22. Hukuk Dairesi 2013/4825 E. , 2013/7026 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, işe başlatmama tazminatı alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, iş sözleşmesinin iki kez haksız olarak feshedildiğini ileri sürülerek fiilen çalışmadığı 15.04.2002-19.03.2008 tarihleri arasında hak kazandığı yıllık ücretli izin, iaşe bedeli, harcırah ve fiilen çalışmadığı dönem için mahrum kaldığı kıdem tazminatı sebebiyle doğan zararı ile mahkeme kararıyla ödenmesine rağmen geri alınan ihbar tazminatı alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Kamu İktisadi Teşebbüslerinin kamu hizmeti gören kamu kurumları olduğu tartışmasızdır. Bu konudaki tereddütler bazı kamu iktisadi kuruluşlarının özelleştirme kapsamına alınarak özel hukuk tüzel kişiliği kazanmalarıyla ortaya çıkmaktadır.
Diğer taraftan özelleştirme kapsamına alınan kurumların denetimi konusunda, Anayasa’nın 165. maddesinde, sermayesinin yarısından fazlası doğrudan doğruya veya dolaylı olarak Devlete ait olan kamu kuruluş ve ortaklıklarının Türkiye Büyük Millet Meclisince denetlenmesi esasları kanunla düzenlenir denilmektedir.
Bir yandan kurumun Türk Ticaret Kanunu çerçevesinde anonim şirkete dönüştürülmüş olması, kurum bünyesine özel kişi ve kuruluşların alınması ve alınmaya devam edilmesi, kamu paylarının zaman içinde satılarak tamamen tasfiyesine yönelinmesi, öte yandan kurumun sermayesindeki kamu payı % 50 nin altına düşünceye kadar, denetiminin KİT denetimi yöntemine göre yapılması ve sermayedeki kamu payı % 50 nin altına düşünceye kadar kurum ve kuruluşların, faaliyetleri, organları yönetimi gibi hususlarda Özelleştirme Yüksek Kurulunun yetkili olması, özelleştirme kapsamına alınan kurumun geçiş döneminde özel bir statü kazanmış olduğunu göstermektedir. Kamu kurumu niteliğinden özel hukuk tüzel kişiliğine geçiş döneminde, kamu hisselerinin % 50 nin üzerinde bulunduğu süre içinde kurumun kamusal denetime de tabi olması ve çalışanları hakkında yapılan düzenlemeler de göz önüne alındığında kuruluşların kamu kurumu olma niteliğini tamamen kaybetmemiş oldukları sonucuna varılmakta, bu nedenle yaptıkları bazı işlemlerin idari nitelik taşıdığının kabulünü zorunlu kılmaktadır.
Anayasanın 128. maddesinde de: Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür. Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir denilmektedir.
Kamu İktisadi Teşebbüsleri personel rejiminin düzenlenmesine ilişkin 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 3-a maddesinde: Teşebbüs ve bağlı ortaklıklarda hizmetler memurlar, sözleşmeli personel ve işçiler eliyle görülür denilmekte; (b) bendinde ise: Teşebbüs ve bağlı ortaklıklarda, Devlet tarafından tahsis edilen kamu sermayesinin karlı, verimli ve ekonominin kurallarına uygun bir şekilde kullanılmasında bulunduğu teşkilat, hiyerarşik kademe ve görev unvanı itibariyle kuruluşunun, karlılık ve verimliliğini doğrudan doğruya etkileyebilecek kararları alma, alınan kararları uygulatma ve uygulamayı denetleme yetkisi verilmiş aslî ve sürekli görevlerin genel idare esaslarına göre yürütüleceği; teşebbüs ve bağlı ortaklıkların genel idare esaslarına göre yürütülmesi gereken aslî ve sürekli görevleri; genel müdür, genel müdür yardımcısı, teftiş kurulu başkanı, kurul ve daire başkanları, müessese, bölge, fabrika, işletme ve şube müdürleri, müfettiş ve müfettiş yardımcıları ile ekli 1 sayılı cetvelde kadro unvanları gösterilen diğer personel eliyle görüleceği, bunlar hakkında bu Kanun Hükmünde Kararnamede belirtilen hükümler dışında 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümleri uygulanacağı; (b) bendi dışında kalan sözleşmeli personelin, teşebbüs ve bağlı ortaklıkların genel idare esasları dışında yürüttükleri hizmetlerin de bu Kanun Hükmünde Kararname"de belirtilen hukuki esaslar çerçevesinde aktedilecek bin sözleşme ile çalıştırılan ve işçi statüsünde olmayan “sözleşmeli personel” olduğu; memur ve sözleşmeli personelin toplu iş sözleşmeleri kapsamına alınmadığı ve işçilerin bu Kanun Hükmünde Kararnameye tabi olmadıkları belirtilmiştir.
