Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/19536
Karar No: 2013/6894

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2012/19536 Esas 2013/6894 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı işçi, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai, ücret, genel tatil, asgari geçim indirimi ve yıllık izin alacakları için davalı işverenden talepte bulunmuştur. Ancak mahkeme davacının isteklerini reddetmiştir. Davacı temyiz etmiş ancak dosyaya yeterli dikkat gösterilmediği gerekçesiyle karar bozulmuştur. Karar, işçi ve işveren arasında yapılan ibra sözleşmelerinin iş hukukunda sınırlı bir biçimde değer verildiğini belirtmektedir. İbranameye işçinin itirazı bulunsa bile uzman bir bilirkişi tarafından imzanın varlığı tespit edilmelidir. Sonuç olarak, kararda 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 23-31. maddeleri ve işverenin işçiye olan borçlarının asıl sona erme sebebi ifa olarak ele alınması gerektiği belirtilmiştir.
22. Hukuk Dairesi         2012/19536 E.  ,  2013/6894 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, fazla çalışma alacağı, ücret alacağı, genel tatil alacağı, asgari geçim indirimi ve yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme, isteğin reddine karar vermiştir.
    Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı vekili, davalı işyerinde 29.05.2008-14.04.2010 tarihleri arasında çalıştığını, maaşının 1.200,00 TL olduğunu, 14.04.2010 tarihinde şirket müdürünün mesaiye kalmasını istediğini, mesai ücretinin ödenmesi durumunda fazla mesaiye kalacağını belirtmesi üzerine iş sözleşmesini feshettiklerini, davalı işyerinden 2009 Aralık ayından kırkiki saat, 2010 Ocak ve Şubat ayından ikiyüzkırkyedi saat toplamda ikiyüzseksendokuz saat fazla mesai ücretinin ödenmediğini, 2010 Nisan ayı ondört günlük ücretinin ödenmediğini belirterek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai alacağı, ücret alacağı, genel tatil alacağı, asgari geçim indirimi alacağı ve yıllık izin alacağının davalıdan tahsili talep etmiştir.
    Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece, davacının dosyada mevcut 13.04.2010 tarihli istifa dilekçesinde davalıyı ibra ettiği ve iş sözleşmesini kendi isteğiyle sona erdirdiği görüldüğünden ibranameye davacının itirazı olmaması ve sözleşmenin haksız yere fesih edildiği hususunun davacı tarafından ispatlanaması sebebiyle davacının davalıda herhangi bir alacağı kalmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacı ile davalı işveren arasında düzenlenen ibranamenin geçerli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
    İbra sözleşmesi çalışma ilişkilerinde “ibraname” adıyla yaygın bir uygulama alanı bulmaktadır. İbra sözleşmelerinin geçerliliği sorunu, İş Hukukunda “işçi yararına yorum” ilkesi çerçevesinde değerlendirilmiş ve ağırlıklı olarak Yargıtay kararları ışığında bir gelişim izlemiştir.
    İşçi emeği karşılığında aldığı ücret ve diğer parasal hakları ile kendisinin ve ailesinin geçimini temin etmektedir. Bu açıdan bakıldığında bir işçinin sebepsiz yere işvereni ibra etmesi hayatın olağan akışına uygun düşmemektedir. İş Hukukunda ibra sözleşmeleri dar yorumlanmaktadır. İşverenin işçiye olan borçlarının asıl sona erme sebebi ifa olarak ele alınmaktadır. Borcun sona erme şekillerinden biri olan ibra sözleşmelerine iş hukuku açısından sınırlı biçimde değer verilmektedir.
    İbranamenin tarih içermemesi ve içeriğinden de fesih tarihinden sonra düzenlendiğinin açıkça anlaşılamaması durumunda ibranameye değer verilemez.
    İbranamenin geçerli olup olmadığı 01.07.2012 tarihine kadar yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun irade fesadını düzenleyen 23-31. maddeleri yönünden değerlendirilmelidir. İbra sözleşmesi yapılırken taraflardan birinin esaslı hataya düşmesi, diğer tarafın veya üçüncü şahsın hile ya da korkutmasıyla karşılaşması halinde ibra iradesine değer verilemez.
