "olağanüstü genel kurul kararı ile kesin ihraçlarının" iptali talepli olması karşısında; tarafların aynı olması dışında iptali istenen kararların farklı kurullara ait olduğu, biri geçici, diğeri kesin ihraçlara ilişkin olduğu ve içeriklerinin de farklı olması nedeniyle mahkemece verilen ret kararının yerinde olduğu, 25.12.2016 tarihli genel kurul çağrılarının 244 delegeye 08.12.2016 tarihinde APS ile postaya verildiği, Ankara dışındaki şehirlerde bulunan delegelere çağrıların 9-15.12.2016 tarihlerinde, davacı ..."a da 14.12.2016 tarihinde ulaştığı, bu durumda 25.12.2016 tarihli Olağanüstü Genel Kurul çağrısının 6356 sayılı kanun ve ana tüzük hükümlerine uygun yapılmadığı. Anayasanın 135. maddesine paralel olarak 6356 Sayılı Kanunun 14/2. maddesinde; “seçim yapılacak genel kurullarda en az 15 gün önce Genel Kurıda katılacak üye ve delegeleri belirleyen listelerin yetkili seçim kurulu başkanlığına verileceği” hükmü bulunduğu, Ana Tüzükte bu konuda hüküm bulunmadığı, ancak Tüzüğün 56. maddesinde “ Bu tüzükte mevcut yasalara aykırı maddeler olması halinde, bunlar hükümsüz sayılır. Bu tür maddelerin yerine Yasa hükmü geçerlidir. İlk Olağan Genel Kurulda hükümsüz olan madde Yasa"ya uygun hale getirilir. ” hükmü bulunduğundan 6356 sayılı Kanunun 14/2. madde sinin uygulanması gerektiği, yargı gözetimine ilişkin anılan hükmün zorunlu organ seçimlerinde uygulanacak bir madde olduğu ancak 6356 sayılı Kanunda veya başka hiç bir kanun veya ana tüzükte; şube genel kurullarınca seçilen şube başkam veya yardımcılarının başka bir kurulca bu görevlerinden ihraç edilebileceklerine dair bir hüküm bulunmadığından davacı 3 şube başkanı ile 2 şube başkan yardımcısının yargı gözetimi altında yapılan şube olağan genel kurullarında seçildiklerinden kesin ihraçlarının gerçekleştirildiği Olağanüstü Genel KuruTunda yargı gözetimi altında yapılması gerektiği, bunun denklik ve eşitlik ilkesi gereği olduğu, 25.12.2016 tarihli Olağanüstü Genel Kurulun yargı gözetimi altında yapılmadığı sadece yapılacağının 6 gün önce 19.12.2016 tarihinde Valiliğe bildirildiği, davalı tanığı olarak dinlenen genel sekreter yardımcısının 12.12.2017 günlü duruşmada bu yazının Valiliğe bilgi için yazıldığım belirttiği, Anayasanın 135. maddesine paralel olarak 6356 Sayılı Yasanın 14/1. Maddesinde; zorunlu organlara üye, delege seçiminin serbest, eşit, gizli oy, açık sayım ve döküm esasına göre yapılacağına ilişkin hüküm bulunduğu, tüzükte bu konuda da hüküm bulunmadığını, ancak davalı Sendikanın"Genel Kurul ve Seçim" başlıklı yönetmeliğinin 9/e maddesinde; genel kurulca yapılacak seçimlerin serbest, eşit, gizli oy. açık sayım esasına göre yapılacağının belirtildiği, tüm davacılar kendi olağan şube genel kurullarında gizli oy ve açık sayım esasına göre seçildiklerinden denklik ve eşitlik ilkesi gereğince ihraçlarına ilişkin genel kurulda da aynı esasların uygulanmasının gerekli olduğu, 25.12.2016 tarihli olağanüstü genel kurul tutanağında verilen önerge üzerine kesin ihraçların tüm kararların açık oylama ile alındığının yazılı olduğu, dava konusu 25.12.2016 tarihli olağanüstü genel kurulun şekli hükümler açısından mahkemece verilen kabul kararında hata bulunmadığı, diğer yandan, mahkemece açıklanan gerekçelerle 3 davacının şube başkanlığı, 2 davacının şube başkan yardımcılığı görevlerinden kesin ihraçlarına dair 25.1.2.2016 tarihli genel merkez olağanüstü genel kurul kararlarının iptaline karar verilmesinde ve diğer gündem maddeleri yönünden, gündem ve çağrıların 15 gün öncesinde ilgilerine ulaşmadığı, esas yönünden de bir sendika için şube kapatılması, birleştirilmesi, kapatılan şubelere bağlı iş yerlerinin başka şubelere bağlanması hususlarının; olağan genel kurulu bekleyemeyecek derecede haklı, objektif nitelik ve ağırlıkta olmadığı, olağan genel kurulda çözülemeyecek bir konu olmadığı da dikkate alınarak diğer gündem maddeleri yönünden alınan kararların iptaline karar verilmesinde dosya kapsamına ve toplanan delillere göre hata bulunmadığı” gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    2.3. Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı vekili tarafından temyizi üzerine temyiz incelemesini yapan Özel Daire ise “Olağanüstü genel kurul, ancak genel kurulun olağanüstü toplanmasını gerektirir nitelikte objektif ve ciddi sebeplerin bulunması halinde söz konusu olan istisnai nitelikteki genel kurul olduğu, bu hususun 6356 sayılı Kanun"un 12. maddesinin gerekçesinde “Uygulamada seçimi kaybeden grubun beşte bir delege imzasını toplayıp hiçbir gerekçe göstermeden olağanüstü genel kurul talebinde bulunması her zaman karşılaşılan bir durumdur. Bu nedenle üye ve delegeler tarafından yapılacak olağanüstü genel kurul isteklerinin “iyi niyet kuralına” uygun haklı veya geçerli bir sebebe dayandırılması veya olağanüstü genel kurul isteminin olağan genel kurul ile çözülemeyecek bir sorunu çözmeye yönelik olması aranmıştır ” şeklinde ifade edildiği, belirtilen hükümden açık bir şekilde anlaşılacağı üzere, genel kurulda zorunlu organlara üye seçimi yapılması durumunda, seçim yargı gözetimi altında gerçekleştirilecek ve gizli oy/açık sayım ilkesine uyulacağı, maddede belirtilen durum, yapılacak seçimin ilgili seçim kurulu başkanlığının gözetiminde gerçekleştirilmesine ilişkin olduğu, bunun haricinde başkaca gündem maddeleri ile genel kurulun toplanması durumunda ilgili seçim kurulu başkanlığının bir görevi bulunmadığı, kaldı ki seçim dışı gündemle toplanması durumunda da, alınan kararlara karşı taraflarca yargı yoluna başvurmanın her zaman olanaklı olduğu, 6356 sayılı Kanun un 14. maddesinin 1. Fıkrası ile “Genel kurulda yönetim kurulu, denetleme kurulu ve disiplin kuruluna üye seçimi ile delege seçimi, yargı gözetimi altında serbest, eşit, gizli oy, açık sayım ve döküm esasına ve tüzük hükümlerine göre yapılır. ” şeklinde düzenleme yapıldığı, belirtilen hükümden genel kurulda zorunlu organlara üye seçimi yapılması durumunda, seçim yargı gözetimi altında gerçekleştirileceği ve gizli oy/açık sayım ilkesine uyulacağının anlaşıldığı, maddede belirtilen durumun, yapılacak seçimin ilgili seçim kurulu başkanlığının gözetiminde gerçekleştirilmesine ilişkin olduğu, bunun haricinde başkaca gündem maddeleri ile genel kurulun toplanması durumunda ilgili seçim kurulu başkanlığının bir görevinin bulunmadığı, seçim dışı gündemle toplanması durumunda da, alınan kararlara karşı taraflarca yargı yoluna başvurmanın her zaman olanaklı olduğu, dava konusu genel kurulun seçim dışı gündemle toplandığı, Bölge Adliye Mahkemesinin yargı gözetimi altında yapılmadığı gerekçesiyle genel kurulun hukuka aykırı olduğu yönündeki tespitin isabetsiz olduğu, diğer taraftan, gizli oy/açık sayım ilkesinin yapılacak zorunlu organ seçimlerinde uygulanması gereken bir ilke olduğu, ayrıca divan tutanağına göre 27 imzalı önerge ile oylamaların açık şekilde yapılmasının teklif edildiği ve önergenin oybirliği ile kabul edildiği, bu itibarla Bölge Adliye Mahkemesinin, gizli oy/açık sayım ilkesinin uygulanmadığı gerekçesiyle genel kurulun hukuka aykırı olduğu yönündeki tespitinin de isabetsiz olduğu, iptali talep edilen olağanüstü genel kurulu sınırlı gündemle toplandığından, 6356 sayılı Kanun un 12/3. ve 14/2. maddeleri ile Tüzüğün 13/c maddesinin somut olaya uygulanmasının olanaklı olmadığı, bununla birlikte, sendika genel merkezi tarafından toplantı daveti delegelerinin toplantıya katılabileceği makul sürede de ilgililere tebliğ edildiği, bütün bu açıklamalar karşısında, 25.12.2016 tarihli olağanüstü genel kurul usûl hükümlerine uygun gerçekleştirildiğinden, toplantının tamamen hukuka aykırı olduğu gerekçesinin doğru olmadığı, seçilmiş şube yönetim kurulu üyesi olarak görev yapan asıl ve birleşen dosya davacılarının, 25.12.2016 tarihli olağanüstü genel kurulda şube yöneticiliği görevlerinden kesin olarak ihraç edilmelerine ilişkin genel kurul kararlarının hukuka aykırı olduğu, bu itibarla, ilk derece mahkemesince söz konusu kararların iptaline karar verilmesinin ve Bölge Adliye Mahkemesince bu yönden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi sonucu itibariyle doğru bulunmadığı, şube açma, birleştirme ve kapatma yetkisinin münhasıran sendika genel kurulunda olduğu, bu konuda ancak tüzükte belirlenen esaslar doğrultusunda sendika yönetim kuruluna yetki verilebileceği, sendika yönetim kuruluna yetki verilmesi durumunda, söz konusu yetkinin kullanılabilme esasları ise genel kurul kararı ile tespit edileceği, dava konusu genel kurul gündeminin 9, 10 ve 11. maddeleri ile kapatılabilecek şubelerin belirlenmesi ve belirlenen şubelerin uygun görülen zamanda kapatılması konusunda genel yönetim kuruluna yetki verilmesi, kapatılacak şubelere bağlı işyerlerinin başka şubelere bağlanması ve birleştirilebilecek şubelerin belirlenmesi ile belirlenen şubelerin uygun görülen zamanda birleştirilmesi ve birleşmeyle ilgili işlemlerinyapılması hususlarında genel yönetim kuruluna yetki verilmesi konusunun oylandığı ve oybirliği ile söz konusu gündem maddelerinin kabul edildiği, şubelere dair genel kurulda alınan kararların genel nitelikte olduğu, somut bir şubeye ilişkin olmadığı, 6356 sayılı Kanun’un ve sendika tüzüğünün yukarıda belirtilen maddeleri gereğince, gündemin 9, 10 ve 11. maddeleri doğrultusunda alınan kararlarda hukuka aykırı bir durum bulunmadığı, sendikaların yönetim ve işleyişleri demokratik esaslara aykırı olamayacağından, soyut yetki devrinin genel yönetim kurulunca kullanımı sonucunda şubelere dair alınacak somut kararların ayrıca yargı denetimine açık olduğu, bu itibarla İlk Derece Mahkemesince gündemin 9, 10 ve 11. maddeleri ile alınan genel kurul kararlarının iptali yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinin isabetsiz olduğu” gerekçesiyle ilk derece mahkemesinin kararının bozulmasına karar verilmiştir.
    2.4. İlk derece mahkemesi bozma sonrası yaptığı yargılama sonunda “Kanun ve Sendika ana tüzüğünde "şube açma yetkisi" sayılmasına rağmen dava konusu olağanüstü genel kurul gündeminde, 3 şube başkanı ile 2 şube başkan yardımcısının ihraçlarının hemen ardından sadece şube kapatma, kapatmanın doğal sonucu olarak kapatılan şubelere bağlı işyerlerini başka şubelere bağlama ve şube birleştirilmesi için genel yönetim kuruluna yetki verilmesi taleplerinin bulunduğu, ancak şube açmaya dair herhangi bir gündem, dolayısıyla alınan bir karar bulunmadığı, davalı Sendika şubelerini kapatma, birleştirme yetkilerinin genel merkez yönetim kuruluna verildiği, genel kurulun olağan değil, olağanüstü genel kurul olduğunun ihtilafsız olduğu, böyle olunca şube kapatma ve şube birleştirme yetkilerinin genel yönetim kuruluna devredilmesinin Yargıtay bozma ilamında da yazılı olduğu gibi; "hangi objektif ve ciddi sebeplerle olağan yerine olağanüstü genel kurulda" görüşülmesinin gerektiği, bu konuların hangi nedenle "olağan genel kurulla çözülemeyecek" kadar acil bir sorun olduğunun iddia ve ispat edilmediği, münhasıran genel kurula ait olan şube kapatma, birleştirme yetkileri, genel yönetim kuruluna devredilirken; kullanılabilme esaslarına dair herhangi bir kriter ya da herhangi bir esas belirlenmediği, anılan devir kullanılabilme esasları belirlenmeden gerçekleştirilmesi nedeniyle de Kanun ve davalı Sendikanın ana tüzüğüne aykırı olduğu” gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
    2.5. Direnme kararının temyizi üzerine Sayın çoğunluğun görüşü ile özellikle Özel Dairenin direnme sonrası gönderme kararındaki “sendika disiplin kurulu tarafından ilk genel kurula kadar geçici ihraç kararı verildiği, sendika yönetim kurulunun 06.12.2016 tarih ve 810 sayılı kararı ile de olağanüstü genel kurulun 25.12.2016 tarihinde toplanmasının kararlaştırıldığı, bu açıklamalara göre, olağanüstü genel kurulun toplanması için objektif ve ciddi sebepler mevcut olduğundan belirtilen tarihte olağanüstü genel kurulun toplanmasının 6356 sayılı Kanuna ve Tüzük hükümlerine uygun olduğu, olağanüstü toplantının gündeminin de sendika yönetim kurulunun 06.12.2016 tarih ve 810 sayılı kararı ile belirlendiği, nitekim genel kurul gündemini belirleme yetkisinin 6356 sayılı Kanunun 12. ve Tüzüğün 13. maddesi gereğince yönetim kurulunda olduğu, sendika genel kurulunun olağanüstü toplanması için objektif ve ciddi sebeplerin bulunması durumunda, kanun ve tüzük hükümlerine uygun olarak, gündeme başkaca konuların eklenmesinin olanaklı olduğu, 6356 sayılı Kanunun 12. maddesinin 4. fıkrasında yer alan “Olağanüstü genel kurul, yönetim kurulu veya denetleme kurulunun gerekli gördüğü hâllerde ya da genel kurul üye veya delegelerinin beşte birinin vazıh isteği üzerine altmış gün içinde yazılı istekteki konuları öncelikle görüşmek üzere toplanır” düzenlemesi ile de, olağanüstü genel kurulda öncelikle yazılı istekteki konuların görüşüleceği belirtilmekle, başkaca gündem maddelerinin görüşülmesine cevaz verildiği, bütün bu açıklamalar karşısında, sendika genel merkez olağanüstü genel kurulunun 25.12.2016 tarihinde toplanması için objektif ve ciddi sebepler mevcut olduğundan, gündemin 9, 10 ve 11. maddelerinin olağanüstü genel kurulda görüşülmesinin hukuka aykırı olmadığı ve direnme kararının isabetli olmadığı, şube açma, birleştirme ve kapatma yetkisi münhasıran sendika genel kurulunda olup, bu konuda, ancak tüzükte belirlenen esaslar doğrultusunda sendika yönetim kuruluna yetki verilebileceği, sendika yönetim kuruluna yetki verilmesi durumunda, söz konusu yetkinin kullanılabilme esaslarının ise genel kurul kararı ile tespit edileceği, olağanüstü genel kurulda yetki devrine dair herhangi bir esas ve kıstas belirlenmemiş ise de, bu husus sendika tüzüğünde düzenlendiğinden ayrıca genel kurulda bu hususun tekrarına gerek bulunmadığı, diğer taraftan somut uyuşmazlıkta şubelere dair genel kurulda alınan söz konusu kararlar genel nitelikte olduğu, somut bir şubeye ilişkin olmadığı, sendikaların yönetim ve işleyişleri demokratik esaslara aykırı olamayacağından, soyut yetki devrinin genel yönetim kurulunca kullanımı sonucunda şubelere dair alınacak somut kararlar ayrıca yargı denetimim açık olduğu, şüphesiz yargı denetimi, yönetim kurulunun tüzükte yer alan ve yetki devrinin ne suretle kullanılması gerektiğinin esaslarını belirleyen ilkelere göre gerçekleştirileceği, açıklanan bu maddi ve hukuki olgular nedeniyle ikinci direnme gerekçesinin de isabetli olmadığı” gerekçesi benimsenerek yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur.
    3. Çoğunluk görüşüne aşağıda gerekçeleri açıklanan nedenler ve özellikle olağanüstü genel kurul kararının kanun ve sendika tüzük hükümlerine aykırı olması(şekil şartlarına uyulmaması), davacıların karara katılmalarının engellenmesi(6356 sayılı kanunun emredici kuralına aykırılık), aynı genel kurulda alınan davacıların ihracına ilişkin kararların iptal edilmesi ve özellikle olağanüstü genel kurula gitme hakkının dürüstlük kuralına aykırı kullanılması(hakkın kötüye kullanılması yasağı) nedenleri ile katılınmamıştır.
    Sendika genel kurulu kararlarının hukuka aykırılığını, öncelikle kanunun emredici veya tüzükle tersi kararlaştırılmamış bulunan kanunun tamamlayıcı hükümlerine veya tüzük hükümlerine veya tüzel kişiler özellikle dernekler ve sendikalar hakkındaki hukukun yazılı olmayan genel ilkelerine, demokratik sendika düzenine ve dürüstlük kuralına veya hakkın kötüye kullanılması yasağına (veya sendika içi geleneklere) aykırılık şeklinde geniş anlamak gerekir. Kanun veya tüzükteki toplantı veya karar nisaplarına aykırı olarak alınmış genel kurul kararları ile sendikanın tüzükteki amacına ters düşen veya üyelik hakkını ortadan kaldıran çoğunluk kararlan iptal edilebilir nitelikte kararlardır(Kaplan, E. Tuncay, Sendika Genel Kurul Kararlarının İptali Davası ve Şartları. Dergiler. ankara.edu.tr/dergiler. s: 255 vd).
    3.1. Şekle aykırılık:
    Anayasamızın sendika kurma hakkı ile ilgili 51/son maddesine göre “Sendika ve üst kuruluşlarının tüzükleri, yönetim ve işleyişleri, Cumhuriyetin temel niteliklerine ve demokrasi esaslarına aykırı olamaz”. Bir sendikanın demokratik yapıya sahip olup olmadığına ilişkin en somut ölçüler genel kurulun yapısı ve işleyişinde aranmalıdır (Şahlanan, Fevzi: Sendikaların İşleyişinin Demokratik İlkelere Uygunluğu, İstanbul, 1980, s.119).
    6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 12/4 maddesi uyarınca “Olağanüstü genel kurul, yönetim kurulu veya denetleme kurulunun gerekli gördüğü hâllerde ya da genel kurul üye veya delegelerinin beşte birinin yazılı isteği üzerine altmış gün içinde yazılı istekteki konuları öncelikle görüşmek üzere toplanır”. Aynı maddenin beşinci fıkrasına göre ise “Genel kurula çağrı yönetim kurulu tarafından yapılır”.
    356 sayılı Kanun’un 14. maddesinin 1. fıkrasına göre “Genel kurulda yönetim kurulu, denetleme kurulu ve disiplin kuruluna üye seçimi ile delege seçimi, yargı gözetimi altında serbest, eşit, gizli oy, açık sayım ve döküm esasına ve tüzük hükümlerine göre yapılır.” Aynı maddenin 2. fıkrasına göre ise “Seçim yapılacak genel kurul toplantılarından en az on beş gün önce genel kurula katılacak üye veya delegeleri belirleyen listeler, toplantının gündemi, yeri, günü, saati ve çoğunluk olmadığı takdirde yapılacak ikinci toplantıya ilişkin hususları belirten bir yazı ile birlikte yetkili seçim kurulu başkanlığına verilir.
    Davalı Sendikanın Tüzüğünün 15. Maddesi ve buna dayanılarak çıkarılan Genel Kurul ve Seçim Yönetmeliğinin3. Maddesine göre genel kurula çağrı sendika yönetim kurulu tarafından toplantı tarihinden 15 gün önce ilan edilir. Delege listeleri de gösterilir. Aynı maddenin e bendine göre genel kurulda yapılacak seçimlerde; serbest, eşit, gizli oy, açık sayım ve döküm esaslarına uyulur”.
    Dosya içeriğine göre davacılar hakkında 03.12.2016 tarihinde geçici ihraç kararı ile birlikte 25.12.2016 tarihinde olağanüstü genel kurulun toplanmasına karar verilmiştir. Delegelere toplantının 09-15.12.2016 tarihlerinde tebliğ edilmiştir. Davacılara da tebliğin geç yapıldığı ve 15 günlük süreye riayet edilmediği, seçim yapılacağının 19.12.2016 tarihinde toplantıya 6 gün önce süreye riayet edilmeden bildirildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar olağanüstü genel kurul seçim gündemi ile toplanmamış ise de davacıların kesin ihracının görüşülmesi vardır. Eşit, gizli oy seçimi ile gelen davacıların ihracının da eşit, gizli oy ile yapılması, 6356 sayılı kanunun 14/2 ve sendika tüzüğüne ilişkin yönetmeliğin ilgili hükmüdür. Ancak süreye uyulmadığı gibi yargı gözetiminde olmaksızın açık oylama ile ihraç kararları ve birleşme, kapatma ve ek gündem ile yeni şube açılması kararları alınmıştır. Bu şekle aykırılık olağanüstü genel kurulun demokratik yapıya sahip olmaksızın yapıldığını göstermektedir.
    3.2. Emredici kurallara aykırılık ve ihraç kararlarının iptali:
    Anayasanın 51. Maddesi uyarınca “Çalışanlar ve işverenler, üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlarkurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten serbestçe çekilme haklarına sahiptir. Hiç kimse bir sendikaya üye olmaya ya da üyelikten ayrılmaya zorlanamaz”.
    6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 13/2 maddesi uyarınca “Delegelerin veya üyelerin genel kurula katılmaları ve oy kullanmaları engellenemez”.
    Somut uyuşmazlıkta, şekle aykırılı yanında davacıların geçici ihraç kararları kesinleşen yargı kararları ile iptal edildiği gibi 25.12.2016 tarihinde yapılan Olağanüstü Genel Kurulda kesin ihraçlarına ilişkin gündemin 4, 5, 6, 7 ve 8. Maddeleri uyarınca alınan genel kurul kararları birleşme, kapatma ve yeni şube açılması kararları gibi yerel mahkemece iptal edilmiştir. İhraca ilişkin genel kurul kararlarının iptali Özel Daire tarafından onanarak kesinleşmiştir. O halde davacı şube yöneticilerinin delege olarak genel kurula katılmaları ve oy kullanmamalarının hukuki dayanağı kalmadığından, 6356 sayılı kanunun 13/2 maddesinin emredici hükmüne aykırılık sözkonusu olmuştur. Aslında bu olgu Özel Dairenin de kabulündedir. Diğer taraftan aynı genel kurulda kesin ihraçlara yönelik genel kurul kararları iptal edilince, delege ve şube yöneticileri olan davacıların şubesinin kapatılması, birleştirilmesi yönünde alınan genel kurul kararının da hukuki alt yapısı kalmamıştır. Zira şube ile genel merkez arasında husumet oluşmuş ve davacıların bu konuda genel kurulda iradesine başvurulmamıştır.
    3.3. Hakkın Kötüye Kullanılması(Dürüstlük Kuralı):
    Sendika genel kurul kararlarının, objektif hukuk kurallarına aykırı olmaması gerekir.Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca “herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” Objektif iyiniyet olarak da tanımlanan ve dürüstlük kuralını düzenleyen madde, bütün hakların kullanılmasında dürüstlük kuralı çerçevesinde hareket edileceğini ve bir kimsenin başkasını zararlan¬dırmak ya da güç duruma sokmak amacıyla haklarını kötüye kullanılmasını yasanın korumayacağını belirtmiştir. Keza 6100 Sayılı HMK.’un 28/1 maddesine göre “Taraflar, dürüstlük kuralına uygun davranmak zorundadırlar”. Bu ilke gereğince taraflar doğruyu söyleme yükümlülüğü altındadır. Tarafların iyiniyeti veya kötüniyeti(Y. İBK. 14.2.1951 gün ve 17/1), taraflarca ileri sürülmese dahi dosyadan anlaşıldığı takdirde hakim resen dikkate alacaktır(Y. HGK. 21.10.1983 gün ve 1981/1-30 E, 1983/1000 K).
    Dosya içeriğine göre 27.11.2015 tarihinde bir takım sendika yöneticileri hakkında Ödemiş Ağır Ceza Mahkemesine dolandırıcılık suçundan kamu davası açılmıştır. Şube yöneticisi ve delege olan davacılar ise 03.10.2016 tarihinde açılan davanın takip edilmesini ve araştırılmasını Sendika Denetleme Kurulundan talep etmişlerdir. Bu şikâyet üzerine Sendika Başkanlar Kurulu 18.10.2016 tarihinde toplanmış, 19.10.2016 tarihinde davacılardan savunma istenmiş ve davacıların geçici olarak ihraçlarına 03.12.2016 tarihinde karar verilmiş ve aynı tarihte ise kesin ihraç, şube kapatılması, birleştirilmesi kararları gündemi ile toplanması için yönetim kurulu tarafından 25.12.2016 tarihinde olağanüstü genel kurul yapılması kararı alınmıştır. Olağanüstü Genel Kurulu sürecinin davacıların yasal şikâyet haklarını kullanmaları üzerine başlatıldığı, sendikada iç çekişmelerin yaşandığı, amacın davacıları tasfiyeye yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Yönetim Kurulunun sendikayı olağanüstü genel kurula çağırma hakkını kötüye kullandığı anlaşılmaktadır. Davacıların ihracı ile birlikte yönetici oldukları şubenin kapatılması, başka şubeye bağlanması kararının objektif ve ciddi sebeplere dayanmadığı, bu konuda yetkileri olsa da bu yetkinin keyfi kullanıldığı açıktır. Hakkın kötüye kullanılması, hukuken korunmamalıdır.
    4. Sonuç: Yerel Mahkemece davacıların kesin ihraç kararları yanında, şube kapatma, birleştirme ve yeni şube açma yönünde olağanüstü genel kurul kararlarının iptaline karar vermesi; şekil şartlarına aykırı genel kurul çağrısı yapılması, delege olan davacıların genel kurula katılmalarının engellenmesi, haklarındaki ihraç kararının iptal edilmesi nedeni ile bağlı olan kapatma, birleştirme ve şube açma kararlarının da hukuki alt yapısının kalmaması ve en önemlisi olağanüstü genel kuruluna çağırma hakkının kötüye kullanılması nedeni ile isabetlidir. Kararın onanması gerektiği düşüncesinde olduğumuzdan, bozma gerekçesinden farklı olarak Özel Dairenin gönderme kararındaki gerekçe ile direnme kararının bozulması kararına katılınmamıştır.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi