4. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/12835 Karar No: 2017/839 Karar Tarihi: 13.02.2017
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2016/12835 Esas 2017/839 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2016/12835 E. , 2017/839 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 11/09/2015 gününde verilen dilekçe ile alacak istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın yargı yolu nedeniyle usulden reddine dair verilen 14/03/2016 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, rücuen alacak istemine ilişkindir. Davacı, davalıya ait ..... Şefi unvanıyla sözleşmeli personel olarak çalıştığını, bu dönem içerisinde davalının ...... Petrol Ürünleri Paz. San. Ltd. Şti. verdiği ihaleye ilişkin kesin teminat mektubunun süresinin sehven gözden kaçırıldığını, sözleşme sonunda söz konusu yüklenici firmanın SGK prim borcu olduğunun anlaşıldığını, bu miktardan son hak ediş mahsup edildikten sonra yüklenici firmanın açığının davalının hesabından ödendiğini, kesin teminat mektubunun süresinin takip edilmemesi nedeniyle doğan kurum zararının ¼ oranındaki tutarın kendisinden istenildiğini ve ödediğini, yapılan tahsilatın haksız olduğunu belirterek ödediği bedelin iadesini talep etmiştir. Davalı, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece; yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. İdari yargı yerlerinde açılacak davalarda husumetin kimlere yöneltileceğine ilişkin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 2. maddesi gereğince, idari yargı yerlerinde ancak ilgili idare kurumu dava edilebilir. Bu yasal düzenlemeye göre, gerçek kişiler ve özel hukuk tüzel kişileri aleyhine idare mahkemelerinde dava açılamaz. Davalı .... Genel Müdürlüğü 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında bir kamu kurumudur. 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname"de bu tür kuruluşların faaliyetlerinin özel hukuk hükümlerine göre yürütüleceği belirtilmiştir. 6102 sayılı TTK madde 16"ya göre; kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşların dahi tacir sayılacakları belirtilmiştir. Anonim şirket niteliğinde olan ve tüzel kişiliği bulunan ayrıca, faaliyetleri özel hukuk düzenlemelerine bağlı olan bir kuruluşun aleyhine açılan bir davanın idari yargı yerinde değil, adli yargıda çözüme kavuşturulması gerekir. Mahkemece, özel hukuk tüzel kişileri aleyhine açılan eldeki davanın görüm ve çözüm yerinin adli yargı yeri olduğu gözetilerek işin esasına girilip karar verilmesi gerekirken yukarıda açıklanan yön gözetilmeden, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle, yargı yolu bakımından davanın usulden reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 13/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.