    İbranamedeki irade fesadı hallerinin 818 sayılı Kanun’un 31. maddesinde öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre içinde ileri sürülmesi gerekir. Ancak işe girerken alınan matbu nitelikteki ibranameler bakımından iş ilişkisinin devam ettiği süre içinde bir yıllık süre işlemez.
    İbra sözleşmesi, varlığı tartışmasız olan bir borcun sona erdirilmesine dair bir yol olmakla, varlığı şüpheli ya da tartışmalı olan borçların ibra yoluyla sona ermesi de mümkün olmaz. Bu sebeple işveren tarafından işçinin hak kazanmadığı ileri sürülen bir borcun ibraya konu olması düşünülemez. Savunma ve işverenin diğer kayıtları ile çelişen ibra sözleşmelerinin geçersiz olduğu kabul edilmelidir.
    Miktar içeren ibra sözleşmelerinde ise alacağın tamamen ödenmiş olması durumunda borç ifa yoluyla sona ermiş olur. Buna karşın kısmi ödeme hallerinde ibraya değer verilmemekte ve yapılan ödemenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilmektedir. Miktar içeren ibranamenin çalışırken alınmış olması makbuz etkisini ortadan kaldırmaz.
    Miktar içermeyen ibra sözleşmelerinde ise geçerlilik sorununu titizlikle ele alınmalıdır. İrade fesadı denetimi uygulanmalı ve somut olayın özelliklerine göre ibranamenin geçerliliği konusunda çözümler aranmalıdır. Fesihten sonra düzenlenen ve alacak kalemlerinin tek tek sayıldığı ibranamede irade fesadı haller ileri sürülüp ispatlanmadığı sürece ibra iradesi geçerli sayılmalıdır.
    İşçinin ibranamede kanuni haklarını saklı tuttuğuna dair ihtirazi kayda yer vermesi ibra iradesinin bulunmadığını gösterir.
    İbranamede yer almayan işçilik alacakları bakımından borcun sona erdiğinden söz edilemez. İbranamede yer alan işçilik alacaklarının bir kısmı yönünden savunma ile çelişkinin varlığı ibranameyi bütünüyle geçersiz kılmaz. Savunma ile çelişmeyen kısımlar yönünden ibra iradesine değer verilmelidir. Başka bir anlatımla ibranamenin bölünebilir etkisinden söz edilebilir. Bir ibraname bazı alacaklar bakımından makbuz hükmünde sayılırken, bazı işçilik hak ve alacakları bakımından ise çelişki sebebiyle geçersizlikten söz edilebilir. Aynı ibranamede çelişki bulunmayan ve miktar içermeyen kalemler bakımından ise borç ibra yoluyla sona ermiş sayılabilir.
    İbraname savunması hakkı ortadan kaldırabilecek itiraz niteliğinde olmakla yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir.
    Davacı taraf iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini, fazla mesailerinin ve ücret alacağının ödenmediğini belirterek dava konusu işçilik alacaklarını talep etmiştir. Dosya içerisinde bulunan ibranamede davacının işyerinden istifa ederek ayrıldığı ve tüm alacaklarını aldığının yazılı olduğu, davacının bu ibranameyi ihtarazi kayıtsız olarak imzaladığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar mahkemece davacının ibranameye itirazı bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş ise de davacının hem yargılama aşamasında hemde temyiz aşamasında ibranamedeki imzaya itiraz etmesi gözönüne alınarak, sözkonusu belgedeki davacıya ait olduğu belirtilen imzanın davacıya ait olup olmadığının uzman bilirkişiden alınacak raporla tespit edilmesi ve sonucuna göre yeniden bir değerlendirme yapılması gereklidir. Mahkemece bu yönden eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan sebeple BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek olması halinde ilgiliye iadesine, 01.04.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi