Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/7200
Karar No: 2019/3731
Karar Tarihi: 28.03.2019

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/7200 Esas 2019/3731 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2016/7200 E.  ,  2019/3731 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacılar vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 20.03.2019 Çarşamba günü davacılar vekili Av. ...geldi. Davalılar tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacılar vekili dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    -K A R A R-

    Davacılar vekili; meydana gelen kazada müvekkillerinin desteğinin öldüğünü, davalıların zarara neden olan aracın işleteni, sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğunu açıklayıp toplam 2.250,00 TL maddi, toplam 165.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalılar davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, toplanan delillere göre meydana gelen kazada desteğin tam kusurlu olduğu, davalıların kusuru bulunmadığı gerekçesi ile açılan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
    Davacılar vekili, müvekkillerinin desteğinin meydana gelen kazada öldüğünü açıklayıp tazminat talebinde bulunmuştur.
    Haksız fiile dayalı olarak açılan davalarda kusurun tespiti önemli yer tutmaktadır.
    Somut olayda kaza; davacıların desteğinin orta refüjden karşıya geçmek isterken sağ şeritten gelen davalı sürücünün aracı ile çarpması şeklinde gerçekleşmiştir.
    Davaya konu olay nedeni ile görülen ceza yargılamasında alınan 24.10.2011 tarihli raporda; davalı sürücünün kamyoneti ile meskun mahalde seyir halinde bulunduğu sırada kontrolsüz kavşağa yaklaşırken trafik güvenliği ile ilgili tedbirleri almadığı, trafik kanunu ve yönetmelikte belirlenen uyulması zorunlu kurallara ve yükümlülüklere uymadığı, aracın hızını kavşağa yaklaşırken azaltmadığı, hava, yol ve trafik durumuna göre ayarlamadığı, taşıt yolunu karşıdan karşıya geçmekte olan yayayı gördüğünde aracının farları ile selektör yaparak veya klaksiyon çalarak yayanın kendi güvenlik emniyetini alması için uyarmadığı, kontrolsüz kavşağa gelirken ışıklı trafik ışıkları izin verse bile trafik akımı kendisini kavşak içinde durmaya zorlayacak veya diğer doğrultudaki trafiğin geçişine engel olacak ise sürücülerin kavşağa girmeleri yasaktır kuralını ihlal ettiği, kavşak kenarında taşıt yolunu karşıdan karşıya geçen yayaya yaklaştığında ani fren tedbirine başvurduğu sırada ıslak yolda kayarak yayaya çarptığı ve ölümüne neden olduğu olayda asli kusurlu olduğu, davacıların murisinin ise kendi can güvenliği ile ilgili tedbirleri almadan ve aracın uzaklık ve hızını düşünmeden araca ilk geçiş hakkını vermediği taşıt yoluna inerek ve koşarak taşıt yolunu geçmek istediği sırada gerçekleşen kazada tali kusurlu olduğu tespit edilmiş, anılan rapora itiraz edilmesi üzerine ceza mahkemesince Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan 21/12/2011 tarihli heyet raporunda, davalı/sanık sürücü ..."ın kusursuz olduğu, müteveffa yaya ..."un asli ve tamamen kusurlu olduğu belirtilmiş, ceza mahkemesince; Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi raporunda önceki iki rapor aksine sanığa hiç kusur yüklenmemiş ise de, sanığın olay yerinde 8 metre fren izinin bulunduğu, ancak çöp konteynırın yanında bulunan yaya kaldırıma çaparak ve kısmen yaya kaldırıma çıkmak suretiyle durduğu gözetildiğinde sanığın yaya kaldırıma çapmaması halinde aracın daha fazla giderek durabileceği hususu açıktır
    denildiği, bu durumun sanığın olayda az da olsa kusurlu olduğunu gösterdiği, bu bakımdan daha önceki sanığa tali kusur yükleyen bilirkişi raporlarına itibar edilerek sanığın cezalandırılmasına karar verilmiş, anılan kararın temyizi üzerine Yargıtay 12. Ceza Dairesince de; sanık yönetimindeki minibüs ile gece vakti yerleşim yeri içerisinde yağmurlu havada bölünmüş tek yönlü aydınlatması, yol şerit çizgisi bulunan asfalt 7 metre genişliğindeki zemini ıslak düz, eğimsiz caddenin sağ şeridinde seyir halindeyken, dört yönlü ışıksız kavşağa geldiğinde kavşakta gidiş yönüne göre yolun solundan sağına geçmeye çalışan 33 yaşındaki yayaya sağ şeridin ortasında aracının orta kısmı ile çarpması sonucu yayanın öldüğü olayda; sanığın aracının çarpma noktasından önce ve sonra olmak üzere sağa yönelimli toplam 8 metre fren izinin bulunduğu ve çarpma noktası nazara alınarak, sanığın kavşaklarda hızını azaltmama kuralını ihlal ettiğinden tali kusurlu olduğunun kabulünde isabetsizlik bulunmadığından hükmün onanmasına karar verilmiştir.
    Eldeki bu davada ise mahkemece, yargılama sırasında kusur konusunda rapor alınmaksızın ceza yargılamasında alınan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin raporu esas alınarak davalının kusuru olmadığının, desteğin tam kusurlu olduğunun kabulü yönünde karar verilmiştir.
    Mahkeme kararlarının gerekçeli olması zorunludur. Mahkemenin gerekçesinde, ceza yargılamasında alınan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin raporunu neden hükme esas alındığı, hangi yönleri ile olayın oluşuna uygun olduğu, olayın ne şekilde gerçekleştiği, desteğin ve davalının trafik akışı içinde hangi kuralları ihlal ettiği, hangi kurallara uyduğu konularına yer verilmemiştir.
    Hukuk mahkemesi, ceza mahkemesince belirlenen kusur oranları ile bağlı değil ise de ceza yargılaması sonucunda belirlenen maddi olgu hukuk mahkemesi için de bağlayıcıdır.
    Ceza yargılamasında davalı/sanığın meskun mahalde, ıslak zeminde gerektiğinden daha hızlı seyrettiği, çarpma noktası, yayayı gördüğünde ışıklı ve sesli uyarılar yapmadığı, fren izi ve fren mesafesi gibi hususlar maddi olgu olarak kesinleşmiştir. Akside kanıtlanamamıştır.
    Davaya konu kaza nedeni ile ortaya çıkan bu maddi olgu doğrultusunda tarafların trafik akışı içinde hangi kuralı ihlal ettiği konusunda tespit ve değerlendirmelere yer vermeksizin ve gerekçeleri açıklanmaksızın yazılı şekilde karar vermesi doğru görülmemiş hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz talebinin kabulü ile kararın BOZULMASINA, 2.037,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacılara verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 28/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi