22. Hukuk Dairesi 2012/18344 E. , 2013/6936 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, Side Belediyesinde 4857 sayılı İş Kanunu"na tabi işçi olarak çalışmakta iken iş sözleşmesinin 05.06.2008 tarihinde haksız olarak feshedildiğini, işe iade davası sonucunda işe iadesine karar verildiğini, 17.02.2009 tarihinde işe başlatıldığını, kanun gereğince dört aylık ücretlerinin belediye tarafından ödendiğini, işe başladıktan sonraki dönem için işsizlik ödeneği almadığını; ancak davalı kurumun işe başlatıldığı ve bu sebeple daha önce almış olduğu işsizlik ödeneklerinin iadesi gerektiğinden bahisle ilamsız icra takibi başlattığını, kendisine haksız olarak bir ödeme yapılmadığını, haciz tehdidi ile karşı karşıya kaldığını ileri sürerek icra takibinin durdurulmasına ve borçlu olmadığının tespitine ve kesilecek paranın faizi ile birlikte istirdatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının haksız olarak aldığı işsizlik ödeneğini iade etmediği için hakkında icra takibi başlatıldığını, davacıya kurumca ödenen 4161,75 TL işsizlik ödeneğinin faizsiz olarak onbeş gün içerisinde geri ödemesi için bu takipten önce 16.04.2009 tarihli yazı ile ihtar edildiğini, geri istenen ücretin davacının işe iade edilmesinden sonraki döneme ilişkin yapılan ödemeler olduğunu, davacının bu dönemde çalışarak ücret aldığı halde işsizlik sigortasından da ücret aldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, işsizlik sigortasının sigortacılık tekniği ile faaliyet gösteren devlet tarafından kurulmuş zorunlu bir sigorta kolu olduğu, sistemin amacının işsizlerin gelir kayıplarının bir ölçüde de olsa gidermek olduğu, böylece işçi ve ailesinin yaşam standardını yeni bir iş buluncaya veya eski işine dönünceye kadar korumuş olacağı, işveren tarafından yapılan feshin geçersizliğine karar verilerek işe başlatılması halinde boşta geçen dönem içerisinde almış olduğu işsizlik ödeneğinin iade edilemeyeceği, ancak işçinin boşta geçen ve çalışılmış gibi kabul edilen dört aylık süre için ödenmiş olan işsizlik ödeneğinin kuruma iadesinin gerekeceği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı taraflar temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-İş sözleşmesi feshedildikten sonra işsizlik ödeneği alan sigortalı işsizin, işe iade kararı ile işe başlaması halinde dört aylık boşta geçen süre yönünden ve çalışmaya başladığı tarihten itibaren aldığı işsizlik ödeneğinin iadesinin gerekip gerekmediği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut olayda; işveren tarafından iş sözleşmesi 05.06.2008 tarihinde feshedilen davacının 02.07.2008 tarihinde işsizlik ödeneği ödenmesi için İş Kurumuna talepte bulunduğu, kurumca talebi kabul edilen davacıya 05.06.2008-05.04.2009 dönemine ilişkin olmak üzere 300 gün karşılığı işsizlik ödeneği bakımından 31.08.2008 tarihinden başlamak ve bir kısmı aylık taksitler halinde olmak üzere davacıya ödeme yapılmasının kararlaştırıldığı, işveren aleyhine açılan dava sonunda ise feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verildiğinden 17.02.2009 tarihinde ve süresinde işe başladığı, 20.02.2009 tarihinde kuruma ibraz ettiği dilekçe ile işe başladığını ve kurumca ödenen işsizlik ödeneğinin kesilmesini istediği, gelir getiren bir işte çalışmaya başladığının davalı kurumca yapılan tespit üzerine davacıdan yapılan ödemelerin iadesinin istendiği ve ödenen işsizlik ödeneğinin tahsili için icra takibi başlatıldığı anlaşılmaktadır.
İcra takibine karşı davacı icra takibinin durdurulmasını ve borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’nun 50. maddesine göre, sigortalı, işsizlik ödeneğinden yararlanma süresini doldurmadan tekrar işe girer ve işsizlik sigortası ödeneğinden yararlanmak için bu kanunun öngördüğü şartları yerine getirmeden yeniden işsiz kalırsa daha önce hak ettiği işsizlik ödeneği süresini dolduruncaya kadar bu haktan yararlanmaya devam eder. Anılan hüküm uyarınca, işsizlik ödeneği alınırken çalışılan süreye isabet eden işsizlik ödeneğinin davalı kurumca istenebileceği gözetilerek, çalışılan süreye isabet eden işsizlik ödeneği ile faizi hesaplanarak bu miktardan davacının sorumlu olduğu kabul edilmeldir.
4447 sayılı Kanun"un 52/1-b maddesine göre, işsizlik ödeneği işsiz kalan işçiye verilir ve bu ödeneği almakta olan kimsenin gelir getirici bir işte çalışmaması gerekir. İşçi, boşta geçen ve çalışılmış gibi kabul edilen en çok dört aylık süre içinde gelir elde etmiş ise işsiz kalmanın sonuçlarının bu şekilde telafi edildiği gözetildiğinde, dört aylık süre için ödenmiş olan işsizlik ödeneğinin İş Kurumuna iadesi gerekir. Aksinin kabulü çifte ödemeye neden olacağı gibi, 4447 sayılı Kanun"un yukarıda açıklanan amacına da aykırılık teşkil eder.
Somut uyuşmazlıkta mahkemece, davacının aldığı işsizlik ödeneğinden boşta geçen dört aylık süreye ilişkin ödenen kısmı itibariyle borçlu olduğu tespit edilmiş ise de ayrıca işe başladığı ya da diğer bir anlatımla gelir getirici bir işte çalışmaya başladığı tarih olan 17.02.2009 tarihine kadar işsizlik ödeneği alabileceği gözetilerek, çalışmış olduğu 17.02.2009 tarihi ile 05.04.2009 dönemi için, Kurumca davacıya ödenen miktar yönünden de davacının borçlu olduğunun tespiti ve buna ilişkin isteminin de reddi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi bozma nedenidir.
O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 01.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.