Özelleştirme kapsamına alınan kamu kurumlarında çalışan personelin statüleri hakkında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler ile ek düzenlemeler yapılmışsa da kimi Kanun Hükmünde Kararnamelerin Anayasa Mahkemesince iptali sonucu, bu konu 24.11.1994 gün ve 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun"la belirginleştirilmiştir.
Anayasanın 124. maddesinde: Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilecekleri açıklanmıştır. Bu hükümden de anlaşılacağı üzere yönetmelikler, kendilerine kaynaklık eden Kanunların hükümlerinin uygulanma yöntemlerini belirleyen ve idare tarafından yürürlüğe konulan genel düzenleyici tasarruflardır. Bunlara dayanılarak tesis edilen işlemlerin de bu nedenle idari nitelikte olduğunun kabulü gerekmektedir. Diğer taraftan davalı idare ile davacı arasında iş sözleşmesinin (tip sözleşmenin) idarece tek yanlı olarak düzenlenmiş bulunması ve üstün yetkilerin idarede olması bakımından da sözü edilen işlemlerin idari nitelikte olduğu kabul edilmelidir.
Kamu İktisadi Teşebbüsleri ve bağlı ortaklıklarında kapsam dışı personel adı altında 4857 sayılı İş Kanunu çerçevesinde çalıştırılan bir kesim bulunmaktadır. Kapsam Dışı Personel deyimi uygulama alanına girdiğinde, Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde yer almamakta, sendikalarla işveren arasında aktedilen toplu iş sözleşmelerinde bahis konusu edilmekte ve toplu iş sözleşmesinden yararlananlar “kapsam içi” diğerleri de “kapsam dışı” olarak adlandırılmaktadır.
Kapsam dışı personel olarak belirlenen görev unvanlarını taşıyanların kurumda belli bir süre çalıştıktan sonra sendika ile ilişkisini kesen ve daha çok idareci niteliğindeki personel olduğu, bu ayrımdaki amacın, bu kesimin, yetki ve ücretinin tayin ve takdirinin idareye bırakılması ve statülerinin, aslî ve sürekli görevleri genel idare esaslarına göre yürütülen personele yaklaştırılması olduğu anlaşılmaktadır. Bu sebeple 4046 sayılı Kanun hükümlerinden, kapsam dışı personelin de kamu personeli sayıldığı sonucu çıkmaktadır.
KİT lerde kamu hizmetlerinin yürütülmesiyle ilgili kararların idari nitelik taşıdığı ve aslî ve sürekli kamu görevini yerine getiren çalışanlar hakkındaki işlemlerin de aynı nitelikte olup bu bağlamda yönetimle görevlileri arasındaki ilişkinin idare hukuku ilkelerine dayanan kamu hukuku ilişkisi olduğu ve bunların yönetimle olan ilişkilerinden doğan uyuşmazlıkların kamu hukukuna göre idari yargı yerinde çözümlenmesi gerekmektedir.
Somut olay ve Uyuşmazlık Mahkemesi"nin 22.01.1996 tarihli ve 1995/1 esas, 1996/1 karar sayılı ilke kararı birlikte irdelendiğinde; davacının kapsamdışı personel statüsünde olduğu, toplu iş sözleşmesi dışında kalan kapsamdışı personel statüsündeki kamu personelinin kurumları ile ilişkilerinden doğan her türlü özlük hakları ile görevine son verilmesi sonucunu doğuran işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların görüm ve çözümünde idari yargı yeri görevlidir. Görev hususu dava şartlarından olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen dikkate alınmalıdır. Bu durumda, yargı yolu sebebi ile dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 02.04.